NIVÎSKARÊ ŞEHÎD
DILSHAD MERÎWANÎ


28.03.1947 - 13.03.1989

 

Home  |  Destpêk  |  Ana Sayfa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

by Rebwar K. Tahir

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ŞEHİD ŞAİR VE YAZAR DİLŞAD MERİWANİ’NİN ANISINA


Çoktan beri bir Kürd hikaye yazarı, şairi, tiyatro sanatçısı, gazetecisi, aydını, politikacısı ve şehidi üzerine bir şeyler yazmak istiyordum..

Ortada fazla kaynak yok..

2009 yılında şehid şairin eşi „Koberhem“ adı altında eserlerinin bir kısmını toplu olarak yayınlamıştı.. Bazı arkadaşlar aracılığıyla bu esere kavuşmak istedim, fakat olmadı…

Dr. Maruf Xaznedar „Mêjûy Edebî Kurdî“ adlı 7 ciltlik dev eserinin 7.cildinde ona da yer vermiş, fakat sözkonusu eserin 6 cildi bende olmasına rağmen yedincisi yok.. Bazı dostlar bana bu kitabı da getireceklerdi, hâlâ bekliyorum.. Yani anlayacağınız „Godot’u Beklerken“ pozisyonuna düştüm..

Sevgili Fahmi Kakayi’den bazı kaynaklar istedim… Bir kaç saat içinde bana dört kaynak verdi….. Biri hariç diğer üç kaynağı biliyordum….Buna rağmen kendisine çok teşekkür ediyorum.

Ama, yine de bir şeyler karalamak istiyorum. Diğer kaynaklar bana ulaştığında ya çeviririm yada şairin yaşamı ve eserleri hakkında özet bilgileri sunarım.

Sözünü ettiğim Kürd şahsiyeti yazının başlığından da anlaşılacağı gibi şehid Dilşad Meriwanidir.

Dilşad Meriwani kimdir?

Dilşad Muhamed Emin Meriwani, 28 Mart 1947 yılında Nali-Salim ve Kurdi’nin diyarı, Baban Mirliği’nin başkenti olan Suleymaniye’de dünyaya geldi…

Dilşad Meriwani, Güney Kürdistan’ın her tarafında Kürdlere karşı sistemli ve planlı olarak jenosidin uygulandığı, Enfal operasyonları ve kimyasal kıyımlarının en üst düzeyde gerçekleştiği bir ortamda tutuklandı ve 13 Mart 1989 tarihinde kurşuna dizildi..

Evet şair Dilşad tam 42 gibi genç bir yaşta kısa ömrünü adadığı Kürd edebiyatına, Kürd sanatına, Kürd siyasal yaşamına ve kısacası Kürd halkına veda etti.

Evet 18 Mart 1989’da Ali Kimyawi’nin emri üzerine Kürd diline, edebiyatına, sanatına ve ulusal özgürlük mücadelesine adanmış bir kalem susturuldu..

Dr. Maruf Xaznedar „Raman Dergisi“nin 158.sayısında „Dilşad Meriwani ve tüm eserleri“ adlı bir makale yayınladı. Bu makalesinde Dr. Xaznedar şehid Dilşad ilgili bazı anılarını aktarıyor..

Maruf Xaznedar Bağdat Üniversite’sinin Edebiyat Kolej’inin Kürd Dili bölümünde öğretim görevlisi olarak çalıştığı bir dönemde yeni bir öğrenci geliyor..

Bu öğrenci normal öğretimin başlamasından belli bir dönem sonra geliyor..

Üniversite’ye geç gelen öğrenciye Xaznedar soğuk bakıyor ve „haketmeden geldiğini“ düşünüyor.

Bu öğrenci, Dilşad Meriwanidir.

Belli bir dönem Xaznedar ile öğrencisi arasında hiç bir temas olmuyor. Bu soğukluğu kıran Dilşad Meriwanidir..

Bir gün Maruf Xaznedar öğretim görevlilerinin odasında tek başına oturduğu zaman Dilşad içeri giriyor ve konuşmak istediğini söylüyor..

Maruf Xaznedar: „buyur“ diyor..

Dilşad: „dün ve önceki gün iyi düşündükten sonra sizi hoca olarak sevdiğimi anladım, ama siz beni sevmiyorsunuz“ diyor. Maruf Xaznedar, Dilşad’ın kendisine karşı olan yaklaşımdan dolayı teşekkür ediyor ve kendisine „seni sevmediğimi nereden çıkarıyorsun?“ diye soruyor. Dilşad, Xaznedar’a ders sırasında tüm öğrencilerin gözlerine baktığını, kendisine hiç bakmadığını ve sürekli göz göze gelmemek için çaba sarfettiğini söylüyor.

Maruf Xaznedar Dilşad’a kendisinin geç okula başladığını diğer öğrencilerin baştan beri burada olduklarını ve hepsini tanıdığını ve bu durumun buradan kaynaklanabileceğini söylüyor.

Maruf Xaznedar’ın anlatımlarına göre: „o günden sonra Dilşad benim birinci öğrencim, yaşam yoldaşım, bilim ve edebiyat dalında iş arkadaşım…… birbirimizin karşılıklı öğretmen ve öğrencisi, Şeyh’i ve Muridi olduk“ diyor. Maruf Xaznedar Dilşad’ın öğrencilik yıllarında diğer öğrencilere benzemediğini çok ciddi bir şekilde ve sonuna kadar hocalarının bilgilerinden yararlandığını, genel edebiyat tarihi, klasik Kürd edebiyat tarihine ve çağdaş Kürd edebiyatına angaje olduğunu söylüyor. Maruf Xaznedar Dilşad’ın öğrencilik yıllarından başlıyarak „Kürd milli edebiyatının bir çok eserini yokolmaktan kurtardığını“ ve „Kürd folklorik eserlerini derlediğini“ yazıyor.

Yine onun anlatımlarına göre „Dilşad öğrencilik yıllarında Kürd bölgesini gezerek folklarik eserleri topluyor ve ses kayıtları yapıyordu…. Dilşad bir nevi elyazmalarının kitaplığını oluşturmuştu“ diyor

Maruf Xaznedar Dilşad ilgili anılarında onun diğer öğrencilerden farklı olarak „bir edebiyat eleştirmeni“ olarak boy gösterdiğini yazıyor..

Dilşad Bağdat’ta öğrenci olduğu zaman büyük Kürd şairi Hêmîn Mukrîyanî’de Bağdat’tadır.. O dönemler Hêmîn edebiyat dünyasında çok tanınan ve sevilen bir şairdi. Dilşad Xaznedar vasıtasıyla Hêmîn ile tanışıyor. Belli bir dönem sonra Dilşad Mamoste Hêmîn’i bir makalesinde eleştiriyor. Mamoste Hêmîn Dilşad’ın bu eleştirisine kızıyor ve „ nasıl oluyor bir çocuk benim hakkımdan böyle şeyler yazabiliyor?“ diye sitem ediyor.

Maruf Xaznedar, Dilşad’ın eleştirmen özelliklerine dikkat çekmek için bir örnek veriyor. Xaznedar öğrencilerine ev ödevi olarak herkes istediği bir yazı yada eser üzerine düşünclerini yazsın diyor.
Dilşad, Xaznedar’a giderek Xaznedar’ın daha önce kaleme aldığı „Pêşwazî Xawen Şiko“ adlı hikayesi ile ünlü Kürd hikaye yazarı Mehemed Mewlud’un (Mem) ayni anabaşlık adı altında kaleme aldığı hikayesini kiyaslamak istediğini söylüyor.

İki hikaye de Kral Faysal’ın Hewler’e gelişini konu olarak işleniyor..

Xaznedar ve Mem arkadaşlar.. Dilşad ise Xaznedar’ın öğrencisi… Xaznedar Mem ile ilişkilerini bozmamak için öneriye karşı çıkıyor. Fakat Dilşad hocasını dinlemiyor ve iki hiyayeyi kiyaslayan bir eleştiri kaleme alıyor ve broşür olarak basıyor.. Dilşad Maruf Xaznedar’ın hikayesini daha başarılı olarak görmesine rağmen, Mem Dilşad’a kızmıyor ve onu tebrik ediyor.

Maruf Xaznedar, daha önce edebiyat sohbetlerinde sık sık „ Sê koçkey Şêhidani edebiyati Kurd le sedey bîstem da“( 20.yüzyılda Kürd edebiyatının 3 şehid üçgeninden) tabirini kullandığını ve tabirin Dilşad’ın çok hoşuna gittiğini söyluyor..

Maruf Xaznedar’ın sözünü ettiği Kürd edebiyatının şehid üçgeni: Weziri Nadri, Yunus Dildar ve Maruf Berzenci‘den oluşuyor.

Wezirî Nadirî (1911-1946), aslen Wan Kürdlerindendi.. Sovyetler Birliği döneminde Ermenistan vatandaşıydı.. 1946’da Kürd düşmanları tarafından öldürüldü..

Yusus Dildar(1918-1948), Kürd Ulusal Marşı „Ey Reqib“in yazarı Hewler’de zehirlenerek öldürüldü..

Kerkük asılı Kürd şairi ve yazarı Maruf Berzenci(1921-1963) 1963 yılında Baas rejimi tarafından idam edildi..

Maruf Xaznedar, Dilşad’ın bu şehid üçgeni ağzından düşürmediğini ve 13. Mart 1989 yılında şehidlerin doruğuna ulaştığını yazıyor.

Dilşad Meriwani, öğretmenlik yaptığı sırada öğrencilerine latin harfleriyle Kürdçe yazmayı öğretiyordu. Bundan dolayı zaten Kürd düşmanlarının hedefiydi.

Ali Kimyawi’nin talimatı neticesinden Dilşad Suleymaniye’de tutuklandı ve uzun süre işkencede kaldı.

Maruf Xaznedar’ın anlatımlarına göre işkenceciler Dilşad’ın kafasına silah dayatarak „başını önüne indir“ diye talimat veriyorlar.

Dilşad cellatlarına Arapça : „serbest, özgür ve başı dik bir adam olduğunu ve başını indirmeyeceğini“ söylüyor.

Cellatlar Dilşad’ın alnına iki kurşun sıkıyorlar..

Aslında şehid Dilşad Meriwani öldürüleceğini biliyordu.

Bir şiirinde şöyle yazıyor:

„Min dezanim dekujrêm, Min dezanim, termekem le sarayek firê dedrê, wa deşêwe Nanasrê.

Pê nazanrê termî kame qaçaxçîye, Pê nazanrê termî kame pêxamberî yasaxçî ye..“

Evet ölümünü bu kadar daha yakından tanımlamak için Dilşad olmak gerekiyor..

Dilşad’ın dedikleri hepsi bire bir çıktı.

Yakaladılar, öldürdüler ve naşını kaybettirdiler..

Dilşad cellatları tanıyordu… Daha 16 yaşında iken 1963 yılında Baasçılar tarafından tutuklandı ve yaşadıklarını bir hikaye olarak ölümsüzleştirdi.

Aslında Kürd şairi Heme Said Hesen Dilşad ile Lorca’yi kiyaslama noktasında haklı..
İkisinin bir birlerine çok benzer yanları var. Hem yaşamda ve hem de ölümle yüzleşmede ….

Dilşad, 2009 yılında Hewler’de Aras Yayınları tarafından çıkan „Koberhem“leri dışında, Kürd edebiyat dünyasına bir çok eser bıraktı.

Bunlardan bir kaçı:

1)Firmesk û Zerdexane, helbest, 1968,

2)Yekem Hengaw, Pexşan, 1973,

3)Dildarani Şoreş, Çirok, 1973,

4)Pêşwazî Xawen Şiko, rexne 1973,

5)Bibin be tişk, helbest 1976,

6)Be pencekanim detbinim, çirok 1977,

7)Dêryasîn, çirok 1978,

8)Semfoniya wenewşe, helbest 1980…


Aso Zagrosi

 

 

KURDISH AUTHORS

 

 

 

 


Foundation For Kurdish Library & Museum