KURDISTAN's MAP
ON THE MAPS & GLOBS
A picture of a 1914 earth map showing the location of the Kurdistan country on the world map
The racist-invader-denier-islamist Turks they literally scratched off the name of Kurdistan from the maps. The Turkish state after the establishment of the Turk Republic removed all maps which the word of Kurdistan were written on. They immediately removed or destroyed the old editions. In the new printed maps, the name of the country of Kurdistan will no longer be found. This was so on the geograpyh wich is called Turkey.
They are not satisfied. With the advantages given to them by being a state, they also started diplomatic, cultural and political initiatives with many countries and imposed this policy on the countries they entered into relationship. They started an intense war against the words of Kurds & Kurdistan.
The name of Kurdistan was also left to be forgotten in Europe because of the active role which was played by the British and French imperial states in the division and sharing of Kurdistan 1923.
But, of course, when they could not destroy all Kurdish people they could't ignore the history of Kurdistan.
The name of the country of Kurdistan was written with a pen that no power could ever erase. How they could destroy of thousands, hundreds of thousands of historical documents about Kurdistan, the Kurds and Kurdistan's reality? No power was enough for this and it was not enough.
One of the historical documents bearing the name of Kurdistan is maps and earth maps printed before 1920, 1930. There are many maps printed after 1930 without the word of 'Kurdistan' even in Europe because the leading European states prepared a liberal Islam Project where Turks given a leading role. But everyone today knows that this project failed. The result became A Turkish Jihadic state, so called Erdogan state.
____o ____
SÖMÜRGECİ EMPERYAL AVRUPA'NIN KÜRD & KÜRDİSTAN KONUSUNDA 99 YILDIR YAYDIĞI BİLGİ KİRLİLİĞİ Sömürgeci Avrupa, 1923 yılında Türkiye denen o ucube devlet ve ulusun kuruluşunda, hem pratik hazırlık önlemleri alarak ve hemde vaftiz babalığını yaparak sıfırdan yaratıp kurduğu Türkiye'yi, SALT Avrupa'nın büyük ihtiyaç duyduğu Kürdistan'daki petrol ve diğer hammade ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurdu. Sonra sömürgeci Avrupa Türkiye'yi geliştirerek koruyup kollamak için, KÜRD HALKINI, bu yeni yarattığı naylon TÜRK ULUSU'nun içinde eritip YOK ETME PROGRAMI'nı uyguladı!!! Bunun için Avrupa'da dahi kürdler hakkında inkar ve yok etmeye dayalı bir bilgi kirliliği faaliyeti başlattı. Uygarlık tarihinin izlenilebilir en eski devresinden beri köklü ve derin bir kültür sahibi olan koskoca kürd halkını tam yok etmek için dört yeni suni devlet kurdu: Türkiye, İran, Irak ve Suriye. Örneğin sömürgeci Avrupa Türkiye'yi kurduğu 1923 tarihinden sonra Avrupa'da basılan haritalarda Kürdistan ismini de basmaya artık son verdi! Bunun içindir ki 1920'lerden sonra Avrupa'da basılan haritalarda Kürdistan ülkesi 'YOK'! Bunun içindir ki Avrupa halkı 1970'lere kadar Kürdistan'ın adını unutmuştu ve yeni nesil avrupalılar ise kürd ve Kürdistan adını hiç duymamış ve hiç bilmiyordu. Oysa 18. yüzyılda ve 19. yüzyılın başlarında Kürdistan ülkesi avrupalıların görmeyi ve gezmeyi hayal ettikleri son derece cezbedici ekzotik bir ülkeydi. Sömürgeci Avrupa, sömürgeci özelliğinin yanında bir de ırkçı'dır. Yakın dönemlerde Uzak Doğu'da, Afrika'da, Amerika'da ve hatta Avrupa'nın göbeği Almanya'da, avrupalıların ait olduğu ırktan başka bir ırka mensup oldukları için insanlar diri diri gaz kamaralında ve fırınlarda toplu bir şekilde katledilmiştir. Sömürgeci, emperyalist ve ırkçı Avrupa'nın kürdlere yaptığı kötülükte Almanya'nın yahudi halka yaptığı büyük soykırım derecesinde çok büyük bir soykırım idi. Aralarındaki fark şuydu; yahudiler avrupalılar tarafından topluca gazlanarak, topluca yakılarak katledildi, kürdlerse avrupalılar tarafından yeni yaratılmış bir takım ucube islamo-faşist nasyonların olmayan insafına bırakılarak, bu vahşilerin siyasi mahkumları yapılarak, en temel insani hakları ellerinden alınarak, sosyal deneylere maruz bırakılarak ve hatta ülkeleriyle birlikte topluca İNKAR EDİLEREK, TOPLUCA YOK SAYILARAK TOPLUCA TARİHTEN SİLİNMEK İSTENMİŞTİR. Yahudilerin soykırımı en fazla 6-7 yıl sürdü ama kürdlerin TAM BİR ASIR!!! İşte kürd halkına bu BÜYÜK kötülüğü işgalci-emperyalist haydut İNGİLTERE en başta olmak üzere Fransa ve Almanya yapmıştır. İşte bunlar kürdlerin ülkeleri Kürdistan'ı bölüp, parçalayıp siktiri botan dört yeni naylon devlet arasında paylaştırmıştır, dört geri ve hatta islamo-faşist, ve yeni yaratılmış, ucube yapma nasyon'un içinde eritip yok etmek istemiştir. Bazıları 'türkler osmanlının devamıydı, yeni değildi' diyebilir ama osmanlının çok-uluslu imparatorluk yapısında, türklerin aslında lider olmadıkları, islamo-despot yeni bir imparatorluğun meydana gelmiş olduğunu ve 'türk adı'nın osmanlının bu barbarlığından dolayı osmanlının üstünde kaldığını ve aslında osmanlıda jön-türkler (genç-yeni türkler) denilen nasyonalist türklerin İNGİLTERE ve ALMANYA'nın TEŞVİKİ ile osmanlının son döneminde meydana çıkmış bir fenomen olduğu ise nazarı dikkate alınmayan osmanlının bir türk imparatorluğu olduğu ve olmadığı konusundaki esas faktördür. Hatta yine bazıları 'İran da eski bir imparatorluk idi ve yeni değildi' diyebilir. Ama şunu unutuyorlar: Ortadoğu'daki İngiltere ve Fransa ve Almanya emperyalist devletlerinin desteğiyle kurulmuş hiçbir devlet gerçek ve demokratik anlamda doğal kurulmuş devlet değiller. Bunların sınırlarını ingilizler bastonla kumda çizmiştir. Bunların tümü aslında HİÇBİR MEŞRULUĞU OLMAYAN Avrupa emperyalist devletlerine SÖMÜRÜ AMAÇLI bağlı MAFYA DEVLETLERDİR. Türkiye, İran, Irak ve Suriye.. İran bunlardan biraz farklıdır ama aslına bakarsa İran bile bir BATI DÜNYASI ÜRETİMİ'dir. Tıpkı Türkiye gibi. İran'da ingilizlerin eliyle 1950'lerde Musaddık'a karşı yapılan darbeyi ve İran'ı kolonize etmek için DOĞRUDAN İNGİLİZ manipülasyonu olan Rıza Şah'ın göreve getirilişini hatırlayın. Musaddık, İran'ın doğal kaynaklarını kamulaştırmıştı. İngiltere'nin İran'ın Musaddık yönetimine karşı yaptığı bu darbe ile İRAN'I YENİDEN YAPILANDIRIP, YENİDEN KURDU. Yani kısacası İran da Türkiye gibi emperyalist Avrupa tarafından YENİ kurulmuş bir ülkedir. Avrupa, 1979'da İran'ın DAİŞ örgütü olan HOJJATI, Khomaini'nin Gizli İslam Ordusu İran'da yönetimi ele geçirene kadar İngiltere ve Avrupa İran'ı kendi elinde tutmayı başardı. Sonra nasıl ki doğal olarak İran kendi temel siyasi kültürü olan İSLAMO-FAŞİST YOLUNA girdi yine, Tükiye'de tıpkı İran'ın yaptığı gibi İslam Düşmanı bildiği Batı'dan yolunu ayırmıştı 2013'te. Ne sömürgeci-emperyalist Avrupa ve nede onların kendi yarattıkları bu ucube Türkiye, İran, Irak ve Suriye adlı suni, naylon devletler kürd halkını yok edemedi ve edemez de. Çünkü kürd halkının tarihi bu dört ilhakçı devlet ve ulus geleneğinin çok eskisine dayanan çok kadim bir kültüre dayanıyor. Avrupa bu günahından biraz olsun sıyrılmak ve kurtulmak istiyorsa, bu ne idüğü belirsiz sahte ulusları desteklemeye son vererek kürdlerin uygar ulusal kurtuluş, bağımsızlık, özgürlük, demokrasi, eşitlik ve sekülarizm mücadelelerini desteklesin, kürdlerin ulus devleti'nin kurulmasına, tıpkı Amerika'nın Ortadoğu'daki bütün keşmekeşlik ve zorlukların yaşandığı Ortadoğu'da yapmaya çalıştığı gibi önayak olsun. Böylece bu BÜYÜK suç ve günahını biraz olsun hafifletsin. Artık bu çağdışı ve tehlikeli İSLAMO-FAŞİST devletlere desteğini geri çeksin. Avrupa'dan bütün istediğimiz budur. |
SÖMÜRGECİ AVRUPA'NIN BÜNYESEL IRKÇI TOPLUMSAL KURUMLARI -- Avrupa hala sömürgeci olduğu gibi IRKÇIDIR da Nasıl ki dünyamız siyasi anlamda iki kutupluysa, aynı çifte taraflılık (aynı düal durum) kültürel alanda da söz konusudur. Yani bütün dünya ULUSLARI KÜLTÜRLÜ ve AZ KÜLTÜRLÜ (yada KÜLTÜRSÜZ) diye iki ana kampa ayrılmaktadır. Dünyada en kültürlü ULUSLARIN başında hiç şüphesiz İSVEÇ HALKI ve ULUSU gelmektedir. Çünkü isveçliler dünyanın en ileri bir eğitim ve öğretim sistemine sahiptirler. İsveç halkının neredeyse HEPSİ, ilkokuldan ta liseye kadar temel uygar ve demokratik bir tedrisattan geçerler. İsveç eğitim ve öğretim sistemi son derece ve hatta ULTRA BAŞARILI bir eğitim ve öğretim sistemi olduğu için, isveçli bireyin sosyal, siyasal, felsefik, insani görüş ve bakış açısı da bir o kadar gelişkin, uygar ve sağlıklıdır. Bu bakımdan modern İsveç tarihinde onlarca yeni kuşak böyle köklü bir uygar eğitim sisteminden geçerek İsveç halkı ve toplumunun son derece hümanistleşmesine ve eşitlikçi demokratik-hümanist bir kültür sahibi olmasına yol açmıştır. Ta 2010 yılına kadar İsveç bu gelişkin ve ileri eğitim ve öğretim sistemini korumaktaydı. Örneğin İsveç'te bütün dünya dilleri eşit ve aynı seviyede algılanır ve KABUL EDİLİRLER. Bir isveçli işçiden, köylüden ta isveçli yüksek bürokrat ve burjuva sınıfı mensubu her insana göre bu böyledir ve hemen hemen hiç değişmez. Her insan için hayat hakkı nasıl kutsal ve dokunulmaz bir hak ise, her halkın da dili onun dokunulmaz DOĞAL hakkı ve kutsalıdır. İsveçli bu ileri ve insani düzeyde düşünüyor ve buna göre hareket ediyor. Bu bakımdan hiçbir dil küçük bir halk gurubu tarafından konuşulduğu, yada dünyanın en ücra bir köşesinde konuşulduğu için küçük görülmez, küçültülmez, hor görülmez. Bu meziyet, düşünceli, kültürlü, bilgili ve insancıl bir davranışla ilgili bir tavırdır. Oysa böyle bir tavrı her ingiliz, her amerikan, her alman, her rus vatandaşından bekleyemeyiz çünkü bu adı geçen ülkelerde eğitim ve öğretim sistemi İsveç eğitim ve öğretim sistemine nazaran ÇOK geridir. Bu nedenle bu sözkonusu ülkelerin bireylerinin önemli büyük bir kısmı, isveçli bireylere göre kişisel olarak gelişmemiştir, kültür ve hümanizm konularında ÇOK GERİDİRLER. Örneğin İsveç'te yabancı bir insanın ana dili isveççe, ingilizce, fransızca veya almanca gibi bir avrupai dil olmadığı için o yabancı insan yadırganmaz, yadsınmaz, hor görülmezler. Oysa yıl 2021 hala bu konuda Almanya başta olmak üzere adı geçen bu Avrupa ülkelerinde, TOPLUMSAL AYRIMCILIK KURUMLARININ mevcudyeti münasebetiyle insanların ana dillerindenden dolayı küçük görüldüğü, dilleri ve kendilerinin horlandıkları somut güncel bir vakıadır. İsveç'e nazaran Almanya hala ırkçıdır, İngiltere tıpkı hala sömürgeci olduğu gibi oldukça ırkçıdır da.. Şunu da unutmayalım ki kürd halkını ve onun tarihi ülkesi Kürdistan'ı parçalayıp, bölüp dört işgalci ve sömürgeci devlet ve ulusa peşkeş çektiren adı geçen bu sömürgeci Avrupa ülkeleri İngiltere, Almanya ve Fransa'dır. Kürdlerin mülkünü dört işgalci sömürgeci islamist ülkeye vererek, Türkiye'yi, Irak'ı, Suriye'yi YOKTAN VAR EDENLER işte bu sömürgeci Avrupa ülkeleridir ve Avrupa'nın her bakımdan en büyük ve en güçlü ülkeleri olarak bunlar Avrupa'yı temsil etmektedirler. Avrupa, kendi icadı olan Türkiye, Irak ve Suriye'nin boynuna TASMA takarat bu devletleri Ortadoğu'da kendi çıkarları doğrultusunda kendi hizmetinde koşturmuştur. Irak ve Suriye daha sonra Avrupa'nın tasmasını çıkarıp Sovyet tasması takarak rusların hizmetine girmişlerdir. Ama Türkiye herne kadar bu son dönemlere ruslara yanaşmış görünüyorsa da, şimdi bile hep Avrupa'nın tasmalı hizmetkarı olmuştur. Bu nokta kürdler ve kürd ulusal kurtuluş, demokrasi ve eşitlik mücadelesi için çok önemli bir noktadır. Kürdlerin liderleri, siyasetçileri ve aydınları kürd ulusal davasının siyasi püf noktasının içinde yer aldığı bu noktayı çok iyi bilince çıkarmaları gerekir çünkü Türkiye herne kadar koyu bir türk milliyetçisi ve islamcı, şeriatçı ve hilafetçi olursa olsun, en önemli siyasi konularda SÖMÜRGECİ AVRUPA'YA TAM BAĞLI bir şekilde hareket etmek zorundadır. Gerek 1923 Lozan Antlaşması'nda ve gerekse de ondan sonraki dönemlerde Avrupa ile yaptığı bütün ikili anlaşmalarda Türkiye Avrupa'nın ekonomik ve siyasi çıkarlarının dışında asla hareket edemiyeceğini, Avrupa'dan hep duymuştur ve buna harfiyen riayet ederek hep sadık kalmıştır ve kalmak zorundadır. Türkiye herne kadar zaman zaman Avrupa'dan uzaklaşıyormuş gibi görünüyorsa da bu mümkün değildir çünkü her uzaklaştığında, sonra en sonunda yine Avrupa tasması boynunda olduğu halde yine Avrupa'nın kapısın önünde kuyruk sallamaya devam etmektedir. Bu sebeple Türkiye Ortadoğu'da ayrıcalıklı bir Avrupa manda (vasal) devlettir, yani bir peyktir, uydudur. Bunun başlıca ekonomik ve siyasi nedeni Avrupa'nın Ortadoğu'nun ham maddelerini yağmalamasında Türkiye'nin aracı rolü olmasıdır. Zaten Türkiye'nin yoktan var edilerek kurulmasının amacı da buydu: Ortadoğu zenginliklerinin ve özellikle de Kürdistan'ın zengin petrol ve maden yataklarını sömürmede kullanılan bir liman, bir hizmetçidir. Haddini aşarsa yoktan var edildiği şekliyle yokluğa düççar edilecektir, yani bye bye. Türkiye bunu çok iyi biliyor. Türkiye'nin Avrupa'ya göbekten bağlı olduğunun ekonomik, siyasi, askeri herzaman nedenleri oldukça ağır basar. İngiltere Türkiye'yi afaroz ettiği gün, Türkiye'nin siyasi haritası artık ya değişmiş olacak yada hatta Türkiye haritadan tam silinmiş olacaktır demektir. Türkiye kendine herne kadar bağımsız bir devlet sıfatı yakıştırıyorsa da bu hiç doğru değildir. Türkiye Avrupa’nın yarı-ekonomik sömürgesidir ama aynı zamanda da tam siyasi bir sömürgesidir. Zaten kurulduğunda Alman, Fransa, İngiltere, İsviçre ve İtalya devletleşme modelleri ile entegre-monte edilerek kuruldu. Türkiye’nin binlerce yıllık devlet geleneği söylemi tam ve başlı başına bir safsatadır. Bunun böyle olmadığını söyleyenlere ’etrak-i bi-idrak’ sözünü kim söylemiş kimler niçin söylemiştir bir araştırılsın o zaman diyoruz. Türkiye devleti abanın altında ve bazı avrupai usuller çerçevesinde kürdleri dövebilir ve hatta öldürebilir. Avrupa buna göz yumuyor. Avrupa İnsan Hakları mahkemesi, türkleri sadece bu usulleri uygulamayarak öldürdüğü kürdlerin davasına bakıyor. Yani benim koyduğum sınırdan çıkarsan seni yargılarım diyor, hatta yakın bir dönemde türk cumhurbaşkanı diktatör Erdoğan’ı da yargılayabilir, çünkü Erdoğan islamcılık ve osmanlıcılık denen koyu türk milliyetçiliği mecrasında Avrupa’nın Türkiye ve türkler için kurduğu bu çerçevenin tam dışına çıkmıştır. Kürdler açısından Türkiye’yi örneğin İran’dan, Irak’tan ve Suriye’den ayıran bu husus vardır. Örneğin İran’da devlet kuvvetleri hiçbir yasa ve kural tanımadan yakaladıkları kürdleri sorgusuz ve sualsiz hemen darağacında sallandırıyor, kardeşi, bacıyı, evladı, anayı, babayı aradığı kürdün yerine tutuklayabiliyor. Türkiye ise bu uygulamayı, direkt kendi devleti adına yapmayarak, kendi kurduğu ve üstü örtülü bir şekilde desteklediği islamist türk milliyetçisi çete yapılanmalar vasıtası ile yapıyor. Bunun için bu devlet çeteleri tarafından alıkonan insanların yakınları yakalanmış aile fertlerine ve akrabalarına ne olduğunu türk karakollarından sorduklarında 'bilmiyoruz', yada 'biz yakalamamışız' cevabını veriyorlar. Türk devleti kurulduğundan beri kürd lider, siyasetçi, insan hakları aktivistleri ve aydınları işte bunun için bu kendi çetelerine dışarda katlettiriyor. İçerde, gözaltında veya tutuklu durumda olan veya hapis cezalarıyla mahkum ettiği kürd insan hakları aktivistlerini işte bu yöntemlerle hep katletmiştir. Avrupa insan hakları kurumları ise türklerin bu katliam ve soykırımlarına bir iki göstermelik alaka dışında sadece seyirci kalmışlardır. Yani islamo-faşist, işgalci-sömürgeci türk devleti kürdlere yaptığı kötülükleri usulüne göre yaparsa tam serbesttir. Bu usüller de Avrupa’nın belirlediği usüllerdir. Usülden çıkarsa o zaman her zaman olmamak kaydıyla nadiren müdahalelerde bulunuyor. AVRUPA DUBBEL STANDART’lı iki yüzlü demokrasi uygulayan sömürgecidir ve bunun için siyasi ve insani etik ve ahlak yoksunudur. Bu sebeple kürdlerin Avrupa’dan medet ummaları ne yazık ki beyhudedir. Çünkü Avrupa demokrasisi kürdler için mahduttur, sınırlıdır. Avrupa kendi tasmalı köpeğine kürdleri ezme selahiyet ve izni vermiştir. Goran Candan 25.05.2021 |