THE ORIENTAL INSTITUTE OF THE UNIVERSITY OF CHICAGO
STUDIES IN ANCIENT ORIENTAL CIVILIZATION - NO 31
:

PREHISTORIC INVESTIGATIONS IN IRAQI KURDISTAN

Home  |  Destpêk  |  Ana Sayfa

 

This is the story of the first three field campaigns of the 8 years long archeological expedition to Iraqi Kurdistan /Jarmo Project/ in the Kurdish hill country of Tigris & Eufrat between years 1952-1959

THE ORIENTAL INSTITUTE OF THE UNIVERSITY OF CHICAGO
STUDIES IN ANCIENT ORIENTAL CIVILIZATION - NO 31

 

 

 

The Archaeological Renaissance in the Kurdistan Region of Iraq


Near Eastern Archaeology
, September 2017, "The Archaeological Renaissance in the Kurdistan Region of Iraq" by Jason Ur (Harvard University). 

After an absence of over two decades, foreign archaeology has returned in earnest to one of the “cradles of civilization” in the Kurdistan Region of Iraq. Two wars, international sanctions, and internal unrest had together brought archaeological research nearly to a standstill; only a few under-funded Iraqi teams and a handful of intrepid Europeans attempted fieldwork following the first Gulf War of 1991. Following a decline in political violence that began in 2008, archaeologists have returned to the Republic of Iraq. The resumption of fieldwork in the southern “heartland of cities” has been significant but slow, and hampered by internal politics. In the autonomous Kurdistan Region, however, foreign research has expanded rapidly and continuously, in partnership with local archaeologists and institutes. This essay reviews these new developments, discusses how the new discoveries are challenging long-held ideas and filling blank spaces on the archaeological map, and suggests some new directions for the future of Mesopotamian studies.

 

 

 

 

Kotê Berçem. (Çay Önü Ergani) - Amerikalı prof Mr James Braidwood (ayakta, kır saçlı), Diyarbekir sömürge valisi Ali Riza Yardanakul (kravatlı).
Ana rahminde olduğu gibi ayakları karınşarına doğru çekilmiş durumda gömülü bulunan insan mezarının başında. Foto: Mihemed Mercan

 

 

 

 

 

 

 

Kotê Berçem. (Çay Önü Ergani) - Kotê Berçem. (Çay Önü) - Amerikalı prof Mr James Braidwood (ayakta, kır saçlı),
Diyarbekir sömürge valisi Ali Riza Yardanakul (kravatlı).
Ana rahminde olduğu gibi ayakları karınşarına doğru çekilmiş durumda gömülü bulunan insan mezarının başında.
Foto: Mihemed Mercan Foto: Mihemed Mercan


Dikkat ederseniz kürd millî bilncinin oluşmasının önünü almak için kürd tarihini yok etmek amacıyla
işgalci türk devleti bu alanı da Heskîf ve diğer çay önü kültürü olan kürd tarihi sitelerini 1960'lardan bu yana
baraj projeleri uygulayarak sular altında bırakarak yok ediyor.

 

Dünyada ilk mozaik
Çayönü’de kullanıldı

Çayönü kazılarında çok ilginç bulgular elde edildi.
· Onbin yıl ö,nce insanlar mimari yapılaşmayı biliyorlardı.
· İnsanlar ölen çocukları tıpkı ana rahmindeki gibi, ayakları karınlarına çekik gömüyorlardı.Bu şekilde gömülü 155 çocuğun iskeleti bulundu.
· Onbin yıl önce Çayönü’de evlerin tabanlarına mozaik döşeniyordu.

-------------------------------

Bölgemizde, tarihe damgasını vurmuş ören yerleri arasında Ergani ilçesi yakınındaki ÇAYÖNÜ höyüğünün önemli yeri vardır.
Mezopotamya’nın bereketli topraklarının bir ucunda yer alan ÇAYÖNÜ, Zülküf Dağı’nın eteklerinde uzayıp giden Ergani ovasında ve ilçeye 7 kilometreuzaklıktadır.

ÇAYÖNÜ de, Mezopotamya’daki diğer medeniyetler gibi bir akarsuyun kenarında, Boğazçay deresinin kuzeyinde kurulmuştur.
Günümüzden en az 10 bin yıl önce, mağaralarda ilkel bir yaşam süren, ya da göçebe yaşayan insanların dünyada ilk kez düze inip yerleşik yaşama geçtikleri ve tarım yaptıkları yer olduğu kanıtlanan ÇAYÖNÜ bölgesinde 1960’lı yıllarda yapılan bilimsel kazı ve araştırmalarda ilginç ve önemli bulgular elde edildi.

Çayönü Höyüğü ile yakınındaki Hilar köyündeki antik çağdan kalma mağaralar ve kaya mezarlarının varlığı aslında çok önceden, yüz yıl öncesinden biliniyordu.

1900’lü yılların başında bölgeyi gezen Amerikalı coğrafyacı Elswort Huntington Hilar’daki kaya mezarlarını görmüş ve bunların Hititler döneminden kalma olduğunu öne sürmüştü.

Sonrasında 1946 yılında Türk Tarih Kurumu adına bölgede geniş bir araştırma yapan İ. Kılıç KÖKTEN, Geyik İstasyonu ile Hilar köyü arasında çakmaktaşı tabakalarına rastlamış, ayrıca da bölgede Orta Paleolotik döneme ait bir açık hava yerleşiminin varlığını da saptamıştı.
Ne var ki, İ. Kılıç Kökten’in araştırmaları öylece kalakaldı…
1963 yılına kadar.

Ne garip, 1900’lü yıllarda bu bölgeye dikkat çeken Amerikalı Huntington’dan 63 yıl sonra yine bir Amerikalı gelerek kazıları başlattı…
Bu araştırma ve kazılar sonrasında da Çayönü bölgesinin, göçebe ve mağara insanlarının ilk yerleşik düzene geçip tarım yaptıkları yer olarak tarihe geçti…

İstanbul Üniversitesi ve Şikago Üniversitesi işbirliği ile Hilar Köyü karşısındaki Çayönü höyüğünde başlatılan kazılarda 10 bin yıl önceki insanların, mimari yapılaşmayı öğrendiklerine, bir başka deyişle medeniyete adım attıklarına dair önemli bulgular ve belgeler elde edildi.
İstanbul Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Halet Çambelile Şikago Üniversitesi’nden Prof. Dr. Robert J. Braidwood’un denetiminde yapılan kazılarda M.Ö. 3’ncü bine ait bir yerleşimin altında, en az 10 bin yıl öncesine ait bir başka köy yeri bulundu.

Gelişmiş bir mimariye sahip oldukları halde burada yaşayanlar henüz pişmiş toprak kap kullanmayı bilmiyor, ancak öğütme taşları, çakmak taşı, obsüdyen ve kemikten yapılmış çeşitli kesici ve delici aletleri kullanmayı biliyorlardı. Ayrıca burada bolca tahıl fosiline de rastlandı... Buradan elde edilen bazı buluntular Diyarbakır Müzesi’ne verildi. Bazıları da incelenmek üzere Amerika’ya götürüldü.

O yıllarda gazeteci olarak, zaman zaman Diyarbakır Valisi Ali Rıza Yaradanakul, Tarihçi yazar Dr. Şevket Beysanoğlu ile Diyarbakır’ı Tanıtma ve Turizm Derneği Başkanı Adil Tekin’le kazı yerine yaptığımız gezilerde, buradaki ekibi her seferinde yeni bir buluntunun sevinci ve heyecanı içinde buluyorduk.

Yıllar süren kazıların birinde bulunan taştan oyulmuş bir mezar, uzmanları çok heyecanlandırmıştı.

Bu mezarda küçük bir çocuğun iskeletinin tıpkı ana rahminde olduğu gibi, dizleri karnına doğru bükük olarak bulunması uzmanları şaşırtmış, ilkel denilebilecek bu insanların bir ceninin ana rahminde duruş şeklini nasıl bilebilecekleri geniş yankı bulmuş, uzun süre tartışılmıştı.

İLK MOZAİK

Bilim adamlarını şaşırtan bir başka buluntu da burada M.Ö. 6700 yıllarında yaşayan insanların yapılarının döşemelerinde bir tür mozaik kullandıkları oldu.

Taş döşemeli, kocaman taş duvar temelleri, kireç taşından yapılma, üst kısımları dikme taşlarla donatılmış bir yapının döşemesinin alacalı, pembe bir blokaj üzerine harca oturtulmuş ve yüzü sürtülerek perdahlanmış küçük taş parçacıklarından oluşan 7,50X9,50 metrelik bir tür mozaik ile karşılaşınca hayli şaşırmışlardı.

O güne kadar, mozaiklerin dünyada ilk kez Romalılar tarafından Atina’da kullanıldığı sanılıyordu.

Oysa burada elde edilen bulgularda insanların mozaiki dünyada ilk kez Diyarbakır’da ve Çayönü yerleşim yerinde kullandıkları kanıtlanmış oluyordu..
.
ÇAYÖNÜ, ÇATALHÖYÜKTEN ESKİ

ÇAYÖNÜ ile birlikte, Diyarbakır-Ergani yolu üzerindeki Girikhacıyan höyüğünde de araştırmalar yapan Prof. Dr. Halet ÇAMBEL, şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Kazı çalışmalarımızı Çayönü üzerine yoğunlaştırdığımızdan ne yazık ki Güneydoğu Anadolu’nun çok geniş alanlarını araştıramadık. Oysa buralarda Çayönü’nün çağdaşı, çok değişik buluntu topluluklarına sahip yerleşmelerin bulunması büyük bir olasılıktı.

Çayönü’ndeki kazılarda çoğu çakmak taşından, bir miktar obsidyenden yapılma yontma taş aletleri bulunmuş ve bol sayıda mikrolite rastlanmıştır. Murçlama ve aşındırma yöntemiyle bazalttan yapılmış öğütme ve ezgi taşları, havan elleri, perdahlı, perdahsız baltacıklar, kemik aletler, sert kütlelerden yahut mermerden yapılmış bezekli veya bezeksiz kap parçaları, bilezik, gerdançe, boncuk, kilden insan figürleri, çoğunlukla kadın ve hayvan heykelcikleri gibi çeşitli kalıntılar elde edildi...

Bitki kalıntıları arasında buğdayın ilkel bir türüne rastlanmış, koyun, domuz ve köpeğin evcilleştirildiği anlaşılmış, evcil keçinin var olduğuna dair izler bulunmuştur...”

Çayönü kazılarından önce, Anadolu’nun en eski yerleşim yerinin M.Ö. 7100-6300 yılları ile tarihlenen Konya’daki ÇATALHÖYÜKolduğu sanılıyordu.

Bilim adamlarınca Çayönü’ndeki yerleşimin M.Ö. 7250 yılına kadar uzandığı saptanınca, buranın EN ESKİ olduğu da böylece kanıtlanmış oldu.
Bu konuda bilim adamlarından Ufuk ESİN, Toplum ve Bilim Dergisi’nin 6 ve 7. sayılarında yazdığı bir makalede şöyle der;

“Şimdilik Çayönü, yalnız Anadolu’nun değil, bütün güneybatı Asya ve eski dünyada günümüzden 9 bin yılın başlarında ilk karma besin ekonomisini gerçekleştiren insan topluluklarının yaşadığı bir yer olarak uygarlık tarihindeki yerini almaktadır.”

TANRILARA KURBAN EDİLEN ÇOCUKLAR

İlki 1963 yılında başlayan ÇAYÖNÜ kazıları, aralıklı olarak 1980 sonuna kadar sürdü.

Her seferinde de ilginç sonuçlar alındı. İlginç buluntular ortaya çıkarıldı.
Bu buluntuların en ilginci, 1984 yılındaki kazılarda ortaya çıkarılan anıtsal bir binanın tabanı altında, toprağa gömülü yüzlerce insanın yanmış kafatası ve iskeletinin bulunması oldu.

Uzmanlar ilk bakışta buranın tanrıların gazabını dindirmek üzere insanları ateşe atarak kurban ettikleri bir tapınak olduğunu öne sürdüler ise de kesin bir yargıya hala varılmış değil.

1984 yılındaki bu kazılarda toplam 243 kafatası ve iskelet bulunmuştu..
Ankara’da 1986 yılında düzenlenen “Çayönü Kazıları” ile ilgili sempozyuma sunduğu bildiride bu konuda bilgi veren bilim adamı Metin ÖZBEK, bulunan kafatası ve iskeletlerin büyük bölümünün bebek yaştaki çocuklara ait olduğunu anlatırken şunları söylüyordu.

“Her cins ve yaştan toplam 243 insana ait iskelet kalıntısının gün ışığına çıkarıldığı Çayönü yerleşmesi, yakın doğunun en büyük NEOLOTİK topluluklarından sayılmaktadır.”

Bulunan iskeletlerin üç grupta incelendiğini anlatan Metin ÖZBEK şu bilgileri verdi.

Birinci grupta yanmış 72 kafatası var.

İkinci grupta 16 kişinin iskeleti olarak duruyor.

Üçüncü grupta ise, evlerin tabanı altında ayakları karınlarına çekik HOCKER pozisyonunda 155 kişinin iskeleti yer alıyor.

Kafatası ve iskeletlerin yapılan incelenmesinde Çayönü yerleşmesinde bebek yaştakilerin ölüm oranları hayli yüksektir. Bunların yüzde 48,6’sının doğumdan itibaren 5 yaşına gelmeden öldükleri anlaşılmaktadır.
Yetişkinlerde ortalama ölüm yaşı 30,9’dur. 50 yaşını geçmiş olanların sayısı ise sadece 2’dir..:

Bilim adamları, 1984 kazılarında ortaya çıkarılan bu binanın Neolotik Çağ kafatası kültü ile ilgili olarak bu güne dek Önasya’da gün ışığına çıkarılan en büyük anıtsal yapı olduğunu öne sürüyorlar.

Kuşkusuz Mezopotamya’da Çayönü değerinde daha pek çok yöremiz var. Zaman zaman yapılan araştırmalarda, kazılarda önemli buluntular ortaya çıkarılıyor.

Örneğin, 1988 yılında kazıları başlatılan Göksu Çayı yakınındaki Üçtepe Höyüğünde, Bismil’de Batman Çayı kenarındaki Demirköy höyüğünde, Batman’ın Kozluk ilçesi yakınındaki Hallençemi höyüğünde, Yakın zamanda Harran’da ortaya çıkarılan gemişi 11 bin yıl öncesine varan Göbeklitepe ile yine yakın zamanda kazı ve araştırmaların başlatıldığı Çınar İlçesi yakınındaki Kale-i Zerzevan’da bölgemiz, Mezopotamya tarihine ışık tutan çok önemli bulgular elde ediliyor…

Yine de bu araştırmaların yeterli olduğu söylenemez
Ve artık bölgemiz üniversiteleri harekete geçmeli bu alana yoğunlaşmalılar.

M. Mercan

 

 

 

 

 

 

AD 300, 1700 years old Kurdish Mosaic still visible

Mozayikên Haleblibaxçe, Ruha


2020, Photo: Pirinccioglu

 

 

 

 

____________________________

Robert Braidwood 1907 -

Born in Detroit, Michigan on July 29, 1907, Robert J. Braidwood was educated at the University of Michigan and the University of Chicago where he studied architecture, ancient history and anthropology. He is an anthropologist, archaeologist and is a leader in the field of Near Eastern Prehistory; he is acclaimed for his investigations into the origins and early consequences of a food producing way of life. His research consisted of assembling problem-oriented interdisciplinary teams involving the natural sciences.

In 1933, he earned his M.A. degree at the University of Michigan and joined the University of Chicago Oriental Institute's Syrian Hittite Expedition on the Amuq Plain, where he worked until 1938. In 1937, he married Linda and returned to Chicago in 1938 to pursue graduate degrees. In 1943, he earned his Ph.D. and began teaching for the Oriental Institute and the Anthropology Department at the University of Chicago, where he remained until his retirement. Braidwood's scholarly concern with food production developed in his early teaching career and he did research on the shift from a hunting and gathering society to village society. By drawing upon the writings of H.J.

Peake and H.J. Fleure as well as V. Gordon Childe, he set out to fill the gap they had created.
In 1947, the Oriental Institute's Jarmo Project in Iraq was launched. It was the first field project dealing specifically with retrieving evidence of the methods of early food production and solving the ecological problem of its origin and early consequences. On this project he employed archaeologists as well as natural scientists who reconstructed the ancient environment.

The project was a challenge for Braidwood.; He began by using Childe's "Oasis Theory." Then, based on the archaeological and paleo environmental evidence they gathered, he formulated his; "Nuclear" or "Natural Habitat Zone Theory." This theory was outlined in the book Prehistoric Investigations in Iraqi Kurdistan. In 1950, his political problem in Iran had come to an end even though the project had been moved to Iranian Zagros. From this site it was discovered that occupation of the area dates back to the end of the Pleistocene which inspired natural scientists to investigate climatic and vegetational history.

In the early 1960s, the University of Istanbul-University of Chicago's joint effort was co-directed by Braidwood and Professor Halet Cambel. From 1963 to 1988, there was a lot of productive fieldwork in southeastern Turkey which reaffirmed the value of team effort. Information on early village farming life and the development of food production was gathered through the excavation of Cayonu Tepesi which also addressed the origins of metallurgy and architecture.

Braidwood was active in several professional societies and received numerous honorary degrees. In 1971, he was awarded the title of Distinguished Lecturer at the Annual Meeting of the American Anthropological Association. Braidwood lectured and published many books and articles that have brought anthropology and prehistory to the attention not only of historians of the ancient Near East but also to the public. For more information please visit the University of Chicago, Oriental Institute.

References:
Winter, Christopher, International Dictionary of Anthropologists. Garland Publishing, New York & London, 1991.
Contemporary Authors

Dupuis, Diane L. . Gale Research Company, Detroit, Michigan 48226, Vol. 108.

Written by Students in an Introduction to Anthropology Class, Minnesota State University, Mankato, Minnesota 1998

 

 

THE ORIENTAL INSTITUTE OF THE UNIVERSITY OF CHICAGO
STUDIES IN ANCIENT ORIENTAL CIVILIZATION - NO 31

 

NEOLITHIC BLADES FROM CHEMCHEMAL IN IRAQI KURDISTAN

GORDON CHILD

 

 

HISTORICAL SITE & RUINS OF KURDISTAN

 

 

 

 


Foundation For Kurdish Library & Museum