MODA KURDÎ - Retro
Hêdî hêdî vedigerin tên ser modaya kurdî ya 200 sal berê!
Kürdlerin Hayvancılık Sanatıyla Başlayan Medeniyet Tarihi - Yünden Kumaşa, Kumaştan İnsanlığın Gelişkin Dokuma Sanatına Uzanan Yolculuk-- Yavaş yavaş 200 yıl önceki kürd modasına dönülüyor - RETRO İnsanlığın estetik hafızası, tıpkı damak tadı gibi, eskiye dönme eğilimindedir. Retro ve nostalji, modern çağın hızla unutturduğu değerleri yeniden canlandırır. Fransız yazar Anatole France’ın dediği gibi: “Eski moda, her zaman yeniden moda olur; çünkü o moda olmadan önce zaten güzeldi.” Bugün, giysi dünyasında görülen bu dönüş, sadece estetik değil, aynı zamanda tarihsel bir hatırlamadır. Kürd modası, 18. yüzyılda ulaştığı zirveden sonra uzun süre göz ardı edilmiş, ancak şimdi yeniden fark edilmeye başlanmıştır. Mezopotamya’da ilk hayvan ehlileştirme sanatının öncüsü olan kürdler, yalnızca kumaşı ilk üreten halk değil, aynı zamanda renkli kumaş üretiminde de insanlığa öncülük etmiştir. Kumaşın estetik değerini, doğadaki renklerin uyumuyla birleştiren kürd dokumacıları, yüzyıllar boyunca sadece pratik bir ihtiyaç değil, aynı zamanda bir kültür kodu da yaratmıştır. Kumaştan elbise üretme sanatı, özellikle hayvancılıkla uğraşan toplumların elinde gelişmiş ve kürdler bu sanatın baş ustaları olmuştur. 18. yüzyılda kürd giysi modası Ortadoğu’da doruğa ulaşmıştı. Başlangıçta çölde yaşayan arablar, yakıcı güneşten korunmak için basit bez parçalarını (çefi) başlarına geçirir, bunları bir iple (egal) sabitlerdi. Ancak kuzeyde, tarım ve hayvancılıkta ileri düzeyde olan kürdlerle karşılaştıklarında, onların başlarına sardıkları daha kalın ve güneş geçirmeyen sarıkları gördüler. Böylece arablar, kürd tarzı sarık kullanımını benimsedi. Bu sadece bir giyim tarzı değil, aynı zamanda kültürel bir etkileşimin ve hayatta kalma bilgisinin aktarımıydı. Arablar herşeyi kürdlerden (kuzey'den) öğrendiler. Örneğin ud çalgı enstrümanının anavatanı olduğunu bu sözlerle itiraf ederler: ''Weten-ul û fî Şîmal el-Iraq'' yani ûd çalgısının anavatanı Kuey Irak'tır. Kürdistan olduğunu bu şekilde itiraf ediyyorlr. Orta Asya’dan gelen ve üretim kültüründen yoksun göçmen türkler de Kürdistan’a ulaştıklarında, tıpkı arablar gibi, kürdlerin giyim-kuşam anlayışından etkilendiler. O dönemde kürd kıyafetleri, ince zevkle biçimlenmiş, maharetle dikilmiş ve Anadolu yarımadasında geniş bir kullanım alanı bulmuştu. Giyimdeki bu estetik, yalnızca kumaşın değil, renk uyumunun, desen sanatının ve dokuma bilgisinin de ürünüydü. Carl Sven Henning’in Främre Orienten: Från Babylon till Baghdad. Stockholm: Natur & Kultur, 1982 adlı eserinde yer alan tespitlerine göre: Rus tarihçi Igor M. Diyakonov ise, kürdlerin insanlık tarihindeki yerini şu sözlerle vurgular: Nostalji yalnızca bir duygusal eğilim değil, aynı zamanda kültürel sürekliliğin bir parçasıdır. Amerikalı yazar William Faulkner’ın dediği gibi: “Geçmiş asla ölmez, hatta geçmez bile.” Bugün kürd giyimi, dünya modasında yeniden yer buluyorsa, bu geçmişin modası olduğu için değil, geçmişin hala yaşayan bir estetik ve bilgi mirası olduğu içindir. 200 yıl önceki kürd modasının yeniden gündeme gelmesi, aynı zamanda sürdürülebilirlik tartışmalarıyla da ilgilidir. Doğal yün, yerel dokuma teknikleri, el emeğine dayalı üretim gibi unsurlar, endüstriyel moda karşısında yeniden değer kazanmaktadır. Retro’nun cazibesi, yalnızca görsellikte değil, aynı zamanda bu doğal ve etik üretim biçimlerinde yatar. Sonuç olarak, kürdlerin hayvancılıktaki ustalığı, dokuma sanatındaki yaratıcılığı ve giyim kültüründeki zarafeti, bugün modern dünyanın yeniden keşfettiği bir mirastır. 18. yüzyılda doruğa ulaşan bu estetik, yalnızca tarihsel bir anı değil, geleceğe taşınan bir kültürel sermayedir. Retro’nun büyüsüyle, insanlık belki de farkında olmadan yeniden o ilk ustaların ellerinden çıkan kumaşlara, o ilk çobanların ürettiği yünlere dönüyor.
|
RETRO
Hêdî hêdî vedigerin tên ser modaya kurdî ya 200 sal berê!
Foundation For Kurdish
Library & Museum