Yekem Rojnameya Rojane ya Kurdî
SERBESTÎ

16.11.1908
Xwedî: Mewlanazade Rifat
naz

Home  |  Destpêk  |  Ana Sayfa

 

 

 

 

Serbesti Gazetesi

''Serbesti, İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra yayın hayatına başlamış ilk günlük Kürt gazetesidir. Serbesti’nin imtiyaz sahibi ve genel yayın yönetmeni olan Mevlanzade Rifat, Güney Kurdistan’ın Süleymaniye vilayetinin ileri gelenlerinden mevlanbegzade ailesinin bir üyesi ve meşhur yazar Abdurrahman Nacim’in oğludur. Mevlanzade Rifat, 20. yy. başlarındaki Kürt milliyetçi hareketinin öncülüğünü yapan önemli şahsiyetlerden biri olup gazeteci, yayıncı, yazar ve siyasetçi kimlikleriyle tanınmaktadır. Serbesti gazetesinin yanısıra Hukuki Umûmiye,İnkılab-i Beşer, Âkil, Ahalî, Meşrûtiyet, Faruk, Cihad, Kadınlar Dünyası vb. gazete ve dergilerin de sahipliğini veya sorumlu müdürlüğünü yapmış, aynı zamanda farklı gazete ve dergilerde de çok sayıda yazıları yayımlanmıştır.

Serbesti gazetesi 1908 yılının sonlarına doğru yayın hayatına başlar ve 1. sayısı 3 Teşrinisani 1324 (16 Kasım 1908) tarihinde İstanbul’da yayımlanır. Gazete dört sayfadan ibaret olup günlük olarak yayımlanır, imtiyaz sahibi Mevlanzade Rıfat ve başyazarı da Hasan Fehmi’dir. Künye kısmında “Serbesti” yazısının altında şöyle yazmaktadır: “Osmanlıların cins ve mezhep ayrımına bakmaksızın hukukuna hizmet eden günlük gazete”dir.  Gazetenin her sayısı dört sayfa ve beş sütundan ibaret olup 172. sayı hariç diğerlerinin ebattı 40cm x 54cm’dir. Bütün sayılar elimizde olmasa da gazetenin aralıklarla “toplam 770 sayı” yayımlandığı bilinmektedir. Gazetenin 1’den 498’e kadar olan sayılarının dijital kopyaları Beyazıt kütüphanesinde bulunmaktadır. Ayrıca değişik kaynaklardan elde edilmiş 595, 596, 597, 598, 600 ve 601. sayıları mevcut olup geri kalan sayılar elimizde yoktur. 601. sayısı 25 Nisan 1920 tarihinde yayımlanmıştır.

Serbesti’nin her sayısı “Meslek” başlığı altında editoryal yazıyla başlamakta ki ağırlıkla gazetenin düşüncelerini yansıtmaktadır. İlk üç sayısında “Meslek” başlığı altında aynı yazı yayımlanmış ve şöyle demektedir: “Serbesti bütün manasıyla “hür” dür. Meşrutiyet idaremizi muhafaza zımnında fedakârlıktan çekinmeyecektir. Serbesti halkın genelinin aydınlanmasına ve Osmanlının değişik unsurlarının birliğine çalışarak millet hukukunun savunucusu olan “kanunu” yegane rehber edinecektir.

Serbesti, namus ve haysiyeti sertacı meslek tutacaktır ve hiçbir şahsın siyasi ve şahsi emel ve maksadına dahi hizmette bulunmayacaktır.

Serbesti, yalnız hakikati söyleyecek ve milletin medeniyet yoluna girmesinin çarelerini düşünecektir.

Hülasa Serbesti; milletimizin din ve unsuru ayırtetmeksizin genel olarak zulüm görmüş vatandaşlarımızın müdafii ve fikirlerinin tercümanı olacaktır. İşte mesleği bundan ibarettir.”

Serbesti’de yayımlanan yazılar içeriğine ve işlenen konulara göre değişik başlıklar altında yayımlanmıştır. “Siyasiye” başlığı altında gündeme göre yazılmış makaleler, “Hudud-i Dahiliye” ve “Hudud-i Hariciye” başlığı altında da iç ve dış haberler, okur mektupları da genel olarak son sayfada yayımlanmıştır. Aynı zamanda bazı sütunlarda imzasız yazılar da yer almakta ve kimi sayılardaki bazı sütunlar da boş bırakılmıştır. Daha sonraki açıklamalardan öğreniyoruz ki bu sütunlarda bulunan yazılara sansür uygulanmıştır.

Serbesti gazetesi zaman zaman yayına ara verse de, en uzun süreli Kürt gazetesi olup yayın hayatı on iki yıldan fazla sürmüştür. Şüphesiz bu uzun yayın dönemi içerisinde M. Rıfat’ın fikirlerinde ve Serbesti’nin yayın politikasında da değişimler olmuştur. Bu değişimler genel olarak üç farklı döneme ayrılarak incelenebilir. Birinci dönem, gazetenin yayına başladığı zamandan 31 Mart Vakasına kadar olan süreyi kapsar ve bu zaman içerisindeki yayın politikasının temel prensipleri; tarafsız ve hür bir yayın olmak, Meşrutiyet kazanımlarını korumak, istibdat rejimini tamamen ortadan kaldırmak, “İttihadı Osmani”yi koruyarak “Adem-i Merkeziyeti” sağlamak, İttihat ve Terakki rejimine karşı aktif bir muhalefet yapmak, din ve unsur ayrımını yapmadan baskı altındaki bütün vatandaşların sesi olabilmek.

İkinci dönem, Serbesti’nin sürgünde yani Mısır’dan başlayıp Paris, daha sonra da tekrar İstanbul’a dönüşüyle 1912’lerin sonlarında yayın faaliyetlerinin durdurulması ve Birinci Dünya Şavaşı’na kadar olan süreyi kapsar. Bu süreçte M. Rıfat’ın fikirlerinde önemli değişimler olur; daha önce İmparatorluk bünyesindeki “millet sorunu”nu “İttihadı Osmani” çerçevesinde “Adem-i Merkeziyet”in sağlanmasıyla çözülebileceğini düşünürken, artık Kürtlerin kendi kaderini belirleme hakkını savunan bir düşünceye yönelmiştir.  M. Rıfat’ın Hetavî Kurd dergisinin ikinci sayısında yayımlanan mektubu, bu değişimin en önemli göstergesidir. “Bütün kavimleri görüyoruz. Tümü bir milli daire çizmişler. Teali ve terakkiye koyulmuşlar. Milletini bilmeyen, milli ideal arkasından koşmayan milletler, beşer kitlesi içerisinde pek geride ruhsuz olarak kalmışlardır. Bir kavmin ruhsuz olmasını tasavvur ediniz, ne kadar acı vericidir. Sosyal medeniyet içinde ölmeğe, asimle olmaya mahkûm olmak ne kadar acıdır… Şimdi Kürdlere düşen görev, “başımızın çaresine bizzat bakmaktır” ve bu cümleye her Kürdün iştirak etmesi lazımdır.”

Üçüncü dönem ise, yaklaşık beş yıllık aradan sonra 1918’de Kürdistan Teali Cemiyeti’nin yayın organı olarak yeniden yayınlanmasından 1922’lere kadar devam eden süreyi kapsar. Bu dönemdeki yazar kadrosunun önemli bir bölümü KTC’nin üyeleri; Bedirhani kardeşlerden Celadet gazetenin yardımcı editörü, Kamuran ise köşe yazarıdır. Bu devrede M. Rıfat, Kürt milliyetçi hareketinin merkezinde yer almış, bir taraftan örgütlü ve siyasi çalışmaları yürütürken bununla birlikte Serbesti gazetesinin yayınını da sürdürüyor.

Elbette ki belirtiğim bu dönemlerle ilgili yazılabilecek çok şeyler vardır ancak bu köşedeki yerimiz buna elvermiyor. Kısacası İstanbul’un Ankara Hükümeti’nin denetimine geçmesiyle birlikte birçok Kürt aydını ve siyasetçisi gibi M. Rıfat’ta İstanbul’u terketmek zorunda kalıyor. Böylece Serbesti gazetesinin yayını da son buluyor. Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından sonra, o da sürgün edilen 150’likler listesinde yer alır ve Halep’e yerleşir. Halep’teyken kurulan Hoybun örgütü çalışmalarına katılmış ve geçirdiği kalp krizi sonucu 8 Eylül 1930’da hakkın rahmetine kavuşmuştur.''

 

 

 

 

 

 

 



 

KÛŞTİNA SERNİVÎSKARÊ SERBESTÎ: HESEN FEHMÎ BEG


- Seîd Veroj


Hesen Fehmî, sala 1874ê li Îstenbulê ji dayik bûye û bi eslê xwe ji malbatekî arnawid bû. Li Îstenbulê Mekteba Mûlkîye xwendîye û hevalekî pirr nêzîk ê M. Rifat bû. Ji ber ku dijraberîya îstibdada Abdulhemîd dikir, piştî qedandina xwendinê, wî jî mecburê koçberîya Misrê kirine. Hesen Fehmî Beg demek li Misrê dimîne û paşê berê xwe dide Parîsê. Dema ku li Parîsê dimîne, li wê derê hin şexsiyet wekî Prens Sabaheddîn û endamên Cemîyeta Îtîhad û Terakkî nas dike û carna jî di rojnameya Meşveret a îtîhadparêzan de dinivsîne. Ew jî demekî dirêj li der ve mabû, piştî îlankirina Meşrûtîyetê vegeriyabû Îstenbulê.
Li Îstenbulê ji demek kurt şûn ve dest bi rexnekirina sîyaset û kirinên rêxistina Îtîhad û Terakkî dike. Di wê pêvajoyê de digel hevalê xwe M Rifat tevlî Cemîyeta Fedekaranê Millet dibe. Xebata wan a di nav vê cemîyetê de zêde dewam nake. Di navbera wan de nakokî peyda dibin û herdu heval ji vê cemmîyetê cûda dibin.
Piştî ku ev herdu heval ji Cemîyeta Fedekaranê Millet veqetiyan, dest bi neşirkirina rojnameya Serbestî kirin. Hesen Fehmî, sernivîskarê rojnameyê bû û xwedîyê qelemek tûj û radîkal bû. Herdu jî muhalîfên dijwar ên îstibdada Abdulhemîd û desthilatdarîya Îttîhad û Terakkî bûn. Desthilatdarî û rêvebirîya Îtîhad û Terakkî, ji xwe bi giştî tehamûla muhalefetê nedikirin, bi taybetî jî, ji fikrên M. Rifat û polîtîkaya weşana rojnameya Serbestî pirr aciz bûn. Ji ber vê yekê, berdewamî gef li wan dixwarin û bi kûştinê tehdît dikirin. Li gor agadarîya M. Rifat, mala wî çar caran hatîye talankirin, şewitandin û herweha êrîşê çapxaneya wî kirine, çapxane şikandine.
Piştî ku Îtîhadparêzan dîtin gefên wan tesîr li rêvebirên Serbestîyê nake, qîma xwe bi gefxwarinê neanîn, roja 6 Nîsana 1909ê, li ser pira Galatayê bera Hesen Fehmî Beg û hevalê wî Şakir Beg dan, li wê derê Hesen Fehmî di 35 salîya xwe de hat kûştin û Şakirê hevalê wî jî birîndar bû. Kûjerên bûyerê jî nehatin destgîrkirin. Tarik Zafer Tunaya dibêje:
“Îtîhad û Terakkî, ji bo bêdengkirina rojnamevanên muhalîf, yek bi yek kûştin û tunekirina wan dabû ber xwe. Taybeten, bi vê rêbazê, ji Nîsana 1909ê hetanî 10ê Temûza 1911yê, sê rojnamevanên muhalîf kûştibûn û ji ber vê yekê navê Îtîhad û Terakkî, bi cînayetên vî awayî dihete bîranîn… Îtîhad û Terakkî, biryara kûştina Mewlanzade Rifat û hevalê wî Hesen Fehmî dabû û di roja 6ê Nîsana 1909ê de jî biryara xwe pêk anîbûn.”[1]
Di 6ê Nîsana 1909ê de, muhalîfekê navdar ê îttîhdaçîyan, Hesen Fehmî yê sernivîskarê rojnameya Serbestî, li ser pira Galatayê bi îhtimalek mezin ji alîyê fedayîyek Îttihad û Terakkî ve hate kûştin. Roja dinê, merasîma cenazeya wî bû wek xwepêşandanek dijraberê Îttîhad û Terrakîyê.”[2] Roja pey wê, yanî 8ê Nîsan 1909ê, li ser rûpelê pêşî yê Serbestîyê tenê cumleyek hatibû nivîsandin: “Ji bo yekemîn qurbanê çapemenîya azad û ewladê hûrrîyetê Hesen Fehmî yê ku jîyana xwe li sirgunîyê derbas kirîye el fatîhe.”
Li ser kûştina Hesen Fehmî, bi hezaran xwendevanên Unîversîteyê dersan boykot kirin, ber bi derîyê “Babê Alî” ve xwepêşandanek lidarxistin û dengê dirûşma “bila destê veşartî bişikin” bilind kirin û Sadrezam Hîlmî Paşa mecbur ma ku daxuyanîyek wisa bide: “Meraq nekin em ê di nav 24 seetan de kûjer bigrin û bi dar ve bikin…. Ne ku 24 seet, li ser bûyera kûştina Hesen Fehmî 102 sal derbas bûn, lê qatilên wî meçhul in.”[3] Burhan Felek li ser çêbûna vê bûyerê dibêje: “Li ser herdu serîyên wê pirê polîs û esker nobetê digirin, ji bo ku li vê derê mirov bête kûştin, divê alîkarîya hikumetê hebe yan jî bi biryara hikumetê be.”[4]
Kûştina Hesen Fehmî, roja li pey pêkhatina bûyerê, di nav rûpelên gelek rojnameyan de hate ragehandin. Rojnameya Îkdam li ser vê bûyerê weha nivîsandibû: “Cînayeta hovane û dilşewat a êvara roja do, îspat kir ku hîn hûrrîyeta rasteqîn negehiştîye welatê me, esareta sîyasî bi hemû xerabîyên xwe ve dewam dike. Pêkhatina vê cînayetê di roja pey wê de, şîn û xemgînîya gelê me yê bêçare, di wecê rûyê wî yê pakiş de xuya dikir. Gelê Îstenbulê hetanî îro rastê gelek felaket î îstibdadan hatîye, do jî rastê tirsa kabûseke nû ya îstibdadê bûn û di nav êşa nedîyarîyek de gêr dibin. Ber derîyê îdarexaneya Serbestî, ji bo dirûstkirina merasîma cenazê û şermezarkirina hêz û kûjerên şehîdê hûrrîyetê Hesen Fehmî Beg, bi beşdarbûna komên gewre yên gel meydan tije bûbû.”[5]
Di rastîyê de acizîya Îtîhadçîyan, li hemberê muhalefet û polîtîka weşana Serbestî û xwedîyê wê M. Rifat bû. Li gorî dîtina hinek lêkolîneran jî, sernivîskarê Serbestî Hesen Fehmî, bi xeletî di şûna M. Rifat de hatîye kûştin. “Ji vê bûyerê şûn ve, êdî fikir û qelem bûn mehkûmê îdamê.”[6] Hefteyek ji kûştina Hesen Fehmî şûn ve, bûyera 31ê Adarê çêbû û meseleya kûştina Hesen Fehmî jî hate jibîrkirin. Lêbelê Îtîhadçîyan tenê qîma xwe bi kûştina rojnamevan Hesen Fehmî neanîne, sala 1910ê xwedî û sernivîskarê rojnameya Sada-yi Millet Ahmed Samîm Beg jî dan kûştin. Lakin kûjerên rojnamevanan, wisa pê bawer dikir ku hîn qasê divîya tirs di nav çapemenîyê de peyda nekiribû. Lewra rojnamevanek din jî dan kûştin; di roja10ê Temûza 1911yê de sernivîskarê rojnameya Şehrah, Zekî Beg jî hate kûştin.[7] Refîq Xalid Karay jî li ser van cînayetên matbuatê dibêje: “Ne kûştina Hesen Fehmî yê nivîskarê Serbestî û ne jî kûştina Ahmed Samîm têrê bêdengkirina muhalefetê nekiribû. Mecbur man ku sêyemîn cînayeta matbuatê pêk bînin; vê carê jî Zekî Beg ê nivîskarê Şehrahê li Bakırkoyê kûştin.”[8] Di vê demê de ev karê xerab, bi kûştina rewşenbîr û sîyasetmedaran jî dewam dike. Ji ber vê yekê ev gotina Abdullah Muradoglu rewşa wê demê pirr bi zelalî dîyar dike û dibêjê: “Di Dewra Îstibdadê de kesên muhalîf û rojnamevan bi girêdana meaşekî dihatin sirgunkirin, di “Dewra Hûrrîyetê” de jî bi paş histûyê xwe ve dihatin kûştin. Ferqa navbera herdu dewran ev bû.”[9]

http://serbesti.net/forum/showentry.php?sNo=54759
[1] Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler[Li Turkîyeyê Patîyên Sîyasî], Cild: 3, Weşanên İletişim, 2011, İstebul, r. 502, 503
[2] Erik Jan Zürcher, Savaş, Devrim ve Uluslaşma, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Îstenbul, 2005, r. 107
[3] Abdullah Muradoğlu, Hasan Fehmi suikastıyla darbeye zemin hazırlandı, Yeni Şafak, 18 Kasım 2011, http://www.yenisafak.com.tr/.../hasan-fehmi-suikastiyla...
[4] J. b.
[5] Erhan Ayaz, Muammer Erdem, yunus Kuloğlu, II. Meşrutiyet Döneminde Bir Faili Meçhul: Hasan Fehmî Bey, Elektronic journal of vocational colleges, May-2015, http://www.ejovoc.org/makaleler/may_2015/pdf/12.pdf
[6] Şerif Paşa, Bir Muhalifin Hatıraları, Nehir yayınları, îstenbul, 1990, r. 43
[7] Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler[Li Turkîyeyê Patîyên Sîyasî], Cild: 3, Weşanên İletişim, 2011, İstebul, r. 504, 506
[8] Refik Halit Karay, Bir Ömür Boyunca, Weşanên İnkılapê, Îstenbul, 2009, r. 73
[9] Abdullah Muradoğlu, Hasan Fehmi suikastıyla darbeye zemin hazırlandı, Yeni Şafak, 18 Kasım 2011
http://serbesti.net/forum/showentry.php?sNo=54759

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Mewlanazade Rifat Silêmanî

 

 

 

 

 

 

 

 



Hesen Fehmî 1874-1909 sernivîserê giştî yê rojnameya Serbestî
Li ser pira Galata'yê li Stanbolê hêriş kirin û bi bêbextî ew kuştin.
Hesen Fehmî li dîroka rojnamegeriya kurdÎ wek yekem şehîdê çapemeniyê ye.

 

 

 

 

 

 

 

 

Tirba Hesen Fehmî

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Berhema vekoler Seîd Veroj a derbareyê yekem rojnameya kurdî Serbestî

 

 

 

 

 

THE FIRTS KURDISH NEWSPAPER: KURDISTAN

 

YEKEM ROJNAMEYA KURDÎ: KURDISTAN

 

GOVAREKAN-Î KURDÎ

 

 

 

 

 


Foundation For Kurdish Library & Museum