YAŞAR KEMAL
06.10.1923 | 28.02.2015
Kurdê Nivîskar
İşgalci, islamo-faşist türk zulmü o kadar büyük, katı ve o kadar katmerliydi ki kürd olduğunu açık söylemekten korkan milyonlarca insan vardu: Dünyaca meşhur yazar kürd Yaşar Kemal bunlardan bir tanesiydi.. İşte işgalci islamo-faşist türkler bu tür büyük bir kötülüğü kürd bireyine, kürd toplumuna, kürd halk ve milletine yapmıştır ve hala yapmaya devam ediyor.
1930 ların ünlü Kürd Gerillası "Hasanê Cafer" figürünü İnce Memed yapan Yaşar Kemal, kürdler için gereksiz biridir.
Stockholm'de yaşadığı süre içinde de hep türk çevreler ve türk konsolosluğuyla ilişkiliydi.
2010
Yaşar Kemal derbareyê êzîdîyan weha nivîsî ye: «Ew mirovan nakujin. Lê di nava gelek sedsalan da ew kuştine. Ew her dem zêrandine, îşkence û nuxsan kirine, lê ew tu caran neşkestine. Wan li ber xwe dane û ew winda nebûne. Hêza ruhê wan bê hed û hesab e, tu caran naşkê, wek ax, ronahî û avê nemirî ye. Ez ne êzîdî me, lê hêza wane berbi azayê, mirovatî û hevalhizya wan bi dilê min e. Ez qedr û rûmeta wan ji bo wê yekê gelekî digrim, ku ew hebûna xwe xwedî derdikevin. Ew mirova nakujin. Di nava êzîdîyan de mirovkujan bêlome dikin. Ew şer û dewa wek komkujîyê dipêjirînin. Ji bo ku şer nekin, ew li ber xwe didin. Bi sedan salan xwîna wan dirije û diherike. Ax ji bo wan bûye naz û namet, lê dilê wanebûye kevir, dilovaniya wan mina nebûye. Li çîyayên bilind wan jîyana xwe wek teyrê baz berdewan kirîne…».
Yasar Kemal dog utan att han en enda gång vågade öppet säga att han var kurd. Nu hittades dokument som visar att Yasar Kemals familj tvångsdeporterades från Kurdistan (Östra Anatolien) till Västra Anatolien av turkarna under den stora kurdiska massdeportationen som ägde rum 1916, ett år efter det armeniska folkmordet.
Yasar Kemal was very afraid of the Turkish state and did not dare to openly reveal his ethnic origin. He dared to tell about his Kurdish origins only in private contexts.
Yasar Kemal died without even daring to say openly that he was Kurdish. He was terrified of the Turks. Recently, documents were found showing that Yasar Kemal's family was deported from Kurdistan (Eastern Anatolia) to Western Anatolia by the Turks during the large Kurdish mass deportation that took place in 1916, a year after the Armenian genocide.
The Turks suspected that the Kurds could once again ally themselves with the Russians and wage war against the weakened Ottoman Empire. Therefore, the Turks deported the Kurdish native inhabitants from the northern part of Kurdistan and collected Turks from different parts of the Balkans and Azerbaijan and replaced them in Kurdish properties. Just like they do now in Afrin. The pro-Turkish Islamist Syrian Arabs are replaced on Kurdish properties following the Turkish state's occupation of Afrin in March 2018.
Yaşar Kemal bi xefika kurdî ..
Navê 'yaşar' ne tirkî ye, bi zimanê îbrî/îbranî ye
Yashar Kemal med sin kurdiska ryggsäck.. Khafik. Han vågade inte för turkarna att avslöja sin kurdiska identidtet.
Han pratade ytterst sällan kurdiska. Här visar han någontig kurdiskt som han håller kärt vid.
Yaşar Kemal in Stockholm 1970
“Biz kürdlerle kardeşiz, etle tırnak gibiyiz. İç içeyiz. Yüzyıllardır biribirimize kız aldık kız verdik. Eeeeeee, insan kardeşinin dilini keser mi, yetmiş yıldır onu asimile eder, kültürünü yok eder, bütün insanlığını, kültürünü elinden alıp dımdızlak bırakır mı?” Yaşar Kemal
Yaşar adı türkçe değil, İbranice'dir. Yaşar-yeşarim/yeşarot/yeşurun (makul demektir) İsrail halkının bir diğer adıdır. Ama Yaşar Kemal'in kendisi kürdtür.
Yaşar abê elbettekî kürdtü. Kürd ve Kürdistan gerçeğini, davasını ve mücadelesiyle birlikte kürd toplumunun sözlü geleneklerini çok iyi biliyordu.
Bir gün rahmetli Mihemed Uzun ile birlikte, SARA Distribution arşivine geldiler. O zamanlar her halukarda hep türkçe konuşan birtakım kürd aydınlarına
protesto olsun diye, hiç kimseyle türkçe konuşmuyordum. Kürdçe 'bi xêr hatin, li ser çava hatin', yani hoş geldiniz, baş göz üstüne diyerek onları karşıladım.
Bütün diyaloglara sadece kürdçe cevap verdiğimi görünce, bana kürdçe; 'Tu ji ku derê yî?'' Nerelisin? diye sordu. 'Ji Diyarbekrê me ' dedim. 'Kîjan mehelle?' Hangi mahalle?
'Elî Paşa' diye cevap verdim. Bana seri bir şekilde hemen 'biçaxçî' dedi. Hep beraber güldük.
Diyarbekir'in şimdi tam viran edilmiş, içinde dünyaya geldiğim
Eli paşa mahallesi bıçakçılarıyla meşhurdur. Yaşar Kemal'in bunu bildiğini görünce, ona olan saygım ve sevgim daha da arttı. Zaten Yaşar Kemal yasaklanmış olan kendi dili kürdçe ile
yazamadığı romanlarını ne yazık ki türkçe yazmak zorunda kalmış olduğunu sık sık ima ediyordu..
Bu konuya da değinmiştik sohbetimizde. 'O günkü şartlarda her tarafta ve şiddetle yasaklanmış
olan bir dilde yazmayı bir tarafa bırakın, kimse o dilde konuşamıyordu bile.' demişti. Yani 'türkçe yazmak zorunda kalmıştım' demek istemişti. Sonra aşağıda resimlerini
gördüğünüz, arşivimizde mevcut olan isveççe'ye çevrilmiş olan eserlerini bana imzalamasını rica etmiştim. G. C.
Yasar Kemal, Mihemed Uzun
Yasar Kemal Mihemed Uzun un elim erken vefatında cenaze töreninde konuşurken
"You will not be four things in this country: woman, child, tree, street animal. I hope there is no Turkey in the next world." Yaşar Kemal
(
"Bu ülkede dört şey olmayacaksın; kadın, çocuk, ağaç, sokak hayvanı. Umarım öbür dünyada Türkiye yoktur.'' Yaşar Kemal)
YAŞAR KEMAL: "KÜRD DOĞDUM VE KÜRD ÖLECEĞİM"
Bugün dünyanın en büyük romancılarında Yaşar Kemal okuyucularına tam 92 yaşındayken veda etti... Bundan 8 yıl önce kaleme aldığım bir makaleyi Yaşar Kemal’ı anmak için yayınlıyorum. Oxir be Apê Yaşar, Oxirbe!!!
13/14 Ocak 2007 günleri arasında „Türkiye Barışını Arıyor“ başlıĝı altında Kuzey Kürdistan sorununu konu alan bir toplantı yapıldı...
Ben burada bu toplantıya katılan kesimleri ve ortaya çıkan sonuç bildirgesini deĝerlendirmeyeceĝım.. Çünkü ortaya çıkan manzara Kürd ve Kürdistan davasına ve Kürd halkını tüm dünya özgür halkları gibi kendi baĝımsız devletini kurma talebine yabancıydı.. Bu toplantıda diĝer bir çok toplantı gibi, TC’nin magnetik alanı içinde, Kürdleri Türk devletinin prokust çarkına yatırarak şekillendirmeyi hedeflemekteydi..Bu anlamda Kürd cephesinin yapmış olduĝu eleştirilere katılıyorum..Ama bu toplantının bir başka boyutu, Yaşar Kemal boyutu var..Zaten toplantı sonrası bir dizi Türk çevre, toplantıdan veya toplantının sonuçlarından ziyade Yaşar Kemalı veya onun söylediklerine saldırarak kendilerini ifade ettiler..Bazı Kürd çevreleri de Yaşar Kemal’ın Malazgirt savaşı ve Kemalistlerin ilk devlet kuruluşu sırasında Kürdlerle girdiĝı ilişkileri „Türk-Kürd“ kardeşliĝi yönündeki tespitlerine karşı eleştirisel davrandılar..Ama, sonuç olarak bu toplantı Yaşar Kemal’in söylediklerinin gölgesinde kaldı..Çünkü, Yaşar Kemal gibi geçen yüzyılın yetiştirdiĝı dünyanın en büyük yazarlarından( Le Magazine Litterraire) biri konuşuyor.. Onunun söylediĝi sözler toplantının yapıldıĝı küçük salonun yada Türkiye’nin boyutlarının çok ötesinde etki yapar.Türk devleti de bunu biliyor.. Türk basının „kiralık mehmetcikleri“ de bu gerçeĝi biliyorlar.. Bundan dolayı Yaşar Kemal’e saldıriyorlar..Bazıları „Yaşar Kemal’in gafından“,(Cüneyt Ülsever), „Yaşar Kemali eleştiriyorum“(Taha Akyol), „Büyük Yazarın Küçük Hesaplarından“ (Nuray Mert), „Yaşar Kemal kavramları çok yalnış kullanıyor“(Oktay Ekşi)dan söz ederken; diĝerleri ise Yaşar Kemal’a ve onun Kürd kimliĝine her türlü hakaretleri yaĝdırmaya başladılar.Hepsinin ortak paydası Yaşar Kemalı „Der Spiegel“ dergisine verdiĝı söyleşiden sonra mecbur edildiĝi sessizliĝe yeniden boĝmaktır.
Türk basınından Yaşar Kemal’ın konuşmasına en „olumlu“ yaklaşanlar dahi aba altında sopa göstemeye çalıştılar.Çünkü, hepsi Yaşar Kemal’ın „Kürdlüĝünden“ ve „Kürd kimliĝinden“ korkuyorlar.Bundan dolayı bazıları Yaşar Kemal’e „birleştirici“ olması için „Türkiyeli“ kimliĝini empoze etmeye çalışıyorlar..Yaşar Kemal’ın „Türkiye Barışını Arıyor“ adlı konfranstaki açılış konuşması ciddi bir şekilde okunduĝu zaman anlamlı mesajlar veriliyor.Kuzey Kürdistan’da TC’nin yürütüĝü kirli savaşı, göçleri, faile meçhul cinayetleri, koy koruculuĝuna, zorla boşaltılan köylere, yoksulluk ve açlıktan kırılan Kürdlere dikkat çekerek ikinci dünya savaşına girilseydi daha mı kötü olurdu? Sorusu vahşetin boyutunu ifade etmede iyi bir tespittir..Yaşar Kemal daĝa çıkanların eĝitimli olduĝunu, bir dava uĝruna bilinçli bir şekilde daĝa çıktıklarını söylemesi ve bu gerçekliĝin tüm dünyaca bilindiĝini ifade etmesi anlamlıdır..Yaşar Kemal’ın „Urartu ve Hurileri“ beşiĝi olan Kürdistan’da Türk devleti tarafından yapılan ekonomik, kültürel ve çevre yıkımları sonrasında „yaşamın insanlara zehir edilmesi“ ne dikkat çekmesi yerinde bir tespittir.Yaşar Kemal’ın Kürd kültürü ve dilinin zenginliĝi konusundaki söylemi, Feqîyê Teyran ve Evdalê zeynîkê örneklerini vererek Türk ırkçılarına cevap vermesi iyi bir tutumdur..Kısacası Yaşar Kemal’ın konuşması bir bütün olarak okunduĝu zaman, „Malazgirt’ten bu yana 1000 yıllık Kürd ve Türk kardeşliĝi“ veya Atatürk’ün „Kürdlere muhtariyet sözü“ ve „Kürdlerle Türklerin birlikte kurtuluş savaşını verdiĝini“ söylemesi ve bunları „kardeşliĝin derinliĝi“ olarak alması barış meleĝinin durumu kurtarma girişimi olarak okumak gerekir.Çünkü, Yaşar Kemal konuşması boyunca anlatıklarından hiç bir şey Türk ve Kürd „kardeşliĝini“ göstermiyordu.. Sanki bu kardeşlik kavramı zoraki bir şekilde konuşma metnine ilave edilmiş gibiydi..Yaşar Kemal, konuşmasında Türklerin Kürdlere yalan söylediĝini, Kürdlerle yaptıkları antlaşmalara ve verdikleri sözleri tutmama gerçekliĝinin bir parçası olarak Haci Musa Aĝa ve Atatürk arasındaki antlaşmayi ve Atatürk’ün Izmit konuşmasına atıfta bulunuyor.Zaten Yaşar Kemal „Kürdlerle Türklerin kardeşlıĝi kurtuluş savaşına kadar sürdüĝünü“ Atatürk’den yaptıĝı ve hiç bir yoruma tabi tutmadıĝı alıntıyı Türk yöneticilerinin sahtekarlıĝı açısından veriyor.Yaşar Kemal seksen yıl boyunca Kürdlerin „insanlıktan mahrum kılındıĝını“, „Kürdlerin onuruyla oynandıĝını“ ve „Kürdlere o kadar zulüm yaptılar ki söylemeye dilim varmıyor“ diyor..Dününün bir kere Türk dilini dünyaya taşıyan en büyük yazar olan Yaşar Kemal Türklerin Kürdlere karşı yaptıĝı vahşeti anlatmaya çalışırken kelime bulamıyor ve „dilim varmıyor“ diye trajediyi bitimlemeye çalışıyor..Aslında Yaşar Kemal Kürd çoĝrafyasının ve yerleşim birimlerinin tahribinden, Kürd dili ve kültürüne karşı kıyımdan ve Kürdleri fiziki olarak yok edilmesinden, Urartu ve Hurilerden ve bugünkü zehir edilen yaşamdan sözederken, bitimlemek için kelime bulmazken, soykırım edildiĝini düşünüyor.. Ama bunu söylemiyor.
Yaşar Kemal Kürdleri köle olarak tutmaya çalışan, sömürgeci ve statükocu çevreleri korkutuyor..Yalçın Küçük yılardan beri Yaşar Kemalı yahudi bir bayanla evlendiĝinden için Yahudi ilan etmeye çalışıyor.Doĝu Perinçek Semih Balcıoĝlu’nun cenaze töreninde Yaşar Kemal’e „Her yerde Kürt olduĝunu söylüyorsun. Sen Türk yazarısın, nerede Kürd oluyorsun?“ diye soruyor.Yaşar Kemal, „Elbette Kürdüm. Kendimi bildiĝimden beri Kürdüm“ diye cevap veriyor.Perinçek yine durmuyor: „ Sen Türk yazarısın“ ...Yaşar Kemal, „Anadilim Kürdçe“ diye cevap veriyor.Perinçek „ Anadilim Kürdçe diyorsun, ama Kürdçe roman yazamazsın“..Yaşar Kemal: „ Oturup bir hafta çalışayım, Kürdçe roman yazarım.. Baban Sadık Bey hayatta olsaydı, bunu sana çok güzel anlatırdı“ diye cevaplıyor.. (akt: Ertuĝrul Özkök)Yaşar Kemal’in kendisine „Kürd“ ve „Kürd yazarı „ demesi bir çok Türk çevresini çileden çıkarıyor.. Bunlardan biride son yıllarda Kürdleri TC’ye mahkum etmeye çalışan Taha Akyoldur.. Ona göre Yaşar Kemal bu söylemiyle Kürd milliyetçiliĝini körüklüyor.. Kendisine „Türkiye’nin yazarı“ demeliymiş...Aslında Yaşar Kemal’ın kendi kimliĝine sahip çıkması ve kendisini „Kürd yazarı“ olarak tanımlaması Kürdler ve Kürd milletinin geleceĝi açısından büyük bir olaydır.Kürd yurtseverlerinin Yaşar Kemal gibi dünyaca ünlü bir Kürd yazarından beklentileri, onun tutumunun „yaşamı zehir edilmiş“ , „onuruyla oynanmış“ ve soykırımlara uĝramış bir milletin istemleriyle orantılı olmamasıdır..Türk devletinin Güney Kürdistana yönelik saldırgan tutumuna karşı „Irak’taki Kürdlere size ne?“ diyerek resto çekmesi ve Kürdistan federal yapısına sahip çıkması olumlu gelişmelerdir..Yaşar Kemal geçenlerde Güney Kürdistan’da çıkan „Gulan“ adlı gazeteye verdiĝi söyleşide „Kürd doĝdum ve Kürd olarak öleceĝim“ diyordu..Bu söyleşide Yaşar Kemal küçüklüĝünü, ailesini, yaptıĝı işler ve yazarlıĝından sözediyor..Yaşar Kemal’de her Kürd gibi anadili konusunda Türk devlet yetkililerinin terörüne uĝruyor.. Yaşar Kemal çocuk olduĝu zaman Kürdçe sokaklarda da yasaktı.. Insanlar büyük cezalara çarptırılıyordu.. Onun söylemiyle insanlar Kürdçenin dışında başka bir dil bilmediklerinden yetkililer önünde jest ve mimiklerle anlaşıyorlardı.Yaşar Kemal’ın anası oĝlunu bu cezalarda korumak için uĝraşan milyonlarca Kürd anadan biriydi..
Bir gün Yaşar Kemal anasıyla Kürdçe konuşurken onun söylemiyle „Anası Yaşar Kemal’ın yüzüne sert bir tokat yapıştırıyor ve diyor: bir daha Kürdçe konuşursan seni paramparça ederim“ diyor.Yaşar Kemal bu söyleşide anasının onu Kürdçeden uzaklaştırdıĝı için suçluyor.. Ama, gerçek suçlu kim?Türk devleti gerçek suçludur.. Milyonca insanın konuştuĝu, binlerce şairin ve yazarın kendisini ifade ettiĝi bir dili ve kültürü yasaklayanlar suçludur..Bugün ise utanmadan hâlâ Kürdçe eĝitim ve öĝretimin yolunu tıkayanlar, Yaşar Kemal’e „niye Kürdçe roman yazmıyorsun“ diye sorabiliyorlar..Yaşar Kemal söz konusu olan söyleşisinde Kürdlerin aktüel sorunlarına da eĝiliyor „Soranca lehçesinin standartize Kürdçe olarak tüm Kürdlere empoze edilmesine“ karşı çıkıyor, Kürd dilinin standartlaştırılması için bir dil konferansını öneriyor.. Ayrıca Yaşar Kemal, latin harflerine geçilmesini, Kurmancinin başka lehçelerle beslenerek standarlaşmasını öneriyor.Yine bu söyleşide bir başka şeyi dah öĝreniyoruz ki, Yaşar Kemal’ın ilk eşi öldükten sonra o tekrar evleniyor.. Bu defa kendisi gibi sürgüne mecbur edilen Kürdlerden biriyle, Baban Mirlerinden Suleymaniye’li Suleyman Paşa’nın torunlardan Ayşe Babanla...Baban Mirliĝi Osmanlı devletinin vahşeti netiecesinde yıkıldıktan sonra Babanların belli başlı yöneticileri Osmanlı imparatorluĝu döneminde farklı alanlara sürülmüştü... Ayşe Baban’da onların torunlarındandır.Yaşar Kemal’da aslen Van’ın Muradiye kazasındandır.. Birinci dünya savaşı sırasında Adanaya gelip yerlêsiyor..Belki de o da birinci dünya savaşı esnasında yerinden ve yurdundan zorla edilen Kürdlerin yollarda açlıktan ve soĝuktan kırılan 700 bin kişinin içinde saĝ kalan tek tük ailelerin çocuklarından biridir.Sonuç olarak Yaşar Kemal’ın kitaplarını eskide Türkçe okumuştum.. Ama yıllar sonra Abdullah Hasanzade ve Şukur Mustafa’nın Kürdçe çevirilerini okuduĝum zaman beden nasıl ruhuyla buluşabiliyorsa, Yaşar Kemal’ın romanlarıda diline kavuşmuşlardı.. Aslında Yaşar Kemal’ın Türkçe yazılmış romanları bir anlamda Evdalê Zeynikê’ye Türkçe şarkı söyletmek gibi bir şeydir.. Kürdçeye çevrildikleri an Evdal sesine, gırtlaĝına ve sevdasına kavuşuyor..Ben Ince Memed’in (Hemedok) Kürdçe ye çevrisini okuduĝum zaman Evdal Qulingo gibi kanatları iyileşmiş uçuyordu..Sonuç olarak Yaşar Kemal bizim bir deĝerimiz ve hemde uluslararası bir deĝerimizdir.Ona sahip çıkmak bizim görevimiz.Tu bixêrhatî Apê Yaşar!
Aso Zagrosi
NOT: Yaşar Kemal Lûwî adlı Kürd Aşireti'ne mensuptur.
Yaşar Kemal 6. Filo karşıytı bir gösteri esnasında öğrenci göstericilerle 1968
Yaşar Kemal gava 1997 hat Sara’yê
çend berhemên xwe yên bi zimanê swêdî bo min şanenav (imze) kir.