KURDISH DIGITAL REGISTER
For Kurdology - Research & Science


Home  |  Destpêk  |  Ana Sayfa

 

 

 

 

PETER HEYLYN 1621: “KÜRDLER:
İRAN’IN GERÇEK SAHİPLERİ”

— Peter Heylyn / Büyük Dünyanın Küçük Bir Tanımı, 1621’de Oxford’da yayınlanmış


1621 yılında Oxford’da yayımlanan Büyük Dünyanın Küçük Bir Tanımı adlı eserinde Peter Heylyn çok dikkat çekici ve önemli bir gözlemde bulunur: Kürdlerin İran’ın gerçek sahipleri olduğu. Bu görüş, tarihsel ve kültürel gerçekler ışığında özellikle ilgi çekicidir.

Kürdler, Mezopotamya’nın en eski halklarından biri olup, binlerce yıllık bir kültürel mirasa sahip olan belirgin bir etnik ve dilsel topluluğu temsil ederler. Tarih boyunca Zagros platosu ve çevresinde geniş alanlarda yaşamış ve bölgedeki çeşitli krallıklar ve imparatorluklar aracılığıyla önemli bir rol oynamışlardır.

Heylyn, kürdlerin Mezopotamya kültürel peyzajının en merkezi ve özgün bileşenlerinden biri olduğunu vurgular. Bu ifade, kürdlerin Mezopotamya kültürel mirasını şekillendirmedeki tarihsel önemini yansıtır. Heylyn’in bu iddiası, kürdlerin tarım ve hayvan evcilleştirme sanatını keşfetmiş ve tarih boyunca yayılmasına katkıda bulunmuş olduklarını vurgulayan sonraki bilimsel bulgularla da örtüşür. Onların tarım, hayvancılık ve medeniyetin temel unsurlarına yaptığı katkılar, uygarlığın doğuşu ve gelişiminde merkezi bir rol oynadıklarını gösterir.

Kitap, kürdlerin Mezopotamya tarihindeki öncü rolünü vurgularken, kürd uygarlığının bölgenin çok yönlü kültürel mozaiği içinde kendi özgün karakterini koruduğunu da kabul eder. Heylyn’in çalışması, kürdlerin tarihsel önemini ve kültürel mirasını anlamak için derin bir bakış açısı sunarak, Mezopotamya’nın karmaşık tarihini anlamak isteyen herkes için önemli bir okuma niteliğindedir.

Kürdler erken Neolitik dönemdeki agrar ve pastoral üretim faaliyetleri neticesinde yarattıkları erken Neolitik PROTO-KÜRD DİLİ ile sadece Mezopotamya’nın maddi kültürünü etkilemekle kalmamış, aynı zamanda Mezopotamya’nın entelektüel ve ideolojik (dini) gelişimine de katkıda bulunmuştur. Bu kadar çok eski dönemlerde kürdler, bölgenin kökeni, siyaseti ve toplumsal yapısı hakkında bilgi aktaran zengin bir sözlü geleneğin taşıyıcısı olmuştur. Bu sözlü kültür, sadece kürdlerin değil, aynı zamanda Zagros bölgesi ve çevresindeki alanlarda yaşayan değişik kavim gruplarının kolektif bilincin oluşumuna da büyük katkı sağlamıştır.

Neolitik devrimin dili olan kürdçe, Hint-Avrupa dil ailesinin kadim bir kolunu oluşturur ve tarım ve hayvancılık sanatına dair fikirlerin yayılmasında önemli bir araç olmuştur. Tarih boyunca kürd lehçeleri, erken dönem toplumsal organizasyonlar, tarımsal ve pastoral bilgi hakkında önemli bilgiler veren arkaik formları ve kavramları korumuştur. Bu durum, kürdlerin dilsel mirasını Mezopotamya’nın erken uygarlıklarını anlamak için merkezi kılmaktadır.

Kürdlerin Zagros platosundaki coğrafi konumu, onları antik ticaret yolları ve Mezopotamya arasındaki kültürel etkileşimlerde stratejik bir rol üstlenmiştir. Genellikle agrar ve pastoral teknoloji, sanat ve yöntemlerinin aktarılmasında aracılık yapmışlardır. Heylyn’in gözlemi, kürdlerin sadece kültürün pasif alıcısı değil, aynı zamanda aktif şekillendiricisi olduklarını vurgular; bu, modern arkeolojik ve tarihsel çalışmalarla da uyumludur.

Kürdler arasındaki askeri ve siyasi yapılar, bölgedeki daha büyük imparatorlukların kurulmasından çok önce yüksek düzeyde örgütlenme ve devlet benzeri kurumlar olduğunu gösterir. Gutilermitannilerkassitlerhuriler ve erken medler ile Zagros devletleri gibi krallıkları, kürdlerin karmaşık toplumsal sistemler kurma ve topraklarını, köleci asurlular ve akadlar gibi üretmeyen toplayıcı, avci ve yağmacı güçlerden koruma yeteneklerinin örnekleridir. Bu, kürdlerin Mezopotamya gelişiminde tarihsel olarak merkezi bir aktör oldukları imajını güçlendirir.

Kültürel miras aynı zamanda sanat, mimari ve el sanatlarına da uzanır; kürdler, Mezopotamya stillerini etkileyen kabartmalar, seramik eserler ve dokumalarda belirgin izler bırakmıştır. Heylyn’in, kürdlerin medeniyet inşasındaki büyük rolünün çoğu Avrupalı tarihçiler tarafından, antik çağın yunan tarihçisi Herodot dışında, sıklıkla göz ardı edildiğine dikkat çekmesi önemlidir.

Kürdlerin, işgaller, sömürgeci çabalar ve kültürel asimilasyona rağmen kimliklerini koruma ve sürdürme yeteneği hayranlık uyandırıcıdır. Tarihleri, bir halkın hem kendi toprak ve kültürüne bağlı kalırken hem de daha geniş uygarlık gelişimini aktif olarak şekillendirebileceğinin bir örneğidir. Kürdlerin Mezopotamya tarihindeki merkezi rolünü kabul etmek, bölgenin çok yönlü kültürel mirasına daha adil ve nüanslı bir bakış sunar.

Goran Candan

 

 

 

 

 

 

 

 

Click here!
To go to the previous page (1)

 

 

WORKS ABOUT KURDS & KURDISTAN

 

 

GRANBUHA KURDÎ

 

 

 


Foundation For Kurdish Library & Museum