THE ISLAMIST INVADER
Terrorist State
TURKEY'S
INVASION & GENOCIDE IN
WESTERN KURDISTAN
ROJAVA
October 9th, 2019
Turkey is a Terrorist state!
In the End, we will remember not the words of our enemies, but the silence of our friends.
Martin Luther King, Jr.
- Do you see what Turkish soldiers are doing to Kurdish towns and cities?
Şehirlerimizi içindeki sivil halkla birlikte böyle hunharca bombalayan işgalci-islamist türkün 'kürd kardeşlerim' sözünü söylemesi neye benzer biliyor musunuz?
Bir elini 'kardeşim' deyip kürdün boyuna dolayan 1 No'lu kürd düşmanı işgalci-islamcı türk, diğer eliyle öbür yandan da kancıkça kürdün böğrünü bıçak darbeleriyle deşiyor.
Bunun böyle olduğunu gördüğü halde işgalci-islamist türke 'kardeşim'
diyen kürd lider ve siyasetçisi kadar aşağllık biri daha yoktur.
Bu kerokların peşinden giden kürd aydını kadar da MIRÎD yoktur bu dünyada.
The whole world saw how the Turkish barbarians use chemical bombs against the defenseless Kurdish civilians
in both Afrin and Serê Kaniye in Rojava - Western Kurdistan
The Turks bomb one of the most beautiful nature in the world - and bombs its historic antiquities - The Mesoporamic and Biblical Garden of Eden.
Where is the UN, where is UNESCO? Why is this Islamist killer army not stopped and punished? Why should NATO have an Islamist army?
Turkey Using Prohibited Weapons -Phpspjore chemical
Islamist Turkish Army's barbaric bombing of Kurdish civilians continues for decades
Turkey Using Prohibited Weapons -Phpspjore chemical
The history repeating itself
Eye witneses: This is a genocide
HEM SUÇLU HEM GÜÇLÜ İKİYÜZLÜ OLMAK İŞGALCİ İSLAMO-FAŞİST TÜRKLERE ÖZGÜDÜR
Goddamn Turkey, the Child Killer!! — Hem hergün kürd katlet ve sonra yalandan Gazze savaşında ölen filistinlilerin hamisi kesilerek İsrail’i ve Amerika’yı kına, lanetle!? Ulan şerefsiz işgalci islamo-faşist katiller! Dünyanın EN BÜYÜK BEBEK KATİLİ SİZSİNİZ – İSRAİL DEĞİL! Kürdistan’da bu son 50 yıldır hergün bebek katletmiyor musunuz? İsrail bize, “Türkiye’yi vururuz tehdidinde bulundu”. “İsrail şimdi sıra Türkiye’de” dedi. “Amerika İsrail’in hamisidir”, ”Hodri meydan, her ikinize de” diye bağırıyorsunuz ciyak ciyak medyalarızında şimdi! Ulan utanmaz, şerefsiz işgalci islamo-faşist katiller! Siz her gün kürdlere “bir gece ansızın gelebiliriz” tehdidinde bulunmuyor musunuz? İşte bu tehditi almanın sırası şimdi sizde geldi. Bu kadar basit. Nasıl? Hoş mu böyle bir tehdit almak? Korkuyorsunuz değil mi? Evet korktuğunuzu çok iyi biliyoruz. Çünkü sizi çok iyi tanıyoruz. Allaha şükür ki size de bir gece ansızın gelecek biri var şimdi ve bu da Ortadoğu’nun tek medeni ASLANI İsrail’den başkası değildir. Sıkıysa ona karşı durun bakalım. Götünüzü göreceğiz yakında. Tabii, eğer sizde İsrail ile çarpışacak kadar cesaret (GÖT) varsa. Adımız gibi biliyoruz, en sonunda bir orospu karı gibi kıvırıp çarpışmayı göze almayacaksınız. Zaten mevcut sözlerinizde bu durum açıkça okunabiliyor. Führer Erdolf’unuzun: ”Barış odaklıyız ama geri adım da atmayız” sözlerinden de bu geriye çarketme manavrasnın işareti olduğu açık açık görmektedir. Çünkü eğer İsrail ile karşı karşıya gelirseniz GÖTÜNÜZÜN başına ne geleceğini çok iyi biliyorsunuz. Ama nafile, İsrail siz böyle arkanıza bakmadan kaçarken de İsrail poponuza sıkacaktır! Çünkü İsrail baba “şimdi sıra Türkiye’de” dedi ve bu iş bitti. Kesin VURACAK sizi. ULUSLAR ARASI İNSAN HAKLARI KURULUŞLARINI İŞGALCİ İSLAMO-FAŞİST TÜRK DEVLETİ’NİN KÜRD HALKINA KARŞI GİDEREK ARTTIRDIĞI SALDIRI, ŞİDDET, BASKI VE DÜŞMANLIĞINA KARŞI DUYARLI OLMAYA ÇAĞIRIYORUZ! İşgalci Türkiye’nin kürd halkına yönelik uyguladığı saldırı, şiddet ve baskılar, yalnızca bölgesel değil, küresel bir tehdit haline gelmiştir. Uluslararası insan hakları örgütleri ve bağımsız gözlemciler, işgalci türk devletinin kürd halkına yönelik kitlesel saldırı, şiddet ve baskılarını belgelemektedir. Bu durum, sadece bölgedeki istikrarı tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda küresel barış ve güvenliği de tehlikeye atmaktadır. İşgalci türk devletinin Kürdistan’a yönelik askeri operasyonları, sivil altyapıyı hedef alarak binlerce masum insanın hayatını kaybetmesine ve milyonlarca kişinin yerinden edilmesine neden oluyor. Bu operasyonlar, uluslararası insanî hukukun ihlali anlamına gelmektedir ve savaş suçları kapsamında değerlendirilmelidir. Ayrıca, işgalci Türkiye’nin kürd halkına yönelik uyguladığı kültürel imha, talan ve baskılar da dikkat çekicidir. Kürdçe’nin kamusal alanda yasaklanması, kürd kimliğinin inkar edilmesi ve kültürel mirasın yok edilmesi, kürd soykırımının kültürel boyutlarını oluşturmaktadır. Uluslararası toplumun bu duruma karşı duyarsız kalması, işgalci türk devletinin daha da cesaretlenmesine ve kürd halkına yönelik saldırı, şiddet ve baskılarını artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, küresel düzeyde etkili yaptırımların uygulanması ve işgalci türk devletinin uluslararası mahkemelerde yargılanması gerekmektedir. Kürd halkının bağımsızlık, özgürlük, eşitlik, demokrasi ve laiklik mücadelesi, sadece kürdlerin değil, tüm insanlığın ortak mücadelesidir. Kürdlerin millî haklarının tanınması, sadece bölgesel barışı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda küresel insan hakları standartlarının güçlenmesine de katkı sunar. İşgalci Türkiye’nin kürd halkına yönelik uyguladığı saldırı, şiddet ve baskıların son bulması için uluslararası toplumun birleşerek harekete geçmesi büyük önem taşımaktadır. Kürd halkının özgürlüğü, tüm insanlığın özgürlüğü için bir adımdır. İşgalci Türkiye’nin kürd halkına yönelik uyguladığı saldırı, şiddet ve baskılar dönem dönem uluslararası medya organları tarafından geniş bir şekilde ele alınmaktadır. İşgalci Türkiye’nin kürd halkına yönelik işgalci politikalarının, medya yansımaları ve uluslararası tepkileri bilinen birtakım nedenlerden dolayı ya çok cılız veya hiç yoktur. İşgalci Türkiye’nin kürd nüfusuna yönelik bütün politikaları, tarihsel olarak saldırı, şiddet, baskı ve asimilasyon stratejileri üzerine kuruludur. Kürd ulusal haklarının tanınmaması, dil ve kültür haklarının kısıtlanması, bölgesel kalkınma projelerinin engellenmesi gibi uygulamalar, kürd halkının milli, sosyal ve kültürel haklarını ihlal etmektedir. Bu durum, kürdlerin ulusal, ekonomik ve sosyal eşitsizliklerle karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır. Irkçı-islamist türk medyası, kürd bağımsızlık davasını tamamen tek taraflı bir bakış açısıyla işleyip ele almaktadır. Kürdlerin millî hak talepleri ve direnişleri, her zaman “terörist” olarak etiketlenerek olumsuz bir şekilde sunulmaktadır. Bu yaklaşım, toplumda kürdlere yönelik önyargıların pekişmesine ve ayrımcılığın artmasına yol açmaktadır. Uluslararası medya organları, işgalci Türkiye’nin kürd halkına yönelik politikalarını ve uygulamalarını eleştiren birçok haber ve analiz yayınlamaktadır. Örneğin, Reuters, Türkiye’nin kürdlere yönelik operasyonlarını “insan hakları ihlali” olarak nitelendirirken, Human Rights Watch, bölgedeki sivil ölümlerini ve yerinden edilme vakalarını raporlamaktadır. Bu tür raporlar, işgalci Türkiye’nin uluslararası alandaki gerçek yüzünü göstermekte ve bazen türklerin diplomatik ilişkilerinde gerilimlere neden olmaktadır. Çünkü artık uluslar arası platformlarda kürd halkının dostları da var. Kürd medya organları, kendi halklarının sesi olmaya çalışarak, işgalci Türkiye’nin resmi anlatısına karşı alternatif bir bakış açısı sunmaktadır. Ancak, bu medya organları sıkça sansür ve baskılarla karşılaşmaktadır. Yüzlercek kürd gazeteci ve yazar, ifade özgürlüğü ihlalleri nedeniyle katledilmekte, tutuklanmakta veya tehdit edilmektedir. Bu durum, demokratik toplumlarda basın özgürlüğünün ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Uluslararası toplum, işgalci Türkiye’nin kürdlere yönelik politikalarını çeşitli platformlarda eleştirmektedir. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, Türkiye’yi ”Kürd bölgelerinde uyguladığı operasyonlar” nedeniyle kınamış ve insan hakları ihlallerine son verilmesi çağrısında bulunmuştur. İşgalci Türkiye ise bu eleştirileri “içişlerine müdahale” olarak göstererek reddetmiştir. Bu durum, işgalci Türkiye’nin uluslararası ilişkilerdeki izolasyonunu artırmaktadır. Kürd halkı, tarihsel olarak maruz kaldığı saldırı, şiddet ve baskılara karşı direnmiş ve kendi millî haklarına kavuşmak için çeşitli mücadeleler vermiştir. Bu direniş, ulusal, kültürel, sosyal ve siyasi alanlarda kendini göstermektedir. Kürdler, kendi dillerini, geleneklerini ve kültürlerini yaşatmaya devam ederek, asimilasyon politikalarına karşı durmaktadır. İşgalci Türkiye’nin kürd halkına yönelik imhacı politikaları, insan hakları ihlalleri evrensel demokratik değerlerle bağdaşmamaktadır. Uluslararası medya organları, yeterli derecede olmasa da bu durumu çeşitli açılardan ele alarak, işgalci Türkiye’yi sorumlu tutmaktadır. Kürd halkının millî hakları, tüm bölge için barış ve istikrar açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, eğer işgalci Türkiye yaşamak istiyorsa, kürd halkına karşı saldırgan, şiddet dolu imha ve baskı politikalarını gözden geçirmesi ve uluslararası standartlara uygun bir şekilde hareket etmesi gerekmektedir.
|
Chekisk president Milos Zeman: Turkiet mördar djuriskt oskyldiga människor.
İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, “Kürtlerin dağlardan başka dostu yoktur” deyiminin doğru olmadığını belirterek, “Ben sizin dağınızım” dedi.
Zara Larsson, İlham Ahmed & Ann Linde 'Galan Humanity for change in Rojava' adlı Rojava'ya Destek Gecesi'nde
İsveç’in başkenti Stockholm’de,24 Kasım 2019 tarihünde, İsveçli ünlü sanatçılar Zara Larsson, Molly Hamar, Benjamin Ingroso, Oscar Zia, Saliboy, Jonas Gardel tarafından “Rojava’ya destek gecesi” düzenlendi.
Geceye ünlü Kürt sanatçılar Ciwan Haco ve Nasır Rezazi’nin yanı sıra İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde ve Demokratik Suriye Meclisi Yürütme Kurulu Eşbaşkanı İlham Ahmed de katıldı.
Gecede bir konuşma yapan İsveçli Bakan, Kürtlerin Cenevre’de gerçekleştirilen Anayasa Komitesi görüşmelerine katılmalarını desteklediklerini söyledi.
İsveç hükümetinin şu ana kadar Rojava’ya 100 milyon kronluk yardımda bulunduğunu dile getiren Ann Linde, “Kürtlerin dağlardan başka dostu yoktur deyimi artık doğru değil. Ben sizin dağınızım" dedi.
Türkiye'nin, Rojava Kürdistanı’na yönelik operasyonunu da eleştiren Linde, “Türkiye, Suriye’nin en huzurlu bölgesine saldırdı. Bu saldırı yüzünden en az 170 bin kişi göçetmek zorunda kaldı” diye konuştu.
Rojava’daki savaş ve çatışmalarda yaralanan 10 yaşındaki bir çocuğun fotoğrafından çok etkilendiğini dile getiren Linde, “O resim hafızama kazındı” ifadesini kullandı.
The English Morning Star: The biggest terrorist ever: The islamist invador Turk Erdolf
The islamist invador Turk Erdolf and his ISLAMIC TERROR CONNECTIONS.
Invader Turks! OUT OF KURDISTAN!
'
Berxwedan JIYAN e
Rezistance means LIFE
Motstånd är LIVET
Direnmek YAŞAMAKTIR
Keça kurd a leheng û têkoşer û jîr û jêhatî Rêhana
Western Kurdistan - Rojava Women Unite
If so, say it first to the Kurdish intellectuals. There is a majority of those who regularly go to Burkey on holiday and who prefer to buy Turkish goods.
(Image: Turkish airlines support the Turkish state's military invasion of Rojava, of course)
KURDISH CHILDREN IN
CIZIR, AMIDA, EFRIN, WASHUKANÎ, FARQIN, LICE, SIRXEKH, GIRGÊ AMO (SILOPI)
SOS
HELP !
The Islamo-Fascist Invader and Murderer Turkish State killing Kurdish Children SOS
Same evil garbage
KÜRDLER DÜNYANIN LAĞIM TEMİZLİKÇİSİ OLMUŞLAR
Şimdiye kadar medeni toplumun en zararlı haşeresi 10 bin'in üzerinde islamist terörist TÜRK-ARAB ISIS lağım faresi öldürdük.
Fakat islamist türk piçleri sürekli ISIS lağım fareleri üretip üzerimize yollamaya devam ediyor.
İslamist terrorist türke ölüm!
Sonra hemen-hemen bütün türk toplumu islamcıdır. Ya islamcıdır yada kemalist! Yani 1930'lu yıllarda Avrupa'da doğan nazizm ideolojisinin yol göstericisi, ana ilham kaynağı..!
Bu direniş savaşında da, askeri cephe savaşını ve medya savaşını yine kürdler kazandı. Çünkü 30 binlik bir kürd ordusu, 730 binlik NATO'nun ikinci büyük ordusuna karşı mukavemette üstün başarılar elde ederek, işgalci türk ordusunun Batı Kürdistan Rojava'da ilerlemesinin önüne geçti. Zaten türkler bu sert mukavametle karşılaştıkları için Amerika'nın önerdiği ateşkes anlaşmasına razı oldu. Orantısız bir savaş olmasına rağmen, eşit olmayan güç dengelerine rağmen, kahraman kürd savaşçıları bunu çok iyi başarmıştır.
Artık türk işgalcilerin ne menem gözü dönmüşl islamcı işgalci vahşi-barbar katiller olduğu BÜTÜN DÜNYA tarafından bir kez daha görüldü. Turkofon kürd lider, siyasetçi ve aydınların kardeşi ve stratejik ortağı'nın ne bok olduğunu artık bütün dünya biliyor.. Umarım bu global ifşaat kürd lider, siyasetçi ve aydınların artık bu mendebur yaratıklara kardeşimiz ve stratejik ortağımız demelerinin önünde ciddi bir engel teşkil eder. Bundan sonra biraz utanırlarve bir daha bu 1 No'lu kürd düşmanlarının ayaklarının postalı olmaya yanaşmazlar.
Zaroka reben a li Amduda'yê
Generalê kurd, generalê amerîkî
Oslo, Norway
En civiliserad armé; den kurdiska arméen kämpar mot världens största barbari
The Kurdish angels fighting against barbarians for civilization
EU Parliament Members
Rusya işgaline karşı aylardır savaşan Ukraynalı savaşçılarından Rojava desteği.
Şervan a kurd a Rojavayê Kurdistanê
ABD'nin Massachusetts eyaletinde reklam panosunda "kürdlere destek için Senatörlerinizi arayın".
ABD'lilerin Kürdistan'ı ve kürdtleri ciddiye aldığı kadar, kürdler, kürdleri ciddiye alsa,
birleşik bağımsız Kürd Ulus Devleti'ni
çok yakında
ilan ederiz.”
NATO is fighting together with TURKISH ISIS against Kurdish freedom in Western Kurdistan
Athens
Du xortên şervan
Şervana rojavayî
Wall mural in Barcelona
Thank you Kurds for your great helps!
Here you cen receive an European & Russian bomb delivered by the Islamo´Fascist invader Turks!
Different time different place. The battle is the same: For freedom & Equality
Umranê 5 salî - qurbanê siyaseta serokên kurdan a "bi hev re jiyan"' "pêkewe jiyan".. Ta kurd nebin xwedîdewlet dê wisa bêne kuştin!
Les Filles Du Kurdistan
The Doughters of Kobani - A Story of Rebellion, Courage and Justice
Hillary and Chelsea Clinton have set their sights on their first scripted TV series.
The duo, via their Hidden Light Productions banner, has acquired TV rights to best-selling author Gayle Tzemach Lemmon's The Daughters of Kobani: A Story of Rebellion, Courage, and Justice. A network is not yet attached.
Set to be published Feb. 16 by Penguin Press, Daughters of Kobani is based on hundreds of hours of interviews and on-the-ground reporting about the all-female Kurdish militia who took on ISIS in Northern Syria and won. Following the unlikely showdown emerged a fighting force who spread their own political vision and established gender equality in their corner of the Middle East and beyond. In the process, they earned the respect — and significant military support — of U.S. Special Operations Forces.
"The Daughters of Kobani is an extraordinary account of brave, defiant women fighting for justice and equality," said former Secretary of State Clinton. "We created HiddenLight to celebrate heroes — sung and unsung alike — whose courage is too often overlooked, and we could not be more thrilled to bring this inspiring story to viewers around the world."
Lemmon is the author of two New York Times best-sellers, 2011's The Dressmaker of Khair Khana and 2015's Ashley's War. The latter title is being adapted by Universal Pictures and Reese Witherspoon's company as a feature film. Lemmon, an author, journalist and fellow at the Council on Foreign Relations, has ties to HRC. In 2011, she penned the first Newsweek cover on the then-secretary of state's efforts to put women at the center of foreign policy.
The Clintons, alongside Sam Branson, launched HiddenLight Productions in December with a goal of creating documentary, unscripted and scripted content for film, TV and digital platforms that focuses on the human spirit. The company's first project is an event docuseries based on their 2019 best-seller, The Book of Gutsy Women: Favorite Stories of Courage and Resilience. It landed at Apple with a straight-to-series order following a bidding war.
HiddenLight is overseen by executive chair Roman Khanna and CEO Johnny Webb. The company has offices in London, New York and L.A.
HRC is also teaming with Steven Spielberg for a women's voting anthology in the works at The CW. She previously collaborated with Nanette Burstein for a four-part Hulu doc, Hillary, last year. The former first lady is also the subject of a potential Hulu drama based on Curtis Sittenfeld's best-seller, Rodham, which imagines a world in which she never met Bill Clinton. (HRC is not involved in the latter.)
İşgalci islamo-faşist turk-arab ISIS'e karşı Dürd Direnişi ve Devrimi
ABD'nin Massachusetts eyaletinde yol üzerinde reklam panoları: "Kürdleri kurtarın - Kürdler için Senatörlerinizi arayın".
Şêrên kurdan li Rojava Kurdistanê
STAND WITH KURDISTAN =
Independence, Freedom, Demcracy, Equality and Secularism
Defend Kurdistan!
The embodiment of extraordinary courage and moral superiority
Reece Harding
Seven years ago today, Reece Harding, a native of Australia, was killed in Rojava, ''Northern Syria''. Reece, appalled by the enslavement of Kurdish-Yazidi women, rapes, beheadings, systematic slaughter of the Kurds and the destruction of their villages and towns, left his comfortable life in the safety and security of Australia`s Gold Coast to defend the Kurdish people.
The International Brigades fought, decades before the emergence of the Turkish-backed Islamist groups in Syria and Iraq, alongside the Republicans against the fascist forces of general Franco. Swedish volunteers fought in the Winter War alongside the Finish forces following the Soviet invasion of Finland.
In 2014 and subsequent years, many Western volunteers joined the Kurdish defense forces in the fight against Turkish-backed Islamists. Many of the western volunteers made the ultimate sacrifice in defense of Kurdistan.
Reece Harding made the ultimate sacrifice for the good of humanity. He was loved and appreciated in Rojava. His mother, Michele Harding, was told “Reece left paradise to come and help”. When the Turks and their Islamist allies literally unleashed hell and Western powers, not wanting to “upset” the Turks, remained silent and indifferent to the suffering of the Kurds, the Western volunteers “left paradise” to prevent genocide.
A year after Reece´s death, his mother said on his memorial: “He was one ordinary person who stood up against the evil of extremism.” But to the tormented Kurdish victims of brutal Turkish aggression and Islamist cruelty, Reece was not just one ordinary person, but a young man of extraordinary courage, moral superiority and proof that the Kurdish defense forces were not alone in the struggle between good and evil.
Reece Harding, hero of Kurdistan, you will remain dear to our hearts forever.
Rest in peace beautiful soul.
Reece´s mother, Michele Harding, meeting members of the Kurdish defense forces (YPG)
18. yy Batı Kürdistanlı (Rojava) bir kürd kadını
KÜRDLERİN ÜLKESİNİ ARAPLAŞTIRMA
KAMPANYASI ''KHAT AL-ISHRIN''
Arab Kuşağı
1960
Image source (Resim kaynak)
Resim fotoğraf makinasının olmadığı 1840 yılı öncesi çizilmiş ve 1837'de bu kitapta yayınlanmış
“Kürdler Suriye’de yoktur” diyen “Xat-il işrin” uygulamasının yalana dayandığını gösteren bir resim.
“Xat-il işrin” uygulaması(1960)na göre Rojava sınırındaki bölge boyunca bulunan kürd yerleşim merkezlerinden kürdler çıkarılıp, filistinli ve diğer araplar getirilip Kürdistan'a yerleştiriliyordu. “Kürdler oranın yerleşik halkı değildir” yalanıyla kürdlerin binlerce yıllık vatanı ellerinden alınıyordu. Bu uygulamaya göre Rojava Kürdistanı'nın Türkiye ile olan snırının Suriye tarafında kalan kesiminin 20 km içlerine kadar bulunun bütün kürd yerleşim merkezleri boşaltılarak araplar Kürdistan'a yerleştirilmişti.
Image source (Resim kaynak)
Resim fotoğraf makinasının olmadığı 1840 yılı öncesi çizilmiş ve 1837'de bu kitapta yayınlanmış
İşgalci, islamo-faşist türk yetkilileri, Rakka şehrinin nüfusunun %100 arablardan oluştuğunu iddia etmekte ve bu gerekçeyle kürdlerin söz konusu şehir üzerinde siyasi ya da idari bir etkiye sahip olamayacağını ileri sürmektedir. Ancak bu işgalci ırkçı iddia, tarihsel olarak Kürdistan’ın nüfus gerçekliğini göz ardı etmektedir. Nitekim Kürdistan'da yaklaşık %95’ini kürdler oluşturduğu halde, buna rağmen siyasi egemenlik işgalci, islamo-faşist türk devleti tarafından sürdürülmektedir.
Osmanlı arşiv kaynaklarına göre 19. yüzyılda Rakka, Hama, Humus ve Halep gibi şehirlerin nüfusunun en büyük kısmını kürdler teşkil etmekteydi (ilişikteki belgeye bak). Bu veriler, günümüzdeki işgalci, işgalci, islamo-faşist ve milliyetçi söylemlerin iddia ettiğinin aksine, kürdlerin tarihsel varlığını ve nüfus ağırlığını açıkça ortaya koymaktadır. Daha sonraki dönemlerde, özellikle işgalci, islamo-faşist Suriye arab yönetimi işgal politikaları sırasında kürdlerin etnik kimlikleri sistematik olarak silinerek arablaştırma politikalarıyla; kürdlere ait kimlik belgeleri ellerinden alınarak onların yerine Dürzi veya Alevi gibi dini kategoriler altında kaydedilmişlerdir. Bu uygulama, kürdlerin kolektif kimliğini görünmez kılmak ve kürdlerin öz vatanı olan Kürdistan toprakları üzerinde tarihsel meşruiyetlerini zayıflatmak ortadan kaldırmak amacıyla yürütülmüştür. Bununla birlikte, söz konusu bu dini grupların hepsinin köken itibarıyla kürd olduğu unutulmamalıdır. Dolayısıyla tarihsel ve demografik gerçeklik inkar ve yok edilemez: Kürdlerin Kürdistan ve Kuzey Mezopotamya’daki varlığı onbin yıla kadar uzanan derin köklere sahiptir ve işgalci manipülasyonlar ya da siyasi retorik ile ortadan kaldırılamaz.
|
Firat'ın doğusu'nun Kürdistan olduğu gibi elbetteki Firat'ın batısı da Kürdistan'dır..
KOMKUJÎ & TEVKUŞTIN (Genocide)