KURDISTAN
(
GORDIONOROSUS)
GORDIAEAN
- CORDUENE - KARDAKA -  KURDIEN - KURDISTAN

Ayrılacağız değil, SİZ bizim ülkemiz Kürdistan'dan ÇIKACAKSINIZ, çıkmak zorundasınız.
Ne zaman bir olduk ki ayrılalım? Goran Candan

Home  |  Destpêk  |  Ana Sayfa

 

 

 

 

 

"...Môte de’ Cordi... da popoli Cordi o Curdi, che vi abitano alle falde verso la Mesopotamia... Questa Regione è chiamata anche Baris, gli Armeni Masis, & da alcuni Ararat, conosciuta dai Greci & Latini celebre per il glorioso spettacolo che si vede di là di tutto l’Oriente."

"Kürdistan olarak bilinen bölge (Cordiye), Mezopotamya'nın eteklerinde yaşayan Kürtler (Curdi veya Cordi) tarafından iskan edilmiştir. Bu bölge aynı zamanda 'Baris' olarak adlandırılmıştır; Ermeniler buraya 'Masis', bazıları ise 'Ararat' der. Bölge, Yunanlılar ve Latinler tarafından, tüm Doğu’nun ihtişamlı bir manzarasını sunduğu için meşhur olmuştur."

 

***

 

"Môte de’ Cordi (a) fu da Beroso Caldeo appellato, da popoli Cordi o Curdi, che vi abitano alle falde verso la Mesopotamia, per lo più Cristiani, benché dominati da’ Principi Maomettani..."

"Kürtlerin ülkesi (Cordiye), Keldani Beros tarafından bu adla anılmıştır. Bu bölge, Kürtler olarak adlandırılan halk tarafından Mezopotamya'nın eteklerinde iskan edilmiştir. Halkın çoğunluğu Hristiyan olmasına rağmen, İslam liderlerinin yönetimi altındadır."

 

Metnin Tarihi ve Bağlamı:

Bu metin, 17. yüzyıla ait bir dini tarihsel kaynaktan alınmıştır. Başlıkta yer alan ifade "De' PP. Dom. in Tart." (Yani "Dominiken Misyonerleri Tartar'da") şeklinde görünüyor. Metnin içeriği, bölgelerin coğrafi, dini ve kültürel durumlarına odaklanmış.

 

 

 

 

Carducci Kurdistan or Corduene

(GORDIONOROSUS)
GORDIAEAN
- CORDUENE - KARDAKA -  KURDIEN - KURDISTAN

 

 

KÜRDİSTAN KÜRDLERİNDİR!


— Kürdistan’ın Tarihsel Gerçeği ve Demografik Mühendislik Politikaları


Kürdistan, tarihsel ve kültürel olarak kürdlerin ülkesi olup, göçebe türklerin doğal bir şekilde yerleştiği ya da otantik nüfus oluşturduğu bir bölge değildir. İsmiyle de sabit olduğu gibi, Kürdistan esasen kürd halkının yaşadığı ve onların tarih boyunca şekillendirdiği bir coğrafyadır. Ancak, fetihçi islamist osmanlı dönemiyle başlayan ve özellikle modern ulus-devlet anlayışı çerçevesinde pekiştirilen çeşitli dini (islam) ideolojik ve diplomatik sahtekarlıklar (Lozan Antlaşması, 1923) sonucunda kürdlerin toprakları üzerinde farklı bir demografik yapı oluşturulmaya çalışılmıştır. Kürdistan’ın gerçek sahipleri olan kürd halkına bu sürecin sonunda ülkeleri Kürdistan’ın iade edilmesi, tarihi bir adaletsizliğin giderilmesi anlamına gelecektir.

Tarihsel Arka Plan ve Fetihçi İslamist Osmanlı Dönemi

Ferihçi islamist osmanlı imparatorluğu döneminde kürdler, iç işlerinde özerk yapılar olarak varlıklarını sürdürmüş, beylik ve mirlikler şeklinde örgütlenmişlerdir. Kürdlerin osmanlılardan bağımsız olarak bir devleti oluşturmamalarının tek sebebi: milliyetçilik düşüncesinden yoksun islamist (ümmetçi) kürd liderlerinden dolayıdır.

Fetihçi islamist osmanlı’nın MİLLİYETÇİ-merkeziyetçi politikaları arttıkça kürdlerin bu özerk yapıları zayıflatılmış, zamanla yok edilmiştir. Bu dönemde fetihçi islamist osmanlı devleti, kürdleri kendi askeri ve idari sistemine entegre etmeye çalışırken, aynı zamanda demografik yapıyı da kendi lehine değiştirmeye yönelik politikalar izlemiştir. Kürdlerin yaşadığı topraklarda çeşitli türk ve arap grupların yerleştirilmesi ve farklı etnik unsurların ön plana çıkarılması, ilerleyen süreçte Kürdistan’ın demografik yapısının değiştirilmesine zemin hazırlamıştır.

Lozan Antlaşması ve Kürdistan’ın Bölünmesi

1923’te imzalanan Lozan Antlaşması, Kürdistan’ın parçalanmasının uluslar arası hukuki zemini haline gelmiştir. Fetihçi islamist osmanlı’nın yıkılmasının ardından, Sevr Antlaşması’nda kürdler için öngörülen özerklik ve bağımsızlık gibi haklar Lozan ile tamamen göz ardı edilmiş, kürdler beş ve hatta altı farklı ülkenin sınırları içinde azınlık konumuna düşürülmüştür. Bu süreçte, dini motifler ve milliyetçi ideoloji kullanılarak kürdlerin kimliği bastırılmaya çalışılmıştır. Özellikle işgalci islamist Türkiye’de, kürd kimliği inkar edilmiş, asimilasyon politikalarıyla kürdlerin dili ve kültürü sistematik olarak yok edilmeye çalışılmıştır.

Demografik Mühendislik ve Asimilasyon Politikaları

Lozan sonrasında işgalci islamist Türkiye, Kürdistan’daki demografik yapıyı değiştirmek için çeşitli politikalar izlemiştir. Zorunlu göç, yerleşim politikaları ve kimliksizleştirme çabaları, bu dönemin en belirgin uygulamaları arasında yer alır. 1934 tarihli İskan Kanunu ile kürdler zorla batı illerine göç ettirilmiş, boşaltılan bölgelere ise türk nüfus yerleştirilmiştir. Ayrıca, 20. yüzyıl boyunca kürdçe konuşmak yasaklanmış, kürd kültürü ve tarihi yok sayılmıştır. Bu süreç, kürdlerin kendi topraklarında maruz kaldıkları işgalci yapısal ırkçı adaletsizliğin en somut göstergelerinden biridir.

Modern Süreç ve Kürdistan’ın Geleceği

Günümüzde kürd halkı, tarih boyunca yaşadığı bu adaletsizliklerin düzeltilmesi için siyasi, kültürel ve uluslararası düzeyde mücadele etmektedir. Kürdistan’ın farklı parçalarında çeşitli siyasi hareketler ve özerklik talepleri gündeme gelmekte, kürdlerin kendi kaderlerini tayin hakkı uluslararası kamuoyunda daha fazla tartışılmaktadır. Kürdlerin yaşadığı adaletsizliklerin son bulması, yalnızca bölgesel değil, aynı zamanda küresel barış ve istikrar açısından da önemli bir adımdır.

Kürdistan tarihsel olarak kürd halkının yaşadığı ve şekillendirdiği bir bölgedir. Ancak fetihçi islamist osmanlı’nın son döneminden itibaren ve özellikle Lozan Antlaşması sonrasında kürdler kendi topraklarında sistematik baskı ve asimilasyona maruz bırakılmışlardır. Demografik mühendislik, zorunlu göç ve kimlik inkarı gibi politikalarla kürdlerin varlığı tehdit edilmiştir. Bu tarihi haksızlıkların düzeltilmesi ve Kürdistan’ın gerçek sahipleri olan kürdlere iade edilmesi, adaletin sağlanması adına önemli bir adım olacaktır.



—— KÜRD LİDERLER İSLAMİST (ümmetçi) ULUSAL HAİNLER ——



İslamcı Ümmetçi Kürd Liderlerinin Rolü ve Kürdlerin Devletsiz Kalması

Kürd halkının tarih boyunca devletleşememesinin en büyük ve en önemli nedenlerinlerinden biri, kürd liderlerinin büyük çoğunluğunun İslamcı ümmetçi bir bakış açısına sahip olmasıdır. Kürd ileri gelenleri, özellikle fetihçi islamist osmanlı ve modern dönemlerde, dini kimliği ön planda tutarak ulusal bilincin oluşmasını engellemişlerdir. Milliyetçilik fikrini benimsemek yerine ümmet kavramı içinde asimile olmayı ve kaybolmayı tercih etmiş veya işgal edilmiş köle kürd halkını bu doğrultuda yönlendirmişlerdir. Bu durum, kürdlerin ortak bir ulusal bilinç etrafında örgütlenmesini ve siyasi bağımsızlık mücadelesini ciddi şekilde zayıflatmıştır.

Fetihçi islamist osmanlı döneminde birçok kürd şeyhi ve lideri, hilafete bağlı kalmayı ve fetihçi islamist osmanlı’nın islam dünyasındaki hakimiyetini desteklemeyi tercih etti. Hatta fetihçi islamist osmanlı’nın kürdleri asimile eden politikalarına karşı yeterince güçlü bir tepki gösterilmemesi, doğrudan bu dini bağlılıkla ilişkiliydi. Aynı şekilde, işgalci Türkiye’nin kuruluş sürecinde de birçok kürd ileri geleni, ümmetçi ideolojiyi benimseyerek türk kimliğini ön plana çıkaran ırkçı-milliyetçi türk rejimine karşı etkili bir siyasi alternatif oluşturamadı.

Bu islamist-ümmetçi yaklaşım, kürd halkının modern çağda da siyasi ve askeri anlamda bir birlik oluşturmasını engelleyen önemli faktörlerden biri oldu. 20. yüzyıl boyunca, özellikle de Kürdistan’ın farklı bölgelere bölünmesi sonrasında, kürd liderleri arasında islamcı ideolojiyi ön planda tutan gruplar, ulusal birlikten çok dini dayanışmayı öne çıkardılar. Bu da kürd halkının devletsiz kalmasına ve sistematik baskılara karşı savunmasız hale gelmesine neden oldu.

Kürdlerin tarih boyunca yaşadığı zulüm ve haksızlıklar sadece dış güçlerin politikalarından değil, aynı zamanda kendi içlerindeki liderlerin hatalarından da kaynaklanmaktadır. İslamcı ümmetçi düşünceye sıkı sıkıya bağlı kalan kürd liderleri, halklarını milliyetçi bir bilinçle örgütleyip bağımsızlık mücadelesi vermek yerine, her zaman işgalci devletlerle iş birliği yaparak kürd halkının ulusal haklarını göz ardı etmişlerdir. Bu tarihi hataların düzeltilmesi, kürdlerin siyasi ve kültürel olarak birlik oluşturmasıyla mümkün olacaktır.

Goran Candan

 

 

 

 

 

 

 

QUO VADIS HOMINUM?!


---- İnsanlık utanmalıdır!


Kürdler insanlık için savaşırken, insanlık NEDEN suskun, sağır ve kör kalıyor ACABA?

Evet, çok doğrudur, kürdler insanlık için savaşıyor, çünkü kürdlerin üzerinde yaşadığı ülke Kürdistan, aynı zamanda insanlığın üzerinde doğduğu en ilk medeni ülkedir, yani insanlığın anası ve ilk yuvasıdır, insanlığın beşiğidir ..

Ve bugün bu ülke İSLAMO-TURKO-ARABO-FARSO denilen insanlık dışı BARBAR mikrop işgalci ucuberin saldırısı altındadır.

Kürdler İNSANLIĞIN ANASI KÜRDİSTANI bu barbarların elinin altından çıkarıp kurtarmak istiyor. Bu hedef için tam 200 senedir oluk oluk kendi kanını döküyor, canını, malını herşeyini veriyor. Ama İNSANLIĞIN EVLATLARI kürdlerin çoluk-çocuk hep birlikte katledilmelerinin karşısında kör, sağır ve suskundur!? NEDEN ACABA?

İnsanlığın anası Kürdistan'ın çocuklarının kendi öz analarına karşı bu kadar nankör ve ihanetçi davranmaları insanı çok üzdüğü kadar da korkutmaktadır.
Acaba insanlık nerede, hangi yanlış yolda yürüyor diye..

Quo vadis hominum?! (Nereye böyle insanoğlu?)

Goran Candan

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sessizliğin Suçu: Aydınlara Tarihi Sorumluluk Çağrısı!

Kürd hareketi’nin potansiyelinde, kürdleri çok kısa bir sürede ve topyekun kurtarıp özgürleştirecek büyük maddi ve manevi imkanlar var. Ancak bu imkanların bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi yolunda kullanılmasını engelleyen kürd liderler olduğu açıkça görülmesine rağmen, neden hala herkes suskun? Neden gerçekler dile getirilmiyor, neden halkın içinde bulunduğu bu girdaptan çıkmasına katkıda bulunulmuyor? Suskunluk, bu tarihi süreçte en büyük suç ortaklığı değil midir?

Bu suçu işleyenler yalnızca halkını aldatan hain kürd liderler değildir. Bu ihaneti görüp, idrak edip, buna rağmen suskun kalanlar da aynı derecede sorumludur. Kürd halkı, kendisini yıllardır kandıranları, özgürlük mücadelesini kendi menfaatleri uğruna sömürenleri unutmayacağı gibi, sessiz kalarak onlara zemin hazırlayan aydınları da unutmayacaktır. Tarih boyunca ihanetin bedeli nasıl ağır olduysa, bu sessizliğin de elbet bir bedeli olacaktır. Halk, günü geldiğinde bu sorumluluğun hesabını sormaktan çekinmeyecektir.

Oysa kürd aydınları, halkın gözünde bir ışık, bir yol gösterici olmak zorundadır. Hakikati dile getirmek, yanlışları ifşa etmek, bağımsızlık yolunda halkı uyandırmak onların en büyük görevidir. Tarih, korkakları değil, cesaretle konuşanları yazar. eğer siz de suskunluğunuzla ihanete ortak olursanız, yarın halkın öfkesinden kaçacak hiçbir yeriniz kalmayacaktır.
Bu ihanet ve dengesizliği görüp yazanlar bir elin parmak sayısını geçmiyor! Niye Kürd halkının içine düşürüldüğü girdaptan çıkması için ona yarsımcı olunmuyor? Çok acıklı ve düşündürücü bir durum.

Bugün kürd halkı, umutsuzluk ve çaresizlik içinde kaderine terk edilmiş gibi görünebilir. ancak unutulmamalıdır ki her büyük özgürlük hareketi, bir avuç cesur insanın hakikati haykırmasıyla başlamıştır. Korkmayın, susmayın, yanlışları dile getirin! Çünkü sessizliğiniz sadece bir ihanet değil, aynı zamanda halkın geleceğini karanlığa sürükleyen bir gaflettir.

Goran Candan

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kurdistan a me

Kürdler ve Ulus-Devlet Hakkı: Tarihsel Bir Zorunluluk

Dünyada her milletin tartışmasız, kayıtsız ve şartsız sahip olduğu ulus-devlet hakkı, yalnızca doğal bir hak olarak değil, aynı zamanda tarihsel bir zorunluluk olarak da kabul edilir. Hatta, ulus olmanın temel koşullarını dahi taşımayan, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi avrupalı emperyal güçler tarafından suni şekilde yaratılmış Irak ve Suriye gibi devletler bile bu hakka sahipken, kürdler söz konusu olduğunda SADECE KÜRD LİDERLER TARAFINDAN bu hak tartışmaya açılmakta, önemsizleştirilmekte ve çeşitli bahanelerle ertelenmektedir. “Kürdlerin hakkıdır ama şimdilik elde edilmesinin olanakları yoktur” diyen kürd liderler, aslında kendi şahsi ve ailevi ve aşiretsel menfaatleri için bu hakkın savunusunu yapmaktan kaçınmakta ve bağımsızlık mücadelesini anlamsızlaştırmaktadır. Bu tutum, kürd halkının tarihsel mücadelesini sekteye uğratmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Peki, neden hala bunu anlamamakta ısrar ediyorsunuz baylar?

Tarih bize gösteriyor ki, bir milletin kendi kaderini tayin etme hakkını kazanması, yalnızca uluslararası sistemin lütfuna bağlı değildir; aksine, bunun için örgütlü, bilinçli ve sürekli bir mücadele gereklidir. Dünya ulus-devletleri yüzyıllar boyunca kendi egemenliklerini pekiştirirken, kürdler de benzer bir hakka sahip olmayı sonuna kadar hak etmektedir. Ancak ne yazık ki kürd siyaseti içinde bazı kesimler, özellikle de kürd liderler, bu mücadeleyi gereksiz görmekte ya da koşulların elverişli olmadığını bahane ederek hareketsizliği meşrulaştırmaktadır. Oysa ki ulusal haklar, bahanelerle değil, kararlılıkla elde edilir.

Kürdlerin ulus-devlet kurma hakkını küçümseyen ya da reddedenler, tarihsel gerçeklerle yüzleşmek zorundadır. Kürdler, sadece sayısal olarak büyük bir halk değil, aynı zamanda tarihsel, kültürel ve siyasi olarak da köklü bir millettir. Ortadoğu’nun en kadim halklarından biri olan kürdler, birçok devletin sınırları içinde bölünmüş, ulusal kimlikleri inkar edilmiş ve sürekli baskı altında tutulmuş ve hala esir tutulmaktadır. Ancak bu baskılar, kürdlerin ulusal haklarından vazgeçmesini gerektirmez. Aksine, bu baskılar daha güçlü bir siyasi ve toplumsal bilincin oluşmasını sağlamalıdır.

Bir ulusun bağımsızlık mücadelesi, sadece silahlı direnişten ibaret değildir; kültürel, ekonomik ve diplomatik alanlarda da sürdürülen kapsamlı bir süreçtir. Ancak bunun için öncelikle ulusal bir bilinç ve irade gereklidir. Kürd liderleri, halklarının en temel hakkı olan devletleşme konusunda net bir duruş sergilemek zorundadır. Sürekli ertelemeci yaklaşımlar, kürd halkının kolektif enerjisini boşa harcamakta ve mücadeleyi bölgesel dengelerin insafına bırakmaktadır. Oysa ki tarih, bekleyenlerin değil, harekete geçenlerin yazdığı bir süreçtir.

Kürdlerin devletleşme hakkını küçümseyenlerin ve gereksiz bulanların anlaması gereken bir diğer nokta da şudur: Ulusal haklar, sadece ahlaki bir söylemle değil, gerçekçi bir mücadele ile elde edilir. Bugün dünya sahnesine baktığımızda, en güçlü devletlerin bile geçmişte büyük bedeller ödediğini ve hiçbir hakkın kolay kazanılmadığını görebiliriz. Kürdler de ancak kararlı ve azimli bir mücadele ile kendi kaderlerini tayin edebilirler.

Öyleyse soru açık: Daha ne zamana kadar bu kararsızlık, bu belirsizlik? Kürd halkının ulusal birliğini sağlamak, devletleşme mücadelesini kesintisiz sürdürmek ve tarih sahnesinde hak ettiği yeri almak için daha ne kadar beklenilecek? Tarih, bekleyenleri değil, harekete geçenleri yazar. Şimdi karar verme zamanı: Mücadele mi, yoksa belirsizliğe teslimiyet mi?

Goran Candan

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kürdlerde, kürd şehirlerinde Kürdistan ve kürdlük tutkusu ve sevgisi çoktur ve çok yoğundur.
Ancak kürd liderlerde Kürdistan ve kürdlük tutkusu ve sevgisi yoktur.

 

MÜCADELE ETMEK İSTEMEDİKLERİ İÇİN 'KÜRD DEVLETİ KURMAK İMKANSIZDIR' DİYEN KÜRD LİDERLERİ!

Kürd liderlerinin, mücadele etmek istemedikleri için "Kürd devleti kurmak imkansızdır" şeklindeki söylemlerini savunmaları, hem tarihsel hem de mantıksal açıdan eksik ve hatalıdır. Çünkü tarihte imkansız olduğu düşünülen pek çok şey, azimle ve kararlılıkla mümkün hale gelmiştir.

Birincisi, dünyada birçok milletin zorlu şartlara rağmen bağımsızlıklarını elde ettikleri gerçeğidir. İsrail, Güney Sudan ve Kosova gibi devletler, büyük zorluklara ve uluslararası baskılara rağmen bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Kürd läderler de eğer gerçekten kararlı bir mücadele yürütürse, aynı başarıyı elde edebilir.

İkincisi, "imkansız" kavramı, genellikle mücadele etmekten kaçanların veya mevcut durumu korumak isteyenlerin bahanelerinden biridir. Liderler güçlü ve bükülmez bir iradeye sahip olan kişiler olmalıdır, imkansız gibi görünen hedefleri bile başarabilmek için tüm güçlerini harekete geçirirler. Dolayısıyla, mücadeleyi reddetmek yerine, imkansız olarak görülen şeyi gerçekleştirmek için bir yol bulmak gereklidir.

Üçüncüsü, Kürd halkının sahip olduğu tarihi, kültürel ve jeopolitik potansiyel, bağımsızlık için güçlü bir temel oluşturur. Önemli doğal kaynaklara sahip olan Kürdistan toprakları, ekonomik olarak kendine yetebilecek bir devletin kurulmasını mümkün kılabilir. Ayrıca milyonlarca insanın aidiyet duyduğu bir milletin, kendi geleceğini tayin etme hakkı vardır ve bu hak, "imkansız" söylemiyle göz ardı edilemez. Sonuç olarak, mücadele etmeyenler için her şey imkansız görünür, ancak tarih boyunca gördüğümüz gibi, gerçekten isteyenler için hiçbir şey imkânsız değildir.

Bir özdeyiş:
"İMKANSIZ OLDUĞUNA İNANILAN HER ŞEY SADECE BİRİSİ ONU YAPANA KADAR İMKANSIZDIR"

Goran Candan

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KÜRD BAĞIMSIZLIĞI VE ÖZGÜRLÜĞÜ YENİ KÜRD NESİLLERİN BÜYÜK BİR TUTKU VE HARARETLE ULAŞMAK İSTEDİKLERİ BÜYÜK ÖZGÜRLÜK TURKUSU VE HEDEFİDİR

Foto: İsveç'te yaşayan ve 27 ocak 2025 tarihinde ne yazıkki kanser hastalığından dolayı genç bir yaşta vefat eden
değerli kürd kızı merhum avukat Debbie Nûjen ışıklar içinde uyusun.

 

Kürdistan: Tarihten Geleceğe Bağımsızlık Mücadelesi

 

Haklı kürd bağımsızlığı ve özgürlüğü davası, modern dönemimizde tam iki yüz yıldır kürd halkının en büyük ideali olmuştur. Kürdler, iki müslüman imparatorluk ve devletlerin işgaline uğradı, ancak asla kendi ülke ve kimliklerinden vazgeçmemiştir. Gerek osmanlı ve acem imparatorlukları döneminde, gerekse modern ulus devletlerin ortaya çıktığı süreçte, kürdlerin özgürlük arayışı hep canlı kalmış, direniş ruhu kuşaktan kuşağa aktarılmıştır. Bugün yeni nesiller, teknolojinin ve küreselleşmenin de etkisiyle, bu tarihsel davasını daha bilinçli ve organize bir şekilde sürdürmektedir.

Günümüzdé kürd bağımsızlığı ve özgürlüğü, sadece siyasal bir talep olarak değil, aynı zamanda kültürel ve sosyolojik bir hak olarak da görülmektedir. Kürd halkı, işgal edilmiş ülkesini, dilini, sanatını, edebiyatını ve tüm tarihi mirasını koruma ve geliştirme çabası içindedir. Bu kapsamda, bağımsız bir kürd devleti kurulması yoluyla kürdçenin resmi dil statüsü kazanması, kürd insanının eğitim hakkının daha fazla geciktirilmeden başlatılması ve uygulanması ve kürd kimliğinin uluslar arası resmi hukuk ve diplomaside tanınması gibi talepler, kürdlerin hak mücadelesinde merkezi bir yer tutmaktadır. Bu haklar, sadece kürdlerin değil, tüm insanlığın ortak değerleri olan demokrasi, eşitlik, laiklik ve insan haklarının bir gereği olarak ele alınmalıdır.

Bölge siyaseti ve uluslararası dinamikler de kürdlerin bağımsızlık mücadelesini çeşitli açılardan etkilemektedir. Orta Doğu'nun karmaşık siyasi yapısı içinde kürdler, farklı ülkelerde değişik statülere sahiptir. Irak Kürdistanı'nda kazanılan otonomi, Suriye'de kürdlerin kendi bölgesel yönetimlerini oluşturma süreci, Türkiye ve İran tarafından işgal edilmiş Kürdistan parçalarındaki kürd hareketleri, birbirinden farklı ancak ortak bir hedefe hizmet eden dinamiklerdir. Uluslararası toplumun bu meseleye yaklaşımı, kürdlerin geleceğini belirlemede kritik bir faktör olmuştur ve olmaya devam etmektedir.

Sonuç olarak, kürd bağımsızlığı ve özgürlüğü, yeni nesillerin tüm tutkularıyla sahiplendiği ortak bir hedef olmaya devam etmektedir. Teknolojinin ve iletişim kanallarının güçlenmesiyle birlikte, kürd halkının sesi daha gür bir şekilde duyulmakta, tarih boyunca verilen mücadelenin yeni nesillere aktarılması daha etkin bir hal almaktadır. Önümüzdeki yıllarda, kürdlerin özgürlük ve bağımsızlık yolundaki kararlılığının, bölgedeki siyasi dengeleri ve toplumsal yapıları nasıl şekillendireceği, tüm dünyanın dikkatle izlediği bir konu olmaya devam edecektir.

Goran Candan

 

 



 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İşgalci türk-arab ve fars devletlerinin bayrakları altında olmak demek eğemenlik altına alınmış olmak (köleleşmek) demektir.

Bazı insanlar bunun ne anlama geldiğini hemencecik anlar, bazı insanlar da ömrünün sonunda anlar, bazılarıysa ASLA anlamaz ve hiç anlamadan da bu dünyadan göçer gider..

Her insanın ömür boyu sırtını dayadığı bir güven kaynağı vardır.İnsanın doğduğundan beri üzerinde yaşadığı anavatanı onun herzaman sırtını dayayabişeceği en önemli güven kaynağıdır.

Örneğin çocukken anne ve babaya duyulan sarsılmaz güven gibi. Hem ruhen ve hemde maddeten-fiziken kendini emin hissedeceği daimi bir sığınak ihtiyacı.. Bu yurt duygusudur. Özgür bir vatan duygusudur. Kürdler işgale uğradıktan sonra bu önemli güvenlik duygusundan tamamen mahrumdur.

Çünkü işgalciler kürde yerinde yurdunda rahat vermiyor. Sürekli bir terör ve yıldırma hareketiyle kürd bireyinin üzerine gidiyor. Hedefleri ya bütün benliğiyle teslim olmuş bir kürd veya ölü bir kürdtür.. Üçüncü bir çıkış yolu yoktur kürd için bu kapandan..

Kürd düşmanlarının kürd ve Kürdistan üzerinde eğemenlik savaşı hala bütün şiddetiyle devam etmektedir.
Kürd lider, siyasetçi ve aydınların çoğu bu gerçeği ya hafife aliyor veya tam es geçiyor. Kürd halkının bu eğemenlikten tam kurtuluşu ve özgürlüğünün federasyon, özerklik veya hatta ana dille konuşma sebestisi gibi birtakım suni tedbirlerle olabileceğine kendilerini inandırmışlar. Oysa yara derindir: Brîn kûr e ..

 


 

 

 

 

STAND WITH KURDISTAN! The Kurds are fighting for independent, free, democratic, equal & secular Kurdish state!
--- The Entire Middle East is an Islamo-Fascist dictatorship.

İhanetçi-Teslimiyetçi Kürd Liderlerine Saygı Göstermeyin: İhanet ve Teslimiyetin Bedelini Ödemelerini İsteyen Hesaplar Sorun

--- İşbirlikçi kürd liderlerine saygı göstermeyin!

Çünkü bütün kürd liderler teslimiyetçidir. Onlarla röportajlar yapıp onların daha fazla meşruiyet kazanmalarını sağlamayın! Örneğin, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Murat Karayılan, Salih Müslüm, Osman Baydemir, Selo Demirtaş, Ahmet Türk, kürd halkına çok büyük bir darbe vuran Hendek provokasyonu ve Afrin’in ve Rojava Kürdistanı’nın diğer bölgelerini işgalci türklere peşkeş çektirdiği büyük suçlardan sorumludur. Sadece o değil, bağlı olduğu İmralı ve Kandil ihanet merkezlerindeki hain kürd liderler de bu büyük suçtan dolayı yargılanmalıdır.

Ancak bazılarımız, hala yerde duran kurumamış masum kürd kanlarının hesabını sormak yerine, bu liderlerle röportaj yapıyor. Üstelik bu röportajlarda, onların bu büyük suçlardaki rollerini sorgulamak yerine, gereksiz ve alakasız ıvır-zıvır sorular soruluyor. Bu, sadece bu suçlu liderlerin meşruiyet kazanmasına katkıda bulunmakla kalmaz, aynı zamanda kürd halkının mücadelesini baltalar. Bu çok yanlış ve zararlı bir tavırdır.

Kürd halkı kendi mücadelesini ihanetçi liderlerin gölgesinden kurtarmalıdır. Teslimiyetçi liderler, kürd halkının maddi ve manevi çok büyük bedeller ödeyerek yarattığı direnişini, işgalci rejimlere karşı kazanılmış hakları pazarlık masalarında hiçe sayan tutumlarıyla halkın önündeki en büyük engellerden biri olmuştur. Kürd halkı, kendi haklarını savunacak iradeyi liderlerden değil, kendi kolektif dayanışmasından ve öz gücünden çıkarmalıdır. Liderlerin suçlarını sorgulamak, onları hesap vermeye zorlamak ve bu ihanetin tarihe not düşülmesini sağlamak, kürd halkının geleceği için hayati bir görevdir.

Medya ve entelektüeller sorumluluk almalı, ihanetçi-teslimiyetçi liderleri meşrulaştırmamalıdır. Liderlerle yapılan röportajlar ya da görüşmeler, onların suçlarını örtbas etmeye yarıyorsa, bu büyük bir hata ve kürd halkına ihanet anlamına gelir. Medya ve aydınların görevi, bu liderleri eleştirel bir gözle sorgulamak, halkın acılarını, kayıplarını ve haklı mücadelesini görünür kılmak olmalıdır. Gereksiz röportajlar yerine, kürd halkının direnişi, maruz kaldığı ihanet ve zulüm, bağımsızlık ve özgürlük talepleri ön plana çıkarılmalıdır.

Kürd halkı kendi öz savunmasını ve geleceğini kendi elleriyle inşa etmelidir. Tarih, teslimiyetçi liderlerin nasıl halkı yanıltıp düşmanla iş birliği yaparak mücadeleyi zayıflattığını defalarca göstermiştir. Artık bu hatalardan ders alma zamanı gelmiştir. Kürd halkının özgürleşmesi, liderlerin kişisel çıkarlarını ve ihanete dayalı politikalarını aşarak, kendi iradesini güçlü bir şekilde ortaya koymasıyla mümkündür. Özgürlük ve onur, liderlerin değil, halkın ellerindedir.


Goran Candan

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kurdistan yek welat e
Qefqas, Bakur, Başûr,
Rojava û Rojhilat e

Goran Candan



KÜRDİSTAN'DA İHANET & TESLİMİYET ÖLÇÜLERİ
İhanetçiliğin ölçütü:
--- Şartlar en elverişli olduğu bugün 'kürd devleti istemiyoruz, yada istiyoruz ama kurulması zordur'' diyen kürd liderler
Teslimiyetçiliğin ölçütü:
--- ''işgalci türkler, araplar ve farslar bizim kardeşimizdir'' diyen kürd liderler


Suçu işgalcilerde bulmuyoruz. Suç mücadele etmek İSTEMEYEN bizim liderlerde. Hep kolay yolu seçiyorlar. Bu asla kabul edilmez!
Yamyamlardan (işgalci-islamist-orklardan, baldırı çıplax ereblerden ve sümüklü-salyalı parseklerden) demokrasi istemek görülmüş bir şey midir?!

 

 

 

 

 

A Kurdish Protest Action: 2+2=1
A LONG MARCH TO LAUSANNE FOR THE REPEAL OF THE DAMNED LAUSANNE AGREEMENT 24.07.1923

 

Kürdler Arasındaki Birlik ve Dayanışmanın Canalıcı Önemi

Kürdlerin düşmanı çoktur; bu, tarih boyunca farklı şekillerde kendini göstermiştir. Ancak düşmanlıkların büyüğü ve belki de en tehlikelisi, kürdlerin kendi içindeki çatışmalarıdır. Eğer kürdler kendi aralarındaki anlaşmazlıkları bir kenara bırakıp ortak bir amaç doğrultusunda birleşmeyi başarabilirlerse, dışarıdan gelen tehditlere karşı daha güçlü durabilirler. Esas mesele, ortak değerler etrafında bir araya gelip, bölünmek yerine dayanışmayı sağlamaktır. Çünkü özdeyişte de ifade edildiği gibi, “Dünya kürd’ün düşmanı, kürd de kendi kendinin düşmanı” olmamalıdır. Bu anlayış, geçmişin hatalarından ders almayı ve geleceği daha sağlam temeller üzerine inşa etmeyi gerektirir.

Kürdler, tarih boyunca kendi ülkelerini, kendi kimliklerini koruma mücadelesi vermişlerdir. Ancak bu mücadele sırasında yaşanan iç çekişmeler, dış güçlerin manipülasyonlarına açık bir zemin oluşturmuştur. Her halk gibi kürdlerin de farklı görüşleri ve idealleri olması doğaldır; fakat bu farklılıklar düşmanlığa dönüşmemelidir. Ortak bir dil, ortak bir gelecek ve güçlü bir irade inşa etmek, kürdlerin uzun vadede kendilerini koruyabilmeleri için hayati bir öneme sahiptir. Birlik içinde hareket etmek, sadece düşmanlara karşı değil, aynı zamanda siyasi, sosyal vê kültürel bir varlık olarak ayakta kalmak için de gereklidir.

Bir halkın kendi içinde barışı sağlayamaması, o halkın dış düşmanlara karşı savunmasız kalmasına neden olur. Kürdler, farklılıklarını zenginlik olarak görüp, ortak çıkarlar doğrultusunda birleşmeyi başardıklarında, tarih sahnesinde çok daha güçlü bir konuma sahip olacaklardır. En başta ortak milli kürd kurtuluş davası, kültürel miras, dil, edebiyat ve sanat gibi unsurlar, bu birliğin temel taşlarını oluşturabilir. Kürdlerin kendi tarihlerini ve kimliklerini yeniden inşa etme çabası, sadece bir halkın geleceği için değil, aynı zamanda dünyadaki diğer mazlum halklara da ilham verebilir. Bu yüzden, iç düşmanlıklara son vermek ve kardeşlik duygusuyla hareket etmek, bir zorunluluktan öte tarihi bir görev ve sorumluluktur.

Goran Candan

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Lausanne Treaty 24.07.1923 !!!!!!!!!

---- A 100 years of Genocide & Massacre of the Kurdish people!

- AN INTERNATIONAL PLOT AGAINST KURDISH NATION!
- CURSE !!!

IMMEDIATELY CANCEL THE UNFAIR & LAUSANNE OCCUPATION & EXPLOITATION, WHICH IS AN INTERNATIONAL CONCEPTUAL, EXPLOIT, PLOOT AND GENOCIDE MOVEMENT TREATY AGAINST KURDISH PEOPLE !!

The Treaty of Lausanne was signed by the United Kingdom, France, Italy, Japan, Greece, Romania and the Serbo-Croat-Slovenian states, together with Turkey July 24, 1923. The Soviet Union was invited to negotiations while the Straits issue was being discussed.

While the borders of Straits and Thrace were being discussed, Bulgaria was invited to the talks. Portugal, Belgium, wewe invited while the trade issues were being discussed. The USA followed the talks at every stage of the negotiations, but participated in the negotiations as an observer.

But Kurdish people are UNITED. The picture is taken when Kurds from two side of the İLLEGITİMATE Turkish border
wants help Kobani people who are fighting against turk-arab ISIS terrorists 2015

Zulüm ve adaletsizlik, insanlığın tarih boyunca en büyük sınavlarından biri olmuştur. Masumlara yönelik saldırılar, sadece bireyleri değil, toplumun vicdanını da yaralar. Bu yüzden zalimlere karşı durmak, adaleti savunmak her bireyin sorumluluğudur. İnsanlığın değerleri, masumları koruyup zalimleri durdurabildiğimiz ölçüde anlam kazanır. Unutulmamalıdır ki, sessizlik zalimin gücünü artırır; oysa cesaret ve dayanışma, kötülüğü yenmenin en güçlü yoludur. Bu nedenle, belaların kaynağı ne olursa olsun, onlara karşı mücadelede ahlaki duruşumuzu bozmadan, adaletin yanında yer almak insan olmanın bir gereğidir.

 

 

 

Üzerinde 'Kürdistan' yazılı olan Avrupa'da basılmış ender rastlanan eki bir harita

KOLONYALİST AVRUPA kendi yavuklusu olan işgalci türklere kürdleri ve Kürdistanı ezip yok edebilemsine yardım etmek için kürdleri ve Kürdistan'ı inkar ve yok etmeyi
bir moda haline soktu. Hatta kürd ve Kürdistan ismi Avrupa'da basılan yeni haritalarda bir daha basılmadı.
Ve üzerinde 'kürd' ve 'Kürdistan' ismi bulunan eski haritaları ise tedavülden kaldırdı.

İşte bütün bu büyük kötülükleri kürd halkına karşı KOLONYALİST AVRUPA yaptı:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kurdistan 1481

Here is Kurdistan's site from more than 500 years ago.
And also Shahrazor place (Governorates of Sulaymaniya and Kirkuk currently), Lorestan, Ardalan and Mukryan (Kurdish regions within the Iranian border today).

 

 

Kürdlerin Zedelenmiş Bilinci ve Ulusal Mücadele: Tarihsel Gerçekler ve Günümüz Dinamikleri


İşgalci-islamist türkler, kürdlerin bir kesimini zihinsel olarak etkileyerek onları insanlıklarından uzaklaştırdığı için, bu kürdler işgalci-islamist türklerin kendilerine yaptığı büyük kötülükleri fark edememektedir. Bu nedenle, kendi işgalcilerine ve katillerine "kardeş" demektedirler. Kürdlerin bir diğer büyük kesiminin işgalci-islamist türklerin kendilerine yönelik uyguladığı baskı ve zulmü tam anlamıyla kavrayamamasının en önemli sebeplerinden biri ise, kürd liderlerinin işgalci türk, arab ve fars devletler tarafından satın alınmış olmasıdır.

Tarih boyunca birçok halk, çeşitli siyasi, kültürel ve toplumsal zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. Bu süreçler, bazen halkların kendi kimliklerini koruma mücadelesi vermelerine, bazen de hakim güçlerin politikaları doğrultusunda şekillenmelerine neden olmuştur. Kürd halkının tarihsel gelişimi de benzer şekilde, farklı devletlerin politikaları ve toplumsal dinamikler çerçevesinde şekillenmiştir.
Özellikle osmanlı imparatorluğu'nun dağıtılmasının ardından modern ulus devletlerin kurulmasıyla birlikte, kürdler:
İslamist-ümmetçi kürd liderlerin işbirlikçi politikaları nedeniyle,

Sömürgeci Avrupa'nın Kürdistan'ın yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürebilmek için Kürdistan'ı ve kürd halkını beş-altı parçaya bölmek istemesi nedeniyle çeşitli yeni devletlerin sınırları içinde hapsedildi.

İngiltere, Almanya ve Fransa'nın desteğiyle işgalci Türkiye’nin kurulmasıyla birlikte, bu devletin sömürgeci politikaları çerçevesinde kürd halkına yönelik asimilasyon politikaları uygulanmaya başlandı. Kürd kimliğinin bastırılması, kürd dilinin yasaklanması gibi uygulamalar hayata geçirildi. Avrupa devletleri, işgalci-İslamist Türkiye'nin bu sömürgeci-ırkçı politikalarına sessiz kalarak dolaylı olarak destek verdi. Kürd halkı ise bu baskılara karşı 29 kez ayaklanarak direnmiştir.

Örneğin İsmail Beşikçi'nin sosyolojik analizlerine göre, kürdlerin maruz kaldığı baskılar sadece askeri ve siyasi düzeyde değil, aynı zamanda kültürel ve psikolojik alanlarda da yoğunlaşmıştır. Asimilasyon süreci, kürd halkının kendi kimliğinden uzaklaşmasına ve bazı kesimlerin kendi sömürgecilerini meşrulaştırmasına neden olmuştur. Beşikçi, özellikle eğitim sisteminin bu sürece katkıda bulunduğunu ve kürdlerin kendi tarihlerini öğrenmekten mahrum bırakıldığını vurgulamaktadır.

Uluslararası ilişkiler perspektifinden bakıldığında, kürdlerin yaşadığı toprakların jeopolitik konumu, büyük devletlerin çıkar hesaplarında kritik bir unsur olmuştur. Kürdlerin bağımsız bir devlet kurma talepleri, küresel güçlerin çıkarlarına ters düştüğünden, Avrupa'nın oluşturduğu Türkiye, Irak, İran ve Suriye gibi bölgesel uşak güçlerin vasıtasıyla sürekli olarak bastırılmış ve engellenmiştir. Beşikçi'nin çalışmalarında belirttiği gibi, bu durum kürd halkının kendi içinde bir birlik oluşturmasını da zorlaştırmış, bazı kürd liderlerin işgalci güçlerle iş birliği yapmasına yol açmıştır.

Günümüzde kürdlerin karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan biri, kendi aralarındaki bölünmüşlük ve ortak bir siyasi strateji belirleyememeleridir. Beşikçi'nin analizine göre, işgalci devletlerin uyguladığı böl-yönet politikaları, kürd hareketleri arasında fikir ayrılıklarına neden olmuş ve ortak bir direniş hattı oluşturmayı zorlaştırmıştır. Bu bağlamda, kürd halkının bilinçlenmesi ve kendi tarihine sahip çıkması büyük önem taşımaktadır.

Kürd devletleşme sorunsalına çözüm odaklı yaklaşmak için, uluslararası toplumun çifte standartlarını sorgulamak ve kürdlerin kendi kaderlerini tayin hakkını desteklemek gerekmektedir. Beşikçi'nin vurguladığı gibi, kürd halkının bağımsızlık mücadelesi aynı zamanda kültürel ve sosyolojik bir bilinçlenme meselesidir. Kürd halkının tarihsel gerçeklerle yüzleşmesi, kendi kimliğine sahip çıkması ve ortak bir gelecek inşa etmesi, ulusal mücadelede belirleyici olacaktır.

Goran Candan

 

 

 

 

 

 

 

"Dünya üzerinde hiçbir şey sınırlardan daha tiksinti verici, daha aşağılık olamaz."
Herman Hesse
(Görkemli Dünya kitabından)

ÇOK DOĞRU!
İşgalci, İslamo-Faşist türk, arab & fars ilhakçıların, talancıların, sömürgecilerin kadim kürd ülkesi KÜRDİSTAN üzerinde yarattıkları SUNİ SINIRLAR insanlığın en büyük utancıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KURDISTAN

Speighel Der Werelt 1540

 

Kürd Halkının Bağımsızlık Mücadelesi ve Teslimiyetçi Liderlerin Engeli


—— “Kürdlerin özgürleşmesi, yalnızca işgalci rejimlere değil, kendi liderlik yapısına da karşı bir mücadeleyi gerektirir”.


Zorba, baskıcı, otokratik, totaliter ve diktatör bütün rejimlerin elinin altındaki ezilen ve sömürülen insanlara sempati duyuyor, kurtulup özgürleşmelerini diliyor ve destekliyoruz. Bu, insan olmanın en önemli bir gereğidir.


Peki, acaba bizim dışımızdaki insanlar da böyle düşünüyor mu? İşgal, sömürü, baskı, işkence ve tehdit altındaki halklara sempati ve dayanışma gösteriyorlar mı?


Evet, gösteriyorlar ama kürdlerden hariç! Dünyanın bütün ezilen ve sömürülen halklarına sempati ve desteklerini sunuyorlar; ancak bir tek kürdlere sempatik görünseler bile herhangi bir destek sunmuyorlar. Bunun tek sebebi ise islami dini ideolojiye bağlı olarak Kürdistan’ı işgal etmiş olan uluslara “kardeşimizdir” diyen teslimiyetçi kürd liderlerdir. Dünya, kürd liderlerinin bu utanılası, alçak ve kirli tavırlarından dolayı kürdlere hiçbir destek sunmuyor! “Madem birbirlerinin kardeşleridirler, o zaman bize ne, ne halleri varsa görsünler” diyerek kürdleri bu acıklı hallerinde yalnız bırakıyorlar.


Kürd liderlerinin teslimiyetçi, pasif ve taviz veren bu yaklaşımı, kürd halkını yalnızca içeride değil, uluslararası arenada da güçsüz bırakmıştır. Dünya, liderlerinin bu tutumu yüzünden kürd halkını bağımsız bir özne olarak görmemekte, onların acılarına ortak olmamaktadır. Ancak halklar arasındaki dayanışma, liderlerin diplomatik ilişkilerinden bağımsız olmalıdır. Zira özgürlük, yalnızca devlet politikalarının değil, bireylerin iradesiyle şekillenir. Bugün kürd halkının kaderi, liderlerinin değil, kendi mücadelesinin gücüne bağlıdır.


Kürd halkı, tarih boyunca büyük acılar yaşamış ve buna rağmen direnme ruhunu hiçbir zaman kaybetmemiştir. Ancak ne yazık ki, kürd halkının bu direnişi, liderlerinin teslimiyetçi politikaları yüzünden desteklenmemekte ve uluslararası toplumda hak ettiği karşılığı bulmamaktadır. Kürdlerin özgürleşmesi, yalnızca işgalci rejimlere değil, kendi liderlik yapısına da karşı bir mücadeleyi gerektirir. Halk, kendi milli haklarına, kültürüne, diline ve tarihine sahip çıkarak, liderlerin teslimiyetçi tutumlarını aşmalı ve kendi özgürlük mücadelesini uluslararası alanda daha görünür kılmalıdır.


Bu noktada kürd halkı için en önemli görev, içsel dayanışmayı güçlendirmek ve bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini kararlılıkla sürdürmektir. Kendi diline, kültürüne ve kimliğine sahip çıkmak, sadece bir kimlik mücadelesi değil, aynı zamanda insan olmanın en temel gerekliliklerinden biridir. Kürd halkı, liderlerin taviz veren ve halkın geleceğini hiçe sayan politikalarına rağmen, öz gücüyle ve dayanışma ruhuyla tarih sahnesindeki yerini yeniden kazanabilir. Bu, sadece kürd halkı için değil, tüm ezilen halklar için bir örnek ve umut kaynağı olacaktır.

 

Kürd liderler hain

—— Balık baştan kokar..

Kobani'de, Cizre'de, Sur'da, Şirnak'ta, provokatörce tertiplenmiş bir dizi sahte direniş mevzilerinde yüzbinlerce kürd genci telef edildi! Hala telef oluyorlar.

Kürdlere bu kadar çok ve bu kadar büyük kaybettirmenin en büyük nedeni İŞBİRLİKÇİ HAİN KÜRD LİDERLERdir. Birde kürdler hiç atakta değil, hep savunmada olma durumundadır!

Atakta olabilmenin tek koşulu örgütlü olmaktır. Örgütlü olmanın en büyük avantaji aynı anda hem başarılı savunma yapabilmek ve hemde etkili siyasi, askeri, diplomatik ve kültürel hamleler gerçekleştirebilmektir.

Kürdler örgütlüdür diyeceksiniz. Ama hayır. Kürdler türkler tarafından örgütlendirilmiştir. Xapo Hareketi ve yan örgütleri HDP ve türevleri de direktmen türkler tarafından kontrol edilmektedir.

Diğer kürd örgütlerinin önemli bir kesimi, Bakur KDP'leri, KUK, Pêşeng vb hareketlerin içinde de sızma yoluyla en üst tavan katta türk kontrolü tesis edilmişti. KUK’un liderliği ise eroin kaçakçılığı vasıtasıyla direktmen (Süleyman Demirel Ergenekon'un şefi) devletle çalışmaktaydı.

Bir yıldan fazla süren ve her iki taraftan altın damlası değerindeki yüzlerce yetişkin kadromuzun tasfiye edildiği ve Kuzey Kürdistan'ın bu zorlu döneminde kürd halkının bu en fedakar ve en katıksız yurtsever kadroları aileleriyle birlikte tasfiye edildiği Xapo Hareketi ve KUK çatışması olaylları 1979'da cereyan etmesine rağmen hala hafızalarda canlıdır. Bu kadrolar her iki hareketin provokatör liderliği tarafından vurulmaktaydı ve sonra da devlet güçleri bu kadrolarımızın ailelerini sorgu, mahkeme ve hapis müeyyideleriyle yıpratarak tamamen tasfiye ediyordu.

Bundan dolayı kürd siyasetçi ve liderlerin çoğu haindir. Aralarında temiz kalmış çok az kişi ve çevre mevcuttur. Yani bütün bu umutsuzluğa rağmen hala küçük bir umut ışığı var ve bu umut ışığı sönmemiştir.

En büyük umudumuz olan en önce harekete geçmesi gereken yurtsever kürd gençliğidir, sonra çok zorlu dönemlerden süzülerek gelen temiz kalmış azınlık durumundaki yurtseverlerdedir.

Bu tükenmez umut güçlerimizin çok kısa zamanda harekete geçerek bu büyük KÜRD KIYIM VE YIKIMININ önünü alacak umut ve perspektif işaretini bir an evvel vermeleri dileğiyle.

Goran Candan

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kurdistan yek welat e
Qefqas, Bakur, Başûr,
Rojava û Rojhilat e

Goran Candan

 

 

 

YAN KURDISTAN YAN NEMAN!

“Welate min tu yî bûka cîhanî
Hemî bax û bihuşt û mêrg û kanî
Şepal û şeng û şox û naz û gewr î
Gelek şêrîn û rind û pir ciwan î
Serî taca Selehedînê Kurdî
Enî roj e di birca asîmanî
Du birhên te kevanê Rusteme Zal
Du zulfên te ji tîrên qehremanî”

 

 

Hewraman, Kurdistan

Kürdleri kürd yapan
medeniyeti yaratan
yiyecek, sanat, yaşam ve ülke:
Sen hep varolasan Kürdistan!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

INDEPENDENT KURDISTAN
STOP TURKISH, ARABIC & PERSIAN INVASION & COLONIALISM

 

 

 

 

 

Nazist Army in Europe (Poland) 1942
Islamist Turk Army In Kurdistan 2017
(Kurdish Town Nisibin 2017)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kürdistan 7 parçaya parçaya bölünmüş olsa da kürdlerin ORTAK VATAN'ıdır.



Kürdistan türkiye, iran, ırak, suriye, ermenistan, azerbaycan ve gürcistan tarafından tam 7 parçaya böldürülmüş ve paylaşılmıştır.

İlk paylaşım Kürdistanı osmanlı ve fars devletleri tarafından iki parçaya böldürttü: Kasri Şirin işgalci anlaşması 1631

İkinci paylaşım Rusya ve İran tarafından üç parçaya bödürttü: Türkmen Çay işgalci anlaşması 1828

Üçüncü ve paylaşım Emperyalist Lozan koplo anlaşması ve işgalci islamo-faşist vatansız türklerin kendilerine bir vatan bulma hokkabazlığı netticesinde İngiltere, Fransa, Almanya'nın fiili müdahalesiyle yeni

yaratılan üç suni ulus Türkiye, Irak, Suriye ve İran tarafından tam yedi parçaya böldürtülüp paylaşıldı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

WHERE IS TURKEY?
-- There is NO country with the name of Turkey.
The name of Turkey was invated by Germans: 'Turkei'!

The country you call Turkey is actually Kurdistan and Eastern Greece. In 25 December 1935, the names of all Kurdish and Greek villages and towns were changed to absurd Turkish names

25 Aralık 1935
Meclis’te alınan kararla kürd yerleşim yerlerinin isimleri değiştirildi.
Eski ve tarihi yerleşim yerlerinin isimleri absürd isimlerle değiştirildi.
Kürd yerleşim yeri isimlerinin değiştirilmesi asimilasyonun önemli bir ayağıydı.

 

 

 

 

 

 

Em ê bi serkevin!
Kazanacağız!
Ven Ceremos!
We Shall Overcome!
Vi ska segra!


 

 

 

 

 

 

 

 

Kurdistan Li Nav Dilê Min e
Kurdistan zerrê dilê min e
Kurdistan le dil-î min da ye

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



SADECE KÜRDLERİN OLAN KÜRD ULUS DEVLETİ TEK KURTULUŞ VE KÜRDÜN DERDİNE TEK DERMANDIR

Ulus devlet (kürd devleti) ve azınlık-karma devlet (Kürdistan devleti) arasındaki farkı anlamayanlar siyaset yapmasın. Kürde ikincisi değil BİRİNCİSİ dermandır. İkincisi ise kürdün başına yeni açılacak olan büyük belalar demektir.

Ama bırakın kürd ulus devletini, kürdler şuan Kürdistan'daki azınlıklardan oluşacak olan bir karma Kürdistan azınlıklar devletinden bile çok uzaktadır.
Eğer yarın siyasi iktidar erkinin sadece kürdlerin elinde olan bir kürd ulus devleti yerine, siyasi iktidar erkinin azınlıkların elinde olduğu karma Kürdistan azınlıklar devleti kurulursa, o zaman bölge devletlerden destek alan Kürdistan'daki bölücü azınlıklar daha çok kürd katledecekler. İşini baştan sağlam yapmayı önünde koy ki ilerde bu tür büyük sorunlarla karşılaşmayasın. Bu konuda çok iyi bir ders alabileceğiniz kötü Güney Kürdistan örneği ortadadır. Oradaki türkmen ve hıristiyan azınlıklar onları islamın kanlı kılıcından onlarca kez kurtarmış olan kürdlerin yerine, onların boynuna herzaman islamın kanlı kılıcını vurmuş ve hala vurmaya devam eden Türkiye, Suriye, Irak ve İranı destekliyorlar. Tarihini unutma ki geleceğini sağlam inşa edebilesin.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

INDEPENDENT Kurdish National State NOW!

 

 

 

 

 

 

 

 

The Kurds' desire for independence and freedom is a very strong longing and demand from history.
The Kurdish Nation is a nation in love with freedom.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Turk go home!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Support Meeting for Kurdistan in Europe

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Stockholm Sergelstorg

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Stockholm Medborgarplatsen

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Free Kurdistan !

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kurdistan Israel USA = Forever!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aftonbladet. 14.11.2014

Men Sverige är HAMAS-Älskare! Tyvärr.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Berxwedan jiyan e - Ne ku jiyan berxwedan e!

Bijî Kurdistan!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Yunanlı tarihçi Ksenofon’un kardukları, Strabo’nun gordiyaları, Polybious’un kurdiyaları, Plinius’un bahsettiği Corduenilerin ülkeleri bugün kürdlerin üzerinde yaşadıkları ve kendilerine ait olan topraklarıdır.”

Wilhelm Köhler - 1928

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kürdistan Sokağı levhası, Katalonya
"Asyalı, Hint-Avrupa kökenli, Türkiye, İran, Irak, Suriye ve Ermenistan/Azerbaycan arasında bölünmüş/yaşayan ve bağımsızlık için mücadele eden millet".

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HAİN, İŞBİRLİKÇİ, SAHTE MİLLİYETÇİ, İSLAMİST & SAHTE-SOLCU KÜRD LİDERLER TARAFINDAN SATILMIŞ
BÜYÜK KÜRDİSTAN DAVASI & DEVRİMİ

13/09 - 10/10 2022 tarıhleri arasında Doğu Kürdistan'da işgalci-barbar İran İslam Devleti ahlak polisleri tarafından ''saçını iyi örtmedi'' sudan bahanesiyle salt savunmasız güzel bir kürd kızı olduğu için Saqiz şehrinden Jina Emînî adlı 22 yaşındaki kürd kızı Tahran'ın fars ahlak polisleri tarafından mahsusen alıkonularak önce kahpece tecavüz edilerek sonradan da tecavüz olayını gizlemek için büyük işkencelerle ve hunharca katkledildi. Bu hunhar cinayeti protesto etmek için sokağa dökülen doğu Kürdistan'daki kürd halkının dinmeyen gösterileri yavaş yavaş bir kürd halk ayaklanmasına dönüştü. Ama sadık bir kürd liderliği diye bir fenomen olmaması yüzünden tıpkı 2015-2017 yılları arasında Kuzey Kürdistan'da 'Hendek Olayları'nda olduğu gibi bu Doğu Kürdistan kürd halk ayaklanamsı da hezimete uğramaya mahkumdur, çünkü kürdlerin işgalcilerinin hizmetinde olan İSLAMİST ve SAHTE-SOLCU işbirlikçi hain kürd liderliği bir kürd devrimine karşıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ala Kurd & Amerîka

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kê cegera Cegerxwîn xwûn kir?
Kê ew kir ceger bi xwîn?
Kê ew dîn kir?
Bersiv: Kurdên dewletnexwaz.
KÎ DEWLET BO KURDA NAXWAZE?
Bersiv: Serokên kurdan ên xaîn.

Serokên kurdan - ;Ên dewletnexwaz
Xaîn û nezan
Peritandin li wî - Dil û cerg û can
Loma ew
bû wisa dîn
li nav van ker û dînan
cegerperitî û cegerxwîn ..


HEMÎ SEROKÊN KURDAN XAÎN IN li hevber vê doza kurda ya mezin û rewa..

Beşek ji van serokên xaîn dibêjin ''dewleta serbixwe bo kurda pir xirab e, em li dij avakirina dewleteka kurd in'., Beşeke din ji wan jî dibêjin ''bo dewleteke kurd ne wext e hîna''. Û wext jî qet nayê!!


 

 

 

 

 

 

 

Newroz a Kurdistanê

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Stop The Turkish State Terror in Kurdistan!

 

 

 

 

 

 

 

Kurdish people: They are a captured people.
—- It is clearly seen in this picture that the invading-Islamist Turkish army is the ENEMY No. 1 of the Kurdish civilian people,
In Kurdistan, it behaves in exactly the same hostile way as in a hostile country.

Kürd halkı: Esir alınmış bir halktır.
—- Bu resimde de çok iyi bir şekilde görülmektedir ki işgalci-islamist türk ordusu sivil kürd halkının 1 No'lu DÜŞMANIDIR,
Kürdistan'da düşman bir ülkede hareket edildiği gibi işte tam böyle düşmanca davranmaktadır.

 

 

İŞGALCİNİN KÜRDİSTAN'DAKİ BÜTÜN SINIRLARINI YIKACAĞIZ!



İnvaderande turkar delade Kurdistan med minnfält 1923 och nu med en 900 km lång mur för att kunna stoppa det kurdiska folkets enighet..
Om minor inte lyckades dela det kurdiska folket, kommer murar att göre det tro?
Knappast.
Men invasion, rasismen, schauvenismen och expansionismen är välstruktuerarad i den landlösa rasistiska och nationalistiska turkens hjärna.

 

(İşgalci türkler, Kürdistanı'nın birliğini bozabilmek için 1923'te Kürdistan'ı mayınlı sınırlarla bölmüş, şimdi de 900 km uzunluğundaki bu duvarla..
Tel örgülü mayın tarlaları Kürt Halkını bölmeye yetmediyse bu duvarlar mı bölmeye yetecek? Asla!.
Ama vatansız işgalci türk'ün beynindeki işgalcilik, ırkçılık, şovenizm ve yayılmacılık iyi yapılandırılmıştır.)

 

 

 

Kurdistan - çîroka Mezopotamyayê ye ku hêj nehatiye vegotin.

Kurdistan - The Untold story of Mesopotamia

 

 

#Kürd araştırmacı Almanya'daki Göttingen Üniversitesi Yapısal Jeoloji ve Jeotermik Bölümü'nden Dr. Renas I. Koshnaw (Xoşnaw) ve ekibinin yaptığı bir araştırma, Kürdistan'nın altında, ta Doğu Kürdistan'a doğru uzanan bir yarık olduğunu ortaya koydu

Rudaw.net/turkish/people-places/11022025


UYARIYORUZ!!

—- Bu yarık ne anlama geliyor? Kürd şehirleri için deprem bakımından ne gibi bir tehlike oluşturuyor?

Dr. Renas I. Koshnaw ve ekibinin yaptığı araştırma, Kuzey Kürdistan’dan ta Doğu Kürdistan’a kadar uzanan yaklaşık 1.500 kilometrelik devasa bir yarık keşfedildiğini ortaya koydu. Bu yarığın, milyonlarca yıl önce var olan Tetis Okyanusu’ndan kalan okyanusal bir levhanın kopması sonucu oluştuğu belirtiliyor!

Jeologlar, bu yapının bölgedeki deprem risklerini artırabileceğini belirtiyor. Özellikle Bitlis-Zagros dağ kuşağının fazla enerji biriktirdiği ve Doğu Anatolia fay hattının buraya enerji transfer ettiği ifade ediliyor. Bu durum, Semsûr ile Hekari arasındaki kentler, özellikle Bitlis, Diyarbekir, Merdin, Ruha ve Siirt gibi şehirler için deprem riskini artırıyor!!!!!

Bu nedenle uzmanlar, bu bölgelerdeki kentlerin depreme hazırlıklı olması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor.

Keşfedilen bu yarık, bölgedeki kürd şehirleri için deprem riski oluşturuyor. Bu nedenle, bölgedeki yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesi ve olası depremlere karşı hazırlıklı olunması büyük önem taşıyor.

Mereş merkezli 6 Şubat 2023 depremleri, Kuzey Kürdistan'da büyük yıkıma ve can kaybına neden oldu. Depremin etkilediği bölgeler kürd nüfusun yoğun olarak yaşadığı illerdir. Bu bölgelerdeki yapılaşma politikaları ve depreme dayanıklılık konuları, yaşanan felaketin boyutlarını anlamak açısından önemlidir. Kürd nüfusun özellikle telef olması için işgalci islamist türk devleti çürük yapı izni veriyor!!

Minare gibi yüksek binalar DİKMEYİN! Evler en fazla 4 yada 5 katlı olmalıdır ve zincirleme yenaya sıra halinde ve bitişik inşa edilmelidir

Deprem bölgelerinde, özellikle kürd nüfusun yoğun olduğu illerde, yapı denetimi ve inşaat standartlarına uyum konusunda MAKSATLI politikaların uygulandığı gözlemlenmiştir. Bu eksiklikler, binaların depreme karşı dayanıksız olmasına ve yıkımın daha büyük boyutlara ulaşmasına neden olmuştur. Özellikle yüksek katlı ve çürük yapıların inşasına izin verilmesi, can kayıplarını artıran faktörler arasında sayılabilir.

Deprem sonrası arama kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarında kasıtlıca işlenen sorunlar yaşanmıştır. Özellikle Kürdistan'ın Semsûr gibi illerinde, devletin enkaz kaldırma ve insan kurtarma konusunda MAHSUSEN geç kaldığı, yiyecek, su ve giyecek malzemelerinin ulaştırılmasında etkisiz kaldığı ve halkın kendi başına bırakıldığı rapor edilmiştir. Bu durum, binlerce insanın kurtarma ekiplerinin gecikmesi ve zamanında müdahale yapılmaması nedeniyle yaşamını yitirmesine yol açmıştır.

Ayrıca, enkaz kaldırma çalışmalarının başlamasında yaşanan gecikmeler de halk arasında tepkilere neden olmuştur. Özellikle bazı bölgelerde, enkaz kaldırma çalışmalarının geç başlaması ve yeterli ekipmanın olmaması, enkaz altında kalanların kurtarılma şansını azaltmış ve can kayıplarını artırmıştır. Bu durum, deprem sonrası müdahale süreçlerinin etkinliğini sorgulayan eleştirileri beraberinde getirmiştir.

Sonuç olarak, 6 Şubat 2023 depremleri, özellikle kürd nüfusun yoğun olduğu bölgelerde yapılaşma politikaları ve depreme dayanıklılık konularındaki eksiklikleri gözler önüne sermiştir. Ayrıca, deprem sonrası arama kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarındaki koordinasyon eksiklikleri ve gecikmeler, can kayıplarının artmasına neden olmuştur. Bu durumlar, gelecekte benzer felaketlerin önlenmesi için yapı denetimi ve afet müdahale süreçlerinin gözden geçirilmesi gerektiğini göstermektedir. Bunu işgalci devletten beklemek abes olduğu için kürd liderlerini ve örgütlerini bu alanda önemli görevler beklemektedir.

 

____________________________

 

 

Sömürge Kürdistan'da Deprem, Yapılaşma Politikaları ve Kriz Yönetimi

Kürdistan'da depremler, özellikle depremler esnasında toplu telefe sebebiyet veren sakat yapılaşma politikaları, kent planlaması ve kriz yönetimi açısından ciddi sonuçlar doğuran doğal afetlerdir. Kürdistan, aktif fay hatları üzerinde bulunan bir ülke olarak tarih boyunca büyük depremler yaşamış ve bu depremler sonucunda ciddi can ve mal kayıpları meydana gelmiştir. Özellikle 6 Şubat 2023 Mereş merkezli depremler, hem bölgesel hem de ulusal düzeyde büyük yıkıma neden olmuş ve afet yönetimi açısından önemli dersler ortaya koymuştur.

Yapılaşma Politikalarının Depreme Etkisi

Depremin etkilerini artıran en önemli faktörlerden biri, yapılaşma politikaları ve inşaat standartlarıdır. Kürdistan'da inşaat sektörünün denetimi, uzun yıllardır tartışmalı bir konu olup, özellikle işgalci türk devleti tarafından çürük yapı izinleri verilmektedir. Bir de buna hızlı kentleşme süreci de katıldığında, Kürdistan'ın bütün şehirlerinde denetim eksiklikleri yaşandığı gözlemlenmiştir. Bu durum, çok sayıda depreme dayanıksız yapıların inşasına neden olmuş ve olası bir depremde yıkım riskini artırmıştır.

Özellikle depremden en çok etkilenen bölgeler arasında yer alan Diyarbekir, Semsur, Merdin, ve Ruha gibi illerde, yapı denetim prosedürünün hiç olmadığı yönünde çeşitli eleştiriler bulunmaktadır. Bölgedeki yüksek katlı yapıların büyük bir kısmının, depreme dayanıklılık açısından yetersiz olduğu ve denetim mekanizmalarının eksikliğinden dolayı bu binaların inşa edilebildiği belirtilmiştir. Bu bağlamda, afet risklerini minimize etmek için yapı standartlarının sıkı denetim altına alınması gerektiği açıktır.

Deprem Sonrası Kriz Yönetimi

6 Şubat 2023'te meydana gelen depremler sonrası kriz yönetimi konusunda maksatlı müdahale etmeme durumu yaşanmıştır. İlk saatlerin ve günlerin afet yönetimi açısından kritik olduğu bilinmektedir. Ancak, kürd nüfusunun doğal olarak yoğun olduğu şehirlerde, canlı arama kurtarma ekiplerinin ve yardım malzemelerinin ulaşmasında kasten gecikmeler olduğu rapor edilmiştir. Özellikle Semsur ve Mereş gibi şehirlerde, depremden etkilenen vatandaşlar, yardım ve kurtarma ekiplerinin ilk 48 saatte gelmemesi nedeniyle büyük kayıplar yaşadıklarını ifade etmişlerdir.

Buna ek olarak, enkaz kaldırma süreçleri de tartışma konusu olmuştur. Depremden sonra bazı bölgelerde, özellikle ağır yıkım yaşanan yerlerde kepçelerin kullanılmasına izin kasten verilmediği ve bu nedenle arama kurtarma çalışmalarının geciktiği yönünde eleştiriler yapılmıştır. Enkaz altında kalan insanların kurtarılma şansının azalmasına neden olan bu durum, halkın ve sivil toplum kuruluşlarının tepkisini çekmiştir. Enkaz kaldırma işlemlerinin planlanmasında ve uygulanmasında daha etkin ve hızlı bir koordinasyonun sağlanması gerektiği vurgulanmaktadır. Ama her fırsatta kürd halkının imha olmasını planlamış olan ve doğal afetlerde bile kürd halkının kırılmasını fırsat bilen işgalci türk devletinin bu konuda adımlar atacağını beklemek çok büyük bir naivlik olur.

Halkın Tepkileri ve Sosyal Etkiler

Deprem sonrası halkın tepkileri, kriz yönetimi süreçlerinin başarısını değerlendirmek açısından önemli bir göstergedir. 6 Şubat depremlerinde, özellikle ilk günlerde yetersiz müdahale, organizasyon eksiklikleri ve bazı bölgelere yardımın geç ulaşması gibi faktörler halkın yoğun eleştirilerine neden olmuştur. Sosyal medyada ve geleneksel medyada yer alan şikayetler, işgalci türk devetini mahkum etmiştir.

Ayrıca, halkın en büyük tepkilerinden biri, arama kurtarma çalışmalarında kepçelerin kullanılmasına geç izin verilmesi olmuştur. Kurtarma çalışmalarında iş makinelerinin kullanımının gecikmesi, enkaz altında kalan birçok insanın hayatını kaybetmesine yol açmıştı.

 

 

Kürdistan DEPREM KUŞAĞININ TAM ÜZERİNDE BİR ÜLKEDİR
05.02.2023 tarihinde Kürdistan'da vuku bulan depremin zayiatı aslında ÇOK BÜYÜK. Reichter 7.8

 

 

 

 

 

 

 

 

Kürdistan'da inşa edilen evlerin:
alt katlarının duvarları 50 cm
2. katlarının duvarları 40cm
3. katlarının duvarları 30 cm
4. katlarının (SON KAT) duvarları 25 cm OLMALIDIR.
Beton krişler (stunlar) de bugünkü gibi 25X15 cm yerine 45X25 cm olmalıdır.
4 kattan fazla ev dikmeye müsaade EDİLMEMELİDİR.
4 kattan yüksek binalar YIKILMALIDIR ve bunu yapan müteahhitler hem para ve hemde hapis cezası yaptırımlarıa tabi tutulmalıdır.

Kürdistan'ın önemli bir nisbeti insanlarıyla birlikte telef oldu.
Bu bir halkın başına gelebilecek çok büyük bir musibettir. Kürdler gibi devleti olmayan mazlum ve esir bir millet için çok zor bir durumdur. Kürd nüfusun doğal afetlerde telef olup çürümesi için işgalci türk devleti şu an elinden ne geliyorsa arkasına koymuyor. İşte bunun içindir ki Kürdistan'da kurtarma çalışmalarını aktif ve azimli bir şekilde değil, tam tersine ya imkan yoktur deyip yapmıyor yada çok passif bir şekilde yapıyor ki kürd kazazedeler kurtarılmadan ölsün.

Kürdistan'da hayatta kalan depremden kazazedeleri:
--- Devletten kurtarma yardımı görmedik, enkazları çıplak ellerimizle kazıyoruz. Devlet enkaz yığınların altında ölmemizi istiyor. Orada enkazın altında şimdi çocxuklarımız var.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

UYARI !

 

-- Deprem Kuşağı üzerinde olan Kürdistan ahalisine!

Dünyamızın YERALTI ve diğer TABİİ kaynaklarını ÇARÇUR ederek kullanan emperyalist güçlerle beraber TÜRKİYE gibi geri, istilacı, sömürgeci ve YAĞMACI devletlerin TABİAT ANAMIZIN DA IRZINA GEÇMELERİ SONUCUNDA dünyamızın doğa dengesi giderek bozuluyor..
Türkiye Kürdistan'da kasten çıkardığı orman yangınlarıyla, Kürdistan'da kirli enerji kullanımını kasten yaymasıyla ve Kürdistan tabiatını hoyratça kullanarak, Kürdistan doğasının ırzına tam geçerek, dünya tabiatının önemli bir parçasını tamamen tahrip ediyor.
İşgalci sömürgeci Türkiye aynı zamanda azılı bir DOĞA KATİLİDİR.
Sel, fırtına, kar, tipi, yağmur, dolu ve DEPREM FELAKETLERİ dönemine giriyoruz artık çünkü bu sömürgeciler tabiatın dengesini tam bozdular.
Buna göre herkes tedbirini alsın.
Şimdiye kadar deprem olmamış yerlerde deprem olmaya başladı !! Örneğin Danimarka, İsveç ve Norveç gibi ülkelerde deprem şimdiye kadar bin yılda ancak bir defa oluyordu...
Ama bu son dönemlerde her tarafta, hafif şiddette de olsa sık sık deprem olmaya başlamış.
Önümüzdeki dönemlerde DÜNYAYI BÜYÜK DOĞA FELAKETLERİ bekliyor.
Kürdistan zaten deprem kuşağı üzerinde olan bir ülkedir. Attığınız her ev temelini bu durumu göz önüde bulundurarak atın.
Hafif ve orta şiddetteki depremlerde bile evlerin karton misali nasıl kolayca yıkıldığını görüyorsunuz. Önümüzdeki dönem şiddetli ağır depremlere gebedir. Ona göre yüksek ev inşa ederek masum insanlara artık kıymayın Kürdistan'da.
Bir taraftan işgalci sömürgeciler, bir diğer taraftan da siz VURMAYIN artık daha fazla bu yaralı halka!

5 Nisan 2019 (FB)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Roja Reş 06.02.2026

Xeta San Andreas ya sînorên reşeparçeyan li Kaîiforniya'yê, 1200 km dirêj e 32 km kûr e

San Andreas Fay Hattı Kalifornia 1200 km uzun 32 km derin

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bawe gurgur Kirkuk 1901

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kurdistan. Ewliya Çelebi

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Remarkable Tombs In Kurdistan - 1700s

Historcal Ruins In Kurdistan

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KURDISTAN COLORED MAP 1892 ROYAL GEOGRAPHICAL SOCIETY

1892

Kurdistan map 1892

Iraq was founded 1932
Turkey founded 1923
Syria founded 1945
Iran founded 1935

Kurdistans karta från 1892

Irak grundades 1932
Turkiet grundades 1923
Syrien grundades 1945
Iran grundades 1935

Kurdistan Karte aus 1892

Irak wurde 1932 gegründet
Türkei wurde 1923 gegründet
Syrien wurde 1945 gegründet
Iran wurde 1935 gegründet

(Maunsell'in 1892 tarihinde hazırladığı Kürdistan'ın Fiziki Haritası. Bu harita, 1831 tarihinden itibaren aktif olarak yayın hayatına devam eden The Geographical Journal dergisinin 1894 yılı sayısında yayınlanmıştır.)

 

13 x 13.25 Uncirculated Color Map of Kurdistan by Capt, F.R. Maunsell R.A. Detailing land routes and river routes and altitudes in feet.. This map was folded once, then in thirds. Published by the Royal Geographical Society 1894. Kurdistan covers about 74,000 sq mi (191,660 km²), and its chief towns are Diyarbekir, Bitlis, and Van in Northern Kurdistan which is ockupied by Turkey now, Mosul, Erbil and Kikuk which is ockupied by Iraq now, and Kermanshan which is ockupied by Iran now. Lacin which is ockupied by Armenia and Azerbaijan now. The total area of Kurdistan is estimated at approximately 750,000 km². Others estimate as many as 100 million Kurds live in Kurdistan, which covers an area biger than France. The Kurdistan Province in Iran, Iraq, Syria and Armenia & Azerbaijan are included in the usual definition of Kurdistan which is the biggest part of Kurdistan and is occupied by the Islamo-Fascist Turkey today.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

1896 Russian Map of KURDISTAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Mervani Krallığı - Kürdistan’ ibareli harita…1130

Mervani Kürd Devleti 990-1100 yılları arasında Ahlat - Silvan - Diyarbakır - Urfa - Mardin vb bölgelerde egemenlik sağladı.

Devletin kurucusu Baz Ebu Abdullah El-Kurdi Hizan’ın bir köyünden (Durîye Mervan Bölgesi) olup yiğitliğiyle ün yaparak devlet kuracak güce ulaşmıştır.

 

 

 

 

 

Kardukilerin bir köyüne vardık. Burası dağlar ve geçitlerle çevrili zor bir coğrafya.
Kardukiler bizi görür görmez kadın ve çocukları dağa gönderdiler.
Erkekler dağların tepesinde şarkı söyleyerek ansızın ordumuza saldırdılar. Ordumuza ok ve taş fırlattılar.
Bağımsız bir kabile olan Kardukiler, Pers Kralına düşmandılar. Kardukya coğrafyasında kaldığımız süre içerisinde cehennemi yaşadık ve büyük acılar çektik.
Ksenofon, Anabasis, M. Ö 400

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

CVRDISTAN 1682
DIARBECK

 

Sözüm ona türk meclisinde
''bana üzerinde Kürdistan adı geçen ESKİ bir tek harita gösterin Kürdistan'ı kabul edeyim''
diyen o türk parlamenterin gözünün içine sokun bu haritayı.
Üstelik Kürdistan türkmenlerin ülkesidir iddiasında bulunuyordu!
Baksın şimdi Kürdistan neresidir ve türkmenler de kimdir:

Geography and Perceptions of Kurdistan

(From Intl. Journal of Kurdish Studies - 20th Anniversary Issue)



1682 YILINA AİT BİR KÜRDİSTAN (CVRDISTAN 1682) HARİTASINDA 'Turcomania' yani ''türk''men SÖZÜ İLE İLGİLİ ÖNEMLİ NOT:

Sürekli türk milliyetçileri ve ırkçıları 'türkmenler ve türkmenlerin hakları' diye çığırtıyorlar. Önce bu türkmen sözü nedir ve türkmenler kimdir bir ona bakalım. Türklerin de artık sık sık belirtiği gibi kürdler Kürdistan'da binyıllardır bulunmaktadır. Türkler Kürdistan'a daha yeni geldi sayılır. Türklerin bölgeye gelişleriyle bir kısım yerli halk türklerin yerleşim vb sorunlarında türklere yardımda bulundular. Zamanla bunlar türklerle beraber olarak kalmaya başladılar. Bunun için kürdçe'de bunlara 'türklerle beraber kalanlar' anlamına gelen 'turkman' denmeye başlandı. 'MAN' kürdçede kaldı demektir. Yani türklerle kaldı. Sonra türkler devlet kurduklarında bunlar türklerin devletinde görev alan bir kesim olarak Kürdistan'da nüfus olarak giderek büyüyen özel bir katman oluşturdular. Türkmenlerin dilinin önemli bir kesiimin hala kürdçe olduğu, türkmenlerin sosyal-siyasal ve kültürel ruhi şekilleniş bakımından hala kürdlere daha çok benzediğinin en büyük sebebi de budur. Kürdistan'da yarı türkçe ve yarı kürdçe konuşan bu kesimin yoğunlukla yaşadıkları bölge bazı haritalarda da belirtilmiştir. İşte yukarıda gördüğümüz 1682 yılında latin dilinde 'CVRDISTAN' olarak etiketlenen bu KÜRDİSTAN HARİTASI'nda görüldüğü gibi turkomanların, türk kalanların yani türkmenlarin yoğunlukta yaşadıkları Kürdistan'ın Serhed bölgesindeki haritada adları geçmektedir. İşte türkmenlerin bütün hikayesi budur: ''Hez ederem''..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

TARİHİ İLGİNÇ BİR MEKTUP
SANKİ KÜRDLERİN BİNLERCE YILLIK TARİHİNİ ANLATIYOR

Üretmeyen toplayıcı, avcı, talancı vahşi kavimlerin yılda dört defa hasılat elde edilen BEREKETLİ HİLAL TOPRAKLARI olan KÜRDİSTAN ÜLKESİNE SALDIRI tarihini anlatıyor bu mektup.

 

 

Sümerli bir şair ve öğretmen olan Ludingirra binlerce yıl öncesinden bize bir mektup yazmış.
Mektubunda şunları söylüyor;

“Ben bir Sümerli öğretmen, şair ve yazarım.
Yaşım yetmiş beşi bulduğundan öğretmenliği bıraktım fakat şairlik ve yazarlık ölünceye kadar sürecek.
Bu yaşam öykümü daha çok gelecek kuşaklar için yazmaya başladım.
Bizim ulusumuz, dilimiz, geleneklerimiz, sosyal yaşantımız, sanatımız unutuluyor artık.
Bu güzel ve uygar ülkemize heryerden göz diktiler.
Göklere uzanan basamaklı kulelerimizin, görkemli tapınaklarımızın, arı gibi çalışan çarşılarımızın, her tarafa ulaşan kervanlarımızın, dümdüz uzanan yollarımızın, bol ürün veren tarlalarımızın, nehirlerimizde ve açtığımız kanallarda salına salına yüzen teknelerimizin, her türlü bilgiyi veren okullarımızın ünü uzak ülkelere kadar yayıldığından; ilkel olan bu ülkelerin halkı kıskandı bizi.
Fırsat buldukça üzerimize saldırdılar. Kentlerimizi yakıp yıktılar.
Biz yaptık, onlar yıktılar; biz yaptık, onlar yaktılar. Halkımız hatta krallarımız tutsak oldu.
Ailelerimiz dağıldı. Tarlalarımız, bahçelerimiz bakımsızlıktan kurudu; hayvanlarımız açlıktan öldü ve böylece kökü binlerce yıl önceye dayanan ulusumuz yoruldu, dayanamayacak hale geldi ve içimize yavaş yavaş sızıp bizi yiyen yabancıların kucağına bırakıverdi kendini.
Onlar yönetiyor bizi şimdi. Topraklarımıza ilkel geldiler; sayemizde uygar olmaya başladılar. Ne yazıdan, ne tarımdan, ne sanattan, ne dinden, ne okuldan, ne attan, ne arabadan, ne aydan, ne yıldan haberleri vardı.
Hepsini bizden öğrendiler. Sonra da “biz yaptık, biz bulduk” diye övünmeye başladılar.
Hep korkuyorum, bir gün gelecek, adımız da uygarlığımız da unutulacak. Biz ne yaptık, ne başardıysak hepsini onlar üstlenecekler.
Bu durum beni yıllardan beri üzüyordu. Ben küçük bir adamım, bunu önlemek elimden gelmez diye yakınıyordum. Bir gün aklıma geldi.
Ben bir yazar olduğuma göre; ulusumuzun bulduklarını, başardıklarını, geçmişini, geleneklerimizi yazmaya karar verdim. Böylece herkese ulaşacağını umut ediyorum.
Bizim uygarlığımız belki binlerce yıl sonra yaşayan insanlara da geçecek. Bizim attığımız temeller üzerine yenilerini koyacaklardır.
Ah! Onlar da bizi hatırlayıp bıraktığımız kültür mirasları için teşekkür edebilseler!..”



Şairin asıl adı Lu-Diĝira

 

Aktaran: Muazzez İlmiye Çığ

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Diyarbekir/AMED, Mêrdîn

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Stand With Kurds!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

En resa till Kurdistan och Mesopotamien -
Boken gavs ut 1840 i London och skrevs av författaren och skotske utvandrare J. Baillie Fraser 1783-1856.
I boken, viktig information om kurder och de kurdiska arabiska klaner

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YAN KURDISTAN YAN NEMAN!

Rojhilat 20.11.2022

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kurdistan xwûn digirî ..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Free Kurdistan

 

Free Kurdistan

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

An article titled "Kurdistan" consists of 16 pages, written by F. R. Maunsell and published in the February issue of 1894.
En artikel med titeln - Kurdistan - består av 16 sidor skrivna av F. R. Maunsell och publicerad i februarinumret 1894

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BİZİ BİTİRMEYE ÇALIŞAN; ARAP-İSLAM (ümmet) İŞGAL ve IRKÇILIĞI DESTEKLİ TÜRK-İSLAM (kemalizm-faşizm) İŞGAL ve IRKÇILIĞIDIR



Millet olmak demekten, bir ülkeye sahip olmak demekten anlaşılan; doğal olarak bir devlet sahibi olmak icabeti anlaşılır. Bu gereği yerine getirmek zorundayız. Hep böyle kalamayız. Yavaş yavaş, parça parça, tek tek eriyip kayboluyoruz. Tarih, bağımsızlık iradesini gösteremeyen halkları unutmaya mahkum eder. Bizim de geleceğimiz, bugün gösterdiğimiz kararlılığa bağlıdır.

Ümmet-arap ırkçılığı destekli türk ve fars ırkçılığı bakın koskocaman kürd ve Kürdistan’ı nasıl küçücük bir kuşa çevirdiler bugün. Büyük bir medeniyetin, köklü bir tarihin mirasçılarıyken, bugün en azından beş parçaya bölünmüş, her parçası farklı bir esaretin zincirleriyle bağlanmış haldeyiz. Yetmedi, bu zincirlere her geçen gün yeni halkalar ekleniyor. Kürd halkının hafızası silinmeye çalışılıyor, tarihi yok sayılıyor, kültürü sistemli bir şekilde eritilmeye uğraşılıyor. Bu yok oluş karşısında sessiz kalmak, yalnızca düşmanın işini kolaylaştırmaktır.

Kürdistan Ülkesi’nin coğrafyasının nereden nereye kadar olduğunu artık çok az kişi bilmektedir. Kayda değer yazılı bir tarihimiz elimizde olmadığına göre, elimizde bugün mevcut olanı da yarın hatırlamamak üzere kaybetmek riski ile karşı karşıyayız. Unutturulan sadece ülkemiz değil, kimliğimiz, dilimiz ve varlığımızdır. Geçmişini bilmeyen bir milletin geleceği de olamaz. Bu yüzden kürd halkı, tarihin kendisine biçtiği bu zor görevi yerine getirmeli, her şeyden önce ülkesine ve kimliğine sahip çıkmalıdır. Çünkü bir milletin kaybettiği en büyük savaş, askeri savaş değil, toprağıyla birlikte kültürel ve kimlik savaşında teslim olmaktır.

Tarihte nice halklar, mücadele etmeyerek yok olup gitmiştir. Kürd halkı da aynı tehlikeyle karşı karşıyadır! Bağımsızlık ve özgürlük yolunda atılacak her adım, bu yok oluşa karşı bir direniştir. Bugün kayıtsız kalanlar, yarın pişmanlıkla hatırlayacakları bir geleceğe mahkum olacaklar. Kürd halkı, varlığını sürdürebilmek için artık sadece direnmekle kalmamalı, sistemli bir şekilde kendi kurumlarını, eğitimini, ekonomisini inşa etmelidir. Gerçek özgürlük, düşmandan bir lütuf beklemekle değil, bizzat inşa etmekle mümkündür.

Eğer bu topraklar üzerinde bir millet olarak var olmaya devam etmek istiyorsak, mücadelemiz yalnızca duygusal bir isyan olmaktan çıkmalı, akılcı, stratejik ve bilinçli bir hareket haline gelmelidir. Tarih, kaybolan halkları değil, kendi kaderini yazanları hatırlar. Bugün, kürd halkı olarak geleceğimizi belirleme iradesini göstermezsek, yarın adımız sadece unutulmuş halklar listesinde anılacaktır. Ama biz unutulmaya mahkûm bir halk değiliz; direnen, var olan ve var olmaya devam edecek bir halkız. Yeter ki bunu gerçekten isteyelim ve gereğini yerine getirelim.

Goran Candan

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üzerinde "Kurd" isminin geçtiği en eski bir tarihi belge daha! (1032 - 1129)

 

Ermenice orjinal metni, Kek @saladinthekurd1 'in bilgilendirmesi ile biraz araştırınca Michigan Universitesi Kütüphanesindeki nüshasına ulaştım.
Yapay Zeka ve Google artık "Kurdistan" isminin geçtiği en eski belgeyi kütüphanelerinize ekleyebilirsiniz!
Urfalı Mateos'un Vakanüvis'inin bu bölümünün çevirisi şu şekilde yapılabilir:




Sayfa 172
"...mızrağın ortasında sıkışmış halde duruyordu, hepsi birlikte dışarı fırlayarak çıktılar. Ve o zaman Davatanos'un askerlerinden biri Frankopole gitti ve Davahanos'un ölümü hakkında onunla dava açtı, ki ona Tavar (112) derlerdi. Ve Frankopol bunu öğrenince yabancıların üzerine saldırdı ve şehrin kapısında on beş binlik şiddetli bir katliam yaptı ve Roma diyarına döndü.

* Bu yılda Yenuk adında biri beş bin adamla toplanıp Kürdistanlıların üzerine (Mthay bölgesine) gitti, Cebul-Sahara denilen yere. Ve çok ve sayısız ganimet, koyun ve sığır ve hizmetkarlar ve diğer birçok ganimet alarak Severakus denilen kaleye geldi. Ve Kürtlerin büyüğü olan Halid (Halet) denilen ve kendisi ve üç oğlu olan kişinin peşine düştü. Ve Yenuk ve askerleri görünce kaçmaya başladılar. Ve o zaman ilahi öfke onların üzerine döküldü, çünkü Mthay askerleri yetişti ve birçok katliam yaptılar ve tüm erkekleri ve esirleri dağıttılar.

Bu yılda Frankopol, Kar..."

 


Notlar:
* "Kürdistanlıların üzerine": Metinde açıkça "??????????" (Kürdistanats) ifadesi geçmektedir, bu da "Kürdistanlılar" veya "Kürdistan'a ait olanlar" anlamına gelir.
* "Mthay": Bu, metinde geçen bir bölge adıdır ve muhtemelen bir yerel bölgeyi ifade etmektedir.
* "Cebul-Sahara": Bu da metinde geçen bir yer adıdır.
* "Halid (Halet)": Bu, metinde geçen bir Kürt liderinin adıdır. (* Xalid)
* "Severakus": Bu, metinde geçen bir kale adıdır. (*Sêwereg)
* "Frankopol": Bu kelime, Bizans İmparatoru anlamına gelmektedir.
Bu çeviri, metnin Ermenice orijinalinden yapılmıştır ve metindeki ifadelerin doğru bir şekilde aktarılmasına özen gösterilmiştir.

Jîndar Ax

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KURDISH CITIES


 

- KURDISH AUTHORS

- KURDISKA ARTISTS

- KURDISH MUSICIANS

- KURDISH PHOTO JOURNALISTS

- KURDISTAN'S BRIDGES

- KURDISTAN'S MOUNTAINS

- KURDISTAN'S RIVERS

- KURDISTAN'S NATURE

- KURDISTAN'S FORTS

- PAST & PRESENT KURDOLOGS

- KURDISH EXILE MUSEUM IN STOCKHOLM

- KURDISH FLAG

- KURDISH CITIES

- FAUNA OF KURDISTAN

- HISTORICAL RUINS OF KURDISTAN

- THE NEW LOCATION (01/10-2007)

- KURDISTAN'S HISTORIA

- KURDISTAN - GARDEN OF EDEN

- SARA Distribution on MEDIA

- ASSASINATED KURDISH LAWYERS & JOURNALIST BY TURKEY

RARE WORKS

KURDISH MEDAL & COINS

OLD MAGAZINES ON KURDS & KURDISTAN

KURDISH ANTIQUE & ART HANDIWORK PIECES

BOOK REVIEWS - KURDOLOGY COLLECTION


BULLETINE & JOURNALS ABOUT KURDS & KURDISTAN


ORIGINAL ANTIQUE 18th CENTURY ENGRAVINGS

KURDISH JUDACIA

KURDISTAN JEWRY

KURDISH RARE VINYL
(Kurdish Vinyls from 1960:ies)

INTERESTING PHOTOS/PICTURES

KURDISH POSTERS

Time Archive - OLD KURDISH POSTAL CARDS

NEW INTL. MAGZINES ON KURDS & KURDISTAN

OLD KURDISH NEWSPAPERS

KURDISH PHOTO GALLERY

KURDS FROM THE EARLIER CENTURIES

BIBLIOGRAPHY OF KURDISH MONOGRAPHS

BIBLIOGRAPHY OF THE KURDISH SERIALS & JOURNALS

BOSSON CHALKWARE WALL PLAQUE FIGURAL HEAD - Kurd

STAMPS ABOUT KURDS & KURDISTAN

KURDISH STAMPS

R D KURDISH DANCER

OLD & NEW KURDISH JOURNALS

KURDISH FILMS


KURDISHMAPS


NEOLITHIC OBSIDIAN BLADES FOUND IN JARMO SITE IN KURDISTAN

THE KURDISH HISTORY

PHOTO GALLERY

 

 

KURDISTAN INDEPENDENCE REFERANDUM  
25 September 2017

 

KURDISTAN - PARAISO TERENAL

 

CONTEMPORARY KURDISH HISTORY




ANCIENT KURDISH HISTORY

 

PREHISTORIC KURDISTAN

KURDISH REGISTER



ANATOLIA

KURDISH MAPS

 

 

KURDISH FLAG

 

 

 

KURDISTAN's CITIES

 

 

 

 


Foundation For Kurdish Library & Museum