Mêrdîna delal a kurda.. î roj li bin destên neyaran e
“Mardin kentini çevreleyen, tüf ve kireç taşından oluşan bir dağın tepesinde, erişilmesi imkansız kadim bir kale vardır. Kale, Yunan İmparatorluğundan kalmadır.”
Domenico Sestini, 1782,
“Mardin’in, üzerinde bulunduğu kaya, şehir için bol ve çok iyi inşaat malzemesi sağlayan bir kireçtaşı kütlesidir.
Taş, Bitlis usulü küp şeklinde bloklar olarak kesiliyor ve en iyi evler bundan yapılıyor. "
Misyoner Horatio Southgate 1838-9
Kurd ji bo vî bajarê xwe yê delalî re distrên û dibêjin: 'Mêrdînê xweş Mêrdînê..'
De muslimska araberna och turkarna förvandlade alla de gamla soltemplen och synagogor och kyrkor i Kurdistan till moskéer. Kurdistan är sedan gammalt ett multi-religiöst samhälle.
Denna gamla kyrkan i den historiska staden Merdin omvandlades till en moské genom att klocktornet nedmonterades och den byggdes om bredvid kyrkan och på så sätt gjordes det om till en minaret.
By night
Bazara kevn a Mêrdînê û motîfên Çîroka Folklorî ya Kudî = Şahmeran
Sabûn a Mêrdîn'ê, Foto: Prînççîoglu
Türkler kürdlerin ülkesi Kürdistan'da cenette, kürdler kendi ülkeleri Kürdistan'da CEHENNEMDE yaşıyor.
İşte bu resim bu konuda HERŞEYİ söylüyor.
(Fîrmayên Mêrdîn'ê ku berhemên kurdan ên bi hezaran salan didan, îro ji destê kurdan mixabin ku hatiye standin û malbatên polîs û eskerên tirk ên dagîrker
van dezgeh û dikanên
antîkî yên kurdan didin xebitandin)
MÊRDÎN - Ji bakur ve..
MÊRDÎN - Ji bakur ve..
Xax, Midhad,
Mêrdîna kurda
1960-1975
DEŞTA MÊRDÎNÊ
Hey lo lo delal
Hey lo lo delal
Bi gavê dibêjim delal
Bi saetê dibêjim delal
Ezîzê ber dilê min xeyo lo lo lo lo
Delêlo heyran
Ez ê delalê malê bi rê kim
Ez ê taştêkê ji delalê malê re çêkim
Ez ê temam rûnê henisa jê re lêkim
Heger qiyma delalê malê pê neyê
Ez ê cotê memika jê re pêşkêş kim xeyo lo lo lo lo lo..
Delêlo heyran
BERÎKA MÊRDÎNÊ BÊRÎKÎ DÛZ E
POZÊ ÇIYAYÊ REŞ Ê ŞEWITÎ DI SER DE XÛZ E
NAVA SÎNG Û BERÊ MEHBUBÊ MIN - TEMAM ZÎV Û ZÊR Û AQÛT E XEYO LO LO LO LO LO..
Hey lo lo delal
Hey lo lo delal
Bi gavê dibêjim delal
Bi saetê dibêjim delal
Ezîzê ber dilê min xeyo lo lo lo lo
Helbest: Cegerxîn
Awaz: Aram Tîgran
Dilop a Mêrdînê
Ava zêr = bîra
Avoz = şerab
Hotel Akitu, Midyad
Nav malên Mêrdînê 1950
Malên Midyadê
Kurdistan cihderk û wargeha HEMÛ olan e û Mêrdîn jî ciyê piştrastirina vê gotinê ye.
Êzdatî, Cihûtî, Xiristiyanî û Misilmantî her tenê li Kurdistanê dikarin li tenişta hev bin.
I Mellanöstern kan endast i Kurdistan de olika religionerna samexistera i fred och harmoni med varandra.
Detta är möjligt i och med Kurdistan har alltid varit ett multi-religiöst land, sedan urminnestider..
Här på en historisk byggnad i staden Merdin ser vi symboler för jesidism, judendom, kristendom och islam..
I Mellanöstern kan endast i Kurdistan de olika religionerna samexistera i fred och harmoni med varandra. Detta är möjligt i och med att kurderna och Kurdistan har alltid varit ett multi-religiöst folk och land, sedan urminnestider.. Kurderna har till skillnad med många andra folk: 5 olika religioner: 1- Jesidism (alewi, yarsani, kakei) 2- Zaroastranism 3- Judendom 4- Kristendom 5- och tyvärr islam. Alla religioner och tron samexisterar med varandra FÖRUTOM islam eftersom i islam finns någonting intolerant som heter JIHAD som bekämpar ALLA andra tron. Här på en historisk byggnad i staden Merdin ser vi symboler för jesidism, judendom, kristendom och islam.. |
Bu bakımdan imam ve papazın Kürdistan'da beraber pinpong oynamaları çok manidardır.. Mêrdîn
"Özgür bir gelecek istiyorsanız bağlarınızdan kurtulun. Kürdistan geniş, hepinize yer var. Kaldıki cellatlarınızın eteği o kadar geniş ve münbit değil. Gölgede yeşeremezsiniz". Kenan Fani Doğan
KÜRDİSTAN 5 AYRI DİNİ İNANCA EV SAHİPLİĞİ EDİYOR
5 ayrı din ve inanç kültürü sahibi olan kürdler hep barış içinde bir arada yaşayabilmiştir. Mülti inançlı kürd halkının din ve inanç konusunda TOLERANS ve ANLAYIŞI SINIRSIZDIR taaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa ki islam Kürdistan'ı işgal edene kadar. HİÇBİR başka din ve inanca tolerans ve anlayışı olmayan FETİHÇİ islam'dan sonra bile kürdler, değişik din ve inançlara karşı tolerans ve anlayışını elden vermemişlerdir. Ezidi kürdler, yahudi kürdler zaten kürdtürler ama kürd halkı, kürd olmayan değişik din ve inançtan olan ermeniler ve süryaniler gibi azınlıkların haklarını korumaya devam etmişlerdir ta ki Türkiye denen işgalci ırk devleti kürdlerin ve Kürdistan'daki azınlıkların DİNİ FARKLILIKLARINI kaşıyıp provoke edene kadar, kürd halkı Kürdistan'daki bütün bu değişik dini inanca sahip olan gruplarla barış içinde ve bir arada yaşamaktan sapmamıştır.
Diyarbekir/AMED, Mêrdîn
Bu kürd şehrinin adı MÊRDÎN'dir Mardin değil
Mêrdîna kurda salên 1960'î ..
Mêrdîna caran.. Hey Mêrdîna kurda
Photo: P.H.
Riya Ewêna ('Surgucu')
Mardin 1970
İşgalci-ırkçı türk cami ve minarelerini sevmiyorum, çünkü türk camilerinde kürd halkına yönelik din maskesi altında ırkçılık ve imha propagandaları yapılıyor ve türk camilerinin minarelerini, üzerlerinden hep ölüm selaları ve kara haberler duyulan ve duyurulan UĞURSUZ, lanetli ve sırık gibi çelimsiz yapılar olarak yad ediyorum. Ama türk eseri olmayan bu eski minarelerden ve üzerinden duyulan ve hatta türk üsulünde okunmayan ezan seslerini bile duymaktan hoşlanyorum.
ANTIQUE PRINT -MERDIN- & -MOSUL / NINIVÉ- KURDISTAN-ASIA-1776
This is an original antique view of Ninivé and the city Merdin (Capital of the province Merdin), Kurdistan, from "Description of Arabia" by Carsten and Niebuhr. This original copper engraving was printed in 1776
Kürdistanı eski tarihlerde gezen batılı seyyahlar tarafından 1776 yılına ait bir kabartmada Merdîn şehrinin KÜRDİSTAN ülkesinde aynı isimli bir bölgenin baş şehri olduğu nakledilmiştir
Foto Z.Y.
İşgalci, islamo-faşist türk ırk-devleti Türkiye'nin
''Fakir çocuklara sünnet düğünü'' adı altında gayri müslim kürdleri ve süryanileri zorla müslümanlaştırmak için sünnet operasyonu
Mêrdîn - Northern Kurdistan
Mêrdîna caran ..
NEOLİTİK DÖNEMDEN BERİ OLUŞMUŞ VE HALA
DİYARBEKİR & MÊRDÎN BÖLGESİNDE YAŞAYAN KÜRD AŞİRETLERİ
Mardin begining of 1700
Seyyah anlatımlarına dayalı Flaman ressamlar tarafından 1700’lerde çizilmiş bir ‘MERDİN’ gravürü
1729
ANTIQUE Magic Lantern Slide MARDIN IN KURDISTAN C1890 DRAWING
Şerafettin Elçi (1938-2012) anlatıyor... |
İşgalci, islamo-faşist türklük devleti kürd halkını her yönden bağımlı hale getirmiştir, hukuk bakımından da
Toponimi meselesinde uzundur kafamı kurcalayan bir konu da Mardin isminin kökeniydi.
Kürdistan’ın güneyinde Duhok yakınlarında devam eden kazıda, Alman Tubingen Üniversitesi’nden Betina Faist ve Peter Pfalzner’in 4800 yıl önceye tarihledikleri tabletlerde, antik Mardaman - Mardaban şehrini bulduklarını duyurmaları, bu konuyu yeniden gündeme getirdi. Zira Kürtlerin ülkesinin dört bir yanında Mard isminden türetilmiş yer isimlerinin varlığı bize Kürt tarihinin kayıp bir halkasını işaret ediyor.
1969’da yayınladığı XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı isimli büyük çalışmasında Nejat Göyünç, Mardin şehri ve çevresindeki Kürt aşiretlerinin faaliyetlerini, vergi durumlarını ve etkinliklerini açıkça işler. Mardin isminin kökeni ile ilgili birkaç bilgi verir ve kesin bir belirleme yapmaz. Şehrin isminin Süryani kitaplarında Merdo, Merdi, Merde, Marda ve Mardin olarak geçtiğini belirtir. İsimlerdeki bu varyetelerin varlığı, şehrin isminin Süryanice olmadığını kanıtlar niteliktedir. Zira Süryani metinlerinde Süryanice yer isimleri hep aynı biçimle yazılmaktadır. Roma-Bizans kaynaklarında da benzer bir durum görülür: Mardie, Mardena, Maride.
Mardin isminin kaynaklarda görülmeye başlandığı ilk metin M.S. 353 tarihli Ammianus Marcellinus’a ait Pers seferini anlatan bir günlüktür. Onun öncesinde bölgeye -ta çivi yazılı belgelerden itibaren- İzala / İzola denmektedir. Bu bilgi hem Mardin’den dağılan Kürt aşireti İzolilerin (Osmanlı belgelerinde Zoli, 1526 tarihli defter, BA TD 998) kökenini belirlenmesi için önemlidir hem de Mardin isminin kullanılmasıyla ilgili bir tarihsel başlangıç için.
Bu tarihin hemen öncesine dair en önemli belirlemeyi Joseph von Hammer yapmıştır. Yunan kaynaklarında Marde ismine denk gelen Hammer, bu bilgiyi Sasanilerin ilk kralı I. Ardeşir’in, savaşçı Mard / Marde aşiretini buraya yerleştirmesiyle birleştirmiştir. Bu iskânın tarihini tespit edemesek de Ardeşir’in 224-242 yılları arasında tahtta kaldığı göz önüne alındığında Mardların şehre kendi isimlerini vermiş olduğu veya birkaç on yıl sonra şehrin artık onların ismiyle anılmaya başlandığı görülmüş olacaktır.
Tasnif problemleri sebebiyle Mard ismine dair çivi yazılı tabletleri saymazsak (ki Betina Faist’in çözdüğü tabletlerde bu isim geçiyor) M.Ö 370’te yazılan Xenophon’un Anabasis’i bir ilk kaynak olarak önümüze çıkar. Ksenophon, ordusuyla birlikte Kardukh topraklarını yedi günde meşakkatle geçer.
Kentires ırmağının (günümüzde Bitlis Çayı) kuzeyine geçtiklerinde onları, Pers kralının akrabası Orontas’a paralı askerlik yapan Armenler ile günümüzde Kürt Xaldî aşiretinin atası olan Khaldiler ile Mardlar karşılar. Nitekim Med İmparatorluğu’nun ortaya çıkmasından önceki haritalarda ve Sasanilerin bölgeyi Persleştirme çalışmalarına kadar Van Gölü’nün batısında Xaldî Kürt ülkesi yer alırken, gölün kuzeyinde Mardia Kürt ülkesi vardır ve bu durum yaklaşık M.Ö 700 ile M.S. 300 arasında kabaca korunmuştur.
Xenophon’dan yaklaşık üçyüz yıl sonra yaşayan ve M.S. 7 yılında ünlü Coğrafya kitabını yayınlayan Amasyalı Strabon da Mardlardan bahseder. Soğuk ve dağlık olarak nitelediği kuzey Medya ülkesinde Kürdi ve Mardi (Amard) aşiretlerini üst üste sayan Strabon, onları göçebe ve savaşçı olarak tanıtırken ikisinin de aynı milletten olduğunubelirtir. Fakat anladığımız kadarıyla Kürdi klanı Perslerin, Mardlar ise Ermenilerin hâkimiyeti altına alınmıştır.
Ermenice literatürde ve tarih yazımında Kürt isminin kullanımı yakın bir döneme denk gelir. Öncesinde Kürtlere, Mard denir. Bunun sebebi hem Ermenilerle sınır boyunca Mard aşiretinin yaşamasıdır ve onlar bütün Kürtleri Mard olarak kodlamıştır; hem de Ermeniler ile Kürtler arasında, henüz tüm Kürt topluluklarının Kürt ismi ile bir araya gelmesinden önceye dayanan bir ilişki vardır ve bu ilişkinin yansımaları hala canlıdır.
Tarihin bir devrinde Ermenilerin hükmettiği ama kalıcı olamadığı Kürdistan’ın kuzeyi ve şu an Türkler, Ermeniler ile Azeriler arasında bölüştürülmüş olan ve bu üç topluluğun her türlü zulmüne maruz kalmış eski Kürt ülkesinden günümüze kalmayı başarabilmiş bir iki örnek belki durumu açıklamaya yetecektir.
1928 yılında Türkler, Kürdistan’daki binlerce köye Türkçe isimler verdiğinde binlerce yıldır varlığını sürdüren isimler ve onların tarihsel anlamları da kayboldu. Örneğin Ağrı’nın Eleşkirt ilçesine bağlı tarihi bir köyün ismi Dolutaş olarak değiştirildi. Köyün yeni ismi eski bir saray kalıntısının taşlarıyla dolu olduğu için Dolutaş yapılmış olmalıydı çünkü burası eski Marda’nın merkezi kabul edilen ve 1928’e kadar Mardo, yani Kürt ismini taşıyan bir köydü. Köye bir süre sonra Karapapaklar yerleştirildi ve bir Kürt tarihinin bir bölümüyle ilgili bu müthiş bağ yok edildi.
Bugün Ermenistan ve Azerbaycan arasında bir soruna dönüşen Karabağ’ın 1935’e kadar kullanılan ismi Mardakert’tir. Hala da bu adla bir kültürel bölge olduğu kaynaklarda geçiyor ve haritalarda yer alıyor. Marda, Kürt demektir. “Kert / Gerd” sözcüğü ise, Kürtçe’deki höyük - kale anlamındaki “gir/d” ve sonrasında “girtin” (elde tutmak, hükmetmek) sözcüğünden Ermenice’ye geçmiştir ve “kale, hisar” demektir. Bir karşılaştırma için Malazgirt isminin kökenine bakılabilir, eski ismi Manaz-Gerd’tir. Neticede Mardakert de Mardo’nun kaderini paylaşmış ve talan edilmiştir.
Bir diğer örnek Azerbaycan’dandır. Başkent Bakü’nün eski yerleşimi yeri olan ve günümüzde şehrin semtlerinden biri kabul edilen bölgenin adı Mardakan’dır ve anlamı Kürtlerin Diyarı demektir. Bu adı taşıyan ve korunmaya alınmış bir kalesi olan Mardakan’daki tarihi kalıntıların çoğunluğu M.S. 1. yüzyıla tarihlendiriliyor. Yani tam da Mardların tüm belgelerde karşımıza çıktığı yıllar. Şirvan Beyleri, Siirt Şirvan’a (oradan da Barzan’a) göç etmeden önce uzun yıllar Mardakan’da hüküm sürmüşlerdir.
Geriye dönersek, Sasaniler’in ortaya çıkışı sonrası Mardlar görünmez hale gelmiş ve Mann ismi kullanılmaya başlanmıştır. Persleştirme politikası gereği Mardların sürgün edilmiş olmaları, ağır bir yenilgi alarak bir süreliğine Man Kürtlerine tabi olmuş olmaları mümkündür.
Med, Mad, Mod, Mard, Merd, Mand, Man gibi Kürt isimlerinin birbirinin aynısı olduğu varsayılsa da bunun tümüyle böyle olmadığını düşünüyorum. Ya isimler yazım ve telaffuzlarda ayrışmışlar ya da yakın isimlere sahip bu Kürt toplulukları birbirine hakimiyet kurduktan sonra diğerinin ismini almışlardır.
Bu haliyle özellikle Rus Kürdologların, Med ismini Mardlara dayandırması ve hem de Mardlardan bir süre sonra belgelerde karşımıza çıkan Man ismini Mard’ın devamı kabul etmelerinin yanlış olduğu fikrindeyim. Zira aynı metinlerde Strabon hem Medya’dan, hem Mardia’dan ve hem de Urmiye Gölü’nün güneyinde kalan toprakların sahibi olan Kürt Manna klanından bahsediyor. Denilebilir ki bir süre sonra Manna, Mardları etkisi altına aldı ve Mardlar da artık Man olarak anılmaya başlandılar.
Dolayısı ile 1961 tarihli çalışmasında Kurmanc kelimesinin köküne dair bir belirlemede bulunan David Neil MacKenzie, bunun “Kurdu Median” sözcüklerinden oluştuğunu söylerken eksik ama hakikate dokunan bir tespit yapmıştır. Kurd ve Mann kelimesi, Kurmanc olarak birleşmiş ve belki de aynı dili-diyalektiği konuşan veya aynı bölgeden gelen Kürtleri tanımlamak için ortaya çıkmıştır. Nitekim Kurmancların, 1040’lı yılların başında kuzey ve doğudan gelen Türk saldırılarından sonra Van ve Hakkâri üzerinden batıya doğru savruldukları bilgisi bu meselenin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.
Türklerin Kürdistan’ın mevcut dengesini bozmasından sonra Mard ve Man isimleri bir süre kayıtlardan düşerken o güne dek ismi tespit edilmemiş başka bir aşiret birliği de yavaşça tarih sahnesine çıktı. En eski, 1160 tarihli İbnul Erzak’ın Tarihu Meyyafarikinadlı eserinde ismine rastlanan ve Şerefname’de de bahsedilmeyen Millî Kürt aşiretiMardların coğrafik devamı niteliğindeydi. Kelbajar’dan Urfa’ya kadar uzanan topraklarda yerleşik olan ve Kazakistan ile Şam arasına da savrulmuş olan Mıl aşiretinin (Milan, Milî, Millî, Milhî) bir diğer özelliği de Mardların kalesi olan Mardin’i 19. yüzyılda kadar etkin biçimde yönetmiş olmalarıydı. Bu aşiretin Mard ve Manların devamı olduğu bilgisi, yeni bir tartışma konusu olsa da kantılar açıktır; bugün bile Milli aşiretini oluşturan 24 aşiretten ikisinin adı korunagelmiştir: Merd ve Man. (Izady, M. Emin Zeki’nin ve benim 2004 yılında hazırladığım listelerde isimler Mard ve Man iken, Sykes ve İngilizlerin belgelerinde Mardis ve Hacı Manlı).
Bu durum, Kürt aşiret birlikleri içinde sıkça görülen yeniden teşekkül ve aşiret birliğine egemen olan hanedanlığın değişmesiyle ilgili olmalı. Zira -lı,-li (Atmalı, Badıllı, Qereçurlu) takası alan aşiretlerin Türk egemenliğinin başlamasından sonra yeniden ortaya çıktıkları veya sürgün edilerek herhangi bir yere yerleştirildikleri, -wend ve -weyh takısı alan aşiretlerin antik oldukları (Bawend, Büweyh, Hasanweyh), -î eki alan aşiretlerin yerleşim adı bildirdikleri (Ertoşî, Zilî) biliniyor. Millî aşiretinde de böylesi bir yenilenme fark ediliyor.
Bu aşiret birliğinin içinde birçok isim dikkat çekse de, Muş’a isim veren ve Med döneminde Muşki adıyla yönetim bölgesi oluşturan ve son yüzyıldır Araplaşma eğilimi gösteren Muşkilerin, yine Millî aşiretinin içinde ortaya çıkması ve Mardin’i Mişkî / Meşkînan ve Muşkî adıyla yönetecek düzeye gelmesi de ilginçtir. Yine Muşkili Midas’ı bu bağlamda yeniden değerlendirmemiz gerekecektir.
Daha eskiye dönersek, Mard isminin Zadig ve Astkhig ile birlikte Ermenilerin en büyük tanrısı olduğunu da görürüz. Mard’ın hem Kürtlere isim olarak verilmesi hem de bir tanrı ismi yapılması ancak kültürel ithal ile ilgilidir. Nitekim Sümerlerdeki Marduk da, Yunanlılardaki Mars ve günümüzde yılın üçüncü ayı olan Mart da bizim Mardlarla ilgilidir ve hem savaş tanrısı hem de bereket tanrısı olması bizim diğer toplumluluklarla kurduğumuz ilişkinin bir yansımasıdır.
MERDÎN/MARDÎN - Bajarê Dêr û Hewra û Mizgefta bû berî ku dewleta tirk dubendî xist navbera gelên herêmê
MERDÎN/MARDÎN The brotherhood of Churchs' Sinagogs and Mosques before the Turkish state's racial apartheid policy
Kürt tarih yazımındaki temel sorunlardan biri de Kürtlerin tarihe şimdiki adları, şimdiki dilleri ve etnokültürel biçimleriyle çıktığını varsaymaktan kaynaklanıyor. Çoğumuz için tarihi kitaplar, belgeler, kronikler incelenirken indekslerde Kürt ve Kürdistan’ı aramak bir tür alışkanlığa, hastalığa dönüşmüştür. Oysa bu, Kürtlerin millet yapısını tanımamakla ilgili durumun basit bir yansımasıdır.
Devletsizlikten kendi tarihlerini işgalcilerinin kaynaklarından ve siyasal bir akılla şekillendirilmiş tarih tezlerinden okuyan Kürtlerin gözü kör edilmiştir çünkü çarpıtıcılar, bize bir yeri işaret ederken geriye kalan her şeyin üstünü örtmüşlerdir.
Diğer milletler için normal olan sosyal değişim, yeniden tarihe dönme, başka adlarla siyasal bir varlık olarak ortaya çıkma ya da dil / din değiştirerek varlığını yeni bir formda sürdürme normal iken, söz konusu Kürtler olunca bu durum köksüzlük ve tarihsizlik ile eşitlenmiştir.
Türk olduğunu beyan ederken Kıpçak-Kuman ya da Oğuz olduğunu belirtme gereği duymayanlar, Kürt olduğunu söyleyenlere Zazalar ile Kürtlerin farklı olduğunu tefsir ile başlıyorlar söze. Asyalı olmak dışında bir benzerliği yokken Hunları ya da Uygurları Türk kabul edenler, Eyyübilerin Kürt olduğunu söylememek için kırk bin dereden su getiriyorlar ve sonra Selahaddin’i bir dini figür olarak hapsederek “Kürt bile olsa mücadelesi din içindi” diyorlar. Sanki Kürtlerin atının tozlu nalı üç kıtaya değse kıyamet kopar.
Şeref Xan’dan birkaç yüzyıl önce yaşamış Ermeni tarihçilerin kendilerini ve Ermeni soyunun kurucusu Hayk’ı bir mythos ile Urartulara bağlamasını tarih kabul edenler, Şerefname’de Kürtlerin soyuna dair hikayeleri tarihdışı olarak yaftalayarak değersizleştiriyorlar.
Dünyanın öteki ucunda kendi isimlerinden üç harfin bir arada bulunduğu bir tarihsel keşiften milli bir paye çıkaranlar, söz konusu Kürtler olunca on harflik benzerliği dahi yetersiz buluyorlar.
İtalya’daki Etrüsklere Türk diyenler Cudi dağının etrafındaki Kardoxların Kürtlüğüne isim benzerliği diyorlar. Anlam bağı olmamasına rağmen Kürt köylerinin isimlerini Ermenice’ye bağlayarak topraklarımızda hak iddia edenler, kendi ülkelerindeki Kürtçe isimlerin üstünü örtüyorlar. El insaf.
Şimdi bütün tarihi yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor
03.07.2018
K.24
MAR-DİN'in KÜRD ŞEHRİ OLDUĞU DİNİ EFSANALERDE DE GEÇİYOR
Mardin dağındaki büyük bir mağaraya Yunus Nebi mabedi derler.
O asırda bu dağa şahika dağı derlerdi. Bu mağaralarda bir ejdarha çıkıp Hazret-i Yunus’a iman edenlerden binlerce ümmeti yemişti.
Sonra nice inanmayanlar, Hazret-i Yunus tan mucize istemişler, bu dağdaki ejderi öldürürsen sana iman ederiz demişler.
Hazret-i Yunus Aleyhisselam da hemen peygamberlik kuvveti ile o ejdere bir taş vurup öldürmüş.
İnanmayanlardan yaklaşık 3 bin kişi iman edip dağda oturan Hazret-i Yunus a komşu oldular. İşte bu dağda ejder olduğu için dağa MAR(yılan) şehre de Mardin dediler.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Mardin Bölümü
Mar kürdçe'de yılan demektir.
Hz Yunus'un kürd olduğu söylenmektedir.
Mardin’in Kerboran (''Dargeçit'') ilçesinin Ilısu Mahallesi’ndeki Boncuklu Tarla’da yürütülen kazı çalışmasında, 11 bin 300 yıllık olduğu tahmin edilen tapınak bulundu.
Tarih boyunca Sümer, Hitit, Mittani, Urartu'nun da aralarında yer aldığı onlarca medeniyete ev sahipliği yapan Mardin’in Dargeçit içesinde, dört steli bulunan neolitik döneme ait tapınak gün yüzüne çıkarıldı.
AA‘dan aktarılan haberlere göre, Kırsal Ilısu Mahallesi’nde “Ilısu Barajı ve HES Projesi Etkileşim Alanında Kalan Kültür Varlıklarının Belgelenmesi ve Kurtarılmasına Yönelik Çalışmalar” kapsamında Mardin Müze Müdürlüğünce 2012 yılında başlatılan arkeolojik kazı çalışması devam ediyor.
Neolitik döneme ait, temeli moloz taşlarla örülü duvarlar ve sertleştirilmiş kil tabanları olan yapının açığa çıkarıldığı alanda Göbeklitepe ile aynı döneme ait bir de tapınak ortaya çıkarıldığını dile getiren Kodaş, “Yapılan analizlere göre tapınak dört stele sahip. Yaklaşık 11 bin 300 yıllık olduğunu düşünüyoruz. Kazı çalışmaları devam ediyor ama stelleri net bir şekilde açığa çıkardık. Ortaya çıkardığımız dört stelden biri kırık ama diğer üçü o gün olduğu gibi hala günümüze kadar korunabilmiş” dedi.
Kodaş, taş duvara sahip tapınağın küçük taşlar ve çamur harçla örüldüğünü aktararak binanın tabanına henüz ulaşmadıklarını, bir aylık süreçte ulaşmayı hedeflediklerini anlattı.
Dört stel üzerinde herhangi bir figüratife rastlanmadığına işaret eden Kodaş, “Neolitik döneme ait 80 metrekare büyüklüğündeki tapınak Göbeklitepe ile benzer özellikler taşıyor” dedi.
Dargeçit ilçesinde yaşayan Enez Özmen, tapınak bulunmasından mutluluk duyduklarını belirtti. “Tapınak bulunduğunu duyunca heyecanlandık. Buranın da Göbeklitepe gibi ilgi görmesini bekliyoruz” diyen Özmen, tapınak sayesinde ilçeye çok sayıda turist gelmesini beklediklerini sözlerine ekledi.
Mardin'in Kerboran (''Dargeçit'') ilçesinin Ilısu Mahallesi'ndeki Boncuklu Tarla, 12 bin yıllık geçmişiyle insanlık tarihine ışık tutuyor.
Kültür Servisi 01.11.2019
MARDİN'İN KÜRDİSTAN'IN KÜRDLÜĞÜNÜ (demografisini) BOZAN İŞGALCİ TÜRK DEVLETİ
Araplar, Halife Osman (M. S 644-656) döneminde Kürdistan'ın Cezire bölgesine (Fırat ve Dicle Nehri’nin arasında kalan bölgenin Kuzey tarafı) yerleştirildiler.
Belazuri’ye göre daha önce bu bölgelerde arap kabileleri bulunmuyordu. Arapların kitlesel olarak kürdlerle tanışması böyle başlamıştır.
Üretmeyen, toplayıcı ve talancı arap grupları Kürdistan'a tarih boyu sadece fetih, askeri, talan ve istila amaçlı gelmişlerdir. Kürd çiftçi ve köylülerin ürünlerini talan etmişlerdir,
çocuk ve
kızlarını götürüp köleleştirmişlerdir. Tıpkı Ağustos 2014'te tekrar ettiği gibi.
İşgalci-ırkçı istilacı, sömürgeci barbar türklerin Merdîn'de Kürdçe Yasağı'nı yaygınlaştırma
kampanyalarından biri
İşgalci-ırkçı istilacı, sömürgeci barbar türklerin Mêrdîn'de basın yoluyla yaptıkları
Anti-Kürd propagandalardan bir tanesi
Sond bi karmendên Mêrdînê dane xwarin ku bi tirkî biaxivin û bidin axavtin. Rojnameya Son Posta, 1934
Bênamûs Tecavüz Cumhuriyeti
Cilşoyên (çamaşırhane) hevbeş. Berê li gundên Kurdistan'ê cilên xwe yên qirêj bihar û havînan
li ber çem û kaniyan dişûştin û zivistanan jî li hundirên van cilşoyên hevbeş.
Cilên xwe yên gemar datanîn ser van daran, şil dikirin û bi şonikan
diketin ser û diqutan ta ku pak û xawên dibûn.
Ev cilşoyê hevbeş li Awêna ('Surgucu')
li Mêrdînê ye.
Cevabımız en nihayetinde adı üzerinde olduğu gibi kadim kürd şehri Mardin semalarında dalganacak olan Kürd bayrağı'ndadır.
(Mardin 1930)
Ereboka kevnare ya 7300 salan li Mêrdîn'ê hat dîtin
The world's oldest surviving toy, dating back to the Chalcolithic Period around 5500-3000 BCE, approximately 7500
Merdin Museum in Northern Kurdistan
Li Qoserê ('Kiziltepe') hat dîtin - Hîna pir tiştên mêjûyî wê li Qoserê bêne dîtin..
7500 yıl önce bugün Kuzey Kürdistan'da Qoser şehri yakınlarında bulunan iki akslı ve 4 tekerlekli taş araç (taş kukla).
Büyük bir ihtimalle tekerlek sümerler'den çok önce başkaları tarafından keşfedilmiş gibi görünüyor.
Geleneksel kıyafetler içerisinde bir kürd berber ve seyyar satıcı gravürü… 1850, Mardin
“Mardin’in, üzerinde bulunduğu kaya, şehir için bol ve çok iyi inşaat malzemesi sağlayan bir kireçtaşı kütlesidir.
Taş, Bitlis usulü küp şeklinde bloklar olarak kesiliyor ve en iyi evler bundan yapılıyor. "
Misyoner Horatio Southgate 1838-9
“Mardin kentini çevreleyen, tüf ve kireç taşından oluşan bir dağın tepesinde, erişilmesi imkansız kadim bir kale vardır.
Kale, Yunan İmparatorluğundan kalmadır. Mardin kelimesi Marde isminden gelir.”
Domenico Sestini, 1782
Mardin (misyonerlerin kaldığı evler).. 1890'lar.
İlk Kürdçe -Ermenice, Kürdçe - Arapça İncil, Amerikan İncil Derneği tarafından 1891 yılında basılmıştır
Bu çalışmayı hazırlayanlar da o dönem Mardin'de görev yapan amerikalı misyoner rahiplerdir.
A Kurdish boy from Merdin cirka 1970
EWÊNA SÛRGICÎ
Merdine yolculuk... 20 temmuz 1758
Merdin'e doğru yol aldık. 1758. Juli 19. İki saat içinde o şehrin bulunduğu dağın eteğine yaklaştık; ve vahşi hayvanlar ya da cennet kuşları tarafından yolda yatan, cestetleri oldukça parçalanmış insan cesedi duruyordu. Kıkırdaklar oldukça canlıydı ve yırtık pırtık cildin bir kısmı hala duruyordu. Sol tarafta Merdin Dağı'na çıkarken, küçük bir kasabanın kalıntıları var, Merdin'i sağımıza bıraktık ve sekizden on'a kadar, bazı yerlerinde çok zorlandığımız Kurdistan tepelerini tırmanıyorduk.
Yollar dar ve kayalık olduğundan Takht Revan'larımızı almak için de Arin'den Merdin dağına kadar bir sahada beş mil yürüdük; sonraki iki saat boyunca çok dağlık bir ülkenin üzerinde bir N. N W sonra bir ; ve gece on ikiden sabah dörde kadar, sık sık iki, üç veya dört noktayı değiştirerek bir sahayı gezdik. Saat dörtte, güzel bir derenin güveniyle, yoncalarla kaplı hoş bir çayırda geri döndük ve orada saatlerce devam ettik. Dağların serin havasını soluduğumuzda aldığımız yeni askerler ve her yeri güzel bir yeşillik ile kaplı bir ülkede şımartmaktan duyduğumuz neşe, ancak bizim gibi seyahat etmiş birkaç avrupalı ??tarafından düşünülebilir. Dünyanın bu hayat dolu parçası, keyifli bir ülkede yürüyüşümüzü yeniledik
Kurdistan bihuşta serzemîn e yani Kürdistan Yeryüzü Cennetidir. Bir kürd özdeyisi
"Mardin'' değil - MÊRDÎN
Mêrdîn, tıpkı Musul, Haleb, Kerkuk gibi bir KÜRD Şehri'dir ve kürdlerindir.
Daha 1700'lerde anılan Kürdçe adına dikkat: MÊRDÎN!!
|
1600-Century
Mardîn değil MÊRDÎN
ve bir KÜRD şehridir!
Mêrdîn bajarê kurd e. Hem navê wî bi kurdî ye hem jî şêniyê wî kurd e
Son söz: Mardin Kurdistan'dır
MÉRDÍN (MARDİN) İLİNE BAĞLI İLÇELER:
Derika Çiyayê Mazi: Derik
Kerboran: Dargeçit
Koser: Kızıltepe
Mehsert: Ömerli
Midyad û Êstil: Midyat
Nisêbîn: Nusaybin
Reşmil: Yeşilli
Stewr: Savur
Şemrex: Mazıdağ