Tarih Kürdlerle Başlar
TARİHİ
KÜRDİSTAN - İLKLERİN YURDU
BEREKETLİ ALTIN HİLAL ÜLKESİ KÜRDİSTAN
Dünyanın ilk uygarlık merkezi
WAR Û WELAT Ê PÊŞEMÎNAN
ZAGROSLAR HOMO Sapiens’in Afrika'dan sonraki İlk Anayurdu
ZAGROSLAR HOMO Sapiens’in Afrika'dan sonraki İlk Anayurdu
|
Zagros: Gordionoros, Gordion, Corduenne, Kurdistan
Nexşeya şûnewarên yekemîn gund û bajarên li ser ruyê erdê li Kurdistan'ê... Ji 10 000 salan ta 7 000 salan BZ
TARİH KÜRDLERLE KÜRDİSTAN'DA BAŞLAR
|
Kürd-Sümer tarihi ilişkileri
Çok yavaşta olsa nihayet atdınlanmaya başlıyor
Abdullah Altun/ Çivi Yazıları ve Kazıbilim ve Işığında Sümerlerin Etnik Kökeni Sümer'in kuzey ve kuzeydoğusundaki dağlık bölge; kadim Kürt coğrafyasıdır. Sümerler bu dağlık ülkeye Hursag demişlerdir. Hursag, coğraf, olarak Kürdistan'a tekabül etmektedir. Sümerler Hursag'a (Kursag) ilk dönemlerde "Kur", burada yaşayanlara da "Kurti" demişlerdi. Kur-Kursag-Hursag günümüz Kürdistan coğrafyası, Kurtiler ise günümüz Kürtlerinin atalarıydı. İsminden ve geldiği coğrafyadan da anlaşılacağı üzere Ninhursag, Kürt orijinli bir Tanrıça olup Neolitik dönemdeki Kürt coğrafyasının ana Tanrıçasıdır. Ninhursag'ın diğer ismi "Mama"dır. Dimilicede ana: may/ma demektir. Yine MÖ 2000 1900'ler civarında Maraş civarında hüküm süren Hurri krallığının ismi Mama Krallığı'dır. Ayrıca (ana Tanrıça ile bağlantılı) Kürdistan'ın pek çok bölgesinde Mamagan/Mamakan aşiretleri vardır |
BAKIN! Onyıllardır iddia ettiğimiz gerçekler arkeoloji ve genetik
bilim dalları tarafından
NASIL tek tek aydınlanıp kanıtlanıyor!
TARİHİ KÜRDİSTAN = NEOLİTİK DEVRİMİ'nin
EN İLK VE EN CANLI COĞRAFYASI'dır
Bir Başka Deyişle:
KÜRDİSTAN = Her uygar gelişmenin ilk başladığı NEOLİTİK DEVRİMİ'ninTEMELİDİR
KÜRDLER İLKTİR VE KÜRDİSTAN İLKLERİN YURDUDUR
Kürdler Mezopotamya’da yahudiler dahil olmak üzere bütün halklardan çok daha eski bir kavimdir. Örneğin Milattan Önceki en son 500 yıllarının antik dönem tarihinde adları daha sıkça duyulmaya başlayan persler kürdlerle mukayese edildiklerinde perslerin tarih sahnesine çıkışları da ÇOK YENİDİR. Tarih sahnesine çıkış tarihleri ise tam olarak MÖ 750. Kürdlerse kur-ti (dağlı adam) ve gu-ti (öküzü olan adam) olarak MÖ 3000 yıllarında sümer kayıtlarında geçmektedir. Sonra kürd krallığı gutiler (MÖ 2150) tarihin en eski krallıklarından biridir. O tarihlerde henüz persler meydanda yoklar.
Avesta ve Pehlevi’liğin perslerle köklü bir bağı yoktur. Avesta ve Pehlevilik daha çok kürdlerle ve afganlarla (dari, peştun) alakalıdır.
KURDISTAN ew welat e ku şaristanî jê derketiye û çûye li rojihilatê li Hindistan û Çîn'ê û li rojavayê liÎsraîl, Yûnanistan, Misir û Roma'yê belav bûye, lê ji ber hêriş, talan û xirabiyên tirkan wisa hatiye xirabkirin
ku êdî qet nayê naskirin.
Wêne: Vpoiskax İzchesnuvshikh Tsivilizatsii - Lêgerîna Li Pey Şaristaniyên Winda, A.S.Amalrik, A.L. Mongayt, 1966.
"Bu bilgileri 2000 yılından itibaren derleyip üç ayrı bilimsel İsveç dergisi'nde yayınlayadim" Goran Candan
1- Vetets Hemland - Kurdistan (nr1, mars 2003) 3- Mjölk - Magisk Dryck i Det Kurdiska Köket (nr3 2005)
‘’Kürdlerin yaşadığı binlerce yıllık coğrafya tarım ve hayvancılık için elverişli olduğundan bu halk tarım ve hayvancılıkta oldukça gelişmiştir.
|
Genim e, genim e Genimê kurda ye Koka mirovatî û Hîmê şaristanî ye |
GRAN-GRAN, HÊDÎ-HÊDÎ, PÎYANO-PÎYANO XELK RASTIYA KURDISTANA MÊJÛYÎ DIBÎNE:
|
BÜTÜN Ortadoğu medeniyeti'nin ilki ve kökü, tarımın ilk defa yapıldığı ve hayvancılığın ilk defa yapılmaya başlandığı tarihi Kürdistan'dır.
Kurda
cara yekê
erd ajotine
şitil çandine
genim
ceh,
û nok
çinîne ..
Bu rölyef yunan mitolojisi, Persphone ve yeralltı tanrısı Hades'i temsil eder, Hades başındaki defne çelengi tanrılara hastır, sakallı oluşu ise bilgelik sembolüdür.
Persphone elindeki buğdağ demeti ise annesi tanrıça Demeteri temsil eder çünkü tanrıça tarımı ve ekinleri yönetir. Persphone yılın 6 ayı annesi ile yeryüzünde 6 ayı yeraltında kocası Hades ile geçirir. Buğday başağı yazın annesine ziyareti temsil eder. Persphone başındaki örtü ise onun evli olduğunun göstergesidir. Yunanlıların tarihi Kürdistan'dan göçü tarım ve pastoral (hayvan evcilleştirme/köylü yaşam hayatı) dönemden hemen sonra olmalıdır ki, medeniyetin bu iki yeni edinilmiş önemli temel gelişme öğretisi bilinci ve kültürüyle uygarlığın beşiğinden yeni ekin tarlaları ve yeni güzel hayvan çiftlikleri ve yerleşim merkezleri kurmak için Batı'ya göçmüş bir kavimdir. Medeniyetin beşiği tarihi Kürdistan'da edindikleri sosyal yaşam (uygarlık) bilgileri ile bugün Yunanistan dediğimiz yerde yeni bir yerleşim merkezleri kurdular. Medeniyet bu şekilde diyardan diyara yayılmaktaydı. Eski yunanca ve kürdçe şaşırtıcı derecede büyük bir benzerlik arzetmektedir.
Kürdistan'da bulunan ve MÖ 645 ile 635 yılları arasına tarihlenen bir rölyefte geyik sürüsü
Bu şaheser, 1854 yılında Güney Kürdistan'ın Musul kentinde kürd ressam Hürmüz tarafından keşfedildi. Şu anda Londra'daki British Museum'dadır.
--- "Kürdler buğday bitkisini keşfettiler ve bu bitkiyi insanlığın temel gıdası haline getirdiler. Bu keşifler insanlık tarihine büyük katkılar sağlamıştır. Kürdler, komşularının haklarını tanıyan ilk millettir. Bu, antik çağlarda açıkça görülmektedir. ünlü tarihçi Igor Diakonov (1915-1999)
''Bereketli Hilal bölgesi uzun zamandır tekstil endüstrisiyle ünlüdür. “İpek Çin'den, pamuk Hindistan'dan gelmeden önce bu bölgedeki dokumacıların sürekli yüne ihtiyacı vardı, yün ise 'kürd' koyunlarından geliyordu. Doğu Asya şehirlerinde de 'kürd' koyununa ihtiyaç vardı. Böylece kürder, hayvan yetiştiricileri olarak Doğu Asya'nın ekonomik yaşamında önemli bir rol oynadılar. Muhtemelen bu rolü oynamaya erkenden baöladilar. Belki de bir zamanlar asurlulara atı tanıtan onlardı. Ve hala bir dereceye kadar at yetiştiriyorlar''. Carl-Elof Svenning, Politisk tidskrift, CUF, Ocak 1964, modern Kürd pastoral aşiretleri üzerine") |
Arkeolog ve tarih bilimcilerinin araştırmalarına
göre, toprağı sürmeyi en ilk öğrenmiş ve ekim sanatını bellemiş en
ilk medeniyet kurucuları, tarihi Kürdistan coğrafyasında yaşayan "kadınlar idi"!
BEREKETLİ ALTIN HİLAL (Golden Fertile Crescent) ÜLKESİ TARİHİ KÜRDİSTAN'DAKİ KÜRDLER Ama kürdlerin çoğu hala bunun önemini ve nedenini kavramamıştır. Kürdlerin islam tarihi, kürdlere yönelik insanlık dışı büyük haksızlık ve adaletsizliklerin yapılması ve türk-arap ve fars gibi güçlü köleci-islamcı ulusların kölesi olma bakımından, özgürlüğü elinden alınmış olmak bakımından, gelişmemişlik ve gerikalmışlık bakımından, bu nedenle insanlık ve medeniyetle arasında büyük bir sınır oluşması bakımından baş aşağı gidenü insanlık dış UTANILASI bir tarihtir. - Kürdlerden başka medeniyet tarihinin diğer bütün ilk kavimleri KAYBOLDU. Bunun en başlıca iki sebebi sözkonusudur: - İslam Ümmeti ve İslam Devleti Hegemonyacılığı Kürdlerin siyasi-ulusal haklarının inkarı yanısıra bir de kürdlerin ORTADOĞU MEDENİYETİNİN İLK KAVMİ olduğu için bu göz kamaştırıcı kürd tarihi ihtişamını ve güzelliğini kıskanan BÜYÜK HAN ŞÖVENİZMİ planları olan Ortadoğu'nun şöven ulusları kürdlerin tarihini de inkar etmeye kalktılar. Bu durumun SİYASİ sebepleri şunlardır: Müslüman ulus ve devletlerin kürd halkını inkar etmelerinin sebepleri malum: İslam Ümmeti Büyük Han Şövenizmi/Irkçılığı.. Avrupa'nın çağın en büyük sömürgesi olan Kürdistan'ın sömürge statüsünün korunmasına devam etmesini sağlamaya çalışmasının sebepleri de malum: iktisat/Sömürü Kürdlerin Homo Sapiens'in en son döneminden beri bile Ortadoğu’da olduğunu, Ortadoğu’da yaşadığını bugünkü gelişkin bilim olanaklarıyla ispatlamak mümkündür? Zaten yavaş yavaş vuku bulan da budur. Bu konuda SADECE kürdlerin bu kadar eski bir tarihi dönemden beri Ortadoğu’da bulunduklarının İSPATI MÜMKÜNDÜR. Başka hiçbir halkın mümkün değil.. Çünkü başlangıçta kürd kavminden başka kimse yoktu Ortadoğu'da. Diğerleri ya kürdlerden ''türeme'', yada sonradan başka yönlerden Ortadoğu'ya gelme.. İsimlerinde 'KR', 'KRY/İ' olan kavimler bunun ispatıdır. Örneğin ukraynalılar, kroatlar (hırvatlar) gibi. İstila ve tecavüze dayanan cebri birleşmeler olmasaydı bu durum DNA metouyla daha da bir belirgin şekilde günyüzüne çıkardı. Yani Ferdinand Hennerbichler'din dediği gibi: “Kürdlerin atalarının izlenebilir en erken başlangıçta Yakın Doğu ve Avrasya’nın kuzeybatısında Cilalı Taş Devri, Kuzey Bereketli Hilal topraklarının en eski yerli halkı olduğunu açıkça görülmektedir.” PROTO HİNT-AVRUPA DİLİ NEREDEN DÜNYAYA (Avrupa'ya) YAYILDI? KÜRDLERİN ASİMİLE OLMAMALARININ NEDENİ //Goran Candan |
Yekem cotkarên sererdî (serzemînî) kurd in
GRAN-GRAN, YAVAŞ-YAVAŞ, PİYANO-PİYANO HALKI KÜRDİSTAN GERÇEKLERİNİ GÖRÜYOR:
--- Her gün her birinin ayrı ayrı ama hepsinin bir arada tarihi Kürdistan'ı işaret eden bilimsel çalışmalar Kürdistan'ın İlk Medeniyetin Anası olduğu gerçeğini gösteriyor.
--- "Kürdler buğday bitkisini keşfettiler ve bu bitkiyi insanlığın temel gıdası haline getirdiler. Bu keşifler insanlık tarihine büyük hizmetlerde bulunmuştur.
Kürdler komşularının haklarını tanıyan ilk millettir. Bu, antik tabletlerde açıkça görülmektedir.
Ünlü tarihçi Igor Diakonov (1915-1999)
Ünlü tarihçi Diyakonov'un bu sözleri bilim tarafından kanıtlanmıştır. Bu konuda yapılan bilimsel bir çalışmanın sonucu SCIENCE bilim dergisinde (14.11.1997) yayınlandı: "Dünyadaki buğdayın tamamının kökü Diyarbekir'dendır" diye yayımlandı. Medeniyetin doğuşunu sağlayan yiyecek!
DERLEME (2003)
https://saradistribution.com/lekolin.htm
Could it be just a coincidence that all of these 'Firsts' are related to the Kurds & Kurdistan?
Bu 'İlkler'in hepsinin
kürd & Kürdistan'la bağlantılı olması
sadece bir tesadüf eseri olabilir mi?
(Anabasis, Onbinlerin Dönüşü kitabı'ndan)
THE GOLDEN FERTILE CRESCENT
= HISTORICAL KURDISTAN
New DNA analysis shed light to Indo-European homeland
The civilization was invented and developed in the Golden Fertile Crescent (ie in historical Kurdistan) and from there people came and learned Sumerians agriculture and civilization.
DÚBIUM SAPIÉNTIAE INÍTIUM
(Şüphe ilmin başlangıcıdır)
İNSANLIĞIN, TOPLUMUN VE ALLAH'IN TARİHİ'Nİ YENİDEN YAZDIRAN: ÜLKE KÜRDİSTAN
Bilim adamları ''bütün Avrupa'ya ve Güney Asya'ya insanlık Zagroslardan yayıldı'' diyor.
"Avrupalılar ve Güney asyalılar için dünyanın ilk Neolitik atalarından tarih öncesi genomlar"...
veya 'Kutsal Atalar'...
Kutsal Coğrafya'...
'Kutsal Göçler'...
Kutsal Dönemler...ve,
'Kutsal Din'... orrtaya çıkmaya başladı.
Bütün bunlar ALLAHIN ÜLKESİ olarak adlanıdırlan Kutsal Coğrafya Kürdistan'da başladı ilk defa.
Yeryüzündeki ilk kutsal toprak, kutsal coğrafya Kudüs veya Bekka (Mekke) veya Ganj nehri değil, Kürdistan idi.
Kürdistan'da da bulunan Cennet Bahçesi deniliyor (Der Spigel 3/2003).
Kanıt: Alın size Göbekli tepe yeterli, alın size Gire Filla.
Zagros, Neolitik Öncesi Zerdüşt Kültürel Bağlamında İnsan Grupları ve İnancının Yayılmasında Paleogenetik
Zagros'tan erken Neolitik bir pastoralist
Arkeologlar ve en nihayetinde de kökbilimciler ilk bilinen tarımsal üretim örneklerini yaklaşık olarak 11 000 yıl öncesine kadar takip ettiler.
Bereketli Hilal'de çeşitli vahşi bitkiler bolca mevcuttu; Bu bitkilerin ikisi buğday ve arpa olup,
aynı zamanda en önemli mahsuller bölgesi haline geldi. Dicle ve Fırat, sulama tekniğinin kavranmasıyla
çiftçilerin ekinleri hasat edebileceği ve bu da daha büyük nüfusları destekleyebileceği anlamına geliyordu.
Küçük köyler şehir haline geldi ve bu şehirler yerleşik bir medeniyete dönüştü.
Bu 'İlkler'in hepsinin
kürd & Kürdistan'la bağlantılı olması
sadece bir tesadüf eseri olabilir mi?
İLK EKİN EKME SANATI SAHİPLERİ
Dünyanin bütün kıtalarından getirilen buğday örneklerinin kekeni Karacadağ Diyarbekir
İLK HAYVAN EHLİLEŞTİRME SANATI SAHİPLERİ
Tarihi Kürdistan coğrafyasında
İLK ÇİÇEKLE ÖLÜ GÖMME
Dünyada cenazeyi çiçekle gömmenin en eski adeti, Güney Kürdistan'ın Bradost Dağı’ndaki Şanidar Mağarası'nda bulunmuştur.
Cenaze Orta
Paleotik’te MÖ. 90.000 tarihine denk gelmektedir.
İLK DOĞUM GÜNÜ KUTLAMA
Yunanlı tarihçi Heredot'un yazdığına göre eski medeniyetlerde ilk Doğum Günü Kutlama adeti medler'de ve onların hakimiyet sürdürdüğü coğrafyalarda yaşanmıştır. Acemler (persler) bütün kültürlerini medlerden almıştır. Ancak medlerde doğum günü geleneğinde pasta yerine, keçi ve koyun gibi hayvanlar kesilip pişirilip yenilmiştir..İlk doğum günü geleneği kürtlerde vardı.bu bir gerçek. Şu da bir gerçektir ki kürdler islami fetihten sonra birçok kültürel yönden araplaşıp hemen hemen bütün eski gelenek ve göreneklerini terkedip, işgalcilerinin gelene ve göreneklerini almışlardır.
İLK DEFA RENKLİ KUMAŞ ÜRETME
İlk kumaşı ve ilk renkli kumaşı üretenler de tarihi Kürdistan coğrafyası'nda
İlklerin listesi çok uzun ..
Bunların hepsi sadece bir tesadüf eseri olabilir mi? -- Bir tek iyonlarla (yunanlılarla) isim ve yer bağlantılı bir kürd aşireti ismi bilmiyoruz şuan ama araştırılırsa o da mutlaka vardır. Yeni Zellanda'daki Auckland Üniversitesi'nin 1980'de başlattığı ve saygın Nature dergisinde 2003 yılının güz mevsiminde kısmi olarak yayınlandığı Hint-Avrupa Dillerinin Kökeni Araştırması'nda ''bütün hint-avrupai dillerin kökenini'nin Neolitik Dönemin Tarihi Kürdistan'da bulunan Tigris ve Eufrat nehirlerinin havzası olduğu'' iddia edildi. Herhalde bu da sadece bir tesadüf eseri değildir, olamaz. Sonra Auckland Üniversites'nde hind-avrupai dillerinin ve kavimlerinin kökeni araştırıldığında, bu çalışma gurubunun içinde kürdçe bilen bir etimolog yoktu. Günümüzün kürd etimologları çok haklı olarak bu çalışma gurubunun bu konudaki çalışmalarını çok eksik buluyorlar. Çünkü çok eski bir hint-avrupai dil olan kürdçe ile ilgili bilgiler bu grupta ele alındığında, sadece 17. ve 18. yüzyıl avrupalı arkeologların, gezginlerin ve oryantalistlerin kürd dili ile ilgili verdikleri eksik bilgiler ele alınıp değerlendirilmiştir. Bu arkeologların, gezginlerin kürdlerle ve kürd dili ile ilgili yaklaşımları ırkçılık ve hıristiyan şövenizmi merkezli olduğu bugün açığa çıkmıştır. Şimdi yunanca bilen ve hemde çok iyi eski yunanca bilen kürd etimologlar da var ve bunlar eski yunan dilinin, yunancadan çok daha eski bir dl olan kürd dili ile büyük benzerlikler gösterdiğini ortaya koymaktadırlar. Bu kürd etimologlardan bir tanesi Ali Karduxos'tur. Sizce bu da mı sadece bir tesadüf eseridir? |
"Elimizdeki veriler diğer araştırmacıların ulaştığı sonuçları teyit ediyor. Yahudi ve Kürderin, Avrupa ve Ortadoğu medeniyetlerinin kurucuları olan Yakın Doğu ve Anatolia topluluklarının yerlilerine ait olduklarını göstermektedir." DNA Soybilimcisi L. Yepiskoposyan |
L. Yepiskoposyan'ın bu sözlerine paralel görünen ve söylenmesi gereken sözlerden biri şudur:
NE YAZIK Kİ İNSANLIĞIN SONU HİÇBİR HAYRA ALAMET DEĞİLDİR
-- Bu gidişle tam aksine şerre, şirke, felakete ve yok olmaya alamettir!!
Genetik veriler, bundan 20.000 yıl öncesinde, tüm Ortadoğulu'lar, Buz Çağı'ndan sonra hayatta kalmayı başaran, tek bir (medeniyet) kurucu nüfustan (dil ve kültürden) geldiğini gösteriyor: Tüm Ortadoğulu'ların genetiğinde KÜRD DNA'sı vardır çünkü kürdler İLK medeniyet kurucularıdır. Değişik grup dilleri türemesi ve bu dil farklılıkları izole gruplar vasıtasıyla meydana gelmiştir. Kürdler özgürlük bakımından nasıl ve neden en sona kalmıştır sorusunun cevabı ise, İNSANLIĞIN KÖTÜ VE PİS tarafının buna neden olduğudur. KÖTÜLÜK/PİSLİK/ZINDIKLIK/YAMYAMLIK insanın özüne has bir özelliktir. Boşuna insan insanın kurdudur (Homo Homini Lupus) denmemiştir. Zaten bu yüzden insanlık en nihayette şu veya bu şekilde KENDİ KENDİNİ YİYİP BİTİRECEKTİR.
Kurdistan ew welat e, ku şaristanî jê derketiyê û çûye li rojavê; li Îsraîl, Yûnan û Rom'ê (Italya), li rojhelê; li Hindistanê û Çînê belav bûye.
Köken olarak Anatolya’nın (Doğu Yunanistan & Kürdistan) bütün kavimleri, hem Ekin Ekme Sanatı Devrimi’nden (Agrar Revolution) önceki dönemde gıda, av bulmak amacıyla (toplayıcı & avcılar) o döneme kadar sahipsiz yeni alanlara ulaşmak için ve hemde Ekin Ekme Sanatı Devrimi’nden sonra yeni ekilebilir sahipsiz, yeni arazi bulmak için (çiftçiler) yani kısacası yeni yerleşim alanları bulmak için ve birde ekin ekmekten dolayı fazla ürün elde etmiş olmaktan kaynaklanan nüfus artışları ve dolayısıyla da eski bölgelerindeki mevcut yerleşim alanlarını paylaşamamazlıktan kaynaklanan çelişki ve savaşlardan sonra vuku bulan kavim göçlerinden dolayı, proto-kavim toplulukların ilk yoğunlaşma alanı olan Ortadoğu’dan bütün yakın ve uzak bölgelere yayılan kavim göçleri yaşanmıştır. Sonradan Anatolya diye adlandırılan bölgeye gelen/yerleşen kavimlerin HEPSİ bu nedenle Ortadoğu’dan göçen tarihin İLK göçmen gruplarıdır.
Bu dönemde Avrupa'da insan yoktu. Bu göçler daha toplayıcılık ve avcılık döneminde başlamış ve insanlar o dönem sadece Ortadoğu'da varlar, başka kıtalarda hala insan yok. Neandertal ve Homo-Sapıens karşılaşmasından/karışmasından sonraki ilk küçük topluluk yoğunlaşmaları. Kısacası daha kültür şafağı dönemidir. Bu topluluk yoğunlaşmasında üzerinde avlanabilinir ve ekin ekilebilinir toprak sorunu başlayacak ve bu çatışmalardan dolayı Ortadoğu'dan Kuzey'e doğru ilk kavim göçleri başlayacak..Kısa ve öz olarak söylenirse, Afrika'dan çıkan insan Ortadoğu'nun ılımlı ve hoş ikliminde toplandı, guruplaştı ve sonra Ortadoğu'dan çıkarak KARA YOLUYLA Kuzey'e, Batı'ya (Aanatolya üzerinden Avrupa'ya) ve hatta buradan Hindistan'a göçtü.
Ortadoğu (kavimlerin menşei) tarihini yunanlılar yazarak dünyaya anlatmış, ki aslında yunanlıların kendisi de ortadoğuludur. Çıktıkları yeri (Ortadoğu'yu) unutup, es geçerek, herşeyi KENDİLERİNDEN başlatmışlar uyanıklar
Göbekli Tepe ve Karahan Tepe bu yunanlıların abartma ve eksikliklerini günyüzüne çıkarmıştır.
Avrupa'nın tarihi yeniden yazılacak..
Kürdler KESİNLİKLE göç etmedi. Bu konudaki emareler çok güçlüdür. Bilim zaten bu faraziyeyi yavaş yavaş açıklayıp doğruluyor. Tarihçiler de aynı şeyi eskilerden beri iddia ediyor. Kürdler kesinlikle göç etmediler! Sadece anneleri ''LUCY'nin Afrıka'sını terk edip Mezopotamya'ya geldiler. Mezopotamya başlangıçta kürdlerindir. Kürdlerden ve neandertal'lardan başka kimse yoktu Mezopotamya'da. Diğerleri Mezopotamya'ya kürdlerden sonra geldiler. |
Son çağlarda birbirinden bağımsız ilmi veriler ve arkeolojik bulgular kürdlerin Ortadoğu'nun ve hatta tüm beşeriyetin En İlk Kavmi olduğu gerçeği yönüne doğru işaret etmekteyken, kürd dilbilimcileri ve tarihçileri hala kış uykusundalar: -- Bugün elimizde bulunan değişik menşeli ve biribirinden bağımsız alanlarda yapılmış ilmi araştırma ve inceleme verileri, hep birlikte tek bir yeri işaret ederek; tarihi Kürdistan coğrafyasının, uygarlığın anavatanı olduğunu bize göstermektedirler. |
Kürdlerin nüfusunun Ortadoğu'daki bütün kürd komşularının nüfusundan katbekat daha fazla olmasının ve büyük ve sürekli soykırımlar, sürgünler ve tecavüzlere uğramasına rağmen hala homojen bir nüfus olmasının tek nedeni, küdlerin prehistorik tarihten beri gelen ilk yerleşik kavim olmalarına, ilk defa toplum doyuran yiyecek (buğday) üretmelerine bağlı olan bir fenomendir. Nasyonal ekonomlar; 'bir toplumda yiyeceğin artmasıyla refah artar ve refahla birlikte de doğurganlık artar' diyor. Ama dev kürd nüfusunun oluşumu, sadece kürd toplumundaki yüksek doğurganlık derecesine bağlı olan bir fenomen hiç değildir, çünkü bu fenomen kürdlerin ilk yerleşik medeni kavim olmalarına bağlı bir şeydir. Eğer dev nüfus sahibi olmak sadece yüksek doğurganlık derecesine bağlı bir şey olmuş olsaydı, herkesten önce, etnik müslüman araplar dev bir nüfus sahibi olurdu. Buğdayın üretimiyle birlikte ilk yerleşik toplum doydu ve ilk yerleşik toplumun doymasıyla birlikte de, komşu kavimlere nazaran nüfusu katbekat artmış oldu. Kürdlerin nüfus artışı ve gelişiminin başlangıcı ve seyri işte tam budur.
KÜRDLER MEDENİYETİN SIRRININ ANAHTARI - Acaba sümerler tarih öncesi diyebileceğimiz kadar eski ve halen Ortadoğu'nun en büyük otokton kavmi olan kürd aşiretlerinin bir parçası mıydı? İlk medeniyetin tanınan kavmi sümerlerdir. Ama burada bir faraziyeden çok bir iddada bulunmak istiyorum: İlk medeniyetin bugüne kadar tanınmayan kavmi kürdlerdir. Tabii ki sümerler sümer adını koruyarak günümüze kadar gelmediler. Kürdlerin milattan yaklaşık 4000 yıl önceki kaynaklarda anılan isimlerinin guti/kurti olduğu bugün ispatlı bir şekilde bilinmektedir. Bundan da öte kürdler hala en az on bın yıllık geçmişi olan neolitik dönemin dilini konuşuyorlar. Kürdlerin kökeni araştırıldığında 'en eski' ve 'en büyük' kavramlarını kullanmak gerekecektir çünkü kürdlerin dili en eski bir dildir ve kürdler neolitik dönemin en büyük kavmidir. Zaten bunun içindir ki kürdler tam yedi yerel devlet ve bunlardan birisi İngiltere olmak üzere iki tane de dev dünya devleti tarafından yüzyıllar boyu sürekli soykırım ve katliamlara uğratıldıkları halde, bitmeyi bir kenara bırakın, ne nüfüsları ve nede dilleri zayıflamıyor bile.Tam aksine giderek çoğalıyorlar.Kürd dilinin de tam yüz yıl yasaklanıp inkar edilmesine rağmen en küçük bir gerileme belirtisi bile göstermeden tam aksine gelişmiştir. Kürdler medeniyetin sırrının anahtarıdır. Sümerler’den sonraki kavimler hep Sümerler’in mirası üstünde “insanlaştılar”.Örneğin uzak tarihten bu yana köleci Asur imparatorluğu gibi üretmeyenlerin, sadece talan ve yağmacılıkla geçinen bir çok devlet, günümüzden beş altı bin sene önce tarım ve hayvancılık yaparak hem üreten ve hemde medeniyet kuran, adlarını tarımcılıkta bir temel üretim aracı olan öküz'den almış ve çift süren öküz sahibi demek olan ve köy, kasaba, şehir ve medeniyet kuran GAYİ/GOYİ/GOTİ/KURTİ kavmi gibi üretici kavimlere saldırrp onları köleleştirmek yoluyla hem onların ürettikleri ürün ve değerlere el koyarak ve hem de onların icat ettikleri teknikleri kullanarak işgalci, köleci ve sömürgeci devletler olarak hüküm sürmüşlerdir. Tarih bu açıdan bakıldığında gerçekleri doğru yansıtmaktadır. Bügün sahip oldukları hemen hemen herşeyi sümerler sayesinde sahip olan milletler, sümerlerden olmasaydı yüzbin sene sonra bile “insanlaşmayacaklardı”.. Ev gel cara yekê nan paht |
''Kürdlerin yaşadığı binlerce yıllık coğrafya tarım ve hayvancılık için elverişli olduğundan bu halk tarım ve hayvancılıkta oldukça gelişmiştir.''
Brockhaus & Efron Ansiklopedik Sözlüğü 1890-1907
The Prehistoric KURDISTAN - "The GOLDEN(*) Fertile Crescent"... a country where civilisation once was born, but now destroyed beyond recognition, mainly by the Turkish rules.
_______________
*): The GOLDEN FERTILE CRESCENT is the area the very first human cultural development, that is, the first civilization took place here. Therefore, this special area in the back of the so-called Fertile Crescent is called for The GOLDEN FERTILE CRESCENT. It was here for the first time in history that plants were grown, animals tamed and the first villages and social communities built (SCIENCE 1411997)
Comment: Then all knowledge of civilization first spread from here to the fertile crescent areas that extend as a crescent or arc from Israel to the Gulf in the south.
The Sumerians who formed the early civilization in an desert area where not even a stone exists even today state that "it was the Kassites from the north who taught us cultivation and community building". That is, the knowledge of civilization building evidently came from the North.
KÜRDLERİN TARİHİ AYNI ZAMANDA MEDENİYETİN TARİHİDİR
Proto-Kavim olan kürdlerin en ilk toprağı süren ve ekin eken bir kavim olduğu ve bugün üzerinde yaşadıkları coğrafyada,
en az 10 bin yıl önce bulundukları artık su götürmez bir gerçektir.
- Çünkü medeniyet kadim Kürdistan topraklarında doğmuş ve gelişmiştir. Kürdistan'da arkeolojik kazılar neticesinde elde edilen bilimsel verilere göre; kürdlerin tarihi, kavim imparatorluklarının doğuşundan çok önce başlamaktadır. Kürdler en azından on bin yıldır AYNI topraklar üzerinde yaşamaktadır.
- Kürdlerin, kürd liderlerin, kürd siyasetçilerin, kürd aydınlarının büyük bir kesimi tarihte ne kadar muhteşem bir kültür ve medeniyet hazinesi sahibi olduklarını BİLMİYORLAR.
Görevimiz kürdlerin bu muhteşem tarihini en ince ayrıntılarına kadar öğrenip geniş kürd kitlelerine aktarmak ulaştırmaktır.
- Kürdlerin bellek yitirmesinin, yani kendi tarihlerini tanımamasının tek sebebi, kürdlerin ülkesinin işgal ve talan temelinde inkar ve yok edilmeye çalışılmasıyla birlikte kürdlerin tarihi, kültürü, dili VE HATA KÜRDLERİN KENDİSİNİ bile yok saymaya kalkışma projelerinden dolayıdır.
Bu inkar ve yok etme projelerinin iki kaynağı var: Din maskeli arap ve türk işgali ve ırkçılığı
.
KURDOLOGLARA BİR SORU:
Acaba kurdoloji ile ilgilenen, kurdoloji dalında çalışan kudologlar, EN ESKİ tarihi kavim olan kürdleri ve EN ESKİ tarihi ülke olan ''Tanrı'nın ülkesi'' Kürdistan'ı tam anlayabilmiş midir???
- Kumaşı biçmenin, kumaşın EN ESKİ KESİLME ŞEKLİ, günümüze kadar gelebilmiş olan geleneksel kürd giysilerinin biçilme şeklidir. İlk renkli kumaşı kürdler üretmiştir..
- İnsanın EN DERİN DUYGULARINI DİLE GETİRMEK İÇİN şarkı söylemesinin EN İLKEL / EN TİPİK ŞEKLİ (ki bu bir nebze bütün diğer dil ve kültürlere sanradan bulaşmış)
bu iptidai usul, bütün dünya dil ve kültürleri arasında SADECE kürdçe'de ve kürd dil ve kültüründe var.
- En ilk kavim gurupçukları, rahat yaşam koşullarına çok uygun olan Kürdistan coğrafyasında oluşmuştu ve günümüze kadar gelebilen kürd aşiretleri bunun canlı bir örneğidir. Kürd aşiretleri proto-kavimlerdir, yani kürd aşiretleri, yeryüzünde kavim ve sonradan da halk, millet ve ulus dediğimiz en en ilk en ilkel kavimdir.
Proto Tip-Kavim: Kürdler
En son bilimsel araştırma verilerine göre, günümüzde kürd olarak adlandırılan kavim, Kürdistan'ın otokton halkıdır. Kürd halkı'nın en ilk medeniyetle birlikte doğduğu ve en ilk medeniyetin gelişiminde büyük hizmetler verdiği, artık su götürmez bir gerçektir.
En ilk medeniyetle birlikte doğan ve en ilk medeniyetle birlikte gelişen, en ilk ekin eken, en ilk yerleşik olan, en ilk yarı-yerleşik olan, en ilk hayvan besleyen, dil ve kültür dediğimiz en ilk yetenek ve sanatı yaratıp icra eden kavim olan kürdler eski tarihlerde 'kürd' adıyla değil, başka adlarla anılmaktaydı. (Nature 2003 tarihli sayısına bakın).
Kürd tarihi eşildikçe ve gün yüzüne çıkarıldıkça ne kadar göz kamaştırıcı ve ne kadar muhteşem bir tarih olduğu hemen anlaşılıyor - Özellikle de Kürdistan'ın Neolitik tarihi.. Çünkü kürdlerin ataları en ilk medeniyetle birlikte tarih sahnesine çıkmış olduğu ve en ilk 'modern' bir kavim olduğu faraziyesi giderek doğruluk kazanıyor. Bu anlamda kürdler en eski bir kavim olup, kürd kavmi gurupları, kolları, Mezopotamya merkez olmak üzere Avrupa ve Kuzey Afrika'ya dağılmışlardır. Nitekim değişik milletlere mensup insanlar üzerinde yapılan DNA testleri de bu faraziyeyi güçlendirecek yönde sonuçlar göstermektedir. En son Göbekli tepe diye türkçe adlandırılan ve kürdçe adı Girê Navokê, Girê Miradan, Xirabreşk olan, şimdiye kadar dünyanın bilinen en ilk mabedi'nin kazı çalışmalarında bulunan kafatası DNA'sının kürdlerin DNA'sı ile uyuşması kürdlerin ta medeniyetin başından beri Kürdistan'da var olduğu ve bir başka deyişle ilk medeniyetin doğuşu sayılan 13 bin seneden beri bu toprakların sahibi olduğu madden ve ilmen ispat edilmiştir.
Kürdlerin büyük nüfuslu bir halk olmasının sebebi
Kürdlerin Proto-Tip, yani en ilk kavim oldukları, şuradan da çok rahatlıkla anlaşılmaktadır: Bir yere ilk gelen o yerin doğal sahibi olma hakkını elde etmiş oluyordu. Bu doğal bir yasadır.
İnsan cinsi Ana Afrika’da oluşup yeryüzüne dağılmaya başladığında, ilk insanlar (neandertal'ler ve homo sapiens'ler) Afrika’dan çıktıkları ve uğradıkları en ilk uğrak merkez, tarihi Kürdistan toprakları olmuştur. Nitekim, hem Şanidar mağarası kazıları ve hemde Göbekli Tepe kazıları bunu ispatlamıştır.
Kısacası, Hint-Avrupai gruplar içinde, anatomikmen ilk gelişip, ilk toprak fethinä yapan, ilk yerleşik olan, kürdlerin atalarıydı. Nitekim Göbekli Tepe gibi gelişkin bir teknik kullanılarak inşa edilen tapınağı bu halkın kurmuş olduğu yönünde görüşler var. Merkezi uğrak yer ve kıtalar arası köprü olan Kürdistan’a gelen kavimler, Kürdistan'a ilk yerleşen kürdlerin atalarını asla yerinden (Kürdistan’dan) söküp atamadılar. Çünkü o yeri en ilk kürdlerin ataları feth ve işgal etmişti.
En ilk, yani proto-tip kavim kürdler olduğu için. ilkel Ortadoğu'lu kavimler, nesillerini güçlendirmek için kürdlerden çocuk elde etmek istiyorlardı. Yaşamı idame ettirmek için henüz gelişkin alet, araç ve gereç sahibi olmayan o dönemin kavimleri, doğanın acımasız kanunlarına karşı korunabilmek için, kalabalık ve yoğun bir nüfus sahibi olmak için özel çaba sarfederlerdi. Bilindiği gibi, kavimlerin hepsi ilk önce Afrika'dan geldäklerinde merkezi uğrak yer olan Kürdistan'a (Ortadoğu'ya) oradan da Batı'ya, Doğu'ya, Kuzey'e ve Güney'e göç etmişlerdir. Yerleşik olmak güçlü olmak demekti. Yerleşik kavim olan kürdlerin atalarının çocuklarına sahip olmak o zaman büyük bir nimet ve bereket sayılırdı.
.
“Kürtlerin atalarının izlenebilir en erken başlangıçta coğrafi anlamda ağırlıklı olarak Yakın Doğu ve Avrasya’da bulunan bugünkü İran’ın dışında ve kuzeybatısında
Cilalı Taş Devri, Kuzey Bereketli Hilal topraklarının yerli halkı olduğunu açıkça göstermektedir.” Hennerbichler 2004: “Die Kurden,” by Ferdinand Hennerbichler
Asur, ermeni, arap ve farsların mirasçılarının çaldıkları kürd tarihi, kendilerini değil kürdleri tanımlıyor. Ama minareyi çalan hırsız, minareye bir kılıfta uydurmaya çalışmış çalışmasına ama kılıf koca minareye uymuyor bir türlü. Minare kılıftan çok daha büyük..
Türkler bütün bir kürd medeniyetini bir çırpıda türk yapma marifeti sahibidirler. Araplar ve farslarsa, kürd medeniyetinin kültürel ve toplumsal zenginliklerini araplaştırma ve farslaştırma marifeti sahibidirler. Ermeniler kürd dilini ermenileştirme marifeti göstermeye çalışıyorlar. Bunu öyle kaba bir şekilde yaptılar ki, kürd tarihinin bütün temel gövdesini çalarak, kürdlerin altını tam deşip, kürdleri HİÇBİR tarihi dayanağa dayanmayan, nereden geldikleri bile belli olmayan, sanki gökten zembille yeryüzüne indirilmiş HİÇBİR tarihi kökleri olamayan bir halk olarak gösterdiler. Tarihi, kültürü, dili bu kaba şekilde yağmalanmış kürdleri endi aralaraında bölüşüp paylaştılar ve koskoca tarih, kültür, dil ve ülke sahibi kürdlerin yok olmasını umdular. Bunu becerebilmek için ellerinden gelen herşeyi yaptılar. Ama nafile. Güneş balçıkla sıvanmıyordu. Kürd tarihi, kültürü dili yok edilmeyecek kadar büyük bir gerçeklikti.. Çünkü medeniyetlerin en ilkiydi..
İçi oyularak içine heste (çakmak) taşı geçirilen neolitik çağlardan kalma bir en ilk bıçak türü. Bu sert (ker) ve sivri (stiri) araçlar dilimizdeki bu kelimelerin türemelerinin mahrecidir, esin kaynağıdır.
Tarihte günlük temel yaşam koşulları ihtiyacını gidermekte kullanılan, bıçak, tekerlek ve topraktan yapılmış kaplar (keramik) gibi en eski araç ve gereçler, tarihi Kürdistan coğrafyasında ilk defa üretilip kullanılmıştır.
Foto: Ali Karduxos.
Kürdlerin, eski tarihlerden beri kurmuş oldukları devletleri neden büyütemedikleri ve bu devletleri neden yeterince koruyamadıkları ve en nihayetinde de neden bugün böyle devletsiz kaldıklarının en eski ve en ilk toplumsal ve siyasal nedenleri nelerdir acaba?
İslam öncesi kurulmuş kürd devletlerinin neden yaşamadıkları sorusunun cevabı: Kürd halkının üzerinde yaşadığı ve sürekli çıkar ve işgal savaşlarının cereyan ettiği ve bu son derece kargaşalıklı siyasal vahşi coğrafya olan Yakındoğu'nun göbeğinde bir devlet olabilmenin yada burada yeni bir devlet kurmanın veya kurulu bir devleti sürdürebilmenin, yaşatabilmenin en temel şartlarından biri olan güçlü bir toplumsal ve ulusal hiyerarşik yoğunlaşmayı tamamlayamamış/başaramamış olması şeklindedir.
Kürd toplumsal ve ulusal hiyerarşik yoğunlaşması başlıca iki faktör ve etkenlerden dolayı sürekli engellenmiştir: belli bir ideoloji (din) temelinde ortak hareket eden birkaç devletin hızlı yayılması neticesinde, kaotik Yakındoğu coğrafyasında bir devletin ayakta kalabilmesi için gerekli hiyerarşik yapının birliği ve dirliğinin yıkılması ve bir de bu yayılmacı kavimlerin Yakındoğu'da dini (islami) bir ideoloji kullanarak etkin bir yayılma sağlamış olmalarıdır.
Bu koşullar sadece kürdlere özgü bir koşul olmayıp, tarihte yeryüzünün değişik bölgelerinde kürdler gibi büyük ve ihtişamlı imparatorluklar kurmuş olan ve bugün tarih sahnesinde artık kalmamış olan birçok halka da özgü olan bir şeydir. Örneğin tarihte çok büyük imparatorluklar kurmuş olan asurluları düşünün. Bugün ne yazık ki neredeyse tarih sahnesinden tam kaybolmanın ve yok olmanın eşiğine gelmiş bir durumdalar.
"Kürdlerin göçebe olduğu temelsiz bir iddiadır. Kürdler Ortadoğu'da binlerce yıldır yaşıyorlar. Babillilerin bahsettiği 'Kurdo' 'Kurdoki' Kürdlerdir. Kurdo ve Guti eşanlamlıdır. Gutium Kurdistan'ın eski ismidir..." Tarihçi William Linn Westermann (1944), Yakın Doğu Halkları |
''Atı asurlulara ehlileştirmeyi öğreten herhalde kürdlerdir''.
(Svenning, Carl-Elof, Politisk tidskrift, CUF, januari 1964, om de moderna kurdiska herdestammarna).
Kürdler, elimizdeki ilmi verilere göre, yeryüzünün en eski üretken köylü halkıdır. Bu konuda batılı gezgin ve araştırmacıların oldukça çok gözlem ve incelemeri var: Örneğin Modern Kürd Göçer Aşiretleri ile ilgili 1964 yılında yaptığı bir araştırmasında isveçli araştırmacı yazar Carl Elof Svenning şöyle der: 'Bereketli Hilal coğrafyası geleneksel tekstil endüstrisi imalatında hep ünlü olmuştur. İpek Çin'den ve pamukta Hindistan'dan gelmeden önce, bu bölgenin dokumacılarının daimi bir yün ihtiyacı vardı ve bu yün 'kürd' koyunlarından gelirdi. Ön Asya şehirlerinde de 'kürd' koyun eti ihtiyacı vardı. Kürtlere Asya'nın çiftçileri ve hayvan ürünleri üreticisi olarak Asya'nın ekonomik hayatında önemli bir rol oynamışlardır - Bu rolü çok eski çağlardan beri oynamış olmaları lazım. Belki bir zamanlar asurlulara atı kürdler tanttı. Ve kürdler hala da belli ölçüde at beslerler' (Svenning, Carl-Elof, Politisk tidskrift, CUF, januari 1964, om de moderna kurdiska herdestammarna).
Kürdistan, şimdiye kadar hep boşa çıkarılmış sürekli bir barış ve sükunetin peşindedir. Kürdistan'da barış ve sükunetin ilk ve vazgeçilmez şartını da bağımsız bir Kürdistan devleti sağlar ancak.
Zanebûnên çandinê /(kultur) ji Rojhilat ber bi Rojava'yê ve diherike. Çand hêdî hêdî ji Kurdistanê (bakurê Mezopotamyayê) ber bi rojava ve diherike
Tarihi Kürdistan ahalisi, hep toprağa ve hayvancılık uğraşına bağlı olan ve bu tutkusunu büyük bir oranda bugüne kadar bile getirebilmiş olan, köylü kökenli, üretici bir halktır. Üretici olmanın en büyük gereksinimlerinden biri, barışsever ve sükunet taraftarı olmaktır. Kürdler bu yüzden savaş ve kargaşalık taraftarı asla olmadılar, ta ki ekinleri, evleri barkları istilaya uğrayana kadar. Ancak o zaman silaha el attılar. Güçlü silahları yanısıra, çok büyük bir dostları daha vardı: Kürdistan dağları. Zaten kürd dağlı demektir:
KUR= Dağ
KÜRT(Î)= Dağlı
Kurd = dağlı insan
Kurdistan= dağlıların vatanı
KÜRDİSTAN: TOROS - ZAGROS - KAFKAS dağları ile birlikte, ta Bağdat yakınlarındaki Hamrin Dağ uç noktasına varan üçgendeki coğrafya'dır.
Kürdlerin ayak yardımıyla gerilen koca bir yaydan gerilerek atılan ve yanyana duran iki askeri birden delerek etkisizleştiren güçlü okları ve uzun mızrak gibi diğer silahları olan ve bu silahları kullanmadaki üstün maharetleri, cesaretleri MÖ 400 yılında yaşamış ünlü yunanlı komutan Ksenefon tarafından anlatılır. .
KURDISTAN - LAND OF GOD - GOTTESLAND
TARİHİ KÜRDİSTAN ÜLKESİ - İNSANLIK TARİHİNDE ÖZEL BİR YERİ VE ÖNEMİ OLAN İNSANLIĞIN EN İLK UYGAR YERLEŞİM ALANIDIR
Kürdistan
coğrafyası üzerinde yapılan bilimsel araştırma ve inceleme çalışmaları,
bugün yeni bir aşamaya ulaşmış bulunmaktadır. Elde edilmiş yeni
bilimsel bulgular, çıktığımız bu yeni yolda bize büyük
ve geniş bir bakış açısı sunmaktadır. Bilim adamlarının
elde etmiş oldukları bu yeni bilgiler, büyük bir kesinlikle,
bize tarihi Kürdistan coğrafyasının, uygarlığa analık etmiş olan çok
özel bir cografî saha olduğuna işaret etmektedirler: 'Uygarlık,
Kürdistan coğrafyası'nda doğup, batıda: bugünkü İsrail, Yunanistan
ve İtalya'ya, doğuda: Hindistan ve Çin'e buradan ulaşıp yayılmıştır' (Harry G. Nickles-1960). Bugün, bu coğrafyaya eğemen olan güçlerin,
bu fevkalade doğa zenginliklerine sahip olan ülkeye, her yönüyle
sahip çıkmak hırsıyla yaptıkları sınırsız tahribatlardan dolayı, bu ülke ve insanı üzerinde onarılması zor hasarlar yaratmıştır, neticede neredeyse bu ülke hiç tanınmaz bir hâle getirilmiştir. Kürdistan doğası ve zenginliklerini, gerek bu eşşiz ve emsalsiz tarihi eserleri olsun ve gerekse de, doğa
zenginliklerini, özellikle osmanlı ve türk yönetimleri,
sınırsız bir sömürü hırsıyla, hoyratça kullanarak,
büyük ve onarılmgası güç tahribatlara maruz bırakmışlardır.
Bugün elimizde bulunan değişik menşeli ve biribirinden bağımsız alanlarda yapılmış araştırma
ve inceleme verileri, hep birlikte tek bir yeri işaret ederek; tarihi
Kürdistan coğrafyasının, uygarlığın anavatanı olduğunu bize göstermektedirler.
Bu bilimsel belgelere baktığımızda, bugün çok iyi
anlıyoruz ki, vatanımız Kürdistan insanlığın en eski bir yerleşim birimidir. İnsanoğlu bu kutsal topraklar üzerinde hayvanca yaşam şartlarından
çıkıp, bir üst yaşam düzeyine, insanca yaşama aşamasına
geçmiştir. Çok değerli ve seçkin bilim adamları,
tarih bilimcileri, antropologlar, bu değerli çalışmalarıyla
tarihi Kürdistan coğrafyasının uygarlığın anası ve beşiği olduğunu
ispatlayıp belgelemişlerdir. Örneğin Kürdistan coğrafyası buğdayın yetiştilimeye başladığı yeryüzündeki tarihi en ilk uygarlık alanıdır.
Dünyanın en ilk köylülerinin, kendilerinin ve yaşadıkları yörenin (tarihi Kürdistan) tahmini görünüş şekli (Çizim: Karol Schauer)
Medeniyet tarihi (kürd tarihi) hala karanlıklar içindedir. En ilk medeniyet coğrafyasında ortaya çıkmış olan kürdlerin tarihi meydana çıkarıldıkça, bir bütün olarak insanlık tarihi hakkında şimdiye kadar hala karanlıkta kalmış bütün noktalar aydınlığa çıkıp tam anlaşılacaktır. Kürdler, tarihi Kürdistan coğrafyasından doğan medeniyeti besleyip, gelişmesine büyük katkı ve hizmetler sunmuş olan kadim ve emektar bir halktır.
EKİM SANATI DEVRİMİ (AGRAR REVOLUTION)
- Buğdayın
Anavatanı Kürdistan
Bir
grup Alman bilimadamı, 1997 yılında, buğdayın kökeni ve kaynağı
üzerine yaptıkları bilimsel bir araştırmada, dünyanın altı
kıtasından getirdikleri buğday örneklerini, en ileri bilimsel
bir yöntem olan DNA tekniği ile tahlil ederek, sonuçta
dünyadaki bütün buğday çeşitlerinin kökü
ve kaynağının Çiyayê Qerac “Karacadag”
(Amîda / k yer olduDiyar-î Bekr) yöresindeki Newalê Çorê
bölgesi olduğu sonucuna ulasşmışlardır. Bu pre-historic alanın tarihi çok eski bir yerleşim alanı olduğu bilinmekteydi. Ama 1997 yılına kadar bu tarihi alanın dünyada ekilmiş bütün buğday çeşitlerinin çıktığı en ilk yer olduğu kesin bir şekilde bilinmemekteydi. Bu araştırma neticesinde,
tarihi Kürdistan topraklarında vuku bulmuş olan ekim
sanatı devrimi (Agrar Revolution) gerçeği ile ve böylece
de tarihte insanlığın gerçekleştirdiği en büyük devrim
ile karşı karşıya gelmiş bulunuyoruz (bkz Science 141197). Ekim Sanatı Devrimin en önemli ve belirleyici faaliyeti ARPA ve BUĞDAY ekimidir. sonradan nohut mercimek ve bezelye ekilmiş. Hepsi de ilk kez KÜRDİSTAN COĞRAFYASINDA ekilmiş. İkinci büyük faaliyeti hayvanların evcilleştirilmesidir. DOMUZ, KOYUN ve KEÇİ ilk kez Kürdistan coğrafyasında evcilleştirilmiş
.
The Golden Fertile Crescent - SCIENCE 14.11.1997
CIVILISATIONENS GROGRUND - DEN BÖRDIGA GULDHALVMÅNEN KUNSKAPEN OM CIVILISATION KOM FRÅN NORR Sumererna som var först med att bilda städer fick sina kunskaper och färdigheter just från detta norrliggande område. Faktum är att det var folket från Den bördiga guldhalvmånen som flyttade söderut med alla kunskaper om att odla, tämja djur och bygga de första primitiva bostäderna. Detta omnämns av sumererna som säger 'det var kassiterna som lärde oss jordbruket'. Tänk er att det inte ens finns en enda sten i hela den ökniga irakiska slätten Basra där sumererna bildade de första stora och utbredda bostäderna som sedan kallades för sumeriska städer. Man byggde husen och templen (zigurats) med torkad/bakad lära. En civilisation utan sten. Kunskaperna om att framställa järn uppnåddes också först i Norra Mesoptamien (hetiterna) och inte i södra Mesopotamien. I och med all mänsklig utveckling i civilisationens väg började i detta området kallar därför historiker detta området för Den bördiga guldhalvmånen. |
Tarihi Kürdistan Coğrafyasının Kadınları
İptidaî çağda, tarihi
Kürdistan coğrafyasında, erkekler ava giderken, kadınlar bir
yandan toplayıcılık yapıp, bir diğer yandan da ateşin -ocak/köz- yanında çocuk bakıcılarıydı. Yazın topladıkları yiyecekleri kışa kaldırıp kış aylarının
zor şartlarında bu yiyecekleri çıkarıp kullanıyorlardı. Bilim adamlarının bu tezlerine göre, kadınlar, kış için sakladıkları bir kaç avuçluk
buğdayın, nemli bir ortamda yeniden yeşerdiğini idrak edince, artık
kadınlar buğdayı tekrardan ekmeye başlamayı kendi zihin gücüyle
öğrenip başarmışlardır. Böylece ilk ekmek yapma sanatına
giden yol, ilk buğday ekimi, uygarlığı yaratan o ilk ve çok önemli yiyecek türü,
kadınların elleriyle yaratılıyordu. Bu ilk buğday cinsi 'cehdasûk' (Tritticum
Dicocciodes) yeryüzünde sadece denizden 600 ila 1300 rakımlarında,
(Çiyayê Qerac Newalê Çorê'de) yeşerebilmiştir (Prof Johan Hultin).
PASTORAL (Köylü üretkenliği ve yaşamı) DEVRİMİ
- Toplumsal
- Kültürel Şekillenmeye Giden İlk Adımlar ilk gelişkin yiyecek türleri: ekmek - yoğurt ve peynir
Hayvan evcilleştirilmesi sanatı ile birlikte, yoğurt ve peynir elde etme sanatı (Pastoral Revolution) ilk defa bu topraklarda icat edilip geliştirilmiştir. Bu devrimle birlikte uygarlık bu topraklarda doğup büyüyüp ve gelişerek yeryüzüne yayılmıştır. İnsanlar kendilerine ancak keşk, 'çortan', toraq, bu neredeyse kendi kendine, doğa tarafından konserveleştirilmiş olan yüksek protein oranı içeren kuru peynir cinslerini, üretmeyi öğrendikten sonra, artık kahredici açlık sorunuyla karşılaşmadan uzun yolculuklara çıkıp, kendileriyle birlikte toprak sürme ve ekme (kültür) bilgisini de böylece yeryüzünün hala işlenmemiş bölgelerine taşıyıp yayabilmişlerdir. Başka bir deyişle, keşk 'çortan', ekim sanatının (kültürün) yeryüzüne yayılmasının yakıtı, 'benzini' olmuştur. İlk renkli kumaşı kürdler üretmiştir.
Foto ©-SCIENCE. Gelişmiş yemek kültürü hazırlanması ve pişirilmesi bilgi ve sanatının yayıldığı ilk tarihi alan: Kürdistan. (The art of preparing and cooking meal) Bu harita MÖ 8000 yıl önce
gelişmiş yemek sanatının (Advanced Food) ilk kez bu tarihi yerde vuku bulmuş olduğunu göstermektedir.
Gelişkin yemek elde etme sanatı ve kültürü'nün tarihçesi 8000 yıldır (Science Dergisi) ve bu sanat ilk defa Bereketli Hilal toprakları yada diğer bir deyişle tarihi Kürdistan toprakları üzerinde vuku bulmuştur. Bunun için tarihi Kürdistan hemen hemen her bakımdan İLKLERİN YURDU'dur..
İlk defa, bu topraklar üzerinde buğday ekildi. Ekmek insanlık tarihinde ilk defa bu topraklarda – günümüz Kürdistan kırsalında hala bugün bile kullanılan, ateş ve dumandan siyahlaşmış, düz taş ve kaya parçaları üzerinde- pişirildi. Hala Kürdistan'da yaygınca kullanılan ilkel fırın türü olan tendûr (tandır), ilk defa bu topraklarda kurdurulup onunla başarılı bir şekilde ekmek üretimi yapıldı. Hindî(stan) dilindeki nan (ekmek) ve tandûrî (tandir) sözcügü, rüzgar ve rivayet aracılığıyla tarihi Kürdistan cografyasından oraya ve diğer çevre iklimlere taşırılmış ve bu en ilk medeni sanatın bu şekilde başka iklimlerde de icra edilmiş olduğu ihtimali çok güçlülük kazanmıştır.
Hayvan
ilk defa bu topraklar üzerinde evcilleştirildi. Mayalama
tekniği sırrı'na ilk defa bu topraklarda vakıf olunarak, hayvan
sütü ilk kez bu topraklarda mayalandırılıp, yoğurt ve peynir
haline getirildi. Mayalama teknolojisi (Pastoral Revolution) başlı başına bir devrim olup, insanlığın ikinci kez bir büyük
adım daha ileriye doğru, uygarlığa doğru sıçramasını sağladı.
Şimdiye kadar bu konuda tanınan/bilinen bütün detaylı bilgi ve resimler bu linkte toplanmıştır: YERYÜZÜNÜN İLK TARIM VE ÇİFTÇİLERİNİN ÜLKESİ - TARİHİ KÜRDİSTAN
XIRABREŞKÊ (Göbekli Tepe) LI RUHAYÊ
Tarihte En İlk Yerleşim Birimleri Kürdistan'da
İnsanlığı adım-adım ileriye doğru götüren bu ilk uygarlık gelişmelerinin ardından, doğal olarak oluşmaya baslamış, Tarihi Kürdistan Cografyası'ndaki bu ilk yerleşim birimleri, aynı zamanda dünyada bu güne kadar tespit edilebilmiş olanların en eskisi ve en ilki olma özelliği, arkeolog ve tarih bilimcilerince tespit edilmiş ve kanıtlanmıştır. Şimdiye kadar tespit edebildiğimiz tarihi verilerin, Kudüs kenti yakınlarındaki Ceriko yerlesşim biriminin, dünyanin en eski yerleşim birimi olduğunu göstermekteydi. Ama örneğin Alman arkeolog ve bilim adamı Dr Klaus Schmidt'in 2000 yıllarının başlarında bir kürd çiftçisinin uyarıları üzerine, yaptığı arkeolojik va tarihi incelemerinin ardından, tarihi Kürdistan'ın Amardina (Merdin) Amîda ve Rûha tarihi kentlerinin üçgenindeki, büyük bir arkeolojik kazı çalısması neticesinde Xirabreşkê (Girê Navokê - Göbekli Tepe) köyünde bulunan: "T" şeklindeki taş sütunların 13 bin yıllık eski bir tarihle, kendi türünde en eski bir tür olduğu ve şimdiye kadar tanınan Jeriko sütunlarından çok daha da eski olduğu, yapılan bilimsel tahliller sonucu tespit edilmistir. Sütunların tespît edilen yaşı, 13 bin yıla teqabül etmektedir.
Kürdistan'ın dağlık Hawraman bölgesinden bir kürd
YO-GURD
Sözcüğünün İçindeki 'Kurd' Sözcüğü
ve Anlamı
Kürd dili ve kürd kültür
tarihi üzerine yapılan küçük bir etimolojik
araştırmada, dört sözcügün menşeine inildi:
A-
ŞÎR (süt),
B- MAST (yoğurd),
C- HEVÎRTIRŞ / HEYVAN
/ MAYE (eski hamur/maya) ve
Ç- AVOZ / ŞERAB (şarap). Kürdçe'de şarabın iki adı var: Avoz yani us su, öz su ve bir de Şerab. Çoğu kişi ve çevreler şerab kelimensinin arapça olduğunu yanlışlıkla ileri sürerler. Oysa bu kelime öz kürdçedir ve bir dizi biribirine yakın yiyeceğin adı olarak aynı kökten gelen biribirine benzer kurdî kelime gurubuna dahidir: Şerab, şekir, şirib, şerbet, şir vs.
On
sekiz tarihî ve çağdaş dil arasında bu dört kelimenin
kökenlerini araştırdık. Sonuçta dilbilimsel bir temelde,
yogurd kelimesi'nin Ermenice bir kelime olduğu ve içinde 'kurd'
sözcüğünü barındırıp tanımladığnı (tasvîr
ettigini) görmüş olduk. Şöyleki: Yaugh (Ermenice)
= sıvı yağ + gurd/kurd demektir.
Yine Hîndistan ingilizcesi dilinde
yoğurd’a KURD(!) denildiğini de ögrendik. Deniliyor ki yoğurt sözcüğü bulgarca veya türkçedir. Yanlıştır. Yoğurt kelimesi bir Hint-Avrupa dili kökenli sözcük olup iki morfem'den (kökten) meydana gelmektedir: YOG ermenicedir ve sıvı yağ demektir. GURD/KURD yoğurd 'tortusu'na verilmiş addır.
Şimdiye kadar bu konuda tanınan/bilinen bütün detaylı bilgi ve resimler bu linkte toplanmıştır: Vetets Hemland
Tekerleğin İcad Edildiği İlk Coğrafya
Bilim
adamları ilk tekerleğin, (kürdçe: têger, yani kendi ekseninde dönen) ya da ilk çarkın bu topraklar üzerinde
icad edildiğini söylüyorlar. Bir baska deyişle Birinci Bilimsel
Teknik Devrim'in "ilk adımları" bu topraklar üzerinde
attıldı. Van gölü yakınlarında 1960 yılında yapılan bir kazı çalışmasında, tarihi bir mezarliga rastlanilmis ve tarihi bir
mezarin içinde, bir çift hayvan gücüyle çekilen
ilkel araba, kagni tekerlegi bulunmustur. Bu tekerlekler C-14 metoduyla
analiz edildiginde, bes bin yil önceye ait oldugu tespit edilmistir.
(Prof Stuart Piggot, The begining of wheeled transport, Scientific
American, Vol 219, No1, 1968, pp-82-90). Ama ne yazık ki insanlik tarihinde
bu kadar önemli bir yere sahip olan bu biricik ülke istilacı ve talancı yönetimlerce bugün adeta binlerce yıl bilim ve
teknikten yoksun ve uzak kalmış bir hale getirilmiştir.
İlk tekerlekli araç kullanma tarihi
The Begining of Wheeled Transport by Prof. Stuart Piggot, Vol 219, No1, 1968, pp82.9
İlk çark ilk tekerlek arkeologlarca Kürdistan'da bulunmuştur. İÖ 3500-4000 civarı. Kürdçe'deki GÊR kelimesi, tüm Hint-Avrupa dillerinde "teker, dönmek , yuvarlak" gibi kelimelerin kökenini oluşturur.
Kürdçe = TÊGÊR > teker. Türkçe'deki tekerlek kelimesinin nerden geldiği kaynak.
Kürdçe gidip ekseninde dönmek: tê + ger > vegerîn. gêrbûn gibi
"Ji serê çiya kevirek gêr bû hat xwarê". cümlesindeki gibi.
Eski yunanca GİR- (???-) kürdçemizdeki glor, glorik, klor (yuvarlak ekmek) demektir.
(Bkz: Amerikan profesor Dr Stuart Piggot'un 1960'larda Bu konuda
tarihi Kürdistan'ı işaret ettiği makale)
TEKERLEĞİN ANAVATANI DA TARİHİ KÜRDİSTAN'DIR
7500 yıl önce bugün Kuzey Kürdistan'da bulunan bu tekerlekli aracın (taş kukla) tarihini aldı.
Tekerlek sümerler'den çok önce başkaları tarafından keşfedilmiş gibi görünüyor.
İki akslı ve 4 tekerlekli 7.500 yıllık taş araç. Kuzey Kürdistan'da Qoser şehri yakınlarında bulundu.
Li Qoserê ('Kiziltepe') hat dîtin - Hîna pir tiştên mêjûyî wê li Qoserê bêne dîtin..
7500 yıl önce bugün Kuzey Kürdistan'daKuzey Kürdistan'da Qoser şehri yakınlarında bulunan iki akslı ve 4 tekerlekli taş araç (taş kukla).
Büyük bir ihtimalle tekerlek sümerler'den çok önce başkaları tarafından keşfedilmiş gibi görünüyor.
Tenûr û tenûrvanek.. BZ 600
Hindistanlıların 'tandır' ve 'nan' kelimelerini NEREDEN getirdiklerinin hikayesi çözülmüş ama biz okumamışız, bilmeyen biziz! Tarhçiler ''bütün Avrupa'ya ve Güney Asya'ya insanlık Zagroslardan yayıldı'' diyor. Sonra sanskritçe'ye ''tanduri'' olarak kürdçe'den geçen tandır kelimesinin etimolojisine baktığımızda kürdçe'deki 'tin'den gelmektedir. Kürdçe'de tin ISI demektir. Bu kelime de kürdçe'den hint-avrupai dillere geçmiştir. Örneğin isveççe'de ısı kelimesinin kökü 'tin'dir. Buğday ilk defa NERDE ekildiyse ekmekte ilk defa orada pişirildi. Buğdayın anavatanı, yani ilk ekildiği yerin Karacadağ Diyarbekir olduğu bir gurup alman arkeolog ve bilim adamı tarafından 1997 yılında Almanya'da yapılan bir bilimsel DNA-deneyi yoluyla ispat edildi. Bakınız Science dergisi 14.11.1997 tarihli sayısına.
Dünyanın En Eski Lokanta Menü'sü
İlk
uygarlık kurucuları ilk insanlar, ilk olarak tarihi Kürdistan'da
koyun ve keçiyi en rahat bir sekilde tedarik edilebilir gıda
maddesi olarak daima el altında bulundurabilme, bir diğer deyisle
evcilleştirme yetisine, becerisine kendilerini ulaştırmışlardır. Daha
sonra, sırasıyla domuz ve tavuk ehlileştirilmiştir. Güney Kürdistan'da
Hewlêr yakınlarinda ilk lokanta/restorant menüsü olarak
bilinen eski bir taş kitabe bulunmuştur. Bu kitabe tarihinin, beş
bin yıl öncesine dayandığı bildiriliyor. Bu menü’nün
ilk satırındaki ibare şöyledir: "Domuz kanında kaynatılmış
soğanlı pirinç yemeği."
RESİM: YERYÜZÜNÜN İLK TARIM VE ÇİFTÇİLERİNİN ÜLKESİ - TARİHİ KÜRDİSTAN
İlk Hint-Avrupa Kavimlerinin Konuştukları Dilin Kökeni
Nature adlı araştırma ve bilim dergisinde, bir grup dilbilimcinin yirmi yıllık araştırma çalışmalarının neticesi 2003 yılının güz ayında Nature yayınlandı. Uluslararası bir dilbilimci araştırma ekibi başkanlığını Yeni Zellanda'nın Auckland Üniversitdesi'nden Remco Bouckaert'in yaptığı ve yirmi yıllık gibi uzun bir lingvistik çalışmasının sonucunda, yüz’e yakın konuşulan dünya dillerini bir bilgisayar belleğinde toplayıp, uzun araştırmalar sonucunda ortaya çıkardılar ki, Hint-Avrupa dil grubunun kökeni, tarihi Kürdistan cografyası'na dayanmaktadır.
Hint-Avrupa dil gurubunun; dünyaya rus steplerinden yayıldığı teorisnin aksine, bu dil ailesinin tarihi Kürdistan coğrafyası Kapadokya'nın doğusu'ndan dünyaya yayıldığını söylüyor.
Bu
gün Önasya ve Avrupa kıtasında konuşulan Hint-Avrupa dillinin
kökenini kastederek; "Kapadokya'nın doğusunda ekim sanatı ile ilk
uğrasan en ilk köylü kabilelerin kullandigi dil" diye
sonuçlanıyor bu çalışmanın şimdiye kadarki ilk kesiti (Nature
Aut. 2003). Bu çalışma hala sürüyor ve çalışmanın en son etabında da, Hint-Avrupa dillerinin kökeninin kürdçe olduğuna dair detayları da verilecektir.
Bu sonuçla birlikte, neden hemen-hemen tüm Hint-Avrupa dillerinde, birçok eski kürdçe (Avesta dili) ve yeni kürdçe terimlere, rastlanıldığı sorusunu, bugün böylelikle daha iyi bir şekilde kavramış oluyoruz.
Bu mevzudaki informatif bilgiler, Science (İlim) dergisi başta olmak üzere, çeşitli tarihi ve yeni kaynaklarla, kürd kültür tarihi ile ilgili araştırma ve incelemeler yapan, Avrupa'da kurulan ilk Kürd kitabevi olan ve giderek eşsiz bir kürd arrşiv ve doküman merkezi haline gelmiş olan Sara Kürd Kitabevi'nin (1987) zengin kürdçe doküman ve belgelerinin katkılarıyla derlenmiş ve makale haline getirilip İsveç’in önde gelen üç araştırma ve populer kültür dergisinde yayınlanmıştır: Cerealia, Allt Om Mat ve Mjölkspegeln.
Dünyanın En Yaşlı İnsanları Kürdistan'da
Zengin doğa kaynakları ve sağlıklı iklim şartlarına sahip Kürdistan ülkesinin sunduğu bir nimet daha: yeryüzünde en sıhhatli ve en uzun yaşama şansına sahip olmak. Örneğin birçok tarihi gezginler gibi Hörnle ve Rich'te Kürdistan insanının olağanüstü güçlü ve iyi sıhhatinden bahs etmektedirler. Hörnle Kürdistan'daki yaşlı insanların sıhhati, hakkında şöyle yazmıştı: 'Her ne kadar daha çok genç yaşta ağır işlerde koşturdukları halde, bu olumsuz etkenler kürd insanının yüksek bir yaşa ulaşmasına engel olmuyor. Kürd insanı genellikle 100 yıl yaşar ve şaşırtıcı derecede iyi bir sağlık ve sıhhat sahibidirler'. Aynı şekilde seyyah ve toplumbilimci Rich'in bu sözlerini tarihi gezginlerden Hörnle'de şu şekilde teyid etmektedir: 'Ben dünyayı gezdim fakat Kürdistan yaşlıları kadar güzel ve sıhhatli insanlara rastlamadım.
Çok temiz iklim ve doğa zenginliklerine sahip Kürdistan'ın Bidlîs şehrinden olan Zero Aga'nın (1774-1934) 160 yıl yaşadığı iddia edildi! Bu iddia, Zero Ağayı keşfeden ve beraberinde Avrupa ve Amerikaya götüren bir dizi avrupalı arkeolog ve bilim adamlarının da iddiası olduğu ögrenilince, zamanın şöven türk devleti yetkilileri, "dünyanın en yaşlı adamı olma ünvanını türkten başka bir kimsenin eline kaptırmayalım - aman." şeklinde yakarmışlardı. Zero Axa'ya, iç ve dış basın mensuplarının giderek artan ilgisi akabinde düzenlenen bir basın toplantısında, Zero Aga basın mensuplarının sorularına verdiği cevaplarda, doğal olarak kendi dili olan kürdçeyle konuşmayı tercih etmesine rağmen, ırkçı türk devlet yetkililerinin, Zero Aga'nın ağzından kürd lider Şeyh Saîd Efendi'nin aleyhine türkçe demeçler bile yazacak kadar gerçekleri tahrif etme, kürd halkı ile ilgili gerçeklerle oynama ve inkar etmenin en açık bir örnegini daha sergilemiş oldular.
Kürd halkı ile ilgili gerçeklerle oynama ve inkar etmenin bir işe yaramayacağını, bugün bilim adamlarının eline geçen bir dizi tarihi belgeler ışığında, şlimdiye kadar karanlıkta bırakılmıs olan tüm diğer hakikatler de, ergeç ortaya çıkarılıp aydınlanacaktır. Türk devletinin eski ve yeni şöven yetkililerinin yaptıkları, bu ilim, irfan, ahlak ve insanlık dışı uygulamalarından dolayı, bugünkü devlet yetkililerinin, eğer insanlığa biraz olsun saygıları varsa, insan gibi, kürd halkından en azından hemen bir özür dilemeleri gerektiğini görebilmelidirler. Ama en doğru ve gerekli olan tavır, türk işgal ordusunun Kürd halkının vatanı Kürdistan'dan bir an önce çekilmesi en doğru ve en barışçı olanıdır. Ne var ki türk devlet yetkilileri hakkındaki ilim ve irfan çevrelerinin ortak kanılarının ta eskiden beri ne kadar ırkçı ve ne kadar imhacı ve saldırgan olduğu dünyaca çok iyi bilinmektedir.
Dini yazılar da Kürdistan'ın ilklerin yurdu Kürdistan'ın medeniyetin ilki olduğuna işaret ederler
İnci'de 'tanrı yeryüzünde cennet gibi bir mekan yarattı ve burayı Bijon, Gijon, Dicle ve Fırat nehirleriyle sulandırdı. Adem ve Havva'yı da bu cennetmekan beldeye yerleştirdi' denir. Nuh tufanı ile ilgili bütün efsane ve sonradan yazılı literatür de kutsal kitaplar misali tarihi Kürdistan coğrafyasına işaret etmektedirler. Nuh tufanının gerçekten de vuku bulmuş olacağına dair son dönemlerde yazılan faraziyelerde de 'Nuh tufanının gerçekten de vuku bulmuş olduğu ve büyük bir ihtimalle Kara denizin taşarak suların ta Kürdistan'ın Cudi Dağı'na kadar ulaşmış olabileceği' faraziyesine yer verilmiştir.
Aynı anlamda da tanınmış anadolulu (Kütahya) gezgin Evliya Çelebi (15. yy) de seyahatname adlı eserinde bazı aktarmalar yapmıştır:
Seyyah Evliya Çelebi Kürtler’in tarihinin Hz. Nûh ve Tufan’a kadar gittiğini ve Kürtçe’nin Hz. Nûh ve kavminin konuştuğu dünyanın en eski dili olduğunu iddia ediyor. Evliya Çelebi (1611 – 82)’dir. Ünlü yapıtı “Seyahâtname”de, ayrıca Nûh Tufanı’ndan sonra kurulan ilk 3 şehrin Şehr-i Nûh (Şırnak), Cezira Botan (Cizre)ve Miya Farqîn(Silvan) olduğunu belirterek, insanlık tarihinin Kürdistan’da başladığını kaydetmektedir. (Bkz. Evliya Çelebi, Seyahâtname, cilt 4, Kürdistan gezisi)
Evliya Çelebi, ölümsüz eseri “Seyahâtname”de, Hz. Nûh ve kavminin konuştuğu dilin kürtçe olduğunu şöyle ifade eder (olduğu gibi paylaşıyorum): “Tûfân-ı Nûh, imar olan şehr-i Cûdi’dir, andan kal’a –i Sincâr’dır, andan bu kal’a-i Mefârikin’dir amma şehr-i Cûdi sâhibi Hazret-i Nûh ümmetinden Melik Kürdim altı yüz sene mu’ammer olup Kürdistân diyârların geşt ü güzâr ederek bu Mefârîkin’e gelüp âb u havâsından hazz edüp bu zemînde sâkin olup evlâd u ensâbı gâyet çok olup lisân-ı İbrî’den indiyyât bir gayrı lisân-ı turrehât peydâ etdi kim ne İbrî’dir ne Arabî ve ne Pârisî ve ne lisân-ı Derî’dir ve lisân-ı Pehlevî’dir, ana hâlâ lisân-ı Kürdim derler. Bu diyar-ı Mefârikîn’de peydâ olup hala diyâr-ı Kürdistân’da isti’mâl olunan lisân-ı Kürd Hazret-i Nûh ümmetinden Melik Kürdim’den kalmışdır, ammâ vilâyet-i Kürdistân dağistân u sengistân bilâd-ı bîpâyân olmağile on iki gûne lisan-ı Ekrâd vardır kim birbirlerine elfâzları ve lehçe-i mahsûsaları mûğayirdir kim niçesi birbirlerinin kelimâtların tercümân ile anlarlar.” (Bkz. Evliya Çelebi, Seyahâtname, cilt 4, Kürdistan gezisi / ayrıca bkz. Martin van Bruinessen, Kürt Lehçeleri Üzerine Evliya Çelebi’nin Notları, sayfa 16 – 17, Studia Kurdica, Paris 1985)
Evliya Çelebi'den 400 küsür sene sonra bilim dergisinde yapılan yukarıda adı geçen bilimsel dil araştırması Nature Aut. 2003 bu bilgilerin doğru olabileceğine dair büyük bir haklılık payı veriyor.
Kürderin yaşam alışkanlıkları Kürdistan iklim ve doğasıyla eşit orantılıdır. Kürdistan'ın sıcak yörelerindeki kürdler kışın taş evlerde yaşarken yazın ise çadırlarda kalmayı tercih ediyorlardı. Kürdistan'ın bu yörelerinde yaşam tarzları böyleydi. Kürd kadınları oldukça özgür ve çalışkanlardır.
TARİHTEKİ İLK MÜLKİYET BELGESİ KUDDURİ (xudduri'ler) KASSİTLER TARAFINDAN YAPILMIŞTIR.
Bu kalker kayaya kudurru (sınır belirleme tapu) denir.
Üzerinde hükümdarın adı ve arsa yerinin kime verilmesi gerektiği yazılıdır.
Arazinin alanı yerini belirler. Kuduru üzerinde isimleri yazılı tanıklar vardır ve tanrıların sembolleri kabartmalarla işlenmiştir.
Ayrıca bu tapu tanrıların laneti ile koruma altına alınmış, küfürü bozankarın çalanların üzerinedir.
Bu Kudduru arazinin sahibinin mülkiyetinin garantörüdür... Bu oda, arazinin satış sözleşmesinin değil, arazinin verilmesinin kanıtı olarak kabul edilir. Toprak..
Yukarıdaki övgü, yaklaşık 400 yıl hüküm süren ve başkentleri Bağdat'ta olan Kassitler anlamına gelen Kashi dönemine kadar uzanır. Bilindiği gibi Bağdat aslında tarihi bir kürd şehridir ve bugünkü Güney Kürdistan sınırının sıfır noktasına tekabül eder (Xaneqîn).
Kassitler ana vatanları, Zagroslardan gelen kürtleri atalarıdır. Zagros Dağlardan inip Irak ve çevresini yönettikleri yer ve yoğunlaştıkları yer ise antik Helvan'dı. Ve Khanaqin aracılığıyla orta ve güney Mezopotamya'ya ulaştılar. Irak 'düzlük'demektir ve hiçbir zaman bir ülke olmadı ta 1900'lerin başlarında ingiliz emperyalistleri Kürdistan'ın petrolünü talan edebilme için Irak, Suriye ve Türkiye adında suni, peyk devletcikler yaratana kadar.
Diğer taraftan Kudduru üzerinden genel olarak konuşursak, araziyi veren hükümdarın adı Eanna-Shum-İddina'dır. Irak düzlüğünün bataklıklarında, Babil'e ait bir bölge olan Katar Deniz hanedanına ait bölgenin hükümdarıydı.. Evlenmesi vesilesiyle Gula-Eresh'e arazi verildi.. Arazinin verilmesine şahitlik etti. (Amurru-Bel-Zeri) Amurru-Bel-Zeri kişisel görünüyor.Çok önemli çünkü kuduru tanıklarının çoğu ya kral ya da kralın oğlu, prensler ve tapınak çalışanlarıdır.
___________________________________________________________
KURMANCIYA GEWR = JIYAN & ŞARISTANIYA KURDAN
Jiyana Kurmanciya Gewr
Ortadoğu'nun en eski kavmi ve halkı olmakla kürdler aynı zamanda nüfusça Ortadoğu'nun en büyük halkı'dır da. Kürdler medeniyetin başlangıcından beri Ortadoğu ve Kafkaslarda yaygın kök salmış kadim bir halktır.
Zaten eğer kürdler, kürd düşmanlarının iddia ettiği gibi küçük bir etnik azınlık kavmi falan olsaydılar, şimdi çoktan beri tarihin karanlık mahzenlerine gömülerek kaybolmuşlardı. Ama kürdler medeniyetin gelişmesine büyük hizmetler vererek Ortadoğu'da çok derin ve çok geniş bir kök salmış olan çok büyük bir nüfus sahibi olan bir halktır.
Zaten bu yüzdendir ki yüzlerce toplu kırımlara uğradığı halde bir türlü kökü gelmiyor. İşte bu sebepten dolayıdır, kürdlerin Ortadoğu'da kadim olmaları kadar en derin ve en geniş bir kök salmış olmaları tartışılmaz bir gerçektir.
Düşünün Yahudi kürdler var, hıristiyan kürdler var ve hemde ve hala sayıları milyonlarcadır bunların.. Zaten müslüman kürdlerin nüfusu oldukça büyüktür. Ermenilerin, süryanilerin ve yahudilerin belli büyük bir kesimi kürd kökenlidir. Bunlar müslüman arapların, müslüman türklerin ev hatta müslüman kürdlerin baskı ve zulmünden kurtulmak için hıristiyan kiliseye sığınıp ermeniliğe ve süryaniliğe biat etmiş olan kürdlerdir. Yahudilik zamanında müslümanlık hala olmadığı için, yahudi kürdlerin o zaman müslümanlardan baskı görmeleri söz konusu değildi.
Kürd halkı nezdinde bütün baskı ve zulümler 7. yüzyıldan sonra başladı ve hala devam etmektedir.
Kısaca Ortadoğu'nun en büyük halkı ne araplardır, ne farslardır ve nede türklerdir. Ortadoğu'nun tartışmasız en büyük halkı kürdlerdir. Yani kürdlerin nüfusu adı geçen bu halklardan çok daha fazladır.
K(s)ERAMİK
Yunanca'da <<ker>> STİRA: Sert, sivri demektir
Latince başta olmak üzere, diğer HİNT-AVRUPA dillerde, telafüz şekli değişikte olsa, ilk veya son harflerde, kayma, düşme ve değişiklikte olsa, bu ESKİ KÜRDÇE <<ker>> kelime kök ve esastır. Çünkü buradan gelmiştir, buradan türemiştir.
Bunun için latin ve diğer hint-avrupa dillerde sert kelimesine baktığımızda ESKİ KÜRDÇE'deki <<ker>> kökünün bu dillerdeki bu kelimelerin temelinde mevcut olduğunu görürüz:
Örneğin ingilizce, almanca, isveççe'deki 'hard'. Yunanca'daki 'Stira' kürdçe'dei sivri anlamındaki 'stiri' kelimesiyle eş anlamlıdır. Sivri olan serttir.
Kürdlerin en ilk medeniyetle birlikte doğduğu ve gelişimini medeniyetle paralel olarak sürdürerek, medeniyetin gelişmesine büyük hizmetler vererek, ta bugüne kadar, hemde çok güçlü bir şekilde gelmeyi başarmış olduğu, günümüzde yapılan bilimsel teknik inceleme ve araştırmalar neticesinde artık şüphe götürmez bir şekilde gözler önüne serilmektedir. Bu araştırmala en son bir örnek: 13 bin yıllık Xirabreşk (Göbekli Tepe) kazılarından çıkan kemiklerin DNA'sı ile, buranın yerlisi ve halen burada yaşayanların DNA'sı aynı çıkmış: yani Kürdler - en az 13 bin senedir burada yaşıyor.
Bilindiği gibi, bugünkü Kürdistan ülkesinin üzerinde uygarlık tarihinin en eski medeni mimari eseri olan, akıllara durgunluk veren 13000 yıllık Xirabreşk (göbekli tepe) Mimarisi bulunmuştur.
Anlaşıldığı gibi bu olguları yapılan yeni arkeolojik ve bilimsel keşiflerde görmekteyiz.
Bir de bunun yanısıra Kürd Dili'nde KOD HALİNDE SIRALANMIŞ oldukça GENİŞ bilgiler mevcuttur. Kürd dilinin etimolojisine inildiğpinde bu bilgiler tüm detaylarıyla tek tek görülebilmektedir.
Örneğin bundan 15 yıl önce ekşi hamur, maya, yoğurd ve şarap kelimeleri üzerinde, HİNT-AVRUPA dillerinin kökenini oluşturduğundan artık şüphe kalmayan KÜRDÇE'deki bu kelimelerin anlamı üzerine bir çalışma yaptık. Yapılan bu çalışma sonucu, etimolojik bakımdan bu kelimenin ne olduğu ve hangi dile ait olduğu veya olmadığı tam anlaşılmıştı
UNUTMAYLIM ki yoğurt ve diğer süt mamülleri, medeniyetin EN ESKİ yemek hazırlama sanatıdır. Bu yemekleri hazırlamada kullanılan bazı araçların olması şarttır, çünkü süt mayalanıp yoğurt yapılırken ancak bir kap içinde bunu yapmak mümkündür. Bunun için en ilk medeniyetin kavimleri sütü yoğurt yapmak için, sütü ilk önce bir yerde toplamaları lazımdı. Çünkü süt sıvı ve akıcıdır ve diğer katı yiyecekler gibi yaprak üzerinde muhafaza edilen bir yiyecek türü değildir.
Kürdçe'de <<kodik>> denilen ve kabak sebzesinin içi tazeyken oyulduktan sonra güneşte kurutularak maşrafa şekline getirilip kullanılan bu en ilkel kabın yanısıra, bir de kaplumbağa kabuğu ve benzeri oyuk araçlar muhtemelen süt mayalama işi için kullanılan en ilk araç ve gereçler olmuştur. Ama ancak bir iki kişinin doymasına yetecek kadar küçük bir kap olduğu için, insanlar mutlaka daha büyük kapları aramaya koyulmuşlardır.
İşte bu durumda kil çamuruna şekil vererek ve sonradan oyuk bir kap şekline getirilip kurutularak kap haline getirme fikri bu ihtiyaçtan veya uzak bir mesafeye su taşyabilmek ihtiyacından dolayı doğmuş oldu.
BÜTÜN hint-avrupa dillerinde bu kelime KÜRDÇE'dir. Bütün avrupalılar ve hatta dünyanın hint-avrupalı olmayan başka kavim ve halkları da yine bu araca KÜRDÇE <<KER>> diyor. Kürdçe'de de bütün toprak kaplara <<Cer>> denilir. <<CER>> kelimesinin sosyal-iktisadi kökeni; akıcı, sıvı içecek ve yiyecekleri, daha sonraki bir süreçte kullanmak üzere nakletme, koruma ve depolama ihtiyacına dayanmaktadır..
An Antique Ceramic Wine Jar
(Örneğin ingilice'de su ve şarap testisinin adı kürdçe'deki 'cer'den gelme 'jar'dır).
İnsanoğlu yerleşik hayatta, yulaf ve tahıl yetiştirebilmek için avcı/toplayıcılık hayatını bıraktı.
Tarihçilerin tam anlamasığı nokta ise;
arpa ve buğday için yerleştiklerini sandılar.
oysa sıvı ekmek (bira ve şarap) içindi.
Bu içecekleri tanrı'lara sundular
K/S/CERAMİK KÜRDÇE BİR KELİMEDİR “KERAMİK (fırında pişirilerek sertleştirilmiş toprak), KERPİÇ (güneşte kurutularak katılaştırılmış toprak), KEREMİT (fırında pişirilerek sertleştirilmiş toprak, tuğla) vede CER (toprağı fırında pişirilerek oluşturulmuş testi yada kavanoz) Bu her dört gereç neolitik kültürü EN İLK YARATMIŞ OLAN KÜRDLERİN DİLİ KÜRDÇE’den geldiği dilbilimsel açıdan da kolay bir şekilde anlaşılmaktadır. En erken hint-avrupai dil olan kürdçe’deki bu kelimenin latince’ye vede sanskritçe’ye geçtiği de görülmektedir. Örneğin bütün hint-avrupai dillere keramik olarak geçmiştir. Hatta kürdçe’deki CER (testi, kavanoz) ingilizce’ye telafüz şekli bile kürdçe’deki telafüzün aynısı olarak geçmiştir: JAR — Bingo!! |
|
YALANIN ŞIMARTTIĞI IRKÇI TÜRKLER,
VE KÜRDLER İÇİN ÖNEMLİ BİR HAKİKAT
- Türk Dil ve Tarih Kurumu'nun iddia ettiği; 'türkler medeniyetin en eski kavmidir' ve 'türkçe de en eski medeniyet dilidir' ırkçı teorisini, kürdleri ve kürdçe'yi inkar edip kürdlerin ve kürdçe'nin kadimliği üzerine kurdular. Yani asıl kadim ve en ilk olan elbette ki türkler ve türkçe değil, KÜRDLER VE KÜRDÇE'DİR. Türkler bu bilgiye, osmanlı arşivinde bulunan ibrani, arami ve arabi kaynaklar vasıtasıyla, avrupalılardan 80 sene önce ulaştı..
________________
Proto-kavim tipi olan kürdlerin tarihi Mezopotamya ''Ortadoğu'' medeniyeti coğrafyasında geliştirdiği iptidai kültürün dallanması, budaklanması ve çeşitlenmesi sonucunda, farsça'ya, dari'ye, özbekçe'ya, tatarca'ye, arapça'ya, ermenice'ye ve kürdlerden sonra diğer başka eski mezopotamyalı komşu kavimlerin dil ve kültürlerine, kürd dili ve kültüründen aksetmiş olan dilsel, kültürel ve edebi değerleri ''türktür'', 'türkçedir'' diye ZANNEDİYORLAR. Ve bu oldukça yaygın ve muhteşem kürdi dil ve kültür mahrecinin kendilerine ait olduğunu gafilce zannederek, şımarıyorlar.
Hatta türklerin bu şövenizmi bugün öyle yüksek bir seviyeye varmıştır ki, artık bütün türk toplumu koyu bir ırkçılık içinde yüzmektedir.
Bu traji-komik sonuca gelinmesinde Türk Dil ve Tarih Kurumu denilen türk ırkçılık fabrikasının ürettiği tamamen yalana dayalı türk tezleri'n türk toplumuna yüzyıl boyu aralıksız bir ve kesif bir şekilde enjekte edilmiş olmasından dolayıdır. Kürd dili'nin ve kürd kültürünün kaynaklarından beslenrek, kürd dilini inkar edip, bütün dünya dillerinin 'türkçe'den doğduğu'nu iddia eden o ırkçı-inkarcı Türk Güneş Dili Teorisi bu kurumda üretilmişti.
Bütün bu yalanlardan dolayı türkler sadece kabarmamış, aynı zamanda da çok şımarmıştır.
Bu yüzyıllık türk yalan balonunu kürdler patlatıp söndürdü nihayet.
Çünkü kürdlerin proto-kavim tipi, yani, tabiatla uyumlu bir şekilde, en ilk ileri ve düzenli bir derecedeki sosyal topluluk yaşamını en ilk sağlamış olan en iptidai kavim olabileceği düşüncesi'ne bu şimdiye kadar bu konuda yapılmış temel bilimsel araştırmaların sentezi üzerinden varmak mümkündür.
Şimdi burada daha önce birkaç kez değindiğim KÜRDLER İÇİN ÇOK ÖNEMLİ OLAN BİR KONUYA TEKRAR değineceğim:
Şöyle ki 1923'te ırkçı Mustafa Kemal Türk'ün kurduğu inkarcı-ilhakçı, işgalci-sömürgeci Türkiye ''Cumhuriyet'i (TC) denilen devlet, hem kürdler üzerine o güne kadar yapılmış bilimsel inceleme ve çalışmaların ve hemde sonradan kendi topladığı bazı bilim adamlarına yaptırdığı araştırmaların bir SENTEZİ'ni yaptırdı. Bu neticede gördü ki kürd dili ve kültürü, büyük bir ihtimalle en ilk medeniyet dili ve kültürüdür. Bu neticeye ulaşmak için birde mevcut AVRUPAİ KAYNAKLARI incelemişti. Şuan bu kaynakların %70'i gibi büyük bir nisbetini ön kuruluş çalışmalarını tamamladığım Stockholm Kürd Sürgün Müzesi bünyesinde toplamış bulunmaktayım.
Yeni kurulan türk ''cumhuriyet''i (TC)'nin en ilk işi bu avrupai kürd kaynaklarının tahrif edilmiş, değiştirilmiş versiyonunu türkçe'ye çevirmek oldu. Türk Dil ve Tarih Kurumu, TÜRK 'NAZİ' IRKÇILIĞI faaliyetlerinin pratiğini sağlayan bu kurumun türkler hakkında ürettiği ırkçı teoriler merkezi oldu.
Yeni kurulmuş türk devleti liderlerine bu atılımı yaptıran tek motif; hem kendi yaptıkları bazı bilimsel araştırmalarda ve hemde inceledikleri avrupai kaynaklarda ve hemde osmanlı arşivinde bulunan bazı ibrani, arami ve arabi kaynaklarda 'kürd dilinin ve kültürünün en iptidai ve en kadim bir dil ve kültür olduğu' hakikatinin İPUÇLARINI görmeleri ve sonra sanki bu hakikatin kürdlerle alakalı değil de türklerle alakalı bir şey olduğu ŞEKLİNDE DEĞİŞTİREREK, bu gerçeği tahrif ettikten sonra yeni kurdukları naylon türk ulusuna bu şekilde empoze etmeye başladılar: ''kürdleri unutun'', ''türkler en ipitidai halktır ve türk dili de bütün medeniyetlerin ilk ve anadilidir'' (Güneş Dil Teorisi) demeye başladılar.
Yani 'türkler medeniyetin en eski kavmidir' ve Güneş Dil Teorisi'yle de 'türkçe en eski medeniyet dilidir' iddalarını kürdleri ve kürdçe'yi inkar ederek kürdlerin ve kürdçe'nin kadimliği üzerine kurdular.
Bu konu tüm detaylarıyla kürd araştırmacıları tarafından incelenmeye muhtaç bir konudur.
Çünkü ırkçı, inkarcı türk nazi'lerinin bu yalanını en ilk ifşa eden ve büyük emeklerle yarattığı değerli eserlerle kamuoyuna ilk kez duyuran büyük bilim adamı İsmail Beşikçi hocadır.
Türk Dil ve Tarih Kurumu ve Güneş Dil Teorisi konusunda bizi aydınlattığı için Dr İsmail Beşikçi hocamıza büyük bir şükran ve minnet borçluyuz.
Kürdlerin proto-kavim tipi, yani, en ilk, en ileri ve düzenli bir derecedeki sosyal topluluk yaşamını sağlamış olan iptidai kavim olabileceği düşüncesi'ne, şimdiye kadar bu konuda yapılmış olan temel bilimsel araştırmaların bir sentezini yaparak ulaştım. Bu çalışmalarımı 2000'li yılların başında İsveç'in Alt Om Mat gibi popüler-bilimsel ve Cerealia, Mjölk spegeln gibi İsveç'in temel gıda ensdüsri branşı dergilerinde,yayınladım: İsveç'in bu oldukça prestijli yayın editörlüklerince konuya büyük bir beğeni ve hayranlık gösterilerek yayınlandı, çünkü kürdlerin kadim ülkesi Kürdistan'ın tarihi medeniyetin doğuş ve gelişim tarihidir.
Bu çalışmalardan kısa bir süre sonra 2003 yılında arkeolojik kazı çalışmaları başlamış olan ve adı Göbekli tepe olarak türkçeleştirilmiş: Xırabreşk, Girê Navokê/Girê Miradan adlı Ruha'daki dünyanın en eski medeniyeti'nin ipuçlarının bulunması, ileri sürdüğümüz kürdlerin proto-kavim olduğu bu teze daha güçlü bir destek ve ilham kaynağı yaratmış oldu. Sadece bu kadar değil, dünyanın en eski ve aynı zamanda da en ileri astro-fizik yapı merkezinin bulunduğ bu arekolojik sitede bulunan bir kafatasının DNA'sı hala bölgede yaşayan kürd halkının DNA yapısıyla aynı çıkmıştır.
Evet tarihi Kürdistan coğrafyası ilkerin yurdu olduğu ve kürdlerin bugün üzerinde yaşadıkları coğrafyada, en az 10 bin yıl önce bulundukları artık su götürmez bir gerçektir.
Ortaçağ'ın Batılı seyyahlarının gözüyle Kürd Medeniyeti
Katip Çelebi (1609-1657) anlatıyor:
İslam fethinden sonra Mervan Kurdi'nin devleti Diyarbekir'de kuruldu.
Hınıs ve Kiğı halkı Kürt'tür. Kürtler cesurdurlar ve Kızılbaşlar (Safevi) bunlardan çok korkar.
Cudi Dağı Kürdistan'dadır.
Nuh peygamber 6 ay 8 gün suda kaldıktan sonra bu dağa konmuştur.
İNSANLIK VE BARIŞIN TİMSALİ KÜRDLER
Kürdlerin eski tarihlerden beri kurduğu devletleri NEDEN BÜYÜTEMEDİĞİ ve neden onları yeterince koruyamadığının ve en nihayetinde de neden böyle devletsiz kaldığını başlıca sebebi; islam fetihleri ve islam ümmeti ırkçılığıdır.
.
Kürd halkı, üzerinde yaşadığı ve sürekli çıkar (işgal) savaşlarının cereyan ettiği Yakındoğu'nun göbeğinde, Bir Devlet Olabilmenin En Temel Şartı olan toplumsal ve ulusal HİYERARŞİK YOĞUNLASMASINI çoğu defa tamamlamıştır/başarmıştır. Kendini, bütün özbenligiyle bu işe vermiştir vetarihte büyük devletler kurmuştur.
Kürdlerin bir diğer önemli özelliği
BARIŞSEVER ve BARIŞCI bir halk olmasıdır. Bunun da ötesinde, bu halkın barışçı olmasının, KÜRDİSTAN COGRAFYASINA ÖZGÜ çok önemli bir nedeni vardır: Kürdistan'ın tarım ve hayvancılık gibi TOPLUMSAL SÜKUNET VE BARIŞ GEREKTİREN bir uğraşın (uygarlık inşasının) anavatanı olmasıdır. Kürdler, tarihin en eski evrelerinden beri, bu uğraşı, tarım ve hayvancılığı, en ilk uygulayan halktır. Kürdler, elimizdeki ilmi verilere göre, yeryüzünün en eski üretken köylü halkıdır.
Daha önce bu konuda detaylı ve köklü bir şekilde yazdığım gibi, tarihi Kürdistan ahalisi, hep toprağa ve hayvancılık uğraşına bağlı olan ve bu bağlılığını büyük bir oranda bugüne kadar bile getirebilmiş olan, köylü kökenli, üretici bir halktır.
Üretici olmanın en büyük gereksinimlerinden bir tanesi, barışsever ve sükunet taraftarı olmaktır.
Dr. Irving Finkel: "Di vê bermahiyê de ku 4000 sal berê hatiye nexşandin, behsa çêkirina keştiyan tê kirin.
Wê demê aryanên Kurdistanê mûltîplîkasyon jî dizanibûne, her weha bi hesabê cotên ajalan ji xwe re hafizeyek avakirine. Bi rastî kîjan kevirî bilind bikin, Aryanên bakurê Îraqê derdikevin".
Aryanên bakurê Îraqê = Kurd
LEVRIER KURDE ENGLISH POINTER ANGLAIS ANTIQUE OLD PRINT GRAVURE 1864
CANIS FAMILIARIS KURDISTANUS
(LEVRIER KURDE GRAVÜRÜ 1864 )
İnsanlık medeniyet tarihinde en ilk AGRAR & PASTORAL yaşamına (Agrar & Pastoral Revolution) tarihi Kürdistan toprakları üzerinde geçmiştir.
Nasıl ki arkeoloji ve bilim yöntemiyle ispat edildi ki buğday EN İLK DEFA Kürdistan'da ekildi, aynı şekilde de Pre-Historik kürdler,
hayvanı (ve muhtemelen de köpeği)
en ilk evcilleştirdiler
ki hem ava çıkarken köpeğin olağanüstü koku alma ve iz sürme özelliğinden
yararlansınlar ve hemde yırtıcı hayvanlara karşı yirmidört saat uyaran bir bekçi olarak köpekten istifade etsinler.
Bu sebeple onlarca köpek cinsi bin yıllar boyu kürd göçebe ve köylülerle beraber yaşadığı için, latincede bu köpek cinslerine
''Curdi' veya 'Kurdistanus' ismi verilmiştir.
Kürd halkı medeniyetin doğup gelişmedine büyük emekler veren kadim bir halktır.
Kurdish Dog Breed, 1852 Antique Print
Hollywood 1980 yapımı Lassie adlı TV Serisinde oynayan köpek cinsi bu Levrier kürd köpeği cinsi denilen köpek cinsidir. Böyle adlandırılmasının sebebi:
tarihte kürdlerin anavatanı tarihi Kürdistan coğrafyasında insanlık tarihinde ilk defa ekin ekilerek, hayvan evcilleştirilerek medeni yaşama geçilmiştir.
İnsanların prehistorik dönemde ilk evcilleştirdiği hayvan köpek olmuştur.
Köpek İnsanın gerçek dostudur .
Prehistorik dönemde insanlar öldüklerinde yaşadıkları mekanlarda mağara vb yerlerde gömülüyorlardı ve bir çok gömüde yanlarında Hoker durumunda köpeklerde bulunmuştur.
Köpekler kurtların soyundan gelmektedir.
İlk yerleşik toplum kuran kürdlerin ataları köpeği avda iz sürmesi ve tüketim fazlası ürünleri zararlı hayvanlardan koruması için evcilleştirmitir.
Yukarıda çizimleri görünen köpek cinsleri ilk defa kürdler tarafından evcilleştrildiğinden dolayı her kürd göçebe çadırında ve köyünde bulunmuş olmasından dolayı 'kürdlern köpeği' olara adlandırılmıştır.
Bu 'İlkler'in hepsinin
kürd & Kürdistan'la bağlantılı olması
sadece bir tesadüf eseri olabilir mi?
Kürdçe'de kedikirin evcilleştirmek demektir. Kedi yani evcil. Köpek gibi ilk evcilleştirilen hayvanların arasında kedi de vardır.
Kedi'nin adı kürdçe'deki evcilleştirme fiilinden geliyor.
Diğer Hint-Avrupa dillerine de bu ad geçmiştir.
İngilizcede
CAT (okunuşu: kat). Yani türklerin birçok kelime gibi türkçe zannettikleri kedi
kelimesi kürdçe'den geliyor. Kürdçe'de kite (küçültülmüş/dimunitiv şekli kitik)'dir.
Could it be just a coincidence that all of these 'Firsts' are related to the Kurds & Kurdistan?
In Kurdish, kediirin means domestication. Ccat (kedi) means domestic. Cats are among the first domesticated animals, such as dogs.
The name of the cat comes from the Kurdish verb for domestication kedikirin. This name was also given to other Indo-European languages.
CAT (pronounced: kat) in English. In other words, the cat that the Turks think is Turkish like almost all words in Turkish is Kurdish.
The word comes from Kurdish. In Kurdish it is kite (dimunitiv form; kitik).
HASIN - Kelimesinin Etimolojisiyle ilgili Eski Küdçe ve Yunancadil uzmanı Ali Karduxos'un bu konudaki çalışmasını okyun.
KÜRDİSTAN'IN MUAZZAM ÖLÇÜLERDEKİ UÇSUZ BUCAKSIZ ZENGİNLİĞİ KÜRDLERİN BU ÇOK BÜYÜK MUSİBETE UĞRAMASININ SEBEBİDİR Bu amansız daimi fetihçilik ve işgal eylemleri kürdlerin ta sümer-öncesi kurdukları ve kurmaya çalıştıkları bütün medeniyetleri yağmalayıp yerle bir ederek taahrip etmiştir. Bu durum, bu satırların yazıldığı şu ana kadar devam ederek süregelmektedir. İşte Kürdistan’da hangi alanda olursa olsun bütün çarpık gelişmeler salt bu durumdan dolayıdır. Tarihten beri kürd ülkesinin muazzam doğal zenginlik kaynakları sahibi olmasından dolayı, Kürdistan’a, kürd toplumuna devasa KESİNTİSİZ bir saldırı, tecavüz ve tahrip saldırıları sözkonusu olmuştur.. Günümüzde de bu saldırıların en şiddetlisi işgalci, yağmacı, islamo-faşist türklük devleti Türkiye’den gelmektedir.
|
ŞİMDİYE KADAR BİLİNEN TARİHİN ALT-ÜST OLUŞU TARİHİ KÜRDİSTAN: DÜNYANIN İLK SOSYAL-YERLEŞİM BİRİMİ GIRÊ FILLA - DİYARBEKIR
Diyarbekir'deki Girê Filla (Eski Kürdler) Höyüğü'nde, |
Batılı dillerdeki 'God' tanrı kelimesinin kökeni de kürdçe'deki
XWUDa'dır.
Guti kelimesininiki iki anlamı var. Birincisi Gutiler aktüel ifade ile ''XWEDAÎ'’ yani tanrısal demektir.
Guti/Gudea zamanla Xweda oldu.
ikincisi de sümerlere göre 'ga-ti' yani öküz güden, öküz sahibi demektir.
Derin kürd tarihine dört büyük TAHRİF ve İNKAR müdahalesi oldu:
1- Kürd tarihi islam yolula araplaştırıldı
2- 17 yüzyıl ırkçı hıristiyan şöveni avrupalı gezgin ve arkeologlar tarafında 'kürdler vahşidir tarihleri araştırılmaya değmez' iftirasıyla kürdlerin bulunan bütün tarihi mirasları salt hıristiyan oldukları için kürdlerin tarihi rakipleri köleci asurlulara mal edildi
3- Tarihi Medya'ya Hindistan'dan geldikleri ve göçek ve dilenci (PARSek: soru sorarak dilenen demektir) oldukları için kabul görmeyen alt bir kasta tabi olan PARSEK'lerin Medya imparatorluğunu bir saray darbesiyle ele geçirmelerinden sonra kürd tarihini pars tarihi yapmaya başladılar. Farslar kürdlerle mukayese edildiklerinde tarih sahnesine çıkışları çok yenidir. Milattan Önce 750 yılları demek mümkündür.
4- İşgalci islamo-faşist türk devleti'nin kürdlerin vatanı Kürdistan'ı kendisinin yapabilmesi için kürd tarihini ve kültürünü türk tarihi ve kültürüne öevirme konusunda başlattıkları ve şimdiye kadar yüz yıl (1923-2023) süren bir tahrif ve inkar projeleri
Güneş balçıkla sıvanmaz, gerçek yüz yıl sonra olsa bile meydana çıktı. Evet kürdler medeniyetin ilk kavmidir ve ilk medeniyetin kurucularıdır. Kürd dili bütün hint-avrupai dillerin kökenidir. Kürdler varken Ortadoğu'da ne araplar, ne persler, ne türkler ve nede başka birileri vardı. Bu kesindir. Her gün yeni bir belge meydana çıkıyor bu konuda. Göbekli tepe'den sonra şimdi de Girê Filla (eski kürdler tepesi) bulundu.
_________________ * * * ________________
KURDISTANA MÊJÛYÎ - WELATÊ PÊŞEMÎNAN
Kurdästan yekemîn şûnewarê avabûna mal, gund û bajaran e
Kürdistan
- Niştimanê
Genêm (Şoreşa Çandinê
/ Agrar
Revolution)
Ev xebata lêkolînî, bi giştî li ser Mêjûyê Ferhengê Kurdî ye. Çawa ku
cografya Kurdistana mêjûyî (Ancient Kurdistan) yekemîn şûnewarê çandina
genêm, yekemîn şûnewarê bidestvehanîna hunera kedîkirina
lawir û berhanîna (üretim, întac) berhemên
şîrî û yekemîn şûnewarê avabûna mal,
gund û bajaran e, her wisan jî, ev cografya yekemîn şûnewarê
zayina şaristaniyê, anku Dergûşa FERHENG-ÇAND û KULTURê ye. Nexwe peyva "çandin'ê" bi xwe di wateya kulturê de ye.
DÎROKA ŞARISTANIYÊ: Hunera Çandina Şitlan û Genêm - Yekemîn Şûnewarê
Avabûna Malan - Yekemîn Car Bi Destvehanîna Xurakên Peşvexistî (advanced
food) ye:
Pêşemîn
Damezrenêrên Şarsitaniyê:
'Jinên Kurdistana Mêjûyî'
Li
gor zaniyarên arkeologiyê, mirovên ku cara yekemîn şitl
li erdê danîne û zad ajotine, jinên Kurdistana
dîrokî bûne. Jin li ber koza êgir, li bendî hatina peyayên, ku
çûbûn nêçîrê diman û
sexbêriya zaruyan dikirin. Li
gor teoriya zaniyarî ya Dîroka Pêşdeçûna Mirovayetiyê, 'rojek
gava jinên li ber koza êgir dimeyizînin, ku wan
tovên genimê bejî cehdasûk (Tritticum Dicocciodes),
ku jê çend kulm ji bo xwarina zivistanê ji xwe
re halianîbûn, di avê de ş în
tên, hingê jin ew dîsan li erdê diçinin.
Bi vî awayî, ew xwarina ku şaristaniyê dizêne, bi destê jinên
vî welatî têt holê. Cehdasûk/Tritticum Dicocciodes
di bilindahiya ji behrê 600 ta 1300 meter de şîn têt.
Şoreşa Heyvankirinê (Pastoral
Revolution)
Her wisan jî ew qewmên mêjûyî yên li ser vê cografyayê,
cara yekê xurakên pêşvexistî (advanced food) heyvan (fermente) kirine.
Bi riya bidestvehanîna nan, şerab, bîra, mast û penêrê, ji xwe re
vê hunera pêşketî hîn bûne, ku ev bûyer di mêjûyê
mirovayetiyê de duwemîn şoreşa
mazin bûye.
Şoreşa Heyvankirinê (Pastoral Revolution) jî li ser vî xakî qewimiye. Hin teorî û belgeyên zanistî nîşanî me didin, ku Kurdistana dîrokî, şûn û warê heyvankirina şîrî bûye: Şoreşa Heyvankirinê, anku çandina bakteria di nav şîrî de û her weha jê durustkirina mast û penêr, ev huner jî, cara yekê li ser vî xakî hatiye kirin. Bi vê şoreşê jî, şaristanî li ser ruyê erdê belav bûye. Gava mirov hîn bûne, ku ji xwe re Keşk (çortan) durust bikin, hingê karibûne, bêyî astenga birçîbûnê, riyên dûr û dirêj herin û bi xwe re zanîna çandinê jî, li ser ruyê erdê belav bikin. Bi gotineke din; keşk û çortan, ardû û benzîna belavkirina zanebûna çandinê ya li ser ruyê erdê bûne.
Nan: Xwarina ku şaristanî jê za
Peyva YOGURD’ê
Li Govara
zaniyarî (ilmî) ya bi navê MJÖLKSPEGELN'ê (Nr 3/2004), li ser Dîroka Çanda Kurdî ya Guzîde li ser Welatê Pêşemînan, xebatek lêkolînî hatiye belavkirinê.
Di vê xebatê de,
DÎROKA HUNERA HEYVANKIRINÊ, bi alîkariya zaniyariya mêjûyî; bi alîkariya
mêjûyê mirovayetiyê (antropolgî), efsane (mîtologî) û pirsnasiyê
(etîmologî), ji nû ve hatiye raxistinê. Di zimanê kurdî de hin nîşan
û kod hene, ku vê fenomenê vedibêjin, (taswîr dikin). Her wisan jî,
di zimanê ermenî de, di peyva YOGURD'ê de jî vegotina (taswîra) peyva
KURD heye: Yog= rûnê rohn + Gurd/Kurd= xiltê lorikê. Di zimanê
kevnê hindî, di zimanê înglîziya hindî de jî
navê mast: kurd e.
Li WELATÊ PÊŞEMÎNAN Mal-Gund û Bajarên Yekemîn
Cografya Kurdistana mêjûyî ew cografya ye ku; şûnewarê avabûna
Yekemîn Mal, Gund û Bajarên li cîhanê ye.
Ta neha digotin ku ev şûnewarê kevin li bajarê Cêrîko
li nêzîkê bajarê Urşelîma Îsraîlê ye. Lê belê, piştî
ku arkeologê almanî Dr Klaus Schmidt van çend
salên dawiyê li destpêka salên 2000î bi xebata xwe ya lêgerîn
û lêkolînî ya arkeologîkî, derhanî
meydanê, ku kevintirîn şûnewarê avabûna
mal, gund û bajaran, herêmên di navbera Amardîna (Mêrdîn) û Ruha'yê Girê Xirabreşkê (Navikê) ('Göbekli Tepe') ye. Ji lew re li lêkolînên arkeologîkî
yên li wê derê stûnên xaniyên
kevin ên wek tîpa "T" ku hatine dîtin,
kevintirîn stûnên bi max in ku arkeolog pê
dizanin. Kevinbûna wan 13 hezar sal in. Ji
vê yanzdeh hezar sal berê, li vê herêmê
ne tenê mal, her wisan jî perestgehên (mabed) bilind
û bala hatine lêkirinê.
Li WELATÊ PÊŞEMÎNAN Yekemîn Sîstema Nivîsînê
Dr Klaus Schmidt ku endamê
avahiya Înstîtuya Arkeologî ya Almanî - DAI
ye, dibêje di encama vê lêkolînê de,
ji ew şop û bermayên ji serdema neolîtîkî
em fêm dikin, ku ew qewmên li rojgariyên kevin ên
mêjûyî, li vê navçeyê
jiyane, yekemîn sîstema nivîsînê yên
bi wêneyî (heroglif) bi kar hanîne. Ji van şop
û bermayên li Xirabreşkê / Girê Navikê hatine dîtin,
têt fêmkirin ku van nişteciyên vê herêmê,
bi riya wêneyan xwastine ku pêwendî bi mirovên
din ên li 'ciyên din', li dunya din bikin. Ji ber
ku yekemîn sîstema nivîsînê yâ
em nas dikin, li başûrê Mezopotamiya'yê, li
welatê Sumeran hatiye danîn, loma Dr Klaus Schmidt van
wêneyên nivîsînê bi navê 'heroglîfên
neolîtîkî' dinimîne. Lê belê
Dr Klaus Schmidt bi vebirî dibêje, ku ev wênena,
li kevintirîn perestgeha cîhanê û bê
şik û bêguman jî ev dager û sîmbolên
pêwendiya(komunîkasyona) herî kevin in . Li ser van stûnên kevirî, wêneyên
tîpa 'H', tîpek 'H' ya berevacî, çarçik,
hîvikên ruyên wan ber bi erdê û ber bi jorê erdê
ve zivirandî û wêneyên biçûk
ên rawiran hatiye neqişkirinê. Ta nuha heroglîfên
misrî wek heroglîfên herî kevin ên cîhanê
dihatin zanîn, loma bi van destkeftên nuh ên encama
xebatên zanistî yên arkeologiya li vê herêma
Kurdistanê, zanista klasîkî ser û bin bûye! Piştî
lêkolînên zanistî yên li ser wan keviran, têt fêmkirin ku
temenê wan 9600 sal Berî Zayinê ye. Ji ber van avahiyên
wê demê dixuye ku mirovên wê serdemê
xwedî bîr û hizrek pêşketî bûn.
Vê pêşketîbûna xwe bi riya hunera lêkirina
wan avahiyan diyar kirine. Du
ji van stûnên ji kevir 5 meter dirêj û 50
ton jî gran in. Tevahiya wan a li ciyê lêkolînê
li dor 200 libî ne. Herêma Xirabreşkê/Girê Navikê nêzîkê çend şûnewarên
mêjûyî yên din ên Wek: Newala
Çorê, Berçem (Çayönü), Hallan,
Jerf el-Ahmar, Tell Keremel û Şêx Hessan e.
Yekemîn
Menu'ya Restorant'ê/ Lokantayê
Li Başûrê Kurdistanê, li nêzîkê
bajarê Hewlêrê niviştek kevirî hatiye dîtin, ku ev yekemîn
menu'ya lokantayê/ restorantê ya herî kevin têt
zanîn. Temenê vê niviştê tê diyarkirin, ku li dor 5000 salî
ye. Di yekemîn rêza vê menuyê de, ev xurak
hatiye nivîsîn: "birinc û pîvaz di nav
xwîna berazî de kelandî."
Şûnewarê
Peydakirina Têger'ê (wheel)
Yekemîn têger, çerx, toterîk,
xirxar û dolab (tekerlek) jî li vir hatiye pevxistin. Spartek
û belgenameyên zanistî vê yekê dibestin û teyîd dikin. Yekemîn
têger, hingava pêşî ya -Yekemîn
Şoreşa
Zanistî ya Têknîkî-
li ser vî xakî hatiye avêtin. Di sêkûja
(açı) golên Wan-Sêvan-Ûrmiyê, têt
gotin ku yekemîn şûnewar e ku têger li ser van erdan
hatiye pevxistin û gerandin. Lêbelê têgerên
li ser erebeya ku li nêzîkê gola Wanê hatiye
dîtin û ji hêla Prof Stuart Piggot'î ve hatiye
hûrkolînê, di nav tevayiya têgerên dîrokî
de, yên ku ta nuha dihêne naskirinê, ya herî kevin ne. (Prof Stuart Piggot, The begining
of wheeled transport, Scientific American, Vol 219, No1, 1968, pp-82-90).
WELATÊ PÊŞEMÎNAN - Koka Şaristaniya Sumeriyan?
Pirsa
ku îro lêkoler û mêjûnivîs
jê re bersivê digerin: Gelo koka Şaristaniya Sumeriyan
ji ku derê têt? Dr Klaus Schmidt dixwaze bersiva vê
pirsê welê bide: ''Li gor bîr û baweriya min,
van tiştên ku nuha em li ser destkeftên Xirabreşkê/Girê
Navikê dibêjin, tev cî bi cî dibin û
li ciyê xwe dirûnin. Heger ev rast bin, hingê ev
der bermayên yekemîn Şaristaniya dîrokê
ye.'' Anku: Ma sumerî şaristaniyê ji xwe re ji ber Mezopotamiya
bakurî hilanîne? Pîsporê anatoliyayê
Harald Hauptmann li ser vê yekê vê dibêje:
''Heger ev wisa be, hingê ev yezdankên pêşeng
ên Mezopotamiyayê yên ji serdema 4 û 3 hezar
sal berî Zayinê ne. Li Xirabreşkê/Girê Navikê hin tişt
berê hebûn û ev ji vir hat nav çanda Sumeriyan.
Ofe Bar-Yosef ji Muzexaneya Peabody-Museum li Cambrîdge'ê
hin gavên din diavêje û pêwendî û
paraleliyên di navbera van peyker û dager û sîmbolên
li ser wan û di navbera ''Yezdanka Mîn'' ya misrî,
ku ji vê 4 hezar sal berê naskirî bûye, vedibêje.
Bar-Yosef vê destnîşankirina xwe ji ber vê
yekê dike, ku ta neha her çend lêkolîn li
ser hatibe kirin jî, ne hatiye rûsipî û îspatkirinê
ku pêwendiya serdema berdî ya dûr û pêwendiya
serdema berdî ya nêzîk, bi çi awayî
li Misrê qewimiye. Gelo ev ji ber vê yekê bûye,
ku misrî di serdema 4 hezar salî de, gelo rastê şaristaniyeke
amade û hazir a neolîtîkî hatine? Li gor Dr
Klaus Schmidt'ê, koçkirina çandî, ji herêmên
nêzîk ên Asyayê xwe gihandiye Misrê.
Her wisan jî Koçkirina çandî ji rojavayê
Afrîkayê xwe gihandiye Afrîkayê. Bar Yosef
jî dibêje ku koçkirina çandî ji ser
Anatoliya'yê belav bûye ser dewr û berên reşeparçeyên
nêzîk. Dr
Klaus Schmidt bi berdewamî dibêje, ''4 hezar sal serdemeke
pir ê dirêj e. Her çend me pêwendî
û paralelî di navbera şaristaniyên li Xirabreşkê/Girê
Navikê û Misrê kiribe jî, ev hişê
mirovî dirawestîne û hê jî em ni karin
vê li ser nameyê binivîsin.''
Xwedîbûna Li Dirêjtirîn Temenî
- Xwedîbûna li dirêjtirîn temenê li cihanê, di destê kurdekî bi navê Zero Axa'yî
de ye, ku ew di dawiya sedsala 18:emîn de hatiye dunyayê û di destpêka
sedsala 20:emîn de jî, koçê dawiyê kiriye (1774-1934). Anku
Zero Axa di sê sedsalan de jiyaye û xwedî temenek bi 160 salan bû
ye. Nivîseke lêkolînî û înteresant li vir berdest
e. Bo nimûne gelek ji geştvanên cîhanê, di nav wan de Hörnle û Rich, bi hijmekarî çêl û bahsa ew tendurustiya xweş a li cem kal û pîrên Kurdistanê kirine. Hörnle li ser mirovê kurd weha gotibû; ‘Her çend ku hîna di temenên xwe yên pir biçûk de bi karê pir giran dirabin jî, dîsan van merc û hoyên neyînî, na bin sedem, ku mirovên kurd xwe bigehînin temenê bilind. Kurd bi giştî li dor 100-salî dijîn û tendurustiya rewanî û laşsaxiya wan jî pir zexm e.’ wek civaknasê, bi navê Rich, bi van peyvên xwe, piştgiriyê dide van vegotinên Hörnle, yên li jor nimandî. Rich li ser zexmî û laşsaxiya mirovê kurd wisa dibêje; ‘Ez li gelek war û welatên cîhanê geriyam, lê min wek li Kurdistanê, kal û pîrên wisa lihev û wisa bi tendurustî qet li ciyekî din ê dunyayê jî ne dît..
Koka
Zimanê Hind-Ewrûpî, Xwe Digehîne Cografya
Kurdistana Mêjûyî
Tevayiya van komponentên mêjûyî yên dîroka pêşdeçûniya
mirovayetiyê, xwe li ser erdê Kurdistana Mêjûyî digehînin hev. Di
kovara zaniyarî ya bi navê NATURE'ê de, berhemên lêkolîna
grûbeke zimannasan ya li jêr serokatiya Remco Bouckaert ji Zanistgeha Zellanda Nû li Auckland'ê hatiye belavkirin. Van zimannasan, di encama xebatek
bi nêzîkî 20 salan dirêj de, li dor 100 zimanî li komputerekê civandine
ser hev û piştî lêkolînên dûr û dirêj derketiye meydanê, ku koka zimanên
Hind-Ewrûpî, xwe digehîne Kurdistana
Kevin! Neha li pey vê encamê, em fêm dikin, ku çima mişe gotinên me yên kurdî,
hema di tevayiya zimanên Hind-Ewrûpî de hene. Weke; hesp, hêk, lêv,
derî, por, nav, nimandin, dinan û hwd.
Welatê
Pêşemînan K U R D I S T A N - Bingeha Şaristaniyê I ŞORESHA CANDINÊ (Agrar
Revolution)
Welatê Pêşemînan K U R D I S T A N - Bingeha Şaristaniyê II ŞORESHA HEYVANKIRINÊ
(Pastoral Revolution)
KURD - KURT - CURD
bixwîne!
2006.03.21
DIPNOT:
_______
- Dipnot 1: Svenning, Carl-Elof, Politisk tidskrift, CUF, januari 1964, om de moderna kurdiska herdestammarna.. (Den bördiga halvmånens område har sedan gammalt varit berömt för sin textilindustri. ”Innan sidenet kom från Kina och bomullen från Indien, vävarna från detta område har haft ett ständigt behov av ull, och ull kom från de ’kurdiska’ fåren. I främre Asiens städer hade man också behov av det ’kurdiska’ fårköttet. Så spelade kurderna en viktig roll i Främre Asiens ekonomiska liv – som dess djuruppfödare. Den rollen torde de tidigt ha kommit att spela. Det var kanske de som införde hästen hos assyrierna en gång. Och hästen uppföder de i viss mån fortfarande . Svenning, Carl-Elof, Politisk tidskrift, CUF, januari 1964, om de moderna kurdiska herdestammarna”)
- Kürd nüfusu, kürd kültürü ve dili en ilk dil olmasının sebebi, kürdlerin bulundukları bölgede (tarihi Kürdistan zemininde) en ilk kavim olma abantajından dolayı büyük bir nüfus, köklü bir dil ve kültür sahibi olmaları gerçeğin tekabül eder. Bu nedenle, en eski ve en köklü bir nüfus, kültür ve dil olan kürd nüfusu, kürd kültürü ve kürd dilini asimile ederek ortadan kalıracak hiçbir güç yoktur ve olmayacaktır da.
Bakın bu gerçeği bilen bir ermeni siyasetçisi, geçen yüzyılın başlarında kürd düşmanı ırkçı türk liderlerine ne demiş.Taşnaksutyun kongresinden bir ay önce, yani Haziran 1914 tarihinde Talat Paşa ile Armen Garo arasında sert bir tartışma geçiyor. Armen Garo Talat Paşa ve İttihatistlerin Pantürkist pozisyonlarına saldırıyor ve şöyle diyor:"Siz yanlış yoldasınız. Osmanlı İmparatorluğu'nu kaosa götürüyorsunuz. Zaferlerinizle siz kendinizi Napoleon ve Bismarck sanıyorsunuz.Siz inatçılık yapıyorsunuz ve ülkeyi nereye götürdüğünüzü dahi bilmiyorsunuz. Delil mi? Kısa bir süre önce sen Vramian'a demedin mi siz kürdleri türkleştireceksiniz. NeyleYapacaksınız? Hangi kültürle? Eğer siz kendi tarihinizi bilmiş olsaydınız böyle zırvalamazdınız. Unutmayınız ki sizler 500 yada 600 yıldan beri bizlerin toprakları üzerindesiniz. Sizden başka milletler geldi geçti: persler, romalılar, araplar ve bizanslar...... Onlar dahi kürdleri asimile edemediler, siz nasıl başaracaksınız? Armen Garo'nun kürdlere ilişkin Talat Paşa'nın yüzüne söylediği bu tarihsel sözlerin üzerinden 100 yıldan fazla bir vakit geçti. Talatçılar hâlâ kürdleri türkleştirmeye çalışıyorlar. Armen Garo Osmanlı Bankası Baskını'nın baş mimarı olarak "vatan hainliğinden" Osmanlı mebusanlığına terfi etti. 1908 ve 1914 yılları arasında Osmanlı seçim oyunlarını birlikte oynadı. (Gaidz F. Minassian'ın "Les Relations entre Le Comite Union et Progres et la Federation Revolutionnaire Armenienne a la veillede la Premiere Guerre Mondiale d' apres les sources armeniennes" adlı çalışmasına bakınız).
WERIN MIN BIXWIN !!
(Gelin beni yiyin!)
On bin yılı aşkın bir süredir kürdlerin usta ve maharetli elleriyle pişirilen ekmek kadar lezetli ve güzel ekmek pişirme sanatı, yeryüzünde Kürdistan'dan başka hiçbir ülkede yoktur ve özellikle de, BUĞDAYIN İLK EKİLDİĞİ, EKMEĞİN ATEŞLE KIZDIRILMIŞ TAŞLAR ÜZERİNDE PRMİTİVCE ilk defa pişirildiği Diyarbekir, yöresinden başka..
Çünkü bu gerçeklik bütün bilimsel metodlarla ispat edilmiştir.
Kürdistan'ın Diyarbekir yöresi, 1997'de bir gurup alman arkeloğun DNA metoduyla ispat ettikleri gibi; ''dünyanın bütün buğday türlerinin ANAVATANI'' olduğu, yani dünyada buğdayın ekildiği en ilk alan olduğu gibi, bir de SON DERECE BEREKETLİ bir iklime sahip olduğundan, burada ekin mahsullerinin yılda dört defa elde edilebilmesinden dolayı, buraya arkeolog ve alimlerce sadece Bereketli Hilal adı verilmemiştir, aynı zamanda BEREKETLİ ALTIN HİLAL (GOLDEN FERTILE CRESCENT) adı da verilmiştir. 14.11.1997 tarihli saygın bilim dergisi SCIENCE'in bu konuda yayınladığı aşağıdaki haritaya bakınız.
Diyarbekir fırınların ekmek vitrinlerinin önünden geçen karnı aç veya tok herkesi delirten o son derece hoş kokusu ve muhteşem görünüşüyle daha yeni fırından çıkmış Diyarbekir ekmeği, adeta 'WERIN MIN BIXWUN', yani gelin beni yiyin diyerek adamı o ekmeği yemeye davet ediyor ve adamın aç kurtlar gibi o ekmeği hemen yiyesi geliyor.
Diyarbekir ekmeği o kadar lezzetlidir ki Diyarbekir ekmeğinde olan lezzet dünyanın hiçbir buğdayında ve ekmeğinde yoktur.
Odunla ısıtılan taş ocaklı fırınlardaki pişirilen ekmeğin lezzeti ve görünüşü ise tamamen başlıbaşına şahane bir güzellik örneği ve bambaşka birşeydi. Keşke o taş ocaklı fırınlardan birisi korunup günümüze kadar ulaşabilseydi.
- WERIN MIN BIXWIN !!
KÜRD &
KÜRDİSTAN EN İLK VE Arkeologlardan önce, İlk buğday, arpa, nohut ve mercimeğin ilk olarak Kürdistan'da ekildiğini ve ihayvanların ilk defa Kürdistan coğrafyasında evcilleştirildiğini uzun yüzyıllar öncesinden insanlar farkına vararak anlatıp yazıyorladı
|
Ne acıdır ki tüm Hint-Avrupa dillerin anası(*) ülkemizde yasak!
Professor Dr Celal Sengör: Kürtçe için dünyada varlığını sürdüren en eski dil diyebiliriz. Arapça ve Farsça'dan çok eski bir dildir. Bilimsel çalışmalar ve dillerin kökenine baktığımızda, kürdçe tüm Hint-Avrupa dllerinin anası olarak karşımıza çıkıyor. Bu yüzden kıymetini bilelim bu dilin.
Professor Dr Celal Sengor: For Kurdish, we can say that it is the oldest language in the world. It is a very ancient language than Arabic and Persian. When we look at the scientific studies and the origins of languages, Kurdish appears as the mother of all [Indo-European] languages. Therefore, let us apprecıate the value of this language.
''Kürdçe için dünyada varlığını sürdüren en eski dil diyebiliriz. Arapça ve Farsça'dan çok eski bir dildir. Bilimsel çalışmalar ve dillerin kökenine baktığımızda kürdçe'nin tüm Hint-Avrupa dillerinin anası olarak karşımıza çıkıyor. Ve ne yazık ki ülkemizde yasak. Bu yüzden kıymetini bilelim kürdçe'nin''. Bu türklüğe devşirilmiş zatın bu sözleri sarf etmiş olması tartışmalıdır ama böyle söylemişse çok doğru söylemiştir. Kürd dili gerçekten de ilk konuşulan lisandır. Bunun hem mitolojik (Nuh ve Yunus peygamberin dili) ve hem de bilimsel dayanakları (Nature 2003) mevcuttur bugün.
___________ |
PRE-HİSTORİK KÜRDİSTAN - İlklerin Yurdu!
Tarihin yalanları, yanlışları ve doğruları ilmi araştırmalarla sorgulanır, tetkik edilir, araştırılır ve DÜZELTİLİR. Kürdlerin tarihşi hakkında ŞÖVEN ve IRKÇI AVRUPA'LI KEŞİFÖİ SEYYAHLARLA, fetihçi, işgalci, talancı, hırsız, mirasyedi İSLAM ÜMMETİ DESPOT ve BARBAR DOKTRİNİNİ hayata geçirmek suretiyle kürd halkı üzerinde mutlak bir tahakküm ve kontrolü sağlayabilmek için, KÜRDLERİN TARİHİ İNKAR EDİLİP, KARARTILIP BAŞKA HALKLARA MAL EDİLMEYE ÇALIŞILMIŞTIR.
- Bugün bu kürd tarihi araştırmacı ve yazarları tarafından tüm çıplaklığıyla gösterilmştir.
Kürd Tarihi o kadar eski ve derindir ki PRE.HİSTORİKTİR. Yani Ferdinand Hennerbichler'in dediği gibi: “Kürtlerin atalarının izlenebilir en erken başlangıçta Yakın Doğu ve Avrasya’nın kuzeybatısında Cilalı Taş Devri, Kuzey Bereketli Hilal topraklarının yerli halkı olduğunu açıkça görülmektedir.”
RIM hem yekemîn û hem jî GRÎNGTIRÎN ÇEKÊ KURDA YE. Loma hemî leşkerên berê yê kurdan RIMDAR bûn. Ev ji ber vê yekê ye ku kurd yekemîn damezrenêrên civakan bûn hem nêçîrvan bûn û hem jî çandêrên niştecih. RIM hem li nêçîrê çekekî kêrhatî ye û hem jî li şerê xweparastinê. Hesin cara yekê li welatê kevnare yê Kurdistanê hatiye helandin, çêkirin.
Typos Cardos 1889
Kürdler Orta Asta steplerinden gelmedi - Kürdler medeniyet doğurup geliştiren ASİL BİR KAVİMDİR
Avrupalı ırkçı 19. yy tarihçilerinin Ortadoğu tarihinde yaptıkları en büyük ÇARPITMA ve tahribatların başında, TEMELSİZ ŞİŞİRME ASUROLOJİ YALANI ve birde HİNT-AVRUPA DİLİ TEORİSİ ÇARPITMASIDIR. Avrupalı 19. yy tarihçi ve araştırmacılarının bunu bilmeden yapmış olmalarının imkanı yoktur. Çünkü bunu ırkçı ve şöven oldukları için BİLEREK yaptılar. Birinci ırkçı neden şuydu: tüm ırkçı tandansların başında gelen: Güce Tapınma aşağılık kompleksi özelliklerinden dolayıdır. Tarihte köleci asurluların köle kullanarak büyük bir güce ulaşmaları, güce tapan bu 19. yy avrupalı araştırmacıların gözünü kamaştırmıştı. Bunun için ve birde ikinci önemli bir sebep olan asurluların ta antik dönemden beri politik bir manevrayla din değiştirip hıristiyanlığa geçmeleri avrupalılarla aynı dini inancı paylaşmaları, 19. yy HIRİSTİYAN ŞÖVENİSTİ ve ırkçı avrupalı araştırmacıların asurluları kayırmalarını ve onları favörleştirerek Ortadoğu'nun bütün tarihi gelişmelerini asurlulara mal etmeye başlamalarına neden olmuştur. Öyle ki artık arkeolojik kazılarda ne buldularsa, bunu asurluların hanesine yazdılar. En başta da kürdlerin tarihi esererini tahrif ederek, tam karartarak bunu yaptılar. Sonra yahudilerin tarihini de inkar ettiler. Yüzyıllar boyu Ortadoğunun en parlak medeniyetleri olan hem Sümer'e ve hem de Babil'e hükmeden kürdler, bu ırkçı avrupalı tarih bozguncularının anlatılarında hiç yoktu. Güce tapma cüceliği ve hıristiyan şövenizmi onların doğru tarih yazmalarının önünü kapatmıştı. Bu nedenle Asur ve asurlular onların yalana dayalı tarih anlatımında birinci bir merkez olmuştu. Sonra bu yalanlarının altını doldurmak için bütün medeniyetin ilk defa başladığı BEREKETLİ ALTIN HİLAL (Golden Fertile Crescent) yani bir diğer deyişle tarihi Kürdistan veya Kuzey Mezopotamya topraklarının önemini karartarak küçümsediler. Herne kadar ilk insanlar Zagroslar'dan (Kuzey Mezopotamya'dan) Hindistan'a ve bütün Doğu ve Uzakdoğu'ya yayılmış olduğu halde, avrupalı 19. yy tarihçileri tarafından Hind-Avrupa dilleri uydurma teorisi yaratılarak medeniyetin gerçek beşiği hiç anılmadan bu konuda Hindistan'a atıfta bulunuldu. Böyle yapmakla bütün gayeleri Kuzey Mezopotamya topraklarında tarihin başlangıcından beri var olan kürdleri ve kürdlerin medeniyetin gelişmesindeki tartışmasız katkılarını gizleyebilmek içindi. Ama güneş balçıkla sıvanamadığı gibi gerçekler de onların umduğu şekilde kaybettirilemezdi. Evet 19. yy ırkçı Avrupası'nın antropoljik tarihi sakattır ve yeniden yazılmaya muhtaçtır. Çünkü karartılan küerd tarihi aydınlatıldıkça Avrupa'nın gerçek tarihi de o denli aydınlanacaktır. |
NOEL EFSANESİ ASLINDA BİR KÜRT EFSANESİDİR
Fuat BRÛSK (ÇOLIGIJ) (Qenciya Xwedê lêbe) ________________
Her biri kendini her yılbaşı gecesinde hayır dağıtan kürd efsanesindeki Kal Gaxan'a (öküzlü dede'ye) büründürmüş bir şekilde 13 Ocak'ta kurdi Mitrayî (güneş takvimi'ne göre) yılbaşı gecesi kutlayan sevimli kürd çocukları..
|
"Yunan medeniyeti de hicret eden Kürtler’in kurduğu bir medeniyettir. Kürtlerin Yunana gitmeleri ile başlamıştır. Hepsinden önemlisi ve açıkçası çağdaş Amerikan medeniyetidir. Çok ilginçtir, hiçbir zaman Dicle ve Fırat arasındaki yörede Beynen Nehreyn'den Batı söz etmiyor. Çünkü bundan söz ederse geliştirdiği bütün nazariye bir anda boşa çıkacaktır. Oysa bütüncü bir gelişme seyri vardır. Daha önce dediğimiz gibi Yunan medeniyetinin kaynağı Kürtlere dayanır. Kürtler iki nehir arasında yaşamaktadır. Mezopotamya, dünyanın kültür, medeniyet ve felsefenin merkezidir. Riyazî bilimlerin ilk gelişme gösterdiği yer bu iki nehir arası bölgedir."
Dr. Ali Şeriati
Dîmeneke ji dema semînerê
|
Malı meydanda sahipsiz duranın malını HERKES çalar.
Bu hırsızlığı durdurmanın yolu, çalınan mala sahip çıkmak ve çalınmış malı geri getirip toplamaktır.
İşte aşağıda bu çalışmanın güttüğü hedef budur:
Oldest Human Fossils Outsıde Africa Push Back Our Timeline ..
Bilinen İLK ŞARAP ÜRETİMİ COĞRAFYASI'nın sınırları 2 bin km değişerek Kürdistan coğrafyasına yaklaştığı gibi şimdi de İLK İNSAN'ın OLUŞTUĞU COĞRAFYA'da 3 bin 500 km Kuzey'e doğru kayarak Kürdistan coğrafyasına yaklaşmıştır: Misilya. Kürdistan'ın ilklerin yurdu olduğundan şüphe edilmemelidir ve insanlığın ve medeniyetin kökeni ile ilgili bütün araştırmaların odağı Kürdistan olmalıdır.
It's no surprise that time is pushing us back more and more as we speak. That is not a metaphor for how time is passing us by it is more a pointed arrow that demonstrates that humanity is much older than we initially thought. We found a series of human fossills of Africa that suggest that our species originated from Africa over 200 000 years ago. It was soon discovered that this was not true. A new series of fossils was found in Jebel Irhood (Morocco) these were to be considered indecisive. It seems that time is moving faster and further back. The following relics, remains and other evidence point to our origins being much more farther back than historians want us to believe. The Misilya - 1 for example is a partial maxilla that appears to date back to 177.000 - 194.000 years old by by now. If that weren't enough take a look at the stone tools that appear to behold to the Levallois technology which shouldn't exist at the time. These are at least 190-260.000 year old. We also have the Jebellhoud, Morocco-Leballois tolls that date back arround 316.years.
|
Ev nivîsên min li destpêka sala 2000'î li nav sê kovarên swêdî yên lêkolînî weşiyan:
VETETS HEMLAND
MJÖLKSPEGELN
ALLT OM MAT
Foundation For Kurdish
Library & Museum