DÎROKA KURD A PREHÎSTORÎKÎ & HEVDEM
Until the lions write their history, history gives every praise to the hunters.
Heta ku şêr, dîroka xwe binvîsinin, dîrok her pesna nêçîrvanan dide.
Serpûşeyê Serparêz ê leşkerê gûtiyan. BZ 2000
(Guti savaş başlığı, miğferi. MÖ 2000)
Tarihiniz orada yerinde duruyor. Kimse inkar edemez. Gidip bulun, yerinden çıkarın GETİRİN.
Kürdlerin saklı tarihini ortaya çıkarabilecek akıllı biri lazım.
Kürtlerin tarihi geçmişine kısa bakış
Eski Kürtler yaklaşık MÖ 612'de asurlulara savaş açmıştı, daha sonra medler, babilliler ve elamitler'in ittifakı kendi bölgelerindeki Asur İmparatorluğu'nu devirmeyi başardılar. Medler ve elamitler birleşti ve dillerini benimsedi. Medler genellikle kürt etnnisitesinin başlangıç noktası ve büyük dönüşümü olarak düşünülür. Güney ve Kuzey Kürdistan'daki Zagros Dağları'nın bazı bölgeleri Birçok yahudi kaynağında bahsedilmiştir..Kral Süleyman'ın güzel yahudi kadınlarla anlattığı efsanevi "cin" evliliğinin efsanesi olan Cordwin Halkı'nın kökenleri hakkında komik bir yahudi efsanesi vardır. Bu efsanelerin diğer, daha komik yönü ise, İslam'ın sözde Altın Çağı'nda, bilginler tarafından Kral Süleyman'dan da bahsedilmektedir. Median kürtlerinin dinleri aslen şamanistti ve şamanizm Avrasya ve Doğu Asya'da ortaya çıkan ve Hindistan'a yayılan eski bir dindir. Bu din sanskritçe'de (mistik'e tapan) anlamına gelen budizm'den çıktı. Bu dinde yezidi ritüellerinin izleri vardır. Ezidilik, aslen Hakarili olan gezgin bir kürd şeyhi İbn Musafir (gezgin demektir) tarafından 14. yüzyılda revize edildi ve bir diğer adıya şemsani, yani güneşimsi anlamına gelen bir terimle kürdler tarafından anılmaktadır. Şamanizm kelimesinin değişik telafüz biçimleri mevcuttur. Şems kelimesi eski kürdçe'den (proto-kürdçe'den) arami dillerine geçmiştir ve güneş, gün demektir. Sanskrit dili (Arian) adı verilen dil grubundan biridir. Kürtler bütün dünlerden önce ezidi idiler. Daha sonra Mithrai dinini benimsediler, daha sonra zerdüştlük olarak adlandırıldı. Medlerin çoğu yahudi dinine katıldı ve Yahudi oldu.M.Ö. MS 500, biröok kürt yahudi idi. Sonra hıristiyanlık ortaya çıkınca, hhıristiyanlığı benimseyen kürdler oldu. Bir kısmı da hala zerdüşti idi. kaynaklar Yedi Büyük Monarşi, George Rawlinson, Üçüncü Monarşi 2-) Dünya Tarihi” İkinci Bölüm Median veya İskit İmparatorluğu Sayfa: 584. Henry Smith Williams tarafından yazılmıştır. Project Gutenberg e-kitap Dünya Tarihi, Cilt 2, Çeşitli. 3-) Sir Arnold Talbot Wilson (1884-1940). Bağdat'ta İngiliz Yardımcısı ve Baş İngiliz Siyasi Komiseri 1915-24. Mezopotamya 1917-1920: Sadakat Çatışması, Kişisel ve Tarihsel Bir Kayıt adlı kitabı, sayfa: 127. 1917-1920: Bağlılık Çatışması 7-) Konrad Mannert 1756-1834. Prusyalı tarihçi ve coğrafyacı. İngilizce kaynak Bazıları Mantini, Kadusi, Kasai veya Saga'nın halefi olmasına rağmen, çok sayıda Kürt Medlerin torunlarıdır. Konrad Mannert 1756-1834, Prusyalı tarihçi ve coğrafyacı. New England'lı |
KÜRDİSTAN'DA ANTİK DÖNEMİN KÜRD KAVİMLERİNİN AYRIŞMA VE BİRLEŞME SÜRECİ
- Modern Kürd Etnisitesi -
Kürdistan’ın antik dönemi yerli Kürt atalarının hakim olduğu M.Ö 3000-1500 yıllarında ilk tabakasını yaşar.
12.08.2023 |
“Li cîhana kevnare (antîkî) gelê kurd sê mîretî (padîşahî) ava kirine; Padîşahiya gûtiyan, Padîşahiya Ûrartû, Padîşahiya Lolo.
Her wiha du şahînşahî ( împaratorî) ava kirine: Împaratoriya Kassite û Împaratoriya Hurri-Mittani.
Van her du împaratoriyan di sala 2000 berî zayînê de li cîhana antîkî kontrol kirin.
Erdnîgar Heinrich Kiepert (1818-1899)
''Antik Dünyada Kürt halkı üç krallık kurdu; Guti Krallığı, Urartu Krallığı, Lullu Krallığı.
Ayrıca iki imparatorluk; Kassite İmparatorluğu ve Hurri-Mittani İmparatorluğu.
Bu iki imparatorluk M.Ö 2000'de Antik dünyayı kontrol etti''
Coğrafyacı Heinrich Kiepert (1818-1899)
Ji ber ku qewmê kurd PÊŞIYÊ HEMÎ QEWMAN e loma nizanibûn ku kurd ji ku derê hatine. Lê rastî ev e ku kurd qet ji derekê jî nehatibûn. Kurd her dem li wir, li ciyê xwe (Kurdistanê) bûn. Wek vekoler û dîroknas Ferdinand Hennerbichler dibêje 'eşkere ye ku bav û kalên kurdan gelên xwecihî yên welatên Hîvika Berdar (Fertile Crescent) ên Serdema Neolîtîkê ne û ji destpêka herî pêşîn ve li Rojhilata Nêzîk û bakurê rojavayê Avrasya'yê, anku li Kurdistanê ne'. Belê kurd ji destpêka herî pêşîn ve li ciyê xwe bûn û ji derekî jî nehatibûn. Ji ber ku HEMÎ xelkên din koçber bûn û ji derên din dihatin, vêca ciyê ku kurd jê hatibûn tunebû, bo wan ne diyar bû. Loma ji kurda re digotin 'zarokên cinan'. Bi taybetî erebên jî nivîskarên kêmzane yên ereb vê nivîsîne. Yan wek Firdewsî li cilda 1'ê li rûpel 108 li Şahnamê derbareyê kurda nivîsiye digotin 'kurd ew kes in ku ji ber zilma Dehaq reviyane çiya û li wir hejimarek mezin ji wan kom bûne û paşê bûne xelk'. Lê belê ew nizanibûn ku kurd pêşiyê hemî qewman e. Bi gotineke din kurd berî her kesî hatine cografya mêjûyî ya Kurdistanê û ta îroj jî li wir in. Ji ber du (2) sedeman koç nekirine, têk neçûne: 1- ji ber ku pir îhtîmaleke mezin e ku yekemîn grûba Homo Sapiens bûıne ku li dor 20 hezar sal berî Îsa'yî li cografya Kurdistana mejûyî bi cih bûne. Dîsan îhtîmaleke mezin e ku ev koma Homo Sapîen ku paşê bûne kurd, komeke mezin bûne. 2- Ev koma mezin a Homo Sapiens ta 15 hezar sal berî Îsa'yî hebûna xwe li heman şûnewearê (li Kurdistana mêjûyî) parastine. Paşê gava xwe fêrî çandinê jî kirine hingê şêniyê (nifûsa) wan êdî mezintir bûye. Wek abornasên netewî (nasyonal ekonom) dibêjin, 'xwarin çend pir be, şênî jî ew çend pir dibe'. Aha ev e hîpotezeke pir nêzîkî rastiya dîroka pre-hîstorîkî ya kurdan e. Van xelkên ku dibêjin kurd 'zarokên cina ne', yan 'bermayên şûrê Dehaq in' ew ji ber vê yekê nikaribûne bersiva pirsa cihderka (mexreca) kurdan bidin loma wisa gotine. Wan digot qey kurd jî wek wan in û ji derekê hatine Rojhilata Navîn. Nizanibûn ku wek Ferdinand Hennerbichler dibêje 'kurd ji destpêka herî pêşîn' bi gotineke din her û her li wir (Kurdistanê) bûne. |
General Ariobarzan
Orgeneral Ariobarzan bi 1000 leşkeran ve li pêşberî artêşa Îskender a bi 17000 suwaran û hemî fermandarên wî yên navdar rawestiya û di şerekî de ew têk bir.
Ariobarzan leşkerekî pir jîr bû û xwedî hunerên pir baş ên şerî bû hemî artêşê Îskender bi 1000 kesan têk bir
(General Ariobarzan, İskender'in 17000 kişilik ordusu ve tüm ünlü komutanlarının önünde 1000 askerle birlikte durdu ve onları bir savaşta mağlup etti.
Bir askeri dahi olduğu ve çok iyi hamle yaptığı akılcı oyunlarla alt ettiği koskoca bir orduyu 1000 kişi tarafından mağlup etti)
Ereboka zêrîn a kurd ji sedsala 300'î PZ
Eski Yunan ve Roma Kaynakları:
Tarihte ne olmuşsa, yada ne olmamışsa, günümüze ışık tutan gelişmelerdir.
|
Kürdlerin tarihini önce 18. yüzyılın avrupalı IRKÇI-HIRİSTİYAN oryantalistleri karaladı.
Kürdistan'da hangi bir tarihi eseri buldularsa hepsini hıristiyan kalmış olan''asurlarındır'' diye kaydettiler kürdlere olan ırkçı-cahil tavırlarından dolayı.
Sonra da işgalci ARAP-İSLAM ırkçılığı kürdlerin tarihini silip yerine arap tarihini yazdı.
En sonunda da işgalci türkler geriye kalan kürd tarihi buluntuları tamamen yağmaladı ve yok etti.
Ama güneş balçıkla sıvanmaz.. bakın işte kürd tarihi gün gibi ortadadır:
DİARBEKIR CİVARINDA BULUNAN VUL-NIRARI I. İSİMLİ BRONZ KILIÇ
Şimdi hangi müzede olduğu bilinmiyor..
''Kürdlerin çok trajik bir kaderleri var. Ulusal ayaklanmaları daima büyük bir şiddetle bastırıldı.
Çocuklarına kürdçe eğitim veremediler. Kürdler asimilasyon politikaları kapsamında sürekli göç ettirildi ve türkleştirilmeleri için baskı gördüler.''
Tarihçi Dimitry Eremeev
Kurdo Kurdo Kul Merezo !
Tarihçi El Ömeri Kürdleri anlatıyor:
"Kürdlerin sayısı çok fazladır. Aralarındaki problemler keskin kılıca dönüşmemiş (düşmanlık) olsaydı daha büyük bölgelere yayılırlardı. Kendi aralarında bölünme en büyük sorunlarıdır."
Xelkên Kevnare yên Rohilatê
** ''Notuma dersler diyerek başladığımda kimse ders vermeye kalkıştığımı düşünmemeli, ders aldığımı anlatmaya çalışıyorum. Milletlerin müderrisi tarihtir. Kürdistan tarihinde önemli dönemeçlere ve şahsiyetlere bir göz atalım. Hepimize dersler var. Selahaddin'le başlayalım. Bilgisiz olduğunu söyleyemeyiz,. Cesurdur, yeteneklidir ama kendine güveni yoktur. Kendine güveni olmayanın milletine de güveni olmaz. İdris-i Bitlisi kürtleri Osmanlı lehine İran'a karşı birleştirmiş, savaştırmış, Osmanlı ordusu Çaldıran muharebesinde kürtlerin cesareti ve özverisiyle galip gelmiş, Tebriz'e kadar kürtlerin korumasında ilerlemiştir. Savaş sonrasında kürtlerin kendilerine bir kral tayin ederek Osmanlı ile ilişkilerini devlet düzeyinde sürdürmeleri istendiğinde; "kürtler ortak bir yönetimde ittifak edemezler, bize bir kral tayin edin" denmiştir. Osmalı, bir çavuşunu Diyarbakır beylerbeyliğine Kürdistan kralı olarak atamış, ilk biat eden İdris olmuştur. Kürtlerde generali bırakınız çavuş kıtlığı bile vardır demek yanlış olmaz. Bugün bile öyledir, bir yeryüzü ucubesi olarak kürtler mecliste türklerle temsil ediliyor, temsilden başka her şey olan bu ucube şayet adam kıtlığı değilse nedir? 1. Dünya savaşı yıllarında İngiliz ve Fransız entellijansiyası kürtlerin devlet olmaları gerektiğini sürekli rapor ve hükümetlerine telkin etmektedir. Kürtlerin etkin münevverlerinin toplandığı siyasi çatıdan bu devletleşme beklentisine ve teşvikine verilen cevap; "zor günüde din kardeşimize kılıç kaldırmayız" olmuş, bununla yetinilmemiş Şeyh Mahmud Berzenci İngiltere'ye savaş açmıştır. Aynı dönemde Mustafa Kemal'in Cizre'de konuşlanmış türk kolordusunun komutanı Nihat Paşa'ya çektiği telgraf; "kürtleri ingilizlerle uzlaşamayacak konuma çekinceye kadar destekleyin" mealindedir. Sonuç hüzün vericidir. Kürdistan beşe bölünerek kürtlerin beli kırılmıştır. Yine bir lider Hazreti İsa'dan yetkin, Marx'ı aşkın olduğunu söylemiş, derdest edildiğinde ağzından çıkan ilk söz; "anam türktür, bana devlete hizmet etmem için şans verilsin" olmuştur. Bir başka lider "türklere sarılın" diyor. Bize bir çavuş tayin edin, bizi çavuş yönetsin demenin güncellenmiş ifadesidir. Kürtler şüphesiz yeryüzünün en direngen, toprağına en tutkulu, en fedakar milletidir. Bunu ben söylemesem kesintisiz başkaldırılarıyla, tükenmeyen enerjisiyle, özgürleşmek için her dönem sergilediği fedakarlıklarıyla kürtlerin tarihi dünyaya anlatıyor ve kanıtlıyor. Kürtler için basiretsizlerin, dönek ve eteklenmeci şahsiyetsizlerin, kendine ve milletine güveni olmayanların lidere mahsubu vaki olmasına karşılık erdem sahibi ve faziletli liderler de çıkmıştır. Bitlis'in idam sehpaları buna tanıktır. Koçgiri'de infaz mangalarının karşılarına dikilenler buna tanıktır, Diyarbakır meydanları buna tanıktır, Harput'un Buğday Pazarı buna tanıktır. Esirgenen mezar taşları kürdün yiğitliğine, basiretine tanıktır. Kürdün öncüleri güvensizdir. Referandum yapıldığında milletin % 90'ı bağımsızlık derken, kürdün öncüsü kürt katilini "stratejik ortak" ilan eder.
|
Uygar Kürdistan Tarihinde Vuku Bulmuş İstilaların Başında
BARBAR
TÜRK & ARAB İSTİLASI GELİR
TARİHTE TÜRK & ARAB BARBAR İSTİLA AKINLARI
Tarih, üretmemiş olanların saldırılarına karşı üretmiş olanların verdiği direniş savaşıdır. Ama bugün ileri sürülen tarih bilinci, ütretmemiş saldırgan barbarların kendi yazdıkları neredeyse hepsi GERÇEK OLMAYAN, YALANA DAYANAN resmi bir tarihtir.
Hiç üretmemiş, hiç üretmeyen, sürekli toplayıcılık, avcılık ve talancılıkla karın doyurmuş, barbarlık, dehşet ve ölüm saçan
Orta Asya'nın insanlık dışı step vahşilerinin
uygar Kürdistan'a ve Avrupa'ya saldırıları .. (10. yüzyıl)
KÜRD HALKI HEP BARBARLARA KARŞI SAVAŞMIŞ BİR HALKTIR
Kürd halkı üretici olduğundan, medeniyet kurucusu olduğundan, hep toplumsal sükunet (barış) ve ilerleme yanlısıdır ve bu nedenden dolayı, tarihten beri hep barışçı, ÖZGÜRLÜKÇÜ olan bir halktır. Her kim ki üretim ve ilerlemenin sükunetini (barışını) ve özgürlüğünü bozarsa, kürd halkı doğal olarak hep ona karşı durur. Medeniyetin varlığının ve ilerlemesinin en temel iki prensiblerinden olan sükunet (barış) ve ilerlemeyi sadece üretmeyen ve dolayısıyla da kültürleri OLMAYAN BARBAR YAĞMACI kavimler talancı saldırılar gerçekleştirerek bozar.. Kürdler bu bozguncu kavimlere salt bu nedenden dolayı hep karşı durm uştur ve hatta bu barbarlara karşı savaşmak zorunda kalmıştır. Örneğin kürd halkı tarihte iki büyük ÜRETMEYEN-BARBAR KAVİME; köleci asurlar ve vahşi akadlara karşı da savaşmak zorunda kalmıştır. Kürdler akadları MÖ 2154 yılında ortadan kaldırmak zorunda kalmıştır ve köleci asurları da MÖ 612 yılında siyasi tarih sahnesine bir daha asla dönmemek üzere bitirmiştir. Kürdler tarihten beri barbarlığa karşı durmuştur. Medeniyeti ilk kuran üretici kürdler, üretmedeğinden talan ve yağma ile geçinen talancı, köleci asurlar ve akadlar gibi barbar kavimlere karşı koymak zorunda kalmıştır. Günümüzdeki barbarlar ise din (islam) ideolojisi altında köleci asurların ve saldırgan akadların mesleğini, yani yağma ve talancılığı sürdürmektedirler. Kürdleri yok edip kürdlerin vatanına el koymak peşindeler.
İşte budur bütün sebep. Bu kavimlerin kimler olduğu malum. Din maskeli barbarlığı hayat modeli edinmiş kavimlerdir ve neredeyse BÜTÜN Ortadoğu bu barbarlardan mürekkeptir, en fazla da malum üç islamist ulus var Ortadoğu'da: TURK-ARAB & PARS İSLAMIST NASYON'ları..
Bu dediklerim sadece işgalci islamist Ortadoğu müslüman nasyonları için geçerlidir. Diğer kıtalardaki müslümanları imtina ederim.
"Bedawi (arab) Robbers"
Arab çapulcular
Padişah danışmanı Îdrîs-î Bîtlîsî haininin büyük marifeti:
KÜRDİSTAN ÜZERİNDE PAYLAŞIM MÜCADELELERİ - I - KÜRDİSTAN'IN 1514'te OSMANLI TARAFINDAN İLTİHAK EDİLMESİ NASIL GERÇEKLEŞTİ Akkoyunlular döneminde yaşamış Hüsamettin Ali oğlu adlı bir kürd islam aliminin oğlu olan İdrisi Bitlisi (1457-1520) Rey’de (Acemistan) doğmuştur. İdrisi Bitlisi akkoyunluların sarayında yetişmiş ve hep akkoyunlulara katip olarak hizmet etmiştir. Akkoyunlu yönetimi safevilerin lideri Şingal kürdü olan ezidi kürd asıllı Şah İsmail’in yönetiminin altına girince, akkoyunluların resmi multi-lingual katibi olan İdris görevsiz kalıyor. Trabzon’dan gemiyle Edirne’ye osmanlı sultanı 2. Beyazit’in yanına gidiyor ve Heşt-i Beheşt (8 cennetli) adlı Gazi Osman’dan ta 2. Beyazit’e kadar olan 8 osmanlı padişahlarının bibliyografisini içeren bir kitap yazıyor. Osmanlıya yaptığı bu büyük yaranmacılık osmanlı yöneticileri tarafından fazla önemsenmediğinden dolayı bu defa Şah İsmail ile mektuplaşma yoluyla safevi imparatorlouğu ile ilişkiye geçiyor. Diyarbekir’e gitmek için Şah İsmail'den izin (vize) istiyor ama bu isteği kabul edilmiyor. Ancak hac farizesini yerine getirebilmek için Hicaz’a gitmek için Şah İsmail’den izin alabiliyor. Bir süre sonra Şah İsmail’e ’ben sana iltihak ederek sadece sana hizmet etmek istiyorum’ diyor. Ama bilahare Yavuz Sultan Selim ile tekrar ilişkiye geçerek Yavuz'a tekrar yaranmacılık yapıyor. Yavuz Selim’in gayesi Balkan ve Avrupa’ya doğru osmanlı sınırlarını genişletmektir. Ama İdris Yavuz’a 'safevilerin, Şah İsmail’in imparatorluğunun ta Maraş’a kadar büyük bir bölgeyi kapsasdığına' işaret ederek ’padişahım Doğu’ya hareket et, çünkü kızılbaşlar Elbistan ve Maraş’a kadar geldiler. Ama Kürdistan’ın bütün bey, şeyh ve ağalarının Şah İsmailê değil de sana biat etmeleri için onları ikna etmek işi bana aittir ’ diyor. Çünkü kürdlerin desteği olmazsa osmanlı’nın safevileri yenmesi mümkün olmadığını bilen Yavuz, İdrisi Bitlisi hainine bu ihaneti etmesi için tam yetki veriyor. İdrisi Bitlisi haini osmanlı’yı desteklemek istemeyen kürd bey, şeyh ve ağalarının osmanlı’ya tabi olmaları için onları şu sözlerle ikna etmeye çalışyor: ’Yavuz kürdler gibi sünnidir, islama daha bağlıdır ama Şah İsmail ise şiidir. Biz kürdler de Yavuz gibi sünniyiz.’ Sonra İdrisi Bitlisi Yavuz'a ’ben Kürdistan beylerini sana tabi olmaları için ikna ettim, bizimle beraber hareket edecekler’ diye Yavuz’a bir rapor-mektup yazıyor. Yavuz, İdris’e bir mektup yazıyor ve mektupla birlikte içi boş beyaz kağıttan oluşup altı mühürlü olan bir osmanlı kararanamesi yolluyor ve şöyle yazıyor: ’bu boş devlet kararnamesine adlarını yazarak, hangi Kürdistan beyine, hangi rütbeyi, hangi yurtluğu ve ocaklığı vereceksen sen karar ver’. Yavuz, İdris hainine ikinci bir mektup yolluyor ve mektupta ’işittim ki sen birçok Kürdistan vilayetini osmanlıya ’alupsun’ katmışsın, inşallah Diyarbekir’i de alırsın’ diye yazıyor. Bundan sonra Yavuz Amasya’da kürd beyleriyle bir toplantı yapıyor. Toplantıda görüşülen, tartışılan konu ’eğer kürdler safevi imparatorluğuna karşı osmanlıya yardım ederlerse ve osmanlı safevileri (Şah İsmail’i) yenerse, kürdler osmanlı’da hangi statü sahibi olacaktır’. Ele geçirilecek olan Safevi mülkünde, on tane kürd beyine babadan oğula geçen yurtluk ve ocaklık verilmesini istiyor osmanlı sultanı. Bunun dışında da 13 kürd eyaletininin de muhtariyet (otonomi) sahibi olma sözünü veriyor. Yani iç işlerinde serbest ama dış işlerinde ise osmanlı’ya bağımlı kalmak suretiyle. Kürdler ve osmalılar arasında 1514 yılında yapılan bu anlaşmaya Amasya Sözleşmesi (protokolü) deniyor. Birçok kürd beyi osmanlı’ya iltihak etmek istemiyor. Bunlardan Egil kürd beyi Kasim Beg, Şah İsmail’in eniştesi Hasankeyf beyi Melik Xelil, Lice beyi Emir Ahmed, Hazro’da Omer Beg, Bitlis beyi, Hizan beyi Davud Beg osmanlı’ya katılmak istemiyorlar. Ama İdrisi Bitlisi’nin kurduğu büyük ihanet ağı karşısında fazla direnemiyorlar. Şah İsmail yenilerek Tebriz’e çekiliyor. Kürdistan topraklarının hemen hemen tamamı osmanlı’nın eline geçiyor. Bir osmalı belgesinde ’Kürdistan’ın fethi’ne sebep olan üç kişi gösteriliyor ve bunlara birer madalya hazırlanıp verilmesi telkin ediliyor: Yavuz Sultan Selim, İdrisi Bitlisi ve şu an mezarı Kurşunlu cami (Fatih Camii) avlusunda olan Diyarbekir valisi Bıyıklı Kürd Mehmet Paşa. Yani Kürdistan’ın osmanlı tarafından işgal edilmesine neden olan bu üç kişiden sadece biri türk, diğer ikisi ihanetçi kürdtür. 1515’te Diyarbekir valisi Bıyıklı Mehmet Paşa ve İdrisi Bitlisi hainlerinin yüzünden Diyarbekir surlarının anahtarı direnmeden osmanlı’ya teslim ediliyor. İdris haini 1520’de İstanbul’da geberiyor ve türkler onun mezarının bulunduğu yeri otoyol yaparak hergün üzerinden binlerce insan geçmesini sağlıyor. Bıyıklı Mehmet Paşa ise beylerbeyi denilen olağanüstü hal bölge valisinin yetkileriyle donatılarak, osmanlıya iltihak etmiş bütün beyler ona tabi ediliyor. Kürdistan 1514 yılında böylelikle ilk defa osmanlı ve safevi imparatorlukları arasında iki parçaya bölünmüş oluyor. Daha sonra 1639 yılında Kasri Şirin şehrinde osmanlı ve safevi imparatorlukları arasında yapılan bir anlaşmayla Kürdistan Şarki (doğu) Kürdistan ve Garbi (doğu) Kürdistan olmak üzere iki parçaya bölünerek, Kürdistan'ın parçalanması bu iki işgalci devlet tarafından resmi kayıt altına alınıyor. 1828 yılında ise, Rusya ve safeviler arasındaki bir savaşta safeviler mağlup oluyor. Tükmençayır denilen yerde ruslar ve safeviler arasında yapılan bir anlaşmaya göre, safeviler Doğu Kürdistan topraklarının bir bölümünü Rusya’ya vermeye mecbur ediliyor. Sonra Rusya bu kürd toprakları üzerinde Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan diye üç yeni devlet kuruyor. Bu her üç devlette Kürdistan coğrafyası üzerinde kurulmuş devletlerdir. Kürdistan Rusya, Safevi ve osmanlı imparatorlukları arasındabu bölünmüş ve paylaşılmış haliyle tam 3 parçaya bölünmüş oluyor. 1923 yılına gelince de ingiliz, fransız ve almanlar tarafından yıkılan siyasal islam merkezi osmanlı’nın külleri üzrinde adını almanların icat ettiği: 'Türkei' yapmak suretiyle bir yeni türk ulusu yaratılıyor. Aynı şekilde Irak ve Suriye diye osmanlı sultasının altından çıkarılmış bu bölgelerde de aynı adla iki yeni devlet daha yaratılıyor. Bu çakma devletlere osmanlı sultasının altındaki Kürdistan toprakları devredilerek kürdlerin ülkesi Kürdistan tam 5 parçaya bölünüyor. Kürdistan’ın bu parçalanmışlık ve bölüşülmesini Lozan anlaşması denilen bir anlaşmayla kürd halkının iradesine karşı bir şekilde kararlaştırılıyor.
Seyyah Giovanni Maria Angiolello (1451-1525
23 Ağustos 1514
Çaldıran Savaşı: Kürdler, osmanlılar, İdris-i Bitlisi ve Yavuz Sultan Selim
''Kürde fırsat ferme ya Rab, dehre sultan olmasın Ayağını çarık sıksın, asla iflah olmasın Vur sopayı al ekmeği, karnı bile doymasın Ol çeşmeden gavur içsin, Kürde nasip olmasın!' Bu kürd halkı için son derece düşmanca sözler smanlı tohumlarından Yavuz Selim'e aittir. |
Yüz ifadelerine bakın.. hiç istisnasız hepsinin yüzünden açık bir dehşet ve vahşet ifadesi okunuyor. İşgalci osmanlı islamo-faşistleri örneğin kürd nüfusunu baltalamak için küdleri toplu olarak değişik uzak şehirlere sürdüklerinde, ölümlü, hastalıklı, çoluklu çocuklu, yaşlı başlı insanlarla aylar boyu süren bitkin bir yolculuktan sonra vardıkları şehrin dışında 'karantina'ya alınıyorlardı sömürge valiliklerince. Kürdistan'ın o kavurucu yaz sıcağından korunmaları için bir çadır bile verilmeden, minnacık bebeleriyle birlikte yaz aylarının kızgın güneşinde haftalarca, aylarca bekletiliyorlardı. Onların başında bekleyen askerlere günde üç öğün su ve yemek getiriliyordu ve bu askerler susuzluktan can veren kürd bebelerinin gözleri önünde su içip yemek yiyebiliyorlardı. Ölümlerle dolu uzun süren zorlu bir yolculuktan sonra bu defa vardıkları yerde güneşin altında can veriyorlardı. İşgalci, islamo-faşist türk devleti'nin amacı kürdlerin büyük nüfusunu baltalayarak yok etmek ve kürd nüfustan boşalan kürd mülklerine türkleri yerleştirerek Kürdistan'ı türklerin vatanı yapmaya çalışmaktı. Üstelik kadınları çocuklarıyla bilikte erkeklerden ayırıp başka bir tarafta tutuyorlardı. Bu da sadece kürd tehcirzedelere uygulanan değişik bir işkence türüydü.
Tarîxa biryara tehcîra kurdan: 2.5.1916
Yên biryardar: Hikûmeta Îtîhadî Terakî.
Hejmara kurdan yên ketin ber tehcîrê: Zêdeyê milyonek.
Hejmara kurdan yên ji ber tehcîrê mirin: 7- 8 sed hezar.
Sebebê tehcîrê: Guhertina demografî.
Sebebê siyasî: avakirina.miletekî bi navê tirk î homojen
Dema tehcîra kurdan: Hîn jî dewam dike.
Hejmara kurdan ku heta niha ketine ber tehcîrê:
10 milyon.
Hejmara kurdan ku hatine qir kirin heta niha: Tevî mirîyên tehcîrê, zêdeyî milyonek.
Dem û warên qirê: Koçgirî, Tevgera 25an, Agirî-Zîlan, Dêrsim û gelek cihên din ...
Hejmara kurdan ku ketine ber qira asîmîlasyona çandî û nasnameya etnîkî: Zêdeyî deh milyonî.
2ê Gulanê sala 1916... Roja biryara tehcîr û îmhaya miletê kurd ya resmî ye. Roja pûçkirin, jihevxistin û rizandina mefhûma miletê kurd e. Sed û pênc sal di ser re bihurîn...
Statuya miletê kurd li Bakûr: Sifir.
Bîr û bîranîn, zanîn û şiûr e!
2022
Serdar Roşan
BİLİM VE KÜRD TARİHİ
Kürdlerin dili, edebiyatı ve kültürü tarihte büyük bir muazzamlıktadır. Ama İslamcılık ideolojisi kürdlerin bu muazzam tarihini tam KARARTTI ve dünyanın hafızasından neredeyse tamamen silmeyi başardı. Kürdler insanlık tarihinde öyle önemli bir halktır ki neolitik kültürü hem yaratan ve hemde geliştiren ve ta antik tarih dönemine kadar da büyük krallıklar ve imparatorluklar kurmuş bir kavimdir. Ama yazılı tarihte kürdlerin esamesi bile okunmuyor bugün!? Hatta kürdlerin yarattığı tarihi eserler bile, 'asurlularındır', 'ermeilerindir', 'selçuklularındır' diye başka kavimlere mal ediliyor! Bütün bu kötülükler islamdan dolayı vuku buldu. İslam ideolojisinin mucidi ve sahibi araplar her feth ettikleri ülkeyi, yalın deyimiyle her istila ve yağma ettiği yerin kültürünü silerek tarihini yok ediyordu. Feth etmek demek arapçada ZORLA zapt etmek almak anlamındadır. Kürdistan feth edildi, zorla alındı. Herne kadar bu işlem uzun bir zaman dilimi içinde gerçekleştiyse de yine de zor kullanılarak kürdler arapların esiri edildi. Araplar kürdlerin ülkesini parça parça ve adım adım fethetti. Hepsini birden feth edemesi. Kürdistan hem büyük bir ülkedir ve birde kürdlerin savaşkan ve cesur boyları işgalci arap ordularına büyük kayıplar verdiriyordu. Tam bu dönemde dönemlerde bir de moğol salıdırıları gerçekleşti. Moğollar hem kürdlere ve hemde araplara saldırıyordu. Kürdler kendilerini korurken moğollara karşı direndiklerinde araplarla ittifak içine girmiş oluyorlardı. Arap siyasi ideolojisi islam biraz da moğolların yüzünden Kürdistan’da yayıldı. |
Kasr-ı Şirin antlaşması 17 Mayıs 1639
türkmençay antlaşması 1828
Alparslan zındığı
Malazgirt Savaşı, 1071
“Sultan Alparslan önce Allah’a sonra emrinde bulunan 4.000 kişilik özel ordusuyla birlikte savaşa katılan 10.000 kişilik Kürt ordusuna güveniyordu.”
Sıbt İbnü’l Cevzi, Mir’âtü’z Zaman fi Târihi’
(YORUM: Bu hadise kürd halkı için çok büyük bir embesilliktir ve sonucu bugünkü ibretlik hüsran ve felakettir. İşgalcilere müslüman oldukları için
yardım etmenin cezasını tam 1000 senedir çok ağır bir şekilde çekiyor kürd halkı ve toplumu. Lanet olsun bu ahmakça işbirliğine!)
1071 yılında kürd, türk ve araplardan oluşan bir ordu (Mervani-Selçuklu) Bizans İmparatoru IV. Romen Diyojen'i mağlup etmişlerdir.
Malazgirt savaşı öncesi Kuzey Kürdistan kürtlerin kontrolündeydi. Bu karma ordunun zaferinden sonra siyasi erk göçek-işgalci türklerin eline geçmiştir.
Kürdlerin bu büyük siyasi hatası, sonradan acımasızca kürd çocukları katleden bir barbar kavmin yaşamasına ve Kürdistan'ı ele geçirmesine sebebiyet vermiştir.
Zend Kürd Hanedanlığı'nın kurucusu Kerim Han Zend (1705-1779)
''Kerim Han Kurd öldükten sonra Zendler iç kargaşa yaşadı ve dağıldılar. Kürdistan büyük bir coğrafyayı kapsıyor. Kürdler bazen bağımlı bazen de bağımsız bir şekilde tarih boyunca yaşamlarını sürdürdüler.''
Ivan G, 1797, St. Petersburg
(Kaynakta 'Zend' yerine 'Kurd' denilmiştir.)
"Korduena (Modern Kurdistan) Kardukluların (Modern Kürdler) ülkesiydi. Karduk halkı (M.Ö 400) savaşçı ve dağlı olarak bilinirlerdi.
Perslere itaat etmeyen ve komşuları olan Ermenilere ara sıra baskınlar düzenlenlerlerdi."
Tarihçi K. P Patkanov (1833-1889)
Suwarên kurd li sedsala 18:emîn
Kürdler en az 4500 yıllık yerleşik, otantik bir halktır. Bu şimdiye kadar tarih bilimcileri tarafından tespit edilen ve bilinen bir gerçektir. Sonra bu son yıllarda arkeoloji ve DNA bilimi alanında gerçekleşen bilimsel teknik devrimler sayesinde kürdler ve Kürdistan hakkında yeni ulaşılan ve bütün insanlık alemi için son derece ilginç ve göz kamaştıran bilgiler kürd halkının ve tarihi ülkeleri Kürdistan'ın medeniyetin en ilk nüveleri olduğu gerçeğini ve 'tarihlerinin izlenilebilir en eski taş devrine kadar uzanan' ve en azından 13 bin yıla kadar ulaştığını bize göstermektedir. Bir soru: |
Abdurezzaq Bedirxan, li rojnameya Bisbee Daily Review Newspaper 1st page 12 June 1915
KURDISTAN - "Heyva Bi Xêr û Bêr/Zêrîn" ...ew welat e, ku sharistanî jê derketiyê, lê belê îro ji ber xerabiyên dagîrkeriya tirk, ji binî ve guheriye û hîç na yê naskirin.
KURTEBIREK JI DÎROKA
DAGÎRKIRINA KURDISTANÊ Û REWŞA RAMYARIYA ÎRO KU MIXABIN
PIR LI REWŞA DEMA KONFERANSA LOZAN'Ê DICHE
Herêmên li navbera Firat û Dîclê, ku li dîrokê jê re digotin Mezopotamiya, mozaîkek ji mişe gel û milletên têvel ve pêk hatibû. Karguzerî û tesîreke mazin a Mezopotamiya'yê, li ser tevayiya welatên cîhana kevin hebû.
Lêbelê kok û rehê çanda Mezopotamiyayê, dayika şaristaniyê, herêma ku di dîroka şaristaniyê de jê re "Heyva Bi Xêr û Bêr, Heyva Zêrîn" dibêjin, ku wan herêmên bi xêr û bêr ên li dorhêla Firat û Dîcleyê, wan zozanên Kurdistanê ne. Mirov cara yekê li vir çandinê kirin. Têger li vir hat pevxistin û hunera durustkirina mast û penêr li vir derket holê û pêş ve chû. Li nêzîkê bajarê Hewlêrê kêleke (nivishteke kevirî) hatiye dîtin, ku ev yekemîn menuyê lokantayê/ restaurantê ya herî kevin têt zanîn. Temenê vê nivishtê tê diyarkirin, ku li dor 5000 salî ye.
Li dîrokê,
mişe xanedanî û qeyserî li Rojhilata Navîn ava bûbûn.
Weke gûtî yan jî kurtî
ku (4000 berî Zayinê), kasît,
mîtanî û mad bi
hezaran sal berî zayinê li vir serdestî ajotin, ku van qewman
bav û kalanê kurdan in.
Kurdistan,
ta serdema modern, ta sala 1919'yê jî, di nav împaratoriya
pirr-milletî ya osmanî de xwedî otonomiyê bû.
Hingê pir gel û millet bûn xwedî keys û derfet
û xwe ji vê "zindana milletan",
ji nav destê osmaniyan serbest kirin, bûn gerdenazad.
Piştî şerê cîhanî yê yekem, di sala 1919'yê de Konferansa Parîs'ê ava bû. Hêzên serdest ên piştî şerî, li vê konferansê peyman girtin, da ku Kurd û Ermen bikaribin ji xwe re li ser bermayên împaratoriya osmanî dewletên xwe ava bikin. Lê belê dema peymana Sewr û Lozan'ê jî, çi kes û dorhêl li gor biryara Konferansa Parîsê helwêst diyar nekirin. Ji ber ku delegasyona înglîzan tevlî karguzeriya xebata lobiya dîplomatên tirkan bûbûn û piştgirî bo tirkan dikirin. Ji lew re çavê înglîzan di hêjayiyên xwezayî ya Kurdistanê de hebû. Wan bi alîkariya xebata lêgerînî ya şîrketên xwe yên petrolê, ji mêj ve fêm kiribûn, ku binê xakê Kurdistanê ji petrolê dagirtî ye. Di ser de jî Kurd bela-wela bûn. Çi saziyeke millî a wan a xurt nîn bû. Fermana malbatên mazin û giregirên kurdan rabû. Serok û ronakbîrên kurdan hatin girtin, zindankirin û darvekirin. Yên mayî jî, ji welêt hatin dûrxistin. Rabûnên netewiyên kurdan hatin şkandin.
Hingê Kurdistan di navbera pênc welatan de hat parvekirin. Îran, Iraq, Turkiya, Suriya û Sovyetê.. Çand û zimanê kurdî ji hêla dewleta serdest û faşîst ê tirk ve hat qedexekirin. Kemal Ataturk dest bi vekuştina kurdan kir û bi sedhezaran kurd hatin kuştin û bi milyonan jî hatin dûrxistin ber bi Kapadokiya, Anatoliya û Trakiyayê ve.
Niştecihê welatê Kurdistanê piranî kurd in. Her wisan jî gel û milletên kêmhejimar li Kurdistanê hene, weke; ermen, suryan û ereb. Lê kêmhejimar ji tirkan li Kurdistanê nîn in. Ew tirkên ku li bajarên Kurdistanê dijîn, elemanên dewleta tirk ên sivîl û leşkerî ne. Weke polîs, mamûr û serbazan.
Zimanê kurdî ji malbata zimanên Hind-Ewrûpî ye û ji hêla 40 ta 50 milyonan ve têt axiftin. Kurdî û zimanên latînî ji kok û binyadekî ne û xwedî gelekl gotinên hevbeş in. Gotinên kevin ên kurdî di zimanê yûnanî, înglîzî, frensî, almanî û swêdî bêhejimar in. Nimûne: hesp, hêk, lêv, brû, derî, pire, gol. kon, nav(ok), nav, hwd.
Xelkê cografya Kurdistanê yê geljimar bi tenê kurd in. Ji kurdan mazintir komikên millî li herêmê nîn e. Lê dîsan jî em man bê desthilat û dolîwgerî. Me gel û welatek pir ê pirjimar û naskirî heye, lê em ta roja îro jî, ji bidestvehanîna mafê charenûsiyê bêpar û mehrûm in. Di ser de jî vê serdema dawiyê, hebûn û hêjayiyên milletê me yê mazin û fedakar ên 30-40 salan, bi destê turkofonan hat firotin ji dewleta faşst û kemalîst re. Her heman wek serdema Lozan'ê, pêşî li hêz û hebûna dîplomatîkî ya gelê me yê li bakurê Kurdistanê dîsan hat birrîn. Çawa ku di peymana Lozan'ê de hin chavkor û xwenenas telegraf li ser telegrafên pîrozbahiyê ji bo avabûna komara Tirkiyê ji Konferansê re dihinartin û digotin "kurd û tirk bira ne, em pêshengên kurdan, em dixwazin ku dewletek ji tirkan re ava bibe", her îro jî, van Xwedê gravî serok-merokên kurdan diçin li Parlemanên Ewrûpa'yê û chi daxwazî û xwestekên millî nakin. Bo nimûne Leyla Zana.. Di ser de jî wek ku xelkê Kurd şer xwastibe, li ser hin dirûşm û şîarên bêwate ên wek "Aştiya kurd û tirkan", "biratiya kurd û tirkan" bahs dikin.
Li vê domanê, gava dewletên ewrûpî dixwazin Tirkiyê bigirin nav Ewrûpa'yê, hingê divê dengê kurdan bigihîje kom û encumenên ramyarî ên bilind ên ewrûpî, ku hingê hesabê kurdan jî bihête zanînê. Lê gava em ji vê rêxistina millî bêpar bin, hingê desthilatdarên Yekîtiya Ewrûpa'yê jî guhdariya komikên bênûner nakin.
Hin hêz û derdorên klasîk ên kurdan hene, ku ta roja îro, li şûna xebatkirina profêsyonal, her tenê xwe bi shirovekirinê ve mijûl kirine. Me hêvî heye, ku îro her kes ji bo avakirina rêxistineke millî, ku daxwaza millî ya kurdan: daxwaza Azadiya Millî ku mafê her milletek e, rojek berê daxwaziyê ji Y.E.'yê bikin.
Xwuşkino birano, heyf mixabin ku Kurdistan hîna jî bindest e.
(Rojnameya Peyam Kurd 21.03.2004)
M.Ö 605, Karkamış Savaşı
Mısır - Asur ittifakına karşı Babil ve Med (Kürd) ittifakı Karkamış savaşında karşı karşıya geldiler.
Mısır ve Asur orduları savaşta yenildiler. Kürdlere tarihte ‘Babil’in efendileri’ de denilmektedir.
Siyaksares ve II.Nebukadnezar büyük zafer kazandılar. Nebukadnezar, Kürd Kral Siyaksares’in kızı Amytis ile evliydi.
Nebukadnezar halk arasında “Kürd” olarak bilinirdi. Osmanlı Seyyahı Evliya Çelebi, Babil Kralından söz eder ve ona “Kürd” der.
Minyatürde Nasır'ın kesilen başı imparatora sunuluyor.
Kürdistan’ın aristokrat ailelerinden olan Kürt Nasır (Nasir Kurdo, Narseh, Theofobos), Babek’in isyanına katılarak Hakkari ve Kandil’den isyanı örgütledi. 833’te Halifenin ordusuyla Erbil yakınlarda büyük bir savaşa girdi ve bu savaşta büyük kayıplar verdirmesine rağmen 60 bin askerini kaybederek yenildi. Nasır, yanındaki 14 bin askerle birlikte Bizans’a sığındı. Bu sırada Bizans’ın başında Frigya Hanedanı vardı ve bunlar ülke içinde Rumlara karşı, dışarıda da Araplara karşı Kürtler ve Ermeniler ile işbirliği kurmak istiyordu. Kürt Nasır başkentte karşılandı ve Patris unvanıyla Kürtlerden oluşan birliğin başına getirildi. Vaftiz olarak Thefobos adını alan Nasır, İmparator Theofilos’un kızkardeşi ile evlendi. İmparator onu Bizans’a müttefik Kürdistan Prensliği’nin başına getirmek istiyordu fakat Abbasilerin, Kürdistan’daki güçlü yapısı buna müsaade etmedi. Babek’in yenilmesi üzerine Kürdistan Prensliği de imkansız hale geldi. Nasır’ın taraftarları bu dönemde özellikle Tokat, Çorum, Ankara, Maraş, Malatya ve Adıyaman gibi bölgelere yerleştiler (Günümüzdeki Alevi Kürtler büyük oranda bu dönemden kalmışlardır. Ankara’nın Bala ilçesindeki Nasiran Kürt aşireti onun ailesidir). Kürt Nasır, özellikle Berferat mıntıkasında Araplara yönelik birçok saldırı düzenledi. Temmuz 838’de Dazimon Muharebesi’ne (Tokat, Turhal) Bizans Ordusu’nun komutanı olarak katıldı. Ordu Türk komutasındaki Arap ordusuna yenildi. İmparatorun savaşta öldüğü söylentisi, ikonofil saray çevresinin Kürt Nasır’ı başkentte imparator olarak ilan etmesine sebep oldu. Oysa bu savaşta Kürt Nasır, Bizans İmparatoru’nu kurtarmış, yenilen orduyu Kürt birliklerinin öncülüğünde Sinop’ta toplamış ve bu birlikler onu Kürt geleneklerine göre taç takarak Bizans’ın yeni imparatoru ilan etmişlerdi. Bu dönemde Sinop bir Kürt şehridir. Bir yıl boyunca imparatorun kim olduğu tartışılsa da Kürt Nasır, İmparator Theofilos’a karşı bir harekete girişmedi. Neticede 839’da eski görevlerine geri getirilmek şartıyla imparatorla anlaştı ve 30 bin kişilik ordusu dağıtıldı. 842 yılında İmparator Theofilos, oğlu ve varisi III. Mihail'in tahta çıkmasını güvence altına almak için Kürt Nasır’ı kayınbiraderi Petronas'a infaz ettirdi. Kesilen başı hasta yatağındaki imparatora getirildi. Arkadaşları onu bir Yezdani azizi ilan ettiler ve günümüzde Hacı Bektaş Türbesi olarak bilinen yere defnederek burayı bir ziyaretgâha çevirdiler. I.H.B. _____ NOT: Kürd kavim boylarının ta neolitik dönemlerden beri Tokat, Çorum, Yozgat, Ankara gibi bölgelere yerleşmiş oldukları faraziyesi bilim ve arkeoloji çalışma sonuçları tarafından kabul görmektedir. |
Kürd atalarının Ukrayna'da kurduğu kürd devleti medeniyetin beşiği olan Yakın doğu'da hiç abartısız kürdler HER TARAFTA var.
Basra'dan tutun ta Kafkasya'ya, Kafkasya'dan tutun ta Karadeniz'in Kuzeyi Ukrayna'ya kadar. Ukrayna'dan tutun ta Şam yakınlarına kadar. Şam'dan yine ta Basra'ya kadar her taraf kürd'tür.
Çünkü Afrika'dan çıkan ilk kavimler, hem Güney Asya'ya ve hemde Avrupa'ya ilk defa Zagros dağlarından yayıldılar. Zagros dağlarına KÜRD DAĞI denmektedir: GORIONOROSUS yani Kürdistan.
Kürdçe'de en yaygın bir kürd ismi olan Goran ismi de buradan gelmektedir ve .Kürdistan demektir.
M.Ö 1000, kürdler ilk çağlarda Batı Ukrayna da Ternopil merkezli bir devlet kurdular.
Dr. Valentyn Stetsyuk’a göre kürdçe yer adlarının büyük kısmı Dinyester ırmağı ile Kemelnitsky ormanlık bölgesi arasında yer almaktadır.
Dinyester Irmağının kolları olan Djurin ve Bariş isimlerinin kürdçe olması,
yine aynı bölgede yer alan Bahlayki, Buhlay, Jvan kent isimleri ile, bir dönem bu bölgede kurulmuş Kürdistan bağımsız beyliğinin başkentinin isminin de kürdçe Ternopil olması.
Ukrayna gibi büyük bir ülkenin batı bölgelerindeki kürdçe isimler kuşağının günümüzde de devam etmesi, Kürtlerin buradaki varlığını kanıtlamaktadır.
Zaten Ukrayna isimlendirmesinin bel kemiğini oluşturan morfem ''krya' kürd demektir.
Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan savaş gündemde yoğun bir yer alırken Ukrayna'nın tarihine akademik bir bakış...
M. Ö 1000'lerde küdler ilk çağlarda Batı Ukrayna'da Ternopil merkezli bir devlet kurdular mı?
Okuma linki: Buraya TIKLA
Nexşeya cîwarê kurda li Ûkrayna'yê BZ 1000
Navê ûkrayniyan berê 'kriyayî' bû (Heredot dibêje)
Di peyva ûkrayna de 'krî' koka ûkrayniyan diyar dike.
Ûkraynî bermayên kurdên eşkanî (kurdên îskîtî) ne.
KÜRD TARİHİNİN AYDINLATILMASI İÇİN ÖNEMLİ SORULAR: 1 KÜRDLERE NEDEN KOLAY 2 BÜYÜK KOMPLO VE DARBE YAPILABİLDİ?
Soran Hamarash/ The Lost & Untold History of The Kurds
|
KÜRDLERİ HEP HEYECANLANDIRIP
Soran Hamarash/ The Lost & Untold History of The Kurds
1968 dünya sosyalist gençlik hareketi, ayakları zincirli olan köle kürdleri oldukça heyecanlandırıp ayağa kaldırmıştı. Şimdi ise köle kürdleri 'kürd cevheri' heyecanlandırıp ayağa kaldırıyor. Kürd toplumunda tam ve çok büyük bir ideolojik,-politik ve kültürel infial meydana GELECEKTİR. Bu defa kürdü hiçbir zincir ve pranga yerinde tutamayacaktır! Ayakları zincirlenip prangalara vurulmuş kürde, '1968 kuşağı' denilen dünya sosyalist gençlik hareketi'nin özgürlük, eşitlik ve demokrasi vaatleri, inkar edilmez bir ideolojik-politik ve hatta bir dereceye kadar da kültürel büyük bir coşku vermişti. Bu büyük coşkunun kürd toplumunda yarattığı sosyal-siyasal enerjiyle geniş kürd sosyal tabakalarının arasında büyük bir uyanış ve özgürlüğe yelteniş hareketi başgöstermişti. Ama birçoğumuzun çok iyi bildiği gibi, ne yazık ki bu büyük kürd kitle potansiyeli, Xapo ve onun hareketi tarafından tam kırkbeş elli yıllık bir süreyle suyun saman altında gizlice aktığı gibi sinsice provoke edilerek, tam boşa akıtıldı. Ama bu yeni heyecan ise dünya sosyalist gençlik hareketi'nin kürdlere dışarıdan getirdiği bir şey değil. Zaten dünya sosyalist gençlik hareketi diye bir şey de kalmadı artık dünyada. Bu bizzat kürd toplumunun içinden gelecek olan ve köle kürdleri fevkalade heyecanlandırıp coşturacak olan çok büyük bir şey olacaktır ve çok kısa bir sürede de, dünya sosyalist gençlik hareketi'nin 1960'ların sonunda kürd toplumunu etkilediğinin en azından on ve hatta elli katından daha fazla hareketlendirip, canlandırıp, şimdiki takatsiz haline çok büyük bir güç ve kuvvet verecektir. Peki nedir o zaman bu büyük ideolojik-politik ve kültürel cevher diye adamın içinden sorası geliyor. Bu büyük cevher dört kelimeyle ifade ediliyor: Kürdlerin Gözkamaştıran Muhteşem Tarihi. Evet yakın bir süre içinde tüm dünyanın konuşacağı ve hayret ve hayranlık karışımı büyük bir saygı ve sevgi duyacağı kürd tarihi dünyanın her tarafında duyulduğunda bilindiğinde, elbette ki o zaman köle kürdlerin yüreğine ve bilincine güçlü dalgalar şeklinde vuran sevinç ve bilinç sunamileri oluşacaktır. Kürdler dünyanın en uzun yüzyılı olan bu son yüzyıl içinde çektiği uzun acıları yüz gün bile sürmeden, tam ve eksiksiz bir özgürlük olan; bağımsız Kürd Ulus Devleti özgürlüğüne çok kısa sürede kavuşacaktır. İşte o gün artık çok yakındır.
|
SAHTE TARİH vs SAHİH TARİH
Kurds 23rd Century BC: Kurtî-Karda
|
DÎROKA PREHÎSTORÎK A KURD
A KEVNARE